Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2584 E. 2021/1020 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2017
ESAS-KARAR NO …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin Almanya da bulunan ……Firması tarafından imal edilen asfalt serme makinesini edinmek amacıyla dava dışı … ile bir … kiralama sözleşmesi imzaladığını, davalı tarafından malın teslim edildiğini, kurulumunun yapılmasının sözleşme gereği davalıya ait olduğunu, makinenin işletmeye kurulumu yapılırken de monte makinenin üç no lu aksesuar sandığının bulunamadığını, bu nedenle makinenin kurulumunun da yapılamadığını, makinenin zamanında işletmeye alınamaması sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek dava dışı finanasal kiralama şirketinin verdiği yetkiye dayanarak ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince uğranılan zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; müvekkili şirketin sözleşmeye taraf olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, makinenin eksik parçasının davacı tarafından temin edilerek zamanında kurulumunun yapılması halinde zarara uğramayacağını, bildirerek davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; sözleşmenin dava dışı… ve davacı arasında yapıldığı, dolayısıyla teslimden ve ayıptan … sorumlu olduğu, bu sebebiyle davalıya husumet yöneltilemeyeceği, davalının eşyanın tesliminde sorumluluğu bulunduğuna ilişkin de herhangi bir belge sunulmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; … kiralama sözleşmesine konu malın ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince dava dışı…. şirketine malın eksik teslimi nedeniyle işletmeye alınamadığı iddiasıyla aleyhine açılan davanın; sözleşme gereği verilen yetki uyarınca satıcı firmaya açılması gerektiği, kiralayanın ayıptan sorumluluğunun ve yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince reddedildiği ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesince onandığından bahisle davalı satıcı şirkete husumet yöneltilerek açılan davanın artık husumetten reddine karar verilemeyeceğini, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak işin esasına girişilmesini ve talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; uyuşmazlık, davalıya karşı açılan davada sıfatının bulunup bulunmadığının tespitinde mahkemece yeterli araştırmanın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacıya satılıp teslim edilen … kiralamaya konu makinenin ayıplı teslimi nedeniyle davacı kiracının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava satışa konu ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve sözleşme bedelinin davacıya ödenmesi talebine ilişkindir.
Davalı şirket ile dava dışı… A.Ş. arasında düzenlenen 01.11.2007 tarihli … kiralama sözleşmesi ile asfalt serme makinesinin 205.000,00 Euro bedelli proforma faturaya konu makinenin dava dışı yurt dışında bulunan imalatçı firma olan … …. tarafından dava dışı … kiralama şirketine teslim edilmiş, daha sonra da davacı tarafından teslim alınmıştır.
Davacı ile dava dışı… A.Ş. arasında düzenlenen 01.11.2007 tarihli … kiralama sözleşmesinde … kiralamaya konu teslim alınan makinenin parça eksikliği nedeniyle kurulumunun yapılamadığı ayıplı olması nedeniyle dava dışı …. alınan sözleşmenin 7. maddesi ve 40. maddesindeki yetki gereğince sözleşmeye konu makineye şamil olmak üzere her türlü ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince kiracının haklarını talep edebileceği ve dava açılmasına açıkça onay verildiği düzenlenmiştir.
Davacı kiracı, sözleşmenin bu hükmüne dayanarak satıcıdan uğradığı zararın tazminini talep ettiğine göre, davacı kiracı … Kiralama Sözleşmesince verilen yetkiye dayanarak, yurt dışında mukim satıcının Türkiye temsilcisi olduğu iddiasıyla davalıya husumet yöneltmiştir.
Kural olarak, kiracı kendisine … kiralama şirketi tarafından yetki verilmeden böyle bir davayı açamaz. … kiralama şirketinin malın ayıplı olmasından dolayı alacak ve dava hakkını kiracıya devretmesi ile, malın ayıplı olmasından dolayı kiracıyı temsilci tayin etmesinin hukuki sonuçları farklıdır. … kiralama şirketi kiracıyı temsilci tayin etmişse kiracı ayıba karşı tekeffülle ilgili 6098 sayılı B.K.nun 227 ve devamı maddelerinde verilen yetkileri ve kendisinin uğradığı zarar nedeniyle oluşan alacağının tahsiline dair haklarını kullanabilir.
Mahkemece … Kiralama Sözleşmesince kiracıya verilen yetkinin üzerinde durulup değerlendirilmeli ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Sıfata ilişkin uyuşmazlığın çözümü bakımından davada sıfat kavramından kısaca bahsedilmesi gerekir.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şekli taraf kuramına göre o davanın tarafları iseler de, bu her zaman o kişilerin taraf sıfatına sahip oldukları anlamına gelmez. Taraf sıfatı dava şartı değildir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2012, s. 248-249).
Davacı vekilince davalı … ……Ltd. Şti. aleyhine açılan dava malın eksik teslimi nedeniyle kullanılamaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmış olup, davalının dava dışı satıcı ve imalatçı olan yabancı şirketin Türkiye temsilcisi olduğu ve aralarında organik bağ bulunduğuna dair iddialarıyla davalı şirkete karşı husumet yöneltilerek açılmış davada, mahkemece bu iddialar nazara alınıp deliller toplanıp değerlendirilmeden sırf davacı şirket ile aralarında sözleşme bulunmadığı gerekçesiyle sıfat yokluğundan reddi doğru değildir.
Mahkemece açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece yukarıda anlatılanlar yönünden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davalı yanın sorumlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi,…Karar sayılı ve 13/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 17/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır