Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1090 E. 2022/248 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2019
ESAS-KARAR NO :…….
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 20/12/2013 tarihinde 123.946,26 TL peşin ödeyerek … marka binek otomobil satın aldığını, … plaka numurası ile tescil ettirdiğini ve akabinde kullanmaya başladığını, müvekkilinin satın aldığı yeni otomobilin kısa süre sonra sorun çıkarmaya başladığını ve 04/02/2014 tarihinden itibaren bu aracın sık sık servise götürülmesi gerektiğini, aracın frenine basıldığında ses geldiğini ve direksiyonda titreme meydana geldiğini, müvekkilinin aracın freninde ve direksiyonunda bulunan sorunların giderilmesi için 26/05/2014 , 21/08/2014, 11/08/2014, 13/10/2014 , 08/06/2015, 08/09/2015 tarihlerinde aracını davalıya ait servise götürdüğünü, yapılan bakım ve onarımların işe yaramadığını, araçtaki sorunların giderilmediğini, defalarca servise götürülmesine rağmen araçtaki gizli ayıptan kaynaklanan sorunun giderilmediğini gören ve araçtan beklediği yararı sağlayamayacağını anlayan davacı müvekkilinin davalıya Ankara 66. Noterliği 22 Ekim 2015 tarih ve ….. yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek, davalıdan satın aldığı … marka ayıplı aracı kabul etmediğini, 6102 sayılı TTK’nun 23 ve 6098 sayılı TBK’nun 227 uyarınca giderilmeyen gizli ayıp sebebiyle ayıplı aracın ayıpsız araç ile değiştirilmesi talebinin kabul edilmemesi halinde ayıplı araç geri alınarak 123.946,26 TL araç bedelininin iadesini, ayıplı aracı, iş bu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren 1 hafta içinde ayıpsız yenisi ile değiştirmediğiniz veya aynı süre içinde ayıplı aracı firmamızdan geri almadığınız ve araç bedelini iade etmediğiniz takdirde, ayıplı malın iadesi ve bedelinin tahsili amacıyla eda davacı açılacağının ihtar edildiğini, davalı bu ihtarnameye cevap vermediğini, aracı değiştirmediğini, bedel iadesi de yapmadığını ve 02/11/2015 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü belirterek müvekkilinin seçimlik hakkını, ayıplı olan otomobile ilişkin satım sözleşmesinden dönme şeklinde kullandığı dikkate alınarak davalıdan olan 123.946,26 TL ‘lik satım bedelinin temerrüt tarihi olan 02/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte iadesine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde, otomobilin aynı model ayıpsız yenisiyle değiştirilmesine, bu taleplerinin de kabul edilmediği takdirde, ayıp oranında bedel indirimi yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı 20/12/2013 tarihinde satın aldığı ve 2 sene yaklaşık 100.000 km yol yapmak sureti ile kullandığı aracında var olduğunu idda ettiği sorunlar sebebiyle bedel iadesi talepli olarak iş bu davayı ikame ettiklerini, ayıp ihbar sürelerine riayet edilmediği gibi davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davaya konu araçta üretim kaynaklı herhangi bir sorununun mevcut olmadığını, davacının hatalı kullanımından kaynaklanan bir sorunun ortaya çıktığını, ayıp iddialarını kabul etmemekle birlikte davaya dayanak sorun nedeniyle akitten dönme değerlendirilecekse de iadeye konu olacak şekilde davacının bu zamana kadar aracı kullanmayla elde ettiği tüm ticari kazançlar ve ayrıca varsa davacı kullanımında aracın hasarlanma sebebiyle uğradığı değer kaybı da hesaplatılmak suretiyle araçtan faydalanmaya engel bir durumunun olmadığı da dikkate alınarak meydana gelen değer kaybının iadesinin gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dilekçesinde yapmış olduğu üç talebin de mevcut raporlara göre kabul edilmesinin mümkün olmadığı, zira ayıbın değer kaybına sebebiyet vermediği, bundan dolayı davacının değer kaybı talebinin reddinin gerektiği, ayıbın esasa müessir olmaması nedeniyle sözleşmeden dönme ve misliyle değiştirme taleplerinin reddinin gerektiği, ancak burada mahkemece değerlendirilmesi gereken diğer bir hususun da TBK’nın 227/4.maddesi olduğu, söz konusu madde de “Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hakim satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, mevcut olayımızda davacının sözleşmeden dönme talebinin olmasına rağmen araçtaki ayıbın esasa müessir olmaması nedeniyle sözleşmeden dönme hakkını haklı göstermediği, bu çerçevede hakimin satılanın onarılmasına ve satış bedelinin indirilmesine karar verebileceği, mevcut olayımızda aracın onarım bedelinin 5.967,00 TL olarak belirlendiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Mahkemece terditli taleplerin bir kısmı kabul edilmiş olmasına karşın müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, mahkemece davanın kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu, defalarca servise götürüldüğü halde ayıbın servis tarafından giderilemediği, servisin düzeltemediği bir arızanın bilirkişi tarafından düzeltilebileceği kabul edilerek hesaplama yapılması ve bu hesaplamaya itibar edilmesinin hatalı olduğu, asli taleplerin reddi gerekçesinin yetersiz olduğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı olarak ayıplı olduğu iddia edilen aracın bedelinin tahsili, bu mümkün olmadığı taktirde misli ile değiştirilmesi, bu da mümkün olmadığı taktirde ayıp oranında bedelinden indirim istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satış sözleşmesine konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği noktalarında toplanmaktadır.
Araç bedelinin iadesi için satış konusu araç üzerinde inceleme yapılarak ayıbın varlığının ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğinin kanıtlanması gerekir.
Yapılan açıklamalar kapsamında somut olay ele alındığında, taraflar arasında özellikleri dosya kapsamından anlaşılan otomobili konu alan satış sözleşmesi yapıldığı, aracın 20.12.2013 tarihinde davacıya teslim edildiği ve bu satışa konu araçta oluşan arızaların davalı şirket yetkili servisinde giderilmesi için davacı yanın davalıya başvuruda bulunduğu noktalarında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı yan tarafından davaya konu araçta meydana geldiğini iddia ettiği arızalara ilişkin servis işlemlerine yönelik servis formları dosyaya delil olarak sunulduğu gibi davalı yetkili servisi tarafından da dosyaya ibraz edilmiştir.
Öncelikle ayıp ihbarı bakımından Yargıtay yerleşik içtihatlarından da anlaşılacağı üzere aracın ayıp niteliğinde olduğu iddia edilen arızaya ilişkin olarak yetkili servise götürülmesi, hukuki olarak ayıp ihbarı olarak değerlendirilmektedir (Y19HD., 11.05.2015 tarih, 2015/5501 Esas, 2015/6929 Karar).
Sözkonusu aracın tesliminden sonra birçok kez servise gittiği, özellikle frene basınca ses gelme ve titreme şikayeti ile servise gidildiği dosya kapsamında yer alan servis kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında alınan 03.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu araçta meydana gelen şikayetlerin aracın karıştığı hasarlı trafik kazaları ve sürücünün uygunsuz araç kullanımına bağlı olarak da meydana gelebileceğini, dolayısıyla araçta üretim hatasına bağlı ayıp ya da gizli ayıbın mevcut olmadığını, alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden doğan haklarını talep edebilmesi için talep konusu aracın alıcıya teslimi anında ayıplı olmasının gerektiğini, davacının ayıba karşı tekeffülden doğan hakları kullanmasının mümkün olmadığını bildirdiği anlaşılmıştır.
Bu rapora gerekçelerini de göstermek suretiyle davacı yanca itiraz edilmiş olup, mahkemece dosya kapsamında hükme esas alınan 24/11/2017 tarihli kök bilirkişi raporunda arızanın kullanıcı kaynaklı olmadığını, frende meydana gelen arızanın/ayıbın esasa müessir olmadığını, arızanın garanti kapsamında yapılacak onarım ile giderilebileceğini ve araçta değer kaybına sebep olmayacağının bildirildiği anlaşılmıştır. Söz konusu rapora tarafların itiraz etmesinin üzerine aynı bilirkişi kurulundan 04/05/2018 tarihli ek raporun aldırıldığı, söz konusu ek rapor ile kök rapordaki görüşlerinin değişmediği, yine davacı tarafından satılanın ücretsiz onarımı talebinde bulunulmadığının rapor edildiği, söz konusu rapora da itiraz edilmesi üzerine bilirkişi kurulundan 20/12/2018 tarihli 2. Ek raporun alındığı, 2. Ek rapora göre de onarım bedelinin 5.967,00 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.
Mahkemece anılan kök ve ek bilirkişi raporları hükme esas alınmış ise de mahkemece yapılan keşif sırasında da arızanın devam ettiği anlaşılmış olup, hükme esas alınan raporun araçtaki arızanın üretim hatasından kaynaklanan ayıp olup olmadığı, ayıbın niteliği gibi hususları aydınlatma konusunda yetersiz olduğu, üretimden kaynaklanan gizli ayıp bulunması halinde araçtaki arızanın devam ettiği de gözetilerek davacı yanın terditli talepleri hakkında yeterli gerekçe ile karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklandığı üzere alınan bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli mahiyette ve denetime elverişli değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıdaki hukuki esaslar ile bilirkişi raporundaki eksiklikler gözetilerek, aralarında otomotiv konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu 3 kişilik yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinden ibaret olup, hatalı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2015/927Esas, 2019/194Karar sayılı ve 05/03/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

……

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”