Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2811 E. 2021/906 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018
ESAS NO :….
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 07/06/2021
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davacının ve eşinin Konya ilinde ikamet ettiklerini ve yaşlı kimseler olduklarını, davalıların da davacının yeğenleri olduğunu, davalıların Konya ilinde fırın işletirlerken müvekkilinden borç para istediklerini ve yeğenlerine yardımcı olmak isteyen müvekkilinin 15.000,00.-TL ödünç para verdiğini ve davalıların da aldıkları bu borç parayı ödemek üzere 6 altı ayrı vade tarihli ve miktarlı senet verdiklerini, ödünç verilen bu senetlerin ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibi yapıldığını, ancak bu icra takibiyle de alacağın tahsilinin mümkün olmaması ve takibin işlemsiz kalması üzerine icra dosyasının yenilendiğini ve karşı tarafa yenileme emrinin gönderildiğini, ancak karşı tarafın kambiyo senetlerinde 3 yıllık zamanaşımının dolduğundan bahisle Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bu nedenlerle fazlaya dair ve sair haklarının saklı kalması kaydıyla ve tahsilde tekerrür etmemek üzere 15.000,00.-TL tutarındaki ödünç alacağın senet vade tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … vekili; davaya konu senetler üzerinde malen kaydının bulunduğunu, malen kaydının bulunmasının mal alışverişinin yapıldığını ve mal karşılığı ödeme amacıyal senet verildiğini gösterdiğini, davacı tarafın mal verildiğine dair fatura ibraz etmediği gibi delillerinin içerisinde de delil olarak faturaya dayanmadığını, davaya konu senetlerin müvekkilinin çalışmış olduğu işyerinde çalışan işçiler huzurunda ödendiğini, davacı tarafın bono alacaklısı olarak bono üzerinde bulunan kaydın aksini ileri sürerek dayandığı temel borcun farklı bir ilişkiye dayandığını iddia ettiğini, davacı tarafın talil iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, ispat edilememesi halinde senedin bedelsiz kaldığının kabul edileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …; dava dilekçesinde idda edildiği şekilde bir grup senet imzaladığını hatırlamadığını, davacının ve diğer davalının akrabası olduğunu, aralarında alacak verecek meselesi olduğunu hatırladığını ancak kendisinin davacıyla hiçbir alacak verecek durumunun olmadığını, borç ikrarı içeren senetler imzalamadığını düşündüğünü, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı tarafından davalı … aleyhine genel hükümlere dayalı ödünç sözleşmesi uyarınca alacak iddiasının bono lehdar alacaklısı … yönünden 6100 sayılı HMK 200 vd maddeleri uyarınca yazılı delille ispatı zorunlu olup, davacı tarafça bu davalı yönüyle alacağın varlığı usulen kanıtlanmadığından bu davalı yönünden davanın reddine, davalı bonoların avalisti … tarafından ödünç sözleşmesi kabul edildiği, davaya konu senetlerin çalışmış olduğu işyerinde çalışan işçiler huzurunda ödendiği iddia edildiği, davalı bono avalisti … tarafından ödünç sözleşmesine konu borcun ödendiği iddiasının 6100 sayılı HMK 200 vd maddeleri uyarınca yazılı delille ispatlanmaması karşısında, davanın davalı … yönünden kabulüne, 6 adet bono bedeli 15.000,00TL alacağın bono ödeme tarihleri uyarınca, 2.000,00TL’lik kısmının 13/01/2007 tarihinden itibaren, 3.000,00TL’lik kısmının 27/01/2007 tarihinden itibaren, 2.500,00TL’lik kısmının 10/02/2007 tarihinden itibaren, 2.500,00TL’lik kısmının 24/02/2007 tarihinden itibaren, 2.500,00TL’lik kısmının 14/03/2007 tarihinden itibaren ve 2.500,00TL’lik kısmının 28/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu senetlerin malen kaydı bulunduğunu, davacının senetlerle birlikte mal verildiğine dair fatura ibraz etmedikleri gibi delillerinin içerisinde de delil olarak faturaya dayanmadığını, davacının senet üzerinde malen kaydı bulunmasına rağmen para verdiklerini ileri sürerek dava açtığını, senedin mal karşılığı olmadığını para karşılığı yani nakden olduğunu belirterek bono üzerindeki kaydın aksini ileri sürdüğünü, bono üzerinde bulunan malen kaydını ta’lil ettiğini, davacının tanık deliline dayandığını, ancak muvafakatlari olmadığı halde mahkemece tanıkların dinlendiğini, davacının açtığı davanın ödünç para verme ilişkisi nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası olması nedeniyle TTK m 732.göre davalıya karşı açılamayacağını, TTK m 732 açıkça davanın kimlere yöneltilebileceğini belirtildiğini, kefile, aval verene, cirantaya karşı sebepsiz zenginleşme davası açılamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının bozularak davanın reddine karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak açılan davada, davaya bakmaya görevli mahkemenin belirlenmesinden kaynaklanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; zamanaşımına uğramış kambiyo senedine dayalı olarak açılan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
HMK’nın 33. maddesi gereği hukuki ilişkinin vasıflandırılması hakimin görevindedir. Somut olayda mahkemece hukuki ilişkinin vasıflandırılmasında hataya düşülerek işbu davanın zamanaşımına uğrayan bono nedeniyle temel ilişkiye göre açılmış bir dava olarak değerlendirilmesi gerekir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Somut olaya dönüldüğünde davacı yanca davalı aleyhine açılan davada, alacağın kaynağı olarak zamanaşımına uğramış 6 adet toplam 15.000,00.-TL bedelli bonolara dayanılmıştır.
Açılan eldeki davada davacı vekili müvekkilinin dava konusu bonoları aldığını, davalının keşideci olması nedeniyle zamanaşımı süresinin geçmesi ve zamanaşımına uğramış bonoların alt ilişki bakımından yazılı delil başlangıcı sayılacağının gözetilmesi gerekir.
Gösterilen borç kaynağına, iddia ve savunma içerikleri ile özellikle bonoların zamanaşımına uğradığının taraflar arasında ihtilaflı olmayıp sabit olmasına ve tarafların benimsemesine göre takip konusu alacağın bonoya dayanmayıp, temel ilişkiye dayandığı tartışmasızdır.
Zamanaşımına uğramış bononun medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı olduğunda tartışma bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına göre davacı bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalı da bu çerçevede borçlu olmadığı savunmasında bulunmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 778. maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732.maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir.
Bu haliyle somut uyuşmazlık temel ilişkinin tespit edilerek karşılıklı edimlerin ifa edilip edilmediği, uyuşmazlığın çözümünde hakim kambiyo senetlerine ilişkin kuralların tartışılmayacağı, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgeyi taraflar arasındaki temel ilişkinin delili olarak değerlendirerek bir sonuca varılması gerekir.
Bu belirlemeye göre uyuşmazlığın münhasıran bonoya dayanmadığı ve davanın da mutlak ticari dava sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Tarafların tacir olup olmadığı ve tarafların Türk Ticaret Kanununun 12.maddesinde ifadesini bulan tanıma göre bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işletip işletmediği, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığı, davanın ticari dava olup olmadığı da tespit edilerek görev hususu da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir (YHGK., 09.11.2016 tarih….
Açıklanan nedenlerle; görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, istinaf nedeni olarak dayanılmasa dahi HMK’nun 355.maddesi gereğince re’sen istinaf incelemesi yapılması gereken bir husus olduğundan, istinaf başvurusunun bu gerekçelerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun tespitiyle gerekli araştırmayı yaparak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Karar sayılı 26/04/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA
3-HMK’nin 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına, HMK’nin 353/(1).a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/06/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır