Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/1031 E. 2022/246 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2018
ESAS-KARAR NO …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı taraf arasında 07/02/2006 tarihinde yetkili … anlaşması imzalandığını, aynı sözleşmenin isim değişikliği nedeniyle 19/08/2009 tarihinde yenilerek tekrarlandığını, imzalanan … sözleşmesine göre…. illeri ile tüm yurt dışına yapılacak ihracat satışlarında davalı şirketin üretip pazarladığı…. bu yerlerdeki tek satıcısı olacağını, yapılan sözleşmeye harfiyen uyarak bölgesindeki başarılı çalışmalara imza atan müvekkili şirketin ciro ve karlılığını gören davalının 2010 yılından itibren hiçbir gerekçe göstermeden ve fiili olarak müvekkilinin bayilerine mal satışını durdurduğunu, müvekkilinin yetkili olduğu bölgede kendi satış ofisi ile bölge müdürlüğünü kurduğunu, müvekkilinin döstribütörlük sözleşmesine dayanarak bölgede kurduğu tüm işletme yatırımlarının boşa gittiğini, bunların sorumlusunun sözleşmeye aykırı hareket eden davalı şirket olduğunu belirterek şimdilik 20.000,00 TL zararın işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili şirketin faaliyetine 22/09/1993 yılından bugüne kadar devam ettiğini, yurtiçi satışlarını … vasıtası ile gerçekleştirdiğini, İstanbul’da … ve … yakalarında olmak üzere toplam iki adet müdürlüğün olduğunu, şirketin kendisine ait olup uzun zamandır faaliyette bulunan … … şubesini şirket ortaklarından …’in oğulları … ve … adına kurduğu, … ….. devrederek 07/04/2006 tarihinde kapattığını, o tarihten sonra anılan şirketin İstanbul … … … Müdürlüğü olarak faaliyet gösterdiğini, ancak o tarihlerde anılan şirket ile aralarında yapılan herhangi bir … anlaşması olmadığını, … A.Ş.’nin o bölge için yatırım, pazarlama ve tanıtım çalışmalarını davacı şirketten çok önceleri yerine getirdiğini ve davacı şirketin şirket markasında herhangi bir katkısının bulunmadığını, şirketin 2008 yılında İstanbul … … Müdürlüğü’nü kapattığını ve o tarihten sonra bu bölge bayiliğini davacı şirketin yürüttüğünü, şirket ortaklarından …’in gerçekte kendisine ait olan ama çocukları üzerinde bulunan şirketin ….olarak değiştirdiğini, değişikliğin ardından bazı resmi mercilere sunacağı gerekçesi ile bir döstribütörlük sözleşmesi tanzim edilerek gönderilmesini talep ettiklerini, şirketin de ortağın bu talebinden hiçbir art niyet aramadan iki adet … sözleşmesini boş olarak imzalayıp gönderdiğini, mahkemeye ibraz edilen sözleşmelerin incelendiğinde sözleşmelerin 18/09/2009 tarihinde düzenlendiğini ve her iki şirket adına yapılan sözleşmelerin de aynı tarihli olduğunu, dava dilekçesinde ise 2006 yılında … … ile 2009 yılında … ile sözleşme imzalandığının iddia edildiğini, tüm bunların …’in ekonomik sebeplerle şirket ortaklığından hisselerini diğer ortaklara devrederek 2012 yılında ayrılmasından dolayı duyduğu üzüntü ile tezgahladığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin tek satıcılık sözleşmesine aykırı bir davranışının bulunmadığından davacının talep edebileceği bir zararının olmadığı belirtilerek davanının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece ticari defterler esas alınarak inceleme yapıldığı, rapora ilişkin itirazların değerlendirilmediği ve ayrıca ticari defterlerin usulsüz olması nedeniyle açılan menfi tespit istemli Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/421 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmadığı, bilirkişi ek raporundaki aleyhe olan değerlendirmelerin kabul edilemeyeceği, tarafların ticari defterlerinin karşılıklı olarak incelenmemesinin hatalı olduğu, bilirkişi raporunda müvekilinin alımındaki azalmanın davalıya yüklenemeyeceğine ilişkin kanaatin neye dayandığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı gözetilmeksizin raporun denetime elverişli olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki distribitörlük sözleşmesine davalı yanın aykırı davranıp davranmadığı ve aykırılık nedeniyle uğranılan zararın bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, distirbitörlük sözleşmesine aykırılık nedeniyle uğranılan zararların tazmini talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunduğu, taraflar arasındaki 2006 yılına ait sözleşmede tek satıcılık bölgesine ilişkin hükmün boş bırakıldığı, 2009 tarihli davacı elindeki sözleşmede İstanbul dışında başka illerinde yer aldığı, ancak davalı tarafından dosya kapsamına sunulan sözleşmede İstanbul dışında yer alan illere yer verilmediği, bu sebeple tek satıcılık sözleşmesinin davacının merkezi ile sınırlı olarak uygulanması gerektiği, davalı yanca 2009, 2010 ve 2011 yıllarında İstanbul iline davacı dışındaki müşterilere satışının bulunmadığı, devreden bakiye alacaklarının ise öteden beri devreden alacaklara ilişkin olduğu, 2012 yılında ise doğrudan satışlarının bulunduğu, ancak 2012 yılı içerisinde davacının şirket merkezini 05.06.2012 tarihinde Kayseri’ye taşıdığı anlaşılmıştır.
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/421 E. Sayılı dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinden davacı ……… A.Ş. Aleyhine menfi tespit davası açıldığı, davalı tarafından davacı aleyhine Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/21347 E. Sayılı dosyasında faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile icra takibi yapıldığı, söz konusu takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Mahkemece yukarıda taraflar arasındaki menfi tespit istemine konu dava dosyası getirtilerek taraflar arasındaki hukuki ilişki kapsamında davacının taleplerine etkisi tartışılarak gerekirse sonucunun kesinleşmesi beklenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kabulü ile yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda araştırma yapılarak, bir karar verilmesi gerektiğinden yerel mahkemece verilen karar kaldırılarak, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1125Esas, 2018/749Karar sayılı ve 27/09/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacı İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 03/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”