Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1070 E. 2021/2163 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : …… (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2019
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 07/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı …’ın 15.03.2015 keşide tarihli 30.06.2015 vade tarihli 130.000,00 TL bedelli bonoya dayanarak müvekkili … aleyhine Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14030 Esas sayılı dosyası ile 02.07.2015 tarihinde kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibi başlattığını, ancak müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin takibe konu senedi imzalayarak davalıya teslim etmediğini, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davaya konu icra takip dosyası başlatılmadan önce kendisini postacı olarak tanıtan bir şahsın müvekkilinin imzası karşılığında bir zarfı müvekkilinin evinde teslim ettiğini, müvekkilinin üçüncü şahsı yolcu ettikten sonra eve girdiğini ve teslim aldığı zarfı açtığını, zarfın kimden gönderildiği belli olmadığı gibi içinden üst kısmı yartılmış bir d-smart faturası çıktığını, müvekkilinin anlam veremediği bu olayı araştırmak için postaneye ve köy sakinlerine giderek zarfı getiren üçüncü şahsı sorduğunu, ancak bu şahsa dair yeterli bir bilgiye ulaşamadığını belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep va dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğu, senedin aksinin yazılı belge ile kanıtlanmasının gerektiği, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, ancak yemin teklifinde bulunulmadığı, miktar itibariyle yazılı senedin aksinin aynı mahiyette yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği imzanın davacıya ait olduğu, boş senede imza atma sorumluluğunun davacıya ait olup senedin sahte olarak düzenlendiğinin ispatlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Gerek soruşturma aşamasında gerekse de yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile kesin ve net bir şekilde dava konusu bono altındaki imzanın müvekkiline aidiyetinin tespit edilemediği, mahkemece eksik araştırma ile hüküm tesis edildiği, imzanın aidiyeti konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, senetteki imzanın müvekkiline ait olduğnun ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, dava konusu bononun düzenlenmesini gerektirir herhangi bir taraflar arasında ilişki bulunmadığı, davalı yanın isticvap edilmesi yönündeki talebin karara bağlanmamasının doğru olmadığı, dinlenmeyen tanıklarının dinlenmesi gerektiği, davalı hakkında başkaca da sahtecilik iddiaları ile ilgili soruşturma ve yargılamaların bulunduğu, davalı yanın kötüniyetli olduğu, hile iddiası üzerinde yeterince durulmadığı, senet üzerindeki yazılaran ve ayrıca dosyada mevcut d-smart faturasının çıktığı sarı zarf üzerindeki el yazılarının davalıya ait olup olmadığı yönünde inceleme yapılması gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bono altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve dava konusu bononun haksız ya da hile ile ele geçirilip geçirilmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK 72 maddesi gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı tarafından Ankara 17.icra Müdürlüğünün 2015/ 14030 sayılı dosyasında kambiyo senedine özgü yolla takibe konan 15.3.2015 keşide tarihli 30.6.2015 vadeli 130.000,00TL lik senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, davalı ile aralarında böyle bir senet düzenlenmesine yol açacak bir ilişkinin bulunmadığını, davacı ile kız kardeşi … arasında babalarından kalma miras sebebi ile açılmış davalarda davalı aleyhine tanıklık yapmaması için sahte senet düzenlendiğini, kendisinin tehdit edildiğini, ayrıca icra takibi öncesi kendisini postacı olarak tanıtan bir şahsın imza karşılığı teslim ettiği zarftan üst kısmı yırtılmış d-smart faturasının çıktığını, senedin hile ile düzenlenmiş olduğunu ya da davalının babası ile müvekkili arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi sırasında verilmiş olan bir senet olabileceği belirtilerek iş bu menfi tespit davası açılmıştır.
Davacının menfi tespit istemi birden fazla sebebe dayanmakta olup her birinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava konusu bono ile ilgili olarak imza inkar ve davalının babasına arsa karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında verilmiş bir senedin sonradan anlaşmaya aykırı bir biçimde düzenlenerek takibe konu edildiğinden bahisle davacı yanca suç duyusunda bulunulduğu, Ankara C. Savcılığı’nın 2016/2129 sayılı soruşturma dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda senetteki imzanın davacı eli ürünü çıktığından bahisle, kovuşturmaya yer olmadığını karar verildiği, kararın itiraz edilerek kesimleştiği anlaşılmıştır.
İş bu dosya kapsamında mahkemece 07.09.2017 tarihli ATK raporunda dava konusu bono üzerindeki imzaların kuvvetle muhtemel davacı eli ürünü olduğunun bildirildiği, 13.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise senet üzerindeki yazıların davacı elinden çıkmadığı, senet üzerinde tahrifat yapıldığını gösterir herhangi bir delil bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacı yanca dosya kapsamında bildirilen bir kısım tanıklar dinlenmiştir.
Tanık … “Ben kardeşim … alıyhine miras davası açmak istediğimde tanık olarak beyanda bulunumup bulunmayacağına ilişkin davacı ile tanıştım babam ,,,,,, idi arsa sahibi olan Davacıya kat karşlığı inşaata sözleşmesi ile bina yapmıştır. Köy tatar köyü olduğundan devirler 10 yıl sonra gerçekleştiğinden kendisinden bir teminat senedi alındğını babamdan duymuştum davaya konusu senedin buna ilişkin olduğunu düşünüyorum Davacı tarafça davalıdan 130 bin liralık para lanımasını gerektirecek herhangi bir durumu söz konusu değildir davacı benim davamda tanık olarak beyanda bulunaacağın söyledikten sonra kendisin davalı tarafça tehdit edildiğini söylemişti ayrıca ben birinci ayda davamda tanık olarak listede davacının adına bildirdiğimde üçüncü ayda bu senedin düzenlendiğini düşünüyorum ayrıca davacı tehdit edildiğini söylediğinde benim çok tanığım var siz tanıklık yapmayın dediğimde Allah için bildiğimi söyleyeceğim davacı vekilini talebini üzerine soruldu davalı Emniyet müdürü olmamaa rağmen yolumu kesip beni tehdit etmiştir. Yanımda çalışan işçilerin yalan tanıklığı ve sahte belge düzenlnmesi söz konusudur 17 asliye cezada sahte belge ile davamız halen sürmektedir.davalı vekilini talebi üzerine soruldu. Tanık tarafından davalının şikayeti üzerine açılmış davalar vardır bir tanesinden berat etmiştir. Sorulmasını istiyorum dedi. Tanık :berat kararı henüz kesinleşmemiştir. Ayrıca davalı vekilininde ben sahte belge konusunda şikayet etmiştim” demiştir.
Tanık … “Ben… şahsen bilmeme babasını tanırdık kendisi kat karşılğı inşaat sözleşmesi ile bize bina yapmıştır. Senet alınıp verildğini hiç bilmiyorum …’dan 2015 yılında alınmış 130 bin liralık herhangi bir alacak yoktur. O dönem bizim böyle bird parayada ihtiyacımız yoktu.Eşim ile davalı arasında bu tarz bir para alışveriş söz konusu değildir. Senedin ne şekilde düzenlendiğin bilmiyorum Ancak davalı ile … arasında ki miras davasında bize gelerek kendisinden yana tanıklık yapılmasını istedi beyimi tehdit ettiğini kendisinden duydum sabah erken vakit bir kaç kez tanıklık için davalı gelmişti. Davacı vekilini talebi üzerine soruldu. Eşim i le davalı arasında borç alıp verime gibi bir durum söz konusu değildi.Tarihinii hatırlayamadım bir dönemde genç bir çocuk eşime bir şey imzalattı kendisini muhtar olduğu için sürekli imzaya gelirlerdi ancak imzalattığı belgenin içinde bir şeye çıkmadı. Neye imza atıp veridiğini bilmiyorum” demiştir.
Tanık … “… yani davalının babası ile davacı arasında arsa karşığlı inşaat yapımı konusunda anlaşma olmuştu. Babası bina yapımış karşılğındada arsa almıştır ancak o dönem tapuda devir yapılamadğından güvence olarak teminat senedi verilmekte idi ben dava konusu 15/03/2015 keşide tarihli senedin ne şekilde düzenlendeğii bilmiyorum ancak taraflar arasında bu şekilde senet düzenlemesi bir ilişki mevcut değildi. Davacının böyle bir alacağa ihtiyacı yok diye biliyorum Davalı ile aralarında arkadaşlık dostluk ilişkisinin olmadğını,Davalı ile aralarındaki yaş sebebi ile de aralarında böyle bir ilişkini söz konusu olmadğını biliyorum Davacı vekilinin talebi üzerine soruldu. İnşaat bittikten sonra bu dava başlayana kadar aralarında bir görüşme olduğnu zannetmiyorum .Davalı vekilini talebi üzerine soruldu: ben …ın açıtğı davada davacı tanığı olarak tanıklık yapmıştım Davalı benden tanık olmamı istedi ancak ben kabul etmedim” demiştir.
Tanık … “Sente ile ilgili bilgim yoktur ancak davalının babası tarafından davacıya arsa karşığlı inşaat yapılmıştır. O dönem arsalar belediyeden dağıtıldğı için tapu devri yapılamayıordu bu nedenle güven esasına göre devirler yapılmakda idi senedin o dönem verildiğini düşünüyorum … ile davacı arasında özel bir dostulk arkadaşlık söz konusu değildir babası tarafından inşaat yapılarken kendisi 14 – 15 yaşlarında idi Mutaitlik yapmaya davalı devam etmiştir ancak ilk bina yapıldığı tarihten sonra aralarında herhangi bir ilişki olmamıştır 2015 ten öncede davalı köyden taşınmıştı. Borç alacağı ilişkisi olduğnu tahmin etmiyorum davacının zaten maddi durumumu iyiydi borç alma ihtiyacı bildiğim kadarıyla yok idi. Davalının maddi durumunuda iyi olduğunu biliyorum Davalı vekiliin talebi üzerine soruldu:Muris Muazzası davasında … ın tanığı olarak beyanda bulunmuşturm” demiştir.
Davacı vekili tarafından cevaba cevap dilekçesi ile birlikte tanık listesi sunulmuş olup, bu liste kapsamında 3 tanık dinlenilmiş, ayrıca liste dışında da tanık dinlenilmiştir. Tanık listesinde bildirilmediği halde mahkemece dinlenen tanıkların beyanlarının kabul edilmediği hususu davalı tarafından verilen dilekçe ile ifade edilmiş olup, bu kişilerin beyanlarının hükme esas alınabilmesi mümkün değildir. Ayrıca tanıklardan …’ın tanık olarak dinlenilmesinden vazgeçildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından daha sonra mahkemenin ara kararına istinaden ikinci bir tanık listesi daha sunulmuş olup ilk listede yer alan tanıklar bu listede de bulunmakla birlikte isim ve soy isim dışında başka hiçbir bilginin yer almadığı anlaşılmaktadır. Davacı yanca ikinci tanık listesi verilemez ise de ilk tanık listesinde dinlenmeyen tanıklarla ilgili olarak Mahkemece, olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
Somut olayda davacının, dava dilekçesinden başlamak üzere tanık dinletme yönündeki iradesini ileri sürmesine, bunu delil listesinde göstermesine rağmen mahkemece ilk tanık listesinde bildirilen ve açıkça dinlenmesinden vazgeçilmesinin talep edilmediği davacı tanıklarının dinlenmemesi davanın esasıyla ilgili delillerin toplanmaması anlamına gelir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi, 2016/951 Esas, 2019/105 Karar sayılı ve 27/02/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 27/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”