Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2929 E. 2021/2270 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
. ( KABUL KALDIRMA)
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2018
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı … Ltd. Şti. vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili şirketin 14.03.2013 tarihinde dava dışı…….plakalı 2012 model … tipinde aracın satışı ve devri amacıyla ikinci el olarak 103.955,95 Euro karşılığı 282.757,00-TL bedelle bir oto satış sözleşmesi akdedildiğini ve aracın bu tarihten sonra teslim alınarak kullanılmaya başlandığını, aracın Türkiye’de trafiğe çıkış tarihinin araç ruhsatına 08.12.2011 tarihi olarak görünmekte olduğunu, üreticinin müvekkili davacının aracı satın aldığı tarihten itibaren garanti süresi içerisinde dava konusu araçta arızalar meydana geldiğini, müvekkilinin aracı ilk periyodik bakımı için 13.06.2013 tarihinde davalı üreticinin Türkiye’deki resmi servis hizmetini veren dava dışı…. bayilerinden olan…. bayiine götürdüğünü, aracın 16.08.2013 tarihinde 25.252 km’de iken motordaki ses, vibrasyon belirtiler, akabinde motor arızası ile yolda kaldığını ve …..servisine çekildiğini, Tüketici Kanunu gereği üretici ve ithalatçının asgari olarak verdiği iki yıllık garanti süresi içerisinde bu arıza garantiye girmez denilerek itirazlarına rağmen müvekkilinden 57.398,78-TL parça işçilik vs. adlar altında araç tamir bedeli alındığını belirterek…… plakalı aracın devir bedeli 282.757,00-TL’nin aracın tamir için bırakıldığı 25.09.2013 tarihinden işleyecek değişken avans faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline, garanti süresi içerisinde tamir bedeli olarak ödenen 57.398,78-TL’nin de 16.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek değişken avans faizi ile, garanti süresi içerisinde tamir bedeli olarak ödenen 3.365,80-TL ‘nin 17.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek değişken avans faizi ile, ayıplı … plakalı 2012 mode…. sport aracın davalılara iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılardan …… vekili; davacının bu davayı 4077 sayılı kanun kapsamında müvekkilinin ithalatçı sıfatına dayanarak ikame ettiği, davacı taraf dava konusu aracı 09.12.2013 tarihinde Kadıköy 5. Noterliğince düzenlenen sözleşmeye binaen…… 198.000 TL bedelle satın aldığını, müvekkili firmanın dava dışı ……. kusuru, aracı kanuni tamir süresi içinde tamir edememesi nedeniyle dava ile karşı karşıya kaldığını, davacının aracı kullanma kılavuzuna aykırı şekilde kullandığını, motorun değişmesine sebebiyet verdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla oluşabilecek zarardan sorumlu tutulamayacağını, aracın ayıplı olduğuna dair her hangi bir bilginin belgenin bulunmadığını, süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, aracın yetkili satıcıdan alınmadığını, bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davaya konu … marka 2012 model araç ithalatçı ve ilk satıcı … ve … …. tarafından dava dışı……. 07.12.2011 tarihinde satılmış olup, dava dışı adı geçen şirket tarafından 14.03.2012 tarihli temlik sözleşmesi ile araç üzerinde doğacak her türlü hak ve alacak davacı … … temlik edildiği, bu durumda araç ile ilgili her türlü dava hakkı TBK’nun 183 vd. md.leri gereğince davacı şirkete ait olup, davacı sıfatı da mevcut olduğu, davacıya satılan araçtaki ortaya çıktığı iddia edilen ayıpların açık yada gizli ayıp olup olmadığı, araçta üretim hatasının bulunup bulunmadığı konularının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, raporda ; davaya konu araçta gerek aracın ekonomik ömrüne, gerekse ortalama motor revizyon ömrüne göre kısa sayılacak bir kullanım mesafesinde 25.212 km.’de ortaya çıkan komple motor ve turbo değişimini gerektirir arızanın kullanıma dayalı olmadığı, üretime dayalı olduğu, dava konusu aracın ayıplı sayılması gerektiği, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, yapılan işlemler nedeni ile araçtaki değer kaybının 30.000,00-TL olacağı, davacının onarım bedeli 57.398,78-TL’yi talep edebileceği, ayrıca garanti kapsamında yapılması gereken işlemler için davacıdan tahsil edilen 3.365,03-TL işçilik bedelinin de talep edilebileceği bildirildiği, ek rapor da ise ; aracın … Laboratuvarında yeniden incelendiği, panelinde ikaz gözlemlenmeyen aracın motorunda herhangi bir arızanın tespit edilmediği, değişik hız, yol ve trafik şartlarında yol testlerinin yapıldığı, dava konusunu oluşturan şikayetlere rastlanmadığı, kök raporda aracın ayıplı sayılmasını gerektiren durumun çok kısa kullanım süresi içerisinde ortaya çıkan komple motor değişiminin olduğunun ayrıntılı olarak açıklandığı, ayıbın giderildiği, kök raporda varılan sonucun yerinde olduğunun tekrarlandığı, tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucu, davalılardan … ve … … A.Ş.’nin ithalatçısı ve ilk satıcısı olduğu, davalı …’in üreticisi olduğu, 2012 model … plakalı aracın davacıya, dava dışı… … Ltd. Şti. tarafından 14.03.2013 tarihinde satıldığı, araç ile ilgili tüm dava haklarının aynı tarihli temlik sözleşmesi ile temlik edildiği, aracın kullanım sırasında ortaya çıkan arızaların giderilmesi amacıyla dava dışı ….. ait servise götürüldüğü, aracın motorunun komple değiştirildiği, bu sebeple davacıdan 57.398,78-TL parça ve 3.365,03-TL işçilik ücreti alındığı, bu arızaların üretim hatasından kaynaklandığı, aracın ayıplı üretildiği, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı, tacirler arasındaki satış sözleşmelerinde satılanın ayıplı olması halinde, alıcının seçimlik hakları 6098 sayılı TBK’nun 227.maddesinde düzenlendiği, buna göre, satıcı sözleşmeden dönme, satılanın alı koyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği taktirde bütün masraflar satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme ve imkan varsa, satılanın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarına sahip bulunduğu, davacı taraf seçim hakkını çelişkili bir şekilde araç bedelinin iadesi ve bedelden indirim yönünde birlikte kullandığı, aracın üretiminden kaynaklı gizli ayıplı olduğu dosya kapsamı ile sabit ise de, ayıbın giderildiği, uzun süreden beri aracın davacı şirket tarafından kullanıldığı hususu da sabit olup bu durumda alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının hakkaniyete uygun düşmeyeceği, bu gerekçe ile davacı-alıcı tarafın satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteyebileceği araçtaki ayıbın giderilmesi amacıyla parça ve işçilik dahil toplam yapılan masrafın davalılardan tahsili gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 60.763,31-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili; müvekkilinin sözleşmeden dönme isteğinin açık olduğunu, mahkemece hatalı ve eksik bir değerlendirme yapıldığını, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğunu 6098 sayılı TBK 227 maddesine göre kabul edip, aracın tamir için ödenen 60,763.31 TL’ nin davacına iadesine karar verirken, yukarıda açıklanan çelişkili gerekçesi ile aslında apaçık olarak dava dilekçesinde belirtilen aracın iadesi istemini görmemesi kararın kaldırılmasını gerektireceğini, dava konusu aracın iadesi için tüm şartların hukuken var olduğu ve istemin açıklığı gözetilerek dava konusu aracın davalılara iadesi gerektiğini, aracın gizli ayıplı ve üretim imalat hatasından kaynaklı olarak sürekli şekilde motor arızası verdiği dava devam ederken dahi motor arızası verdiğini, mahkemece tacirler arasında satıma dayalı ayıp nedeniyle aracın iadesi yönündeki istemin ayrıca hakkaniyet gerekçesi ile reddilmesinin de açık bir hakkanayite aykırılık oluşturduğu, araç için garanti süresi içerisinde ödenen tamir bedelleri toplamı 60,763.31 TL dir. aracın tamiri için serviste aylarca kaldığını, araç tamir edildikten sonra aynı motor arızaları ile dava devam ederken 19.07.2017 tarihinde çekici ile … … Otomotive gittiğini, dava dosyasındaki bilirkişi raporu ile belirtilen ayıplı motor yeniden 2. kez 30.08.2017 tarihli fatura ile görüldüğü üzere 98,073.90 TL bedel ile yenisi değiştirildiğini, dava devam ederken 28/09/2017 tarihli 8 nolu celse zaptında ” …hatta dava açıldıktan sonra değişen motor aksamı ikinci kez yeniden değiştiğini, bununla ilgili de dava açılacağı şeklinde durumun sabit olduğunu, mahkemece bu bedel için de dava açılmasına yönelik 8. celse süre verilmesine rağmen yeni bir dava bu yargılamayı uzatacağından karar öncesi ikame edilmediğini, aracın hakkaniyete uygun bir kullanımı söz konusu olmadığını ve sürekli arıza yaptığını, aylarca serviste tamir için beklediğini aracın iadesi yönünde tüm hukuki şartlar varken, hakkaniyete uymaz denilerek talebin reddinin tamamen hukuki gerekçeden uzak olduğunu, hakkaniyete uymayan bir durum var ise bu aracın davalılara iade edilmemesi olduğunu, dava öncesi müvekkili tarafından haksız yere davalılara 60,763.31 TL, dava devamı esnasında ise 30.08.2017 tarihli 98,073.90 TL tamir bedeli alınmasının, aracın sürekli motor arızası vermesinin aylarca tamir için serviste kaldığı da gözetilerek aracın davalılara aynen iadesine, aracın devir bedeli olan 282.757,00 TL ‘nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini, aksi halde çoğun içinde azı vardır ilkesi gereği sözleşmeden dönme istemi yerine 30.000 TL değer farkının da dava tarihinden işleyecek avans faiziyle davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
II-) Davalı ……vekili; dava konusu araçta hükme esas alınan bilirkişi raporlarında iddia edildiği gibi bir gizli ayıp veya satıcının ağır kusuru söz konusu olmadığı gibi araçta görülen arızalar üretim hatasından kaynaklanmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, müvekkilinin aracı gizli ayıplı olarak ürettiğinden bahisle ağır kusuru dolayısıyla ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, esas itibariyle, dava konusu arızaları ihtiva eden motorun değiştirildiğini, araç üzerinde yapılan incelemelerin hiçbirinde davaya konu arızalara rastlanmadığını, üretici sıfatıyla müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, mahkemece onarımı yapılmış olan araçta bir arıza bulunup bulunmadığını tespit edilmeye çalışıldığını, araçta herhangi bir arıza tespit edilemediği halde müvekkilinin sorumluluğuna karar verilemeyeceğini, dava konusu aracın yurtdışında ve Türkiye’de kullanım şekli, kullanım geçmişi, araca yapılan müdahaleler, aracın maruz kaldığı dış etkenler, periyodik bakım süresine riayet edilmemesi ya da başkaca herhangi bir neden dava konusu araçtaki iddia edilen arızalara yol açabileceğini, bunların tamamen göz ardı edildiğini, dava konusu aracın Türkiye’de satışa sunulmamış olduğunu aynı doğrultuda Türkiye’ye müvekkili şirketin garantisi kapsamında da ithal edilmediğini, dolayısıyla garanti kapsamına girmeyen bu hizmet için parça ve işçilik parası alınmasının hakkaniyet gereği olduğunu, mahkemece, … marka araçların Türkiye distribütörü ve yetkili satıcısı …… olduğunu, davaya konu aracın alındığı şirketin ise … marka araçların yetkili satıcısı veya distribütörü olmadığını, araç sahibinin aracı yetkili kimselerden almadığını ve aracın Türkiye’de satışa sunulmamış olduğunu üreticinin garantisi kapsamında olamayacağını, üretici firmaların yetkili satıcılar kanalı ile araçlarının satışını gerçekleştirmelerinin amacının, üretici firmanın standartları ile aracın satışını gerçekleştirebilmek olduğunu, yetkisiz satıcıdan satın alınan araç üzerinde, aracı satış öncesinde elinde bulunduran kişi ve kurumların araca herhangi bir müdahalede bulunup bulunmadığı ve/veya bu aracın üretici firma standartlarına uygun olarak satışa sunup, sunmadığının müvekkili tarafından bilinmesinin mümkün olmayıp, müvekkilinin standartlarına uyulmamış olmasının kuvvetle muhtemel bulunduğunu, bu nedenle, ayıba karşı tekkeffül hükümlerince müvekkilinin sorumluluğuna karar verilemeyeceğini, bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık garanti süresi içinde satıma konu aracın üretim hatasından kaynaklandığı iddia edilen arızaların gizli ayıp niteliğinde olup olmadığının tespit edilip edilmediği, arızanın giderildiğinin kabulü hâlinde davacının arızanın giderilmesi yönünde talep hakkını kullanmış olması nedeniyle aracın bedelinin iadesiyle tamir bedelin de talep edilmesi halinde tamir seçimlik hakkının kullanıldığının kabulüyle parça ve işçilik bedelinin tahsiline karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu aracın üretimden kaynaklanan ayıplı olduğu iddiasına dayalı aracın iadesi ile satım bedelinin ve tamir bedeli adı altında yapılan ödemenin satıcı ve üretici firmadan ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 08.12.2011 tarihinde dava konusu 2012 Model 0 km. Üretici …… satıldığı davacının da anılan bu şirketten aracı ikinci el olarak garanti süresi içinde satın aldığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalılardan üretici yurtdışında mukim şirket vekilince esasa cevap dilekçesinde ve yargılama süresince istinaf dilekçesinde de belirtiği gibi ısrarla davalı satıcının Türkiye distribütörü olmadığı satışa yetkili olmadığını, davaya konu aracın yetkili satıcıdan satın alınmadığını, aracın Türkiye’de satışa sunulmadığı, Türkiye’ye üreticinin garantisi kapsamında ithal edilmediği, bu durumda yetkili olmayan satıcıdan satın alınan araçla ilgili üretimden kaynaklanan ayıp iddiasının ileri sürülemeyeceğini, yetkisiz satıcıdan satın alınan araca herhangi bir müdahalenin bulunulup bulunulmadığının bilinemeyeceğini ileri sürmesine rağmen davalının savunmaları üzerinde durulmamıştır.
Dosya arasına davacı tarafından sunulan İngilizce olarak düzenlenmiş …. başlıklı ve 27.09.2011 düzenleme tarihli belgenin üzerinde durularak belgenin üretici firma tarafından veya onun yetkilendirdiği yetkili satıcısı tarafından düzenlenip düzenlenmediği, aracın satın alındığı firmanın satışa yetkili olup olmadığı, aracın garanti belgesi dosya arasına kazandırılarak üretici ve satıcı firmaların belirlenip davalının sorumluluğu üzerinde durulması gerekirken davalının savunması üzerinde durulmadan eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davaya konu edilen aracın üreticisi satıcının sıfatının belirlenerek ithalat işleminin usulüne uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, ithalatçı firmanın ithalata yetkili olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, davacının istinaf isteminin kabul kaldırma nedenine göre bu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesi, 2015/780Esas, 2018/451Karar sayılı ve 24/05/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 30/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”