Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/3072 E. 2021/1542 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE :… … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2018
ESAS NO …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 08/10/2021
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili aleyhine Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün ……esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin TK.nun 21. maddesine göre tebliğ edilerek takibin kesinleştirildiğini ve müvekkilinin aracına haciz konulduğunu, müvekkilinin 30/06/2013 tarihinde ticari faaliyetini sonlandırdığını, dolayısıyla borcun müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, takibe konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacı ile müvekkil şirket arasında madeni yağ ticareti yapıldığını, davacı yanın beyanlarının iyi niyetli olmadığını, kapanış verildikten sonraki faturaların gerçek ticareti yansıtmadığı yönündeki beyanların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafça kapanış tarihinden sonra müvekkil şirkete 2 adet bono düzenleyip verdiğini, davacı yana banka tarafından ihbarda bulunulduğunu, ihbara rağmen ödemenin gerçekleşmediğini, ayrıca kapattığını bildiren tacirin iş yaptığı kişi ya da şirketlere kapanışın tebliğ edilme zorunluluğunun bulunduğunu, dolayısıyla davacının adına yürüyen ticaretin daha sonra oğlu, kızı ya da başka bir tanıdığının adına da devam edebileceğini bildirerek davanın reddi ile %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin….. karar sayılı dosyasının gerekçesinde de belirtildiği üzere, katılan davacı …… isimli iş yerinin adı geçenin eşinin vefatından sonra 30/06/2013 tarihinde kapatıldığı, bu hususunun Eskişehir…… cevabi müzekkeresi ile de doğrulandığı, davacının söz konusu iş yerini sanık …’a kiraladığı, …’ın kendisini “…” isimli iş yerinin yetkilisi olarak tanıtarak piyasadan madeni yağ satın aldığı, davacının adını kullanarak işlemler yaptığı gibi, bonolar düzenlediği, resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği, davacının 30/06/2013 tarihi itibariyle “…” isimli iş yerini kapattığı, bu tarihten sonra ceza dosyasında yargılanarak mahkumiyetine karar verilen … tarafından yapılan mal alım satımlarından sorumlu tutulamayacağı, icra takibine konu cari hesabın 2015 yılına ait olduğu da gözetildiğinde davacının takibe konu alacaktan sorumlu tutulamayacağı, davacı vekilince kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuşsa da; davalının davacının ismi kullanılmak suretiyle akaryakıt alımı yapıldığını bilmesinin mümkün olmadığı gibi, takibinde kötü niyetli olduğunun mevcut delillerle kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili; davacının ticareti terk ettiğine dair işlemleri eksiksiz yerine getirip getirmediğinin araştırılmadığını, sadece vergi dairesine bildirimle yetinilmesinin hatalı bulunduğunu, ticari faaliyetini terk edip etmediğinin ilan edilmediğini, müvekkilinin iyi niyetli ve basiretli olduğunu, davanın reddi yerine kabulünün hatalı olup ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacının ticareti terk iddiası üzerinde yeterince durulup durulmadığı, davacının ticari işletmesinde faaliyet gösteren dava dışı kişinin borç doğurucu eylem ve işlemlerinden sorumlu tutulup tutulamayacağı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı aleyhine icra takibine konu edilen fatura muhteviyatı malların davacıya satılıp teslim edilip edilmediği, mal bedelinden sorumlu tutulup tutulamayacağına, ilişkin menfi tespit istemine yöneliktir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının gerçek şahıs işletmesinin bulunduğu, ancak davadan ve icra takibinden önce vergi idaresinden gelen yazıyla ticareti terk ettiği, mükellefiyet kaydının silindiği anlaşılmakla birlikte, dava dışı şahıs hakkındaki ceza yargılamasında; davacının ticareti terk tarihinden sonra dava dışı …’ın davacı gerçek şahıs işletmesinin ticari ünvanı ile birlikte işletmenin bulunduğu yeri kullandığı anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesi; “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilânlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mûtad ve münasip vasıtalarla ilân olunur” diyerek ilan etme ve ilan masraflarını da; ödeme yükümlülüğünü yüklenmiştir.
Ticaret Sicili Yönetmeliğinin Üçüncü Kısım’da Ticari İşletmelerin Tescili başlığı altında Birinci Bölüm’de “Gerçek Kişilere Ait Ticari İşletmeler incelenmiş ve bu bölümün “Kaydın silinmesi” başlıklı 51. maddesinin birinci fıkrasında, “Gerçek kişiye ait ticari işletmenin, faaliyetine son verilmesi ya da başka bir gerçek veya tüzel kişiye devredilmesi halinde onbeş gün içerisinde ticaret unvanının silinmesi için ticari işletmenin sahibi tarafından müdürlüğe başvurulur.”, dördüncü fıkrasında ise,“Ticareti terk eden tacir 2004 sayılı Kanunun 44 üncü maddesine göre terk dilekçesi ile birlikte mal beyanını da müdürlüğe vermek zorundadır.” düzenlemesi ile de sadece gerçek kişi tacirlere ticari faaliyetine son vermeleri hâlinde mal beyanında bulunma yükümlülüğü verilmektedir.
Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca ticareti terk, ticaret unvanının ticaret sicili kayıtlarından silinmesidir.
Davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti olup olmadığı, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirip gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişip erişmediği değerlendirilmediği gibi davacının ticari ünvanını ve iş yerini kullanan dava dışı … ile aralarındaki ilişkinin belirlenmesi ticari işletmenin devri mi kiracı kiralayan ilişkisinin bulunup bulunmadığı irdelenerek gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının tacir-esnaf olduğunun kesin bir şekilde belirlenmesinden sonra ticaret sicil kaydının da bulunup bulunmadığı resmi terk işlemini gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin tespitiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacının ticareti terk edip etmediği mahkemenin görev hususu ile de ilgili her hangi bir araştırma ve inceleme yapmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Hükme doğrudan etki edecek şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağından, mahkemece değinilen hususlarla ilgili inceleme ve değerlendirme yapılıp, gerekirse davacının esnaf- tacir olup olmadığı yönünde rapor alınması, davada tamamen farklı bir sonuca ulaşılabilecek ise delillerin ve taleplerin buna göre değerlendirilerek hüküm kurulması gerekecektir.
Açıklanan nedenlerle; görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, istinaf nedeni olarak dayanılmasa dahi HMK’nun 355.maddesi gereğince re’sen istinaf incelemesi yapılması gereken bir husus olduğundan, istinaf başvurusunun bu gerekçelerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin davacının sıfatı ve ticareti terk edip etmediği, görevli olup olmadığı hususunda gerekli araştırmayı yaparak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi …. Karar sayılı 12/07/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.nın 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/(1).a. Maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır