Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2820 E. 2021/1420 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
ESAS-KARAR NO ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
YAZILDIĞI TARİH : 23/10/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 28/04/2009 tarihli 5 yıllık yetkili dağıtıcılık sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının sözleşmeyi feshettiğini, yeni sözleşme imzalamadığını, davacının katkısı ile davalı şirketin ürününün tanıtıldığını, yeni bayiler kazandırıldığını belirterek, TTK’nun 122. Maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talebinde bulunmuştur.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nun 122. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığını, denkleştirme tazminatına hak kazanmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Yerel mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının sözleşme feshedilene kadar davacının davalı ürünlerinin satılımı için çaba sarf ettiği masraflar yaptığı, bu faaliyetler sonucunda belirli bir müşteri potansiyeline ulaşıldığı, davacının bu nedenle TTK’nun 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı istemekte haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazının değerlendirilmediğini, genel yetki kuralları gereğince İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, husumetin yanlış kişiye yöneltildiğini, denkleştirme tazminatının şartlarının oluşmadığını, davacının sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunduğunu, davalının, davacının faaliyetleri ile önemli bir menfaat elde etmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle davacının denkleştirme tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya incelendiğinde davacının davalının tek satıcısı iken sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini, sözleşme boyunca davalının portföyünde meydana gelen artış nedeniyle kendisine denkleştirme tazminatı ödenmesi gerektiğini belirterek, tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında 28/04/2009 tarihli “ürün bazında yetkili dağıtıcılık sözleşmesi” imzalandığı, buna göre davacıya davalı tarafından Türkiye genelinde İnhisari satış yetkisi verildiği, bunun tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra bu sözleşmenin davalı tarafça 28/04/2014 tarihinde herhangi bir alacak talebinde bulunulmaksızın süre bitiminden dolayı feshedildiği görülmektedir.
Denkleştirme istemi başlıklı TTK’nun 122. maddesi “
(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a)Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b)Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c)Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2)Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3)Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4)Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5)Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” hükmünü içermektedir. Söz konusu maddenin 5. Fıkrası gereğince somut olayda yukarıda belirtildiği gibi taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunduğundan, davacı tarafın denkleştirme tazminatı isteme hakkı olduğu muhakkaktır.
Söz konusu maddede belirtilen esaslar doğrultusunda hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi tarafından düzenlenen raporda belirtildiği gibi, davacının sözleşme boyunca işletmeye müşteri kazandırdığı, davalının davacının faaliyetleri ile önemli menfaatler elde ettiği kabul edilmelidir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2018/2340 Esas, 2019/763 Karar, 07/02/2019 Tarih sayılı kararı). Bu durumda davacı şirket TTK’nun 122/2. maddesine göre denkleştirme tazminatı isteme hakkına sahip olacaktır. Her ne kadar davalı taraf istinaf dilekçesinde davacının, davalıya önemli menfaatler kazandırmadığı, üzerine düşen yükümlülükleri tam olarak yerine getirmediğini belirtmiş ise de davalı tarafın davacıya gönderdiği fesih yazısında taraflar arasında sürekli iyi ilişkiler olduğu, davacının başarılı çalışmalar yaptığı, davalı tarafın davacıya hizmetleri için teşekkür ettiği, aksine davacının davalıya önemli menfaatler kazandırmadığına yönelik herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.817,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.455,00TL harcın mahsubu ile bakiye 16.362,70TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….