Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2645 E. 2021/1237 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
ESAS-KARAR NO :…
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı şirket ile yaptıkları sözleşme gereği Eylül ve Mart aylarında iki eşit taksitle nakliyesi satıcıya ait olmak üzere 5/1′ lik ambalajlarda 600.000 kg … satılması konusunda anlaştıklarını, davalı firmaya salçaların bedeli olarak toplam 1.397.672,00 TL’lik 16 adet çek verdiklerini, sözleşmenin davacı şirket adına … tarafından imzalandığını, davalı firmanın verilen çeklerden 30.11.2014 tarihli 100.000,00 TL bedelli, 19.12.2014 keşide tarihli 24.828,00 TL, 17.11.2014 keşide tarihli 77.000,00 bedelli ve 30.09.2014 keşide tarihli 67.000,00 TL bedelli çekleri tahsil ettiğini, ancak göndermesi gereken salçalardan sadece 21.09.2014 tarihinde kısmi bir teslimat yaptığını, taahhüt edilen süreden sonra da 10.10.2014 ve 15.10.2014 tarihli teslimatlar olmak üzere toplam 90.639 kg teslimat yaptıklarını, oysa Eylül 2014 tarihinde toplam 300.000 kg teslimat yapılması gerektiğini,teslimatın eksik yapılması nedeniyle davalı taraftan 200.000,00 TL cezai şart alacaklarının doğduğu gibi verilen çeklerin de tahsil edilmesiyle davalı firmadan alacaklarının doğduğunu, davalı şirkete 08.12.2014 tarihinde ihtar göndererek teslimatın eksik yapılması nedeniyle 200.000,00 TL cezai şartın istendiği, davalının cevabında sözleşmeyi imzalayan …’in sözleşme yapmaya yetkisi olmadığı sözleşmenin geçerli olmadığı çeklerin iade edilmiş olduğunu ihtaren bildirdiklerini, oysa sözleşme gereği verilen çekleri aldıkları ve bir kısmını tahsil ettikleri, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 20.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilini talep ve dava ettiği; Davacı vekilinden daha sonra talebini açıklaması istenmiş olup talebininin 19.000,00 TL sinin zararlarına ilişkin, 1.000,00 TL’ sinin de cezai şart talebine ilişkin olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili daha sonra 22.03.2018 tarihli dilekçesi ile HMK 180. maddesine göre davasını tamamen ıslah etmiş 20.05.2014 tarihli sözleşmenin 3. maddesindeki cezai şart miktarı olan 200.000,00 TL ve 19.000,00 TL maddi zararı temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı şirket vekili, alacak miktarının belirlenebilir olması halinde belirsiz alacak davası açılamayacağını bu nedenle davacının alacak miktarını davasında belirttiğini, 08.12.2014 tarihli 31779 yevmiye numaralı ihtarnamede belirlediğini, buna göre 200.000,00 TL cezai şart ve 600.000,00 TL diğer zararlar olmak üzere 800.000,00TL istediğini, bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, bu nedenle reddi gerektiğini, taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmadığını, şirketi temsil yetkisi olmayan kişi ile yapılan sözleşmenin kendilerini bağlamayacağını, müvekkili şirketin davacı şirkete hiç borçlarının bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davalının taraflar arasında geçerli bir sözleşm ilişkisinin bulunmadığını savunmuşsa da; yetkisiz temsilci tarafından imzalanan sözleşme gereği bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere davacının edimlerini yerine getirdiği, davalının da bu edimleri kabul ettiği, bir kısım çekleri tahsil ettiği, kendisi de bir kısım … teslimi yaparak sözleşme gereği ifada bulunduğu, bu halde davalı yanın yetkisiz temsilcinin imzaladığı sözleşme gereği yapılan işlemi benimsediği, bundan elde edilen yararları kabullendiği, böylece sözleşmeye zımni olarak onam verdiği ve davalının davacının dayandığı sözleşme ile bağlı olduğu, taraflar arasındaki satış sözleşmesinin taraflarca feshedilmediği, ayakta olduğu, TBK 179. madde düzenlemesine göre sözleşmeden doğan borcun gereği gibi ifa edilmemesi halinde alacaklı ya aynen ifa ya da cezanın ifasını talep edebileceği, somut olayda davacının aynen ifadan vazgeçip cezayı talep ettiği, alacaklı bu madde hükmüne göre hiç zarara uğramamış olsa bile cezai şart talep etme hakkına sahip olduğu, alacaklı aynı zamanda zarara uğradığını iddia ediyorsa da TBK 180. maddeye göre ceza koşulunu aşan zararını ispat etmesi gerektiği, davacı taraf cezai şart olarak belirlenen miktarı aşan bedel farkı zararı bulunduğunu bilirkişi raporu ile ispat ettiği; Fakat burada üzerinde durulması gereken bir başka noktanın taraflar arasındaki sözleşmedeki cezai şart maddesinin bir ceza koşulu mu yoksa peşin olarak kararlaştırılmış bir tazminat mı olduğu hususu olduğu, zira 179. maddesinin üçüncü fıkrasına göre borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkının saklı olduğunun düzenlendiği, burada sözleşmedeki cezai şart düzenlemesinin yorumlanması gerektiği, sözleşmenin yorumu sunucunda kararlaştırılan miktarı borçlunun sözleşmeye aykırı davranışı halinde ödenmesi peşin olarak kararlaştırılmış bir tazminat niteliği taşıyor ise bu durumda alacaklnın bu tazminatı tahsil etmekle yetineceği, taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddesi incelendiğinde açık bir şekilde cezai şart mı yoksa peşin tazminat mı olduğunun açık olmadığı, bu durumda şüphe halinde bunun bir cezai şart değil, peşin tazminat sayılması yorumunun yapılması gerektiği ; taraflar arasındaki sözleşmenin yorumu neticesinde 20.05.2014 tarihli sözleşmenin ödeme başlıklı bölümünün 3 numaralı maddesindeki ifadenin borçlunun sözleşmeye aykırı davranışı halinde ödenmesi peşin olarak kararlaştırılmış bir tazminat niteliğinde olduğu kabul edildiğinden bu durumda alacaklı olan davacının yalnızca bu tazminatı talep etmekle yetinmesi gerektiği, bu nedenle davalı edimini tam olarak yerine getirmediğinden davacıya sözleşmede öngörülen 200.000,00TL’nin ödemesine karar vermek gerektiği, öte yandan kabulüne karar verilen 200.000,00TL ödemenin peşin olarak öngörülmüş bir tazminat olduğu, davalının talep ettiği 19.000,00TL maddi zarar isteminin ise reddi gerektiği, davacının, davalıyı ihtarname ile temerrüte düşürdüğünden taraflar tacir olmakla alacağa temerrüt tarihi olan 16/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi işletilmesi gerektiği belirtilerek;
-Davanın Kısmen Kabulü ile 200.000,00 TL cezai şartın temerrüt tarihi olan 16/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran;
1- Davacı vekili tarafından; Ek bilirkişi raporu ile tespit edilen 379.236,00 TL zararın varlığının mahkemece kabul edilmesine rağmen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 213.maddesinin “Borcunu ifa etmeyen satıcı, alıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Satıcı borcunu ifa etmezse alıcı, satış bedeli ile kendisine devredilmeyen satılanın yerine, bir başkasını satın almak için dürüstlük kurallarına uygun olarak ödediği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.” hükmü gereğince müvekkili firmanın davalı ile yaptığı 20.05.2014 tarihli sözleşmeye güvenerek başka firmalar ile tedarik anlaşması yapmaması ve neticesinde davalının temerrüde düşerek sözleşme ile taahhüt ettiği malları müvekkiline teslim etmemesi sebebiyle, müvekkilin başka firmalardan davalı ile yaptığı sözleşmede belirlenen rakamdan daha pahalı fiyatlarla satın almak zorunda kalması nedeniyle uğradığı 379.236,00 TL’ye de hükmetmemesi gerektiğini düşündüğü, buna göre 19.000,00 TL maddi zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faiziyle tahsili gerektiği bildirilerek reddedilen kısım yönünden gelmiştir.
2-Davalı vekili tarafından da; Mahkemece 200.000,0TL cezai şart isteminin kabulüne dair verilen kararın kaldırılması gerektiği, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle HMK 114/h maddesi gereğince hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiği satım sözleşmesini düzenleyen her iki kişinin de temsil yetkisinin olmadığı, davacı şirketi temsile yetkili kişi tarafından imzalanmadığı mahkemece bu hususun dikkate alınmadığı ayrıca davalı şirkete gönderilen çeklerin de davacı şirketi temsile yetkili kişi tarafından düzenlenmediği, bu hususun da mahkemece dikkate alınmadığı, davacı tarafın davasının tamamen ıslah ettiği aynı itirazların taraflarınca tekrarlandığı, savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya kalınmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle mahkemece imzalara yönelik itirazlarının dikkate alınması gerektiği, davacı yanın dürüstlük kuralına uygun davranmadığı davacının verdiği çeklerin ödenmemesi halinde sıkıntı oluşacağı davacı şirket adına da sözleşmeyi yetkili kişinin yapmadığı, davacının tedarik yaptığını beyan ettiği … aynı adreste faaliyet gösteren şirketler olup kesilen faturaların şaibeli olduğu, faturaların davanın başında mevcut olmadığı sonradan dava sırasında kesilip dosyaya usulsüz şekilde sokulduğu faturaların davacı lehine delil olmasının mümkün olmadığı gibi sonradan dosya sokulan faturalara da muvafakatlarının olmadığı davacının gerçekte zararının bulunmadığı, zarara ilişkin taleplerinin reddinin doğru olduğu cezai şart ödemesi ile ilgili hükümde de faizin yasal faiz ve başlangıç tarihinin de ıslah tarihi olan 22.03. 2018 tarihi olması gerektiği bildirilerek başvurulmuştur .
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Satım sözleşmesi uyarınca cezai şart ve tazminat isteminin değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesine dayalı cezai şart ve tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
20/05/2014 tarihinde …. ile …. arasında satım sözleşmesi imza edildiği, sözleşme şartlarında 600.000 kg 5/1 ambalajlarda kg fiyatı 2,445 TL den toplam 1.467.000,00 TL’lik bir anlaşmanın yapıldığı, anlaşmayı … … Ltd. Şti. adına … imza ettiği,Sözleşmenin ödeme başlıklı maddesinde ödeme 12 adet çek sayılarak en son 30.02. 2015 tarihlerine çekler verildiği, 2. maddesinde söz konusu ödeme yükümlülüklerini yerine gelmemesinden dolayı üretimin aksamasın dan alıcının sorumlu olduğu bu durumda satıcının bu vesile ile uğrayacağı zararı peşinen kabul ettiği; 3. maddesinde de alıcı firma yükümlülüklerini yerine getirdiği halde satıcı firma eksik veya evsafına uygun olmayan domates salçası teslim etmesi veya eksik ve hiç teslim etmemesi durumunda verilen çekleri derhal iade edecek ve alıcı firmaya 200.000,0TL tazminat ödemek ile yükümlüdür( ödeyecektir) hükmü düzenlenmiştir.
Davacı şirket tarafından davalıya 08.12.2014 tarihli ihtarnameyi göndererek; 209.361 kg domates salçasının gönderilmediği sözleşmenin ödeme başlıklı 3. maddesindeki 200.000 TL ile diğer zararları için 600 bin TL olmak üzere toplam 800.000 TL’nin tebliğden itibaren yedi gün içerisinde ödenmesi istenilmiştir. Tebliğe dair belgeye rastlanmamışsa da cevaben düzenlenen 16.12.2014 tarihli davalı … … Limited Şirketi tarafından davacı … Şirketine gönderilen ihbarname başlıklı belgede; 20.05.2014 tarihli sözleşmenin, sözleşme imzalama yetkisi olmayan kişi tarafından yapıldığının taraflarına telefonla bildirildiği bunun üzerine çeklerin iadesini istedikleri ve çeklerin taraflarına iade edildiği fakat şimdi tekrar ürün talep etmektesiniz istediğiniz ürünler 2015 yılı üretimi başladığında günün koşullarında karşılıklı anlaşma sağlandığı takdirde verilebilir denildiği görülmüştür.
Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında; İcra dosyası ile …. tarafından cari hesaptan kaynaklanan 35.460,63 TL tutarında asıl alacak için 30/01/2015 tarihinde icra takibinin yapıldığı, icra takibi neticesinde borçlu … tarafından dosyaya 40.330,00 TL ödeme yapılarak dosyanın kapatıldığı görülmüştür.
Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının davacıya teslim etmesi gereken … miktarının 600.000 kg olduğu bunun sadece 90.630 kg miktarının teslim edildiği teslim edilemeyen mallara ait iade edilecek çekin kalmadığı, Sözleşmedeki dönme cezası olarak 200.000TL tazminatın talep edilebileceği, davacının sözleşme kapsamındaki ürünleri … adlı başka bir firmadan alımı nedeniyle oluşan zararının 379. 236,0 TL olduğu bildirilmiştir.
Davalı şirket, taraflar arasında düzenlenen 20.05.2014 tarihli sözleşmenin yetkilisi tarafından imzalanmadığından geçersiz olduğunu ileri sürmüşse de mahkemece de benimsendiği gibi sözleşme gereği bir kısım edimlerin yerine getirildiği gözetildiğinde davalı tarafın sözleşmeye zımnen onay verdiği kabul edilmelidir.

Bilindiği üzere 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 179. maddesinde, bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı ya borcun ifasını ya da cezanın ifasını isteyebilir.
Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır, şeklinde yapılan düzenlemeye göre “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III)’ dur.
Öte yandan TBK madde 213 gereği; Borcunu ifa etmeyen satıcı, alıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Satıcı borcunu ifa etmezse alıcı, satış bedeli ile kendisine devredilmeyen satılanın yerine, bir başkasını satın almak için dürüstlük kurallarına uygun olarak ödediği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir. Satılan, borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise alıcı, onun yerine bir başkasını satın alma zorunda olmaksızın, satış bedeli ile belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.
Somut olayda taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin “ödeme” başlıklı 3.maddesinde malın satıcı tarafından eksik ve hiç teslim edilmemesi halinde alıcı firmaya 200.000TL tazminat ödeyeceği düzenlenmiş olup, davacı tarafın davalının eksik ürün teslim ettiğini bildirmesi gözetildiğinde ödenecek tutar belirlendiğine göre ayrıca sözleşme gereği eksik yerine getirilen ürünün başka bir şirketten alındığı bu nedenle zarara uğradığı bildirilerek zaten düzenlenmiş bir durum nedeniyle ayrıca tazminat istemi yerinde olmadığından mahkemece sözleşmede kararlaştırılan tazminata hükmedilmesi doğru olmuştur.
Öte yandan mahkemece davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliğ belgesi olmadığından en geç cevabi ihtar tarihinde temerrüde düştüğü benimsenip iki taraf da tacir olduğundan avans faizine hükmedilmesi de yerindedir.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.662,00 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.451,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.210,50 TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….