Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1035 E. 2022/35 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2019
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 31/01/2022
YAZILDIĞI TARİH : 01/02/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin satım sözleşmesini konu alan faturadan bakiye kalan alacağının tahsili amacıyla Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22575 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, Ankara İcra Müdürlükleri ve Ankara Mahkemeleri yetkisiz olup, ….. Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, bedeli talep edilen fatura kapsamındaki ürünlerin son kullanım tarihlerinin yakın ya da geçmiş olması nedeni ile iade etmek istediklerini, davacı tarafın iade amacı ile düzenlenen faturaları haksız olarak kabul etmediğini, ödedikleri miktar dışında davacıya borçları bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, her iki tarafın ticari defterlerine yönelik davacının davalıdan 10.410,84 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, davalının düzenlediğini söylediği iade faturalarının davacı tarafından kabul edildiğine ilişkin davacı kayıtlarında bilgiye rastlanmadığı, davalının iddiasının aksine her bir ürün yönünden faturanın düzenlendiği tarih itibarı ile 9 ayı aşkın süre sonra ancak son kullanım tarihinin dolacağının belirlendiği, bu hali ile davacının davalıdan 10.410,84 TL asıl alacak, 1.093,14 TL işlemiş faiz nedeni ile alacaklı olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece taraflar arasındaki süregelen ilişki çerçevesinde daha önceden tarihi geçen ürünlerin iadesinin gerçekleştirildiği, son gönderilen iade faturasının ise kötüniyetli olarak teslim alınmayarak davacı kayıtlarına işlenmediği hususunun gözden kaçırıldığı, taraflar arasında iade hususunda sözlü bir anlaşmanın bulunduğu, mahkemece bu hususun ispatı için tanık dinletme ve yemin teklif etme hakları olmaksızın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu emtiaların bedelinin ödenmesi noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu alan faturadan bakiye kalan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22575 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinden 27/08/2014 tarihli fatura ve cari hesap alacağı nedeni ile 10.410,84 TL asıl alacak ve 2.506,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.917,50 TL’nin tahsili talep edildiği, ödeme emrinin 12/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 16/12/2016 tarihli itirazı üzerine icra takibinin durduğu, itirazın ve iş bu itirazın iptali davasının süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ürün tesliminin yapıldığı tartışma konusu olmayıp, davacı ödenmeyen ürün bedelini talep etmekte iken, davalı taraf bedeli talep edilen ürünlerin son kullanım tarihlerinin çok yakın ya da geçmiş olduğunu, bu nedenle ödeme yapmadıklarını, bu nitelikteki ürünleri davacıya iade etmek istediklerini, bu amaçla düzenledikleri faturaların davacı tarafından kabul edilmediğini ileri sürmektedir.
Davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilen ürünler incelendiğinde, faturaların düzenlendiği tarih dikkate alındığında son kullanma tarihi en yakın olan ürünün 9 ay, sonraki bir kısım ürünlerin 10 ayı aşkın, ürünlerin çoğunluğunun ise henüz 1 yılı aşkın süre sonra son kullanım tarihlerinin dolacağı belirlenmiş olup, davalının ürünlerin son kullanım tarihlerinin çok yakın yada geçmiş olduğu şeklindeki savunmasının yerinde olmadığı, ancak davalı yanca satılamayan ve süresi geçen malların iadesi hususunda taraflar arasında anlaşma olduğu iddia edilmektedir.
Taraflar arasında davalının iddiaları yönünde herhangi bir yazılı anlaşma olmadığı ihtilafsızdır. Her iki tarafın ticari defterlerine yönelik davacının davalıdan 10.410,84 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, davalının düzenlediğini söylediği iade faturalarının davacı tarafından kabul edildiğine ilişkin davacı kayıtlarında bilgiye rastlanmadığı anlaşılmaktadır.
TMK.’nun 6.maddesi gereğince “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir. Dosya kapsamında davacı tarafın teslim olgusunu yazılı delilerle kanıtlayamadığı görülmektedir. Ancak dava dilekçesi incelendiğinde davacının aynı zamanda yemin deliline de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece; davalının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak, davalıya karşı tarafa yönelik olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan, taraflar arasında satılamayan ve süresi geçen malların iadesi hususunda sözlü anlaşma bulunduğuna dair iddiaları yönünden ispat imkanı tanınmaksızın yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, davalının yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/618Esas, 2019/75Karar sayılı ve 04/02/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 31/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”