Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2727 E. 2021/1153 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2018
ESAS-KARAR NO : …
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 28/06/2021
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan … ve Satış Sözleşmeleri ile hazır beton alım-satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık %4 vade farkı ödeneceğinin taraflarca kabul edildiğini, davalının ödemelerini zamanında yapmamış olduğundan 21/03/2015 tarih ve …. nolu vade farkı faturası düzenlendiğini ve 20/04/2015 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen faturaya itiraz edilmediği gibi ödemede yapılmamış olduğundan icra takibi başlatıldığını, yapılan itiraz ile takibin durduğunu, davalının icra takibine yaptığı itirazının haklı nedeni bulunmadığını ileri sürerek; KDV dahil 7.602,00 TL’nin 21/03/2015 tarihinden itibaren aylık %4 faizi ile birlikte davalıdan tahsline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının bahsettiği 21/03/2015 tarih ve …. nolu vade farkı faturasının müvekkiline gönderilmediğini, müvekkili şirketin kayıtlarında böyle bir fatura bulunmadığını, bu faturayı ve içeriğini kabul etmediklerini, davacı şirketten alınan beton karşılığı faturalar düzenlendiğini ve bu faturalara istinaden ödemelerin yapıldığını, o zaman böyle bir vade farkından bahsedilmediğini, davacı şirket tarafından herhangi bir itirazi kayıt dermeyan yapılan ödemelerin kabul edildiğini, davacı tarafın faize yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı vekilinin işbu alacak davasına dayanak olarak 21/03/2015 tarihli vade farkı faturasını gösterdiği, davacı … … … A.Ş. ile davalı….arasında 08/08/2014 tarihli hazır beton üretim, teslim ve satış sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmedeki imzalara tarafların itiraz etmedikleri, sözleşmenin 4.m.de vadesinde yapılmayan ödemeler için vade farkı uygulanacağının kararlaştırıldığı, bu maddede vade farkı oranının yazılı olmaması halinde sözleşmede belirtilen oran üzerinden vade farkı+KDV uygulanacağının belirtildiği, sözleşmede taraflar arasındaki hazır beton üretim, teslim ve satış sözleşmesinde vade farkı uygulanabileceğine ve davacı tarafından istenilebileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, davacı tarafta 21/03/2015 tarihli fatura ile toplam 7.602,00TL bedelli vade farkı alacağına ilişkin talepte bulunduğu, davalı şirket yetkilisi …’e 20/04/2015 tarihinde tebliğin yapıldığı anlaşılmış ise de bu yapılan tebliğ işlemlerine ilişkin … kayıtları da incelendiğinde tebliğ işlemine konu evrakın dava konusu edilen 21/03/2015 tarihli fatura olup olmadığı … evraklarından anlaşılamadığı, bu nedenle de vade farkı faturasının dava öncesinde davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin davacı taraf tarafından ispatlanamadığı, davacının dava öncesinde vade farkı faturasını davacıya göndermemesi vade farkı alacağı istemesine engel teşkil etmediği, bu hususu yalnızca vade farkı faturasına konu alacak bakımından temerrüt noktasında önem taşıdığı, aldırılan ek rapora göre de davalının hazır beton üretim, teslim ve satış sözleşmesi kapsamında yaptığı ödemelerin tespit edilerek 60 günlük vadesinde ödenip ödenmediği, vadesinde ödenmediğinin tespit edilmesi halinde davacının talep edebileceği vade farkı miktarının hesaplandığı ve davacının 7.930,78TL vade farkı talep edebileceği belirlendiği, davacının talebi ile bağlı kalınarak 7.602,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, aldırılan diğer bilirkişi raporlarında ortalama vade tekniği ile hesaplanan vade farkı miktarlarına ortalama vade tarihinin neye göre hesaplandığının belirli olmaması ile davacı ile davalı arasında sözleşme kapsamında yapılan her alım satımdan sonra 60 günlük vadenin geçmesinin ardından vade farkı istenebileceği bu nedenle de her bir alım satım faturası bazında ayrı ayrı hesaplama yapılması gerektiği kanaatiyle itibar edilmediği, davanın kabulü ile, 7.602,00TL’nin dava tarihi olan 29/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek sözleşme ile kararlaştırılan aylık %4 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava farkı faturasının davalıya dava öncesi tebliğ edilip temerrüte düşürüldüğü kanıtlamadığından davacının alacağa 21/03/2015 tarihinden faiz işletilesine yönelik talebinin reddine karar verilerek dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili, davacının dayanak yaptığı 21/03/2015 tarih ve …. nolu vade farkı faturasının müvekkiline gönderilmediğini ve böyle bir fatura bulunmadığını, fatura ve içeriğini kabul etmediklerini, davacıdan alınan beton karşılığı faturalar düzenlendiği ve bu faturalara istinaden ödemeler yapıldığını, ozaman böyle bir vade farkından hiç bahsedilmediğini, davacı tarafından ödemelerin itirazsız kabul edildiğini, davacının faize yönelik beyanlarını kabul etmediklerini, yerel mahkemenin bilirkişi raporlarına itirazları dikkate almadığını eksik inceleme ile karar verdiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, vade farkı alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesine dayalı olarak vade farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle taraflar arasında akdedilen sözleşmede vade farkı uygulanacağının kararlaştırılmış olmasına göre davalı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 519,29.-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 129,82.-TL harcın mahsubu ile bakiye 389,47.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 28/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır