Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/847 E. 2021/278 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : … (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN ESAS
KARAR NO :… HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2017
ESAS NO :…

….

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 01/03/2021
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı şirket ile dava dışı… arasında imzalanan 14/01/2012 tarihli sözleşmenin teminatı olarak müvekkili tarafından düzenlenen çekin davalıya verildiğini, dava dışı…. sözleşmenin kefili konumunda olduğunu, davalının söz konusu ürünleri …. . alması gerekirken bu şirketi devre dışı bırakarak ürünleri …. temin ettiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, davalı ile de …. arasında da hiçbir ticari ilişkinin olmadığını, hal böyle iken davalı yanın 01/09/2016 tarihli ihtarname ile çek bedelinin ödenmesinin talep edildiğini ileri sürerek söz konusu çekten dolayı müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve çekin iptaline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, söz konusu çekin üçüncü şahıs tarafından 14/01/2012 tarihli sözleşmenin teminatı olarak verildiğini, dava dışı sözleşme kefili olarak belirtilen …. şirketinin aracı bir şirket olduğunu, granitlerin işlerini yapıp müvekkiline gönderimini sağladığını, bu nedenle de ödemelerin bu şirkete yapılıp faturaların da bu şirkete kesildiğini, bu çekle ilgili şahsi defilerin senedi veren şirkete yapılması gerektiğini, müvekkili şirkete yapılamayacağını, sözleşme ilişkisinin devam ettiğini, kesin hesabın halen yapılmadığını, müvekkilinin ücretini ödediği halde gönderilmeyen granitler olduğunu, sözleşmenin karşı tarafça ödenmesi gereken ve faturalanmayan gümrük giderleri gibi zararlarının bulunduğunu, bu hususla ilgili sözleşmenin karşı tarafı şirkete ihtarname gönderildiğini, ödenmemesi halinde teminatlarının irad kaydedileceğinin belirtildiğini savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, dava konusu çekin davacı tarafında dava dışı şirket emrine düzenlendiği, çekin teminat olarak düzenlendiğine ilişkin her hangi bir kayıt ve belge bulunmadığı, dava dışı şirketin ise teminat kaydını yazarak davalı şirkete sözkonusu çeki ciro ettiği, teminat ilişkisinin davalı ile dava dışı şirket arasında mevcut olduğu, bu hususa ilişkin şahsi definin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, hatır çeki olduğu ve davalı tarafından bu durumun bilindiği hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, dava konusu çekin davalı şirket ile dava dışı ….arasındaki 14.01.2012 tarihli sözleşme uyarınca…. tarafından davalıya teminat olarak verildiğini, bu durumun davalı tarafından da yargılama kapsamında kabul edildiğini, çekin arkasında teminat amaçlı olduğu kaydının bulunduğunu, hakkaniyete uygun olanın teminat amaçlı almış olduğu çekin davalı tarafından iade etmesi olduğunu, teminat çekinin tahsil edilmesini gerektiren olguların somut olay bakımından gerçekleşmediğini, davalının verilen kesin süreye karşın süresi içerisinde dava konusu edilen çeki mahkemeye ibraz etmediğini, kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davaya konu edilen çekin teminat olarak verilip verilmediği ve buradan varılacak neticeye göre davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davaya konu edilen çek nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu edilen çekte davacı keşideci, davalı ise son hamil, çekin lehtarı ise dava dışı … adlı şirkettir. Çek, lehtar …. tarafından davalıya ciro edilmiş, ciro kaydında da “02.03.2012 tarihli zeyilname ve sözleşme harici kullanılamaz. Teminat amaçlıdır” ibaresinin yer aldığı görülmektedir.
Davacı yan, dava konusu edilen çekin teminat çeki olduğunu iddia etmiş, mahkemece çekin teminat olarak düzenlendiğine ilişkin her hangi bir kayıt bulunmadığı ve dava dışı şirketin teminat kaydını yazarak davalı şirkete sözkonusu çeki ciro ettiği, teminat ilişkisinin davalı ile dava dışı şirket arasında mevcut olduğu, bu şahsi definin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
TTK’nın 689. maddesinde “..”, “bedeli rehindir” ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir kaydı ifade ettiği belirtilmiş olup sözkonusu cironun açık rehin cirosu olduğu doktrinde de ifade edilmektedir. Örtülü rehin cirosu ise dış ilişkide yani görünüşte tam bir ciro bulunmakla birlikte ciro eden ile edilen arasındaki iç ilişkide ciro edilenin sadece rehin hakkına sahip olacağı kararlaştırılmıştır (Ülgen Hüseyin / Helvacı Mehmet / Kaya Arslan / Nomer Ertan N. Füsun; Kıymetli Evrak Hukuku, B. 12, İstanbul 2019, s. 180).
Rehin cirosu, esasen bono veya poliçenin içerdiği alacak üzerinde rehin hakkı kurmak için yapılmaktadır. Bono veya poliçeyi rehin cirosu ile devir alan hamil bono/poliçeden doğan tüm hakları kullanabilmektedir. Ancak rehin cirosu ile poliçe/bonoyu devir alan hamil ancak tahsil cirosu yapabilir, bunun dışında temlik ya da rehin cirosu yapma yetkisi bulunmamaktadır.
Rehin cirosunda kişisel defiler bakımından ise TTK’nın 689. maddesinin 2. fıkrasında genel ilkenin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre rehin cirosu yapan cirantaya karşı mevcut olan kişisel defiler hamile karşı ileri sürülemez ancak, hamil poliçe/bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması hali ayrık tutulmuştur.
Poliçe ve bonoda böyle olmakla birlikte, TTK’nın 780 ila 823. maddelerinde düzenlenmiş olan çek bakımından mahiyeti itibariyle poliçeye benzerliği nazara alınarak poliçeye ilişkin bazı hükümlerin TTK m. 818 hükmünde yapılan atıfla çek hakkında da uygulanacağı kabul edilmiştir. Ancak çek hakkında uygulanacak poliçe hükümleri arasında TTK m. 689 hükmüne yer verilmediği görülmekte olup Yargıtay yerleşik içtihatlarında ve doktirinde hakim görüş tarafından çekte rehin cirosuna cevaz verilmediği ve çeki rehin cirosu ile elinde bulunduran hamilin yetkili hamil olmayacağı kabul edilmiştir (Ülgen / Helvacı / Kaya / Nomer Ertan, a.g.e. s. 302; Öztan Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, B. 2, Ankara 1997, s. 1147; Bozer Ali / Göle Celal, Kıymetli Evrak Hukuku, B. 7, Ankara 2017, s. 332; Y19HD., 09.07.2020 tarih, 2019/407 Esas, 2020/1389 Karar; Y11HD., 07.02.2018 tarih, 2016/13040 Esas, 2018/828 Karar).
Çekte rehin cirosu yapabilmek yolunun kapatılmasının sebebi, çekin, bir ödeme vasıtası olmasıdır. Kısa süre içinde ödenmesi şart bulunan bir senedin, teminat kabilinden ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Bir ödeme vasıtası olarak ibraz edildiği anda ödenmesi gereken çek bedelinin tahsil edilip rehnolunmasının, daha devamlı ve emin bir teminat teşkil edeceği tabiidir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık ele alındığında, dava konusu edilen çekin dosya kapsamında yer alan ve davacıdan ödeme talebine ilişkin ihtarnameden davalının elinde bulundurduğu anlaşılmakta olup yine dosyaya sunulan çek örneğinin cirolara ilişkin arka bölümünde yukarıda zikredildiği biçimde davalıya ciro edildiği görülmektedir. Sözkonusu ciro rehin cirosu niteliğinde olup bu husus esasen ilk derece mahkemesinin de kabulündedir. Buna karşın ilk derece mahkemesince sözkonusu rehin cirosuna ilişkin şahsi defi niteliğinde olduğu ve davalıya karşı ileri sürülemeyeceği yönündeki değerlendirme hatalı olmuştur. Zira yukarıda da belirtildiği gibi 6102 sayılı TTK’nun 818. maddesi çekler hakkında uygulanacak poliçe hükümlerine ilişkin atıf maddesi olup TTK’nın 689. maddesinde yer alan poliçe ile ilgili rehin cirosuna atıf yapılmadığından çeklerde rehin cirosunun uygulanması mümkün olmayıp, böyle bir ciro ile çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil olarak kabul edilemeyecektir.
Bunun yanında davalının tarafı olduğu sözleşme hükümlerine göre açıkça davaya konu edilen çekin teminat amaçlı olarak verilmiş olduğu da anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenler dikkate alındığında mahkemece davanın kabulüne ile dava konu edilen çekten ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK m. 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki biçimde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….13/12/2017 Tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a-Davanın KABULÜ ile,
Davacının ….. 30.09.2016 keşide tarihli, 700.000,00.-TL tutarlı, keşidecisi ….. olan çek nedeni ile davalı … İnş. San. Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 47.817,00.-TL harçtan peşin alınan 11.922,85.-TL harcın mahsubu ile bakiye 35.894,15.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan başvurma harcı, peşin harç, vekalet harcı toplam 11.987,75.-TL yargılama harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
d-Davacı tarafından yapılan 111,00.-TL tebligat, 10,20.-TL müzekkere ve 25,00.-TL posta gideri olarak toplam 146,20.-TL yargılama giderinin davalıdan davacıya ödenmesine
e-Davacının yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiği göz önüne alınarak istemlerinin kabul edilen miktarına göre istinaf karar tarihindeki AAÜT uyarınca 52.050,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
f-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf Harç ve Yargılama Giderleri Yönünden;
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 01/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır