Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2590 E. 2021/1220 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ……

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
……

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
…….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2018
ESAS NO :……
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında 226 adet fatura düzenlediğini ve bu faturalara karşılık davalının bir miktar ödeme yaptığını, yapılan ödeme sonrası davacının davalıdan 244.267,50 TL alacağı kaldığını, alacağın tahsili için girişilen takipte davalının alacağın 176.091,16 TL’lik kısmını kabul ettiğini, kalan 68.176,34 TL’lik kısma itiraz ettiğini, daha sonra davacıya 176.463,52 TL havale gönderdiğini, davalı şirket tarafından davacıya bir kısım iade faturaları düzenlediğini, bunun sonucunda davacının davalıdan 64.558,46 TL alacağı kaldığını, takipten sonra ödene 176.463,52 TL nin icra vekalet ücreti, icra harçları ve masrafların davalı tarafça ödemediğini, davacı alacağının taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan faturaya dayalı alacak olduğunu, davalının itirazlarının yersiz olduğunu belirterek takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, takibe dayanak olarak gösterilen faturaların vadesinde davacıya ödendiğini, davacının kötü niyetli olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacının dava dilekçesinin açıklamalar kısmının (1) nolu bendinde açıkça takibin ve işbu itirazın iptali davasının 226 adet faturalara ilişkin olduğunun beyan edilmiş olması ve ödeme emrinde de aynı şekilde 226 adet faturadan dolayı bakiye alacağın istenmiş olması nedeniyle işbu itirazın iptali davasında tarafların alacak-borç durumunun tespitinde tarafların bütün ticari ilişkileri, alış verişleri dikkate alınamayacağı, münhasıran takip ve davaya konu edilmiş faturalar çerçevesinde ve takip tarihi itibariyle tarafların alacak-borç durumunun incelenmesi, tespiti ve hesaplanması gerekeceği, yani davacının münhasıran takip konusu ettiği faturaların miktarı ile varsa bu faturalardan sonra ve faturalara ilişkin borcuna mahsuben davalının davacıya yaptığı ödemelerinin tespiti ve miktarının dikkate alınmasının zorunlu bulunduğu, ödemelerin hangi alacağa ilişkin olduğu açıkça belirtilmemiş ise 6098 sayılı T.B.K.’nun 101. ve devamı maddelerine göre hesaplama yapılması ve dolayısıyla takibe /davaya konu edilen faturaların tarihlerinden sonra yapılan ödemeler varsa bu ödemelerin takip ve davaya konu edilen faturalara/borca mahsuben yapıldığının kabulü gerektiği, davacının işbu itirazın iptali davasını açmasında hukuki yararı bulunmadığı, HMK’nun 114/1-h bendi ve 115.maddeleri gereğince davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeni ile hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, her ne kadar davalı taraf davacıdan kötüniyet tazminatı talep etmişse de, davaya konu icra takibinin ilamsız icra takibi olup itirazla durmuş olması,taraflar arasında cari hesap ilişkisinin de bulunması, davacının kötüniyetli olarak davalı hakkında işbu davaya konu icra takibini başlattığının yasal ve yeterli kanıtlarla davalı tarafça kanıtlanamamış olması ve davacının davasının dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olması nedeniyle koşulları oluşmadığı için davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; mahkemece davanın ve icra takibinin faturalara dayandırılarak davanın reddinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın dikkate alınmadan davanın hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca icra masraf ve vekalet ücretinin de ödenmediğini, davacının alacaklı olduğu taraflar arasında süreklilik arz eden ticari ilişkinin ve davalının takibe kısmi itirazının gözetilmemesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; takibin ve davanın faturalara mı dayandığı yoksa cari hesap ilişkisine mi dayandığı burada varılacak sonuca göre davacının, davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, mal teslimine yönelik düzenlenen faturalara dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İstinaf incelemesi aşamasında davalı şirket vekilinin dilekçesine göre İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2020 tarih ve….ilâmı ile davalının iflasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun iflasın hukuki neticeleri ile ilgili olan hukuk davalarının tatili başlıklı 194/1. maddesine göre; acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir.
Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK.md.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. Bu nedenle Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir (md. 194).
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1). Bu hüküm henüz kesinleşmemiş ve temyiz veya istinaf safhasında olan davalarda da göz önünde tutulur (Yargıtay 15. HD 08/12/2014 tarih, …..sayılı kararları).
Yargıtay 23.HD’nin E…. sayılı, 25.03.2016 tarihli ilamında belirtildiği üzere; iflas kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili itirazın kaldırılması, icra takibinin iptal ve taliki, itirazın incelenmesi ve icranın geri bırakılması talepleri de düşer. Buna karşılık, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili hukuk davaları, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez; bu davalar, iflâsın açılması ile sadece durur. Buna göre itirazın iptali davası (md. 67), borçtan kurtulma davası (md. 69), menfi tespit davası veya istirdat davası (md. 72) borçlunun iflâsı ile sadece durur; fakat, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez. Bilâkis, bu davalara da ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir (md. 194).
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davanın geleceği hakkında karar verir. Burada müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir: Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir.
Bu durumda, mahkemece ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar davanın durdurulması, bundan sonra iflas idaresi davaya dahil ettirilip, deliller toplandıktan sonra sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceğinden davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Öyle ise bu hususun resen gözetilmesi gerektiğinden HMK’nin 355.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
Bu aşamada kaldırma nedenine göre istinaf itirazları değerlendirilmemiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 355.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Kaldırma nedenine göre istinafa başvuranın istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/(1).a. Maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01/07/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

…..