Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2699 E. 2021/1042 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/06/2021
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı … tarafından, davacı hakkında 05.03.2015 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davacının … Mobilya’dan 7.500TL değerinde mobilya aldığını ve 2,500.TL’sini kredi kartıyla ödediğini, kalan 5,000.TL için de senet düzenlendiğini, senet bedellerinin davacı, senet alacaklısı …’ın … … şubesinin … numaralı hesabına her ay 500.-TL olarak düzenli bir şekilde ödendiğini, davacının senet bedellerini düzenli olarak ödemesine rağmen … Mobilya yetkilisi …’ın senetleri davacıya teslim etmediğini, davacı, … ile aralarındaki arkadaşlık münasebetinden dolayı senetleri teslim alma konusunda ısrarcı olmadığını, …’ın akabinde bu senetleri … isimli şahsa ciro ettiğini, davacı hakkındaki haksız ve kötüniyetli icra takibinin kesinleşmesi neticesinde, davacının söz konusu icra takibindeki toplam borcunun 8.926,92.-TL’ye ulaştığını, icra borcuna ilişkin olarak davacının maaşında Temmuz 2017 ve Ağustos 2017 tarihlerinde toplamda 1.222,96.-TL kesinti olduğunu, davacının davaya konu senet borcunun bulunmadığını, davalı tarafın 2012 tanzim tarihli senetleri yıllar sonra icra takibine konu etmesinin açıkça kötüniyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürüp, davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının borçlu olmadığı halde ödediği 1.222,96 TL’nin istirdatına, kalan 7.703,96 TL ‘lik miktar için davacının borçlu olmadığının tespitine, dava konusu 10 adet senedin iptaline, davalının kötüniyetli takip yapmış olmasından dolayı %20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı tarafından icra takibine konu senetlere ilişkin ödeme yapıldığını iddia etmekte ise de müvekkilince icra takibine konu edilen senetlerin hiçbirinin üzerinde senet bedelinin ödendiğine ilişkin ibare yer almadığını, müvekkilinin takibe konu senetlerin dava dışı şahsa ödendiğini bilebilecek durumda olmayıp, iyiniyetli üçüncü şahıs olduğunu, müvekkilinin alacağına karşılık dava dışı diğer borçludan icra takibine konu senetleri aldığını ve bedelleri de vadesinde ödenmeyince icra takibi yaptığını, davacı borçlunun müvekkiline borcu olmadığı yönündeki beyanlarını kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkilinin dava ve icra takibine konu bono nedeniyle kendisinden önceki ciranta, lehtar ve keşideciden alacaklı olduğunu, dolayısı ile müvekkilinin davacı borçludan takip dayanağı bono nedeniyle alacağı olduğunu, davacı borçlunun kötüniyetli olarak sırf takibi geciktirmek ve durdurma kararı ile de mal kaçırmak adına haksız ve hukuki mesnetten uzak davanın reddine, borçlu davacının kötüniyetli ve haksız olarak davayı açması nedeniyle alacağın likit olması dikkate alınarak davacı borçlunun asıl alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, senede karşı bedelsizlik/ ödeme iddiasının, keşidecinin lehdara karşı ileri sürebileceği yazılı delille ispatı gereken şahsi defi niteliğinde olduğu, senedi ciro yoluyla alan davalının muvazaalı olarak ödenmiş senetleri aldığının ispat yükünün de davacıya düşeceği, davacı tarafından yemin deliline de başvurulmadığı, davacının iddialarını ispatlayamadığından davanın reddine, takip kapsamında alacağın tahsilinin gecikmesine neden olacak şekilde tedbir uygulanmadığından davalının tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; Müvekkilinin senet bedellerini her ay 500TL olarak, senet alacaklısı …’ın … … şubesinin … numaralı hesaba düzenli ödediğini, müvekkilinin senet bedellerini ödediğini, buna rağmen … Mobilya yetkilisi …’ın senetleri müvekkiline teslim etmediğini, müvekkili … ile aralarındaki arkadaşlık münasebetinden dolayı senetleri teslim alma konusunda ısrarcı olmadığını, …’ın akabinde bu senetleri … isimli şahsa ciro etmiş ve ardından davalının bu senetleri 05.03.2015 tarihinde Örnek 10 Ödeme Emri ile icra takibine verdiğini, senetleri ödemesi nedeniyle takibin kötü niyetli olduğunu, ancak; müvekkilinin elinden bulunan banka dekontlarının, müvekkilinin … isimli şahsa borcunu ödediğine açık ve kesin bir delil olduğunu, elinde mevcut olan ve Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu banka dekontlarının asılları ilgili mobilya borcunun …’a ödendiğinin açık kanıtı olduğunu, her ne kadar yerel mahkeme yemin deliline başvurulmadığından bahisle, iddialarını ispatlayamadıklarını ileri sürmüşse de elde bulunan banka dekontları müvekkilinin …’a borcunu ödediğini gösterdiğini, Zira … ile müvekkili … arasında bir alışveriş olmuş ve bu alışverişin bedeline binaen müvekkilinin banka üzerinden bu ödemeleri gerçekleştirdiğini, müvekkili ile … arasında başkaca herhangi bir para ilişkisi de olmadığından, yapılan ödemelerin mobilyaların ederi olan para olduğunu, yerel mahkemece salt “yemin deliline başvurmadığından bahisle” iddianın ispatlanamadığı hususunun HMK’da yer alan kesin delil hükümlerine açıkça aykırı olduğunu bildirmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacının takibe konu senet bedellerinden sorumlu olup olmadıkları uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara Batı icra dairesinin….. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından …, … ve … aleyhine 5000 TL asıl alacak olmak üzere toplam 6.579, 93 TL alacak için 05.03.2015 tarihinde 16.03. 2012 tanzim tarihli 20.05.2012 ila 20.02.2013 vade tarihine kadar takip eden 500’er TL bedelli senetlere dayalı kambiyo takibi yaptığı, takibe dayanak senetlerin;Keşidecisinin … lehtarının … Mobilya( …) olduğu, her bir senet bedelinin 500 TL olduğu, 10 adet senet düzenlendiği, senetlerin lehtar tarafından …’a adı geçenin de davalı …’a ciro ettiği görülmüştür.
…’a 03.04.2017 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği … tarafından 06.04.2017 tarihinde ödeme makbuzları eklenerek itiraz edildiği görülmüştür.
Ekli dekontlarda … aracılığıyla internet eft ile … tarafından mobilya açıklamalı 16.05.2012 tarihinde(vade 20.05.2012) 1/10 taksit ödemesi olarak 500 TL 18.6. 2012’de (vade 20.06.2012) 2/10 taksit 17.07. 2012 tarihinde 3. taksit, 16.08.2012 tarihinde (20.08.2012 vade) 4. taksit, 17.09.2012 tarihinde(vade 20.09.2012) 5. taksit, 15.10. 2012 tarihinde (vade 20.10.2012) 6. Taksit, 19.11.2012 tarihinde(vade 20.11.2012) 7. taksit; 19.12. 2012 tarihinde (vade 20.12.2012) 8.taksit; 16. 01.2013 tarihinde (vade 20.01.2013) 9.taksit; 15.02.2013 tarihinde (vade 20.02.2013) 10. taksitin de 500 TL tutarla aynı şekilde yatırıldığına dair dekontlar sunulmuştur.
Kambiyo senetlerinde mücerretlik(soyutluk) ilkesi geçerli olup, bu ilke bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi asıl bir borç ilişkisinin illi bir ilişkinin varlığını bertaraf eden nitelikte değildir. Diğer yandan kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacakların mücerretliği bunların asıl borç ilişkisinden tamamen ve her yönden kopmuş olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır (Prof. Dr. Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku 2.Baskı Sayfa 376-377).
Nitekim mücerretlik ilkesi senedin el değiştirmesi tedavülü halinde söz konusu olacaktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt ilişkinin tarafı ise bu alt ilişkiden doğan defiler ona karşı ileri sürülebilir (Mahmut Coşkun Kıymetli Evrak Hukuku 3.Baskı Sayfa 69).
Davalı TTK 790.madde gereği yetkili hamil olup, kambiyo hukukuna ilişkin bu genel ilkeler 6102 sayılı TTK’nun 778.maddesinin atfıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. ” şeklinde ifade edilmiştir.
Buna göre kural olarak mücerretlik ilkesi gereğince keşideci ile hamiller arasında temel ilişki bulunmayan durumlarda kişisel defiler hamile karşı ileri sürülemez.
Senedin bedelsiz olduğu, temel bir borç ilişkisine dayanmadığı hususu kişisel defilerden olup, kural olarak senet hamiline karşı keşideci tarafından ileri sürülemeyecektir. Ancak maddede belirtildiği üzere hamil, senedi iktisap ederken senedin bedelsiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ve buna rağmen borçlunun zararına hareket etmiş ise senedin mücerretliği ve iyiniyetli hamil olduğu ilkesine dayanamayacaktır.
Somut olayda, davacı yanın sunduğu dekontlardan … hesabından senetlerin lehdara ödendiği, ancak senetlerin zilyetliğinin ödemeden sonra davacı tarafça alınmadığı ve senetlerin lehdar tarafından davalıya ciro edildiği anlaşılmaktadır. Davalı ciro yolu ile senetleri aldığından, ödemenin kendisine karşı ileri sürülebilmesi için, ancak davalının ödemeyi bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin davacı tarafça yazılı delil veya yemin delili ile kanıtlanması ile olanaklı bulunup, davacı yazılı delil sunmamış yemin deliline de dayanmamıştır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında davacının takibe konu borcu lehdara ödediğini bilerek davalının bonoyu ciro yolu ile aldığını kanıtlayamamasına, lehdara yapılan ödemenin de ancak ayrı bir dava konusu olabilmesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 21/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır