Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2018
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07/07/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 29.05.2018 tarihinde imzalanan sipariş formu gereği müvekkili şirketin sözleşme konusu lisansları davalıya teslim ettiğini, …. de lisansları davalı adına kayıt altına aldığını, davalı şirketin ise ödeme edimini yerine getirmediğini, sözleşmeye istinaden 07.06.2018 tarihli 1.982.282,00 TL bedelli fatura kesildiğini ve tebliğ edildiğini, faturanın vadesinin sözleşme şartları doğrultusunda 30.11.2018 tarihi olduğunu, faturanın ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edilerek faturanın ödenmesinin istendiğini, davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarnamenin borcun kabul edildiğini, uzlaşılan vade farkı ile birlikte söz konusu borcun 2019 yılı Şubat ayı içerisinde ödeneceğinin beyan edildiğini, ödemedeki gecikmeye istinaden 24.01.2019 tarihinde 139.240,00 TL, 02.05.2019 tarihinde 42.480,00 TL bedelli iki adet vade farkı faturasının davalı şirkete tebliğ edildiğini, herhangi bir itiraza uğramadığını, davalı şirketin 19.12.2019 tarihinde borcu kapatacağını beyan etmesine rağmen daha önceden yaptığı 1.060.701,00 TL dışında başkaca bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine başlatılan takibin itiraz üzerine durduğunu belirterek itirazın iptalini, takibin devamını, %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının fatura kesmiş olmasının hizmet sunulduğu anlamına gelmeyeceğini, sipariş formunda da anlaşılacağı üzere, müvekkili şirketin bir hizmet satın almak istediğini, söz konusu hizmetin müvekkili şirkete …. tarafından sağlandığını, nitekim sözleşmelerde de hep …’nin sağlayacağı hizmetler ile ilgili hükümler ve koşulların belirlendiğini, davacı taraf her ne kadar bir takım faturalar kesmiş ise de, bu faturaları …’nin müvekkili şirkete sunduğu hizmetler karşılığında …’nin ücretini kendisinin ödediği ve şimdi yaptığı bu ödemeleri kendisine ödenmesi gerektiği iddialarına dayanarak tanzim ettiğini, 29.05.2018 tarihinde imzalanan sipariş dökümanında, ödemenin Kasım 2018 de yapılacağının kararlaştırıldığını, 27.12.2018 tarihli müvekkili şirket bildiriminde ise ödemenin anlaşılan vade farkı ile birlikte Şubat ayında yapılacağının belirtildiğini, 2019 Şubat ayında ise hizmetin … tarafından sağlanması nedeniyle müvekkili şirketin finans ve muhasebe birimlerinin fatura tutarı ile mutabık olunmadığını bildirdiklerini, mutabık olunan 1.060.761,00 TL tutarındaki ödemenin 19.02.2019 tarihinde davacı şirket hesabına gönderildiğini belirterek davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere tazminatın tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, dava konusu icra takibi öncesi mal alım satımından kaynaklı bir ticari ilişki olduğu, bu ticari ilişki kapsamında davacı şirketin davalı şirkete mal sattığı ve faturalar düzenlediği, 19/04/2014 tarihli 153.400,00 TL bedelli ve 25/04/2014 tarihli 41.300,00 TL bedelli faturanın davalının ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davacı üzerinde bulunan akdi ilişkiye yönelik ispat yükünü yerine getirdiği, taraflarca dava konusu fatura bedellerin büyük bir kısmının ödendiği belirtilmişse de ödeme olarak 5 adet çekten 4 adedidin dava dışı … tarafından …’a verildiği, diğer çekin ise yine … tarafından davacı… verildiğini, bu kişilerin davacı ve davalı şirketlerin yetkili temsilcileri olmasının tek başına dava konusu faturaların fatura bedellerinin bu çekler ile ödendiğine dair ispatlayıcı nitelikte olmadığı, zaten bu çeklere ilişkin olarak da davacı şirket ticari defter ve kayıtlarında da bir ödeme kaydının bulunmadığı, bu çeklerin davalı şirket tarafından davacı şirkete verilmediği, dava dışı davalı şirket yetkilisi tarafından cirolanarak verildiği, dava konusu fatura bedellerinin bu çeklerle ödendiği hususunun ispatlanamadığı, davalı tarafın yemin teklifi üzerine davacının yemini eda ettiği, davacı tarafın icra takibine dayanak yapılan faturalara dayalı akdi ilişkiyi ve mal teslimini ispat ettiği, davalı şirketin ise ödeme savunmasını ve fatura konusu mallarının beğenme şartlı olarak satıldığı hususundaki anlaşma savunmasını ispat edemediği, icra takibine dayanak 19/04/2014 tarihli faturaya ilişkin olarak davalı defterlerinde yer alan 19/04/2014 kayıt tarihi ile 26/11/2015 takip tarihi arasında davacının talep edebliceği yasal faiz miktarının 22.165,25TL olduğu, davacının ise icra takibinde 8.359,25TL istediği, 25/04/2014 tarihli faturanın ise davalı defterlerinde 25/04/2014 tarihi ile kayıtlı olduğu, bu kayıt tarihi ile 26/11/2015 takip tarihi arasında davacının talep edebilceği 5.906,47TL olduğu davacının da icra takibinde 5.906,47TL talep ettiği, davacının icra takibinde yasal faiz oranı üzerinden talep ettiği faiz miktarları ile bağlı kalınarak toplam 14.265,72TL işlemiş faize hükmedildiği gerekçesi ile, davanın kabulü ile, takip dosyasında davalının vaki itirazının iptaline, 194.700,00TL asıl alacak ve 14.265,72TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 208.965,72TL üzerinden icra takibinin devamına, takip dayanağı alacağın fatura ile sabit likit yani belirlenebilir bir tutara ilişkin olması nedeniyle İtirazın iptaline karar verilen 208.965,72TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötü niyeti tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, son alınan bilirkişi raporunda davalı defterleri üzerinde inceleme neticesinde kesin kanaate varılacağının belirtildiğini, esasen talimat yolu ile davalı müvekkilinin defterleri üzerinde inceleme yapıldığını, bilirkişilerce bu durumun gözden kaçırıldığını, mahkemece de dosyadaki mevcut davalı defterleri de incelenmek suretiyle rapor alınması yönünde ek rapor alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, icra takibine konu edilen 194.700,00.-TL’lik kısmın 117.567,00.-TL’lik bölümünün müvekkili tarafından verilen çekler ile ödendiğini, bankadan celp edilen çeklerden 97.567,00.-TL tutarındaki çekin davacı şirket müdürünün cirosu ile 20.000,00.-TL tutarındaki çekin ise davacı şirket cirosu ile tahsil edildiğini, mahkemece bu çeklerden 20.000,00.-TL tutarındaki çekin ödeme olarak davacı alacağından düşmesi gerektiğini, cevap dilekçesinde belirtilen 6 adet toplam 117.567,00.-TL çekin davaya konu sözleşme kapsamında davacı tarafından ödeme olarak tahsil edildiğinin ikrar edildiğini, buna karşın mahkemece ödemenin dikkate alınmadığını, mahkemenin talimat yolu ile alınan 19.06.2017 tarihli bilirkişi raporunu görmezden geldiğini, anılan bilirkişi raporunda 117.567,00.-TL tutarındaki 5 adet çekin şirket müdürü olan … tarafından şirket çek envanterine alındığını ve çeklerin davacı şirkete verildiğinin tespit edildiğini, davacının da bu olguya karşı çıkmadığını, ancak çekleri alma nedenini değiştirdiğini, bu durumun ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davaya konu edilen faturalardaki malların teslim edildiğine dair delil sunulmadığını, bu yöndeki kabulün doğru olmadığını, yemin metnine uygun yemin edilmediğinden usulsüz olduğunu, fatura tarihinden itibaren faiz işletilmesinin de hatalı olduğunu, kendilerine her hangi bir ihtarda bulunulmadığını, alacağın likid olmadığını, ıslah için yatırılan harcın da iade edilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmiş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflara arasında satım sözleşmesi bulunduğu ve satıma konu edilen malların davalıya tesliminin gerçekleştiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı yanca satıma konu malların deneme koşullu olduğunu ve bedelleri ödenmeyen kısmın teslim edilmek istenmesine karşın davacı yanca kabul edilmediği iddia edilmiş ise de, satıma konu malların deneme koşullu olduğu davacı yanca ispat edilememiştir.
Bu anlamda taraflar arasındaki ihtilaf satıma konu mal bedelinin ödenip ödenmediği hususunda olup davalı yan satım bedelinin 5 adet 20.000,00.-TL tutarlı çek ile yine 1 adet 17.567,00.-TL tutarlı çek olmak üzere 117.567,00.-TL olarak ödendiğini iddia etmiştir.
Davalı yanın defterinde yapılan inceleme neticesinde ödeme olarak ileri sürdüğü çeklerin defterine kayıtlı olduğu, buna göre bakiye borcunun 77.605,63.-TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı yanın defterinde yapılan incelemede ise, davacının özellikle yukarıda belirtilen ödeme olarak dayandığı çeklerin defterinde kayıtlı olmadığı ve kesin kanaatin davalı defterinde yapacağı inceleme neticesinde bildireceği değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak mahkemece davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş ise de, varılan sonuç esasa etkili nitelikteki delillerin toplanmaksızın ve değerlendirilmeksizin karar verilmesi nedeni ile doğru görülmemiştir.
Zira öncelikle davacı defterinde inceleme yapan bilirkişiler davalı defterinde de inceleme yapılması neticesinde kesin kanaate varılabileceğini değerlendirmiş olup mahkemece davalı defterinin talimat yolu ile incelendiğinden bu hususun bilirkişilere hatırlatılarak talimat yolu ile yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu dikkate alınarak yeniden değerlendirme yapılması için ek rapor alınması gerekirken bu husus nazara alınmaksızın karar verilmiştir.
Yine davalının ödeme olarak göstermiş olduğu çeklere ilişkin olarak davacının savunması çeklerin şirket yetkilisi tarafından bizzat yapılan nakliye, işçilik ve kurulum masrafları olarak verildiğinin ileri sürülmüş olduğu nazara alınarak, TBK m. 211 hükmünün de dikkate alınarak sözkonusu çeklerin keşide edeni, lehtarı ve lehtar tarafından kime ciro ediliği hususlarının da tek tek ele alınarak davalının iddiasının değerlendirilmesi gerekirken anılan yönlerdeki deliller bakımından her hangi bir değerlendirme yapılması anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacının takip dayanağı iki adet faturaya ilişkin olup itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlıdır. Bu bağlamda inceleme ve değerlendirmenin yapılması gerekmekte olup davalının taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında yapmış olduğu ve davacının defterinde kayıtlı olan ya da ihtilaf konusu edilmeyen ödemeler TBK m. 101 ve 102 maddeleri çerçevesinde ele alınarak inceleme yapılması gerekirken cari hesap ilişkisi çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılmış olan bilirkişi raporlarına itibar edilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece açıklanan yönlerden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davalının sorumlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Karar sayılı ve 19/07/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 07/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…
¸e-imza
Üye…
¸e-imza
Üye…
¸e-imza
Katip…
¸e-imza