Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2568 E. 2021/849 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2018
ESAS-KARAR NO :…
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin davalı tarafa sattığı bir kısım sondaj ve ekipman ürünleri nedeniyle davalıdan 15.265,66-TL alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki mutabakata göre de 31/12/2015 tarihi itibarıyla davalının müvekkiline 15.265,66-TL borçlu olduğunu kabul ettiğini, faturanın davalıya 29/07/2015 tarihinde teslim edildiğini, davalının teslimden bir yıl sonra ayıp ihbarı yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 15.265,66-TL’nin mutabakat tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; müvekkilinin 29/07/2015 tarihli ve … nolu faturaya konu olan ürünleri davacıdan satın aldığını, ancak davacıdan satın aldığı … isimli ürünün dünya standartlarına uygun olarak hazırlanmadığını, davacının ayıplı mal sattığını, bu nedenle ürünün kullanılamadığını ve ihtarname ile ürünlerin geri alınmasının talep edildiğini, davacının ise müvekkilini oyaladığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; dava konusu malın davacı tarafça davalıya teslim edildiği hususunda da bir uyuşmazlık bulunmadığı, ancak satım konusu malın ayıplı olduğu, sondaj işlemi sırasında bunun fark edildiği, bu nedenle ürünün geri alınmasının talep edildiği, TTK’nun 23. maddesine göre alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucu malın ayıplı çıkması halinde durumu satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, 8 günlük muayene ve ihbar yükümlülüğüne uymayan alıcının malı o hali ile kabul etmiş sayılacağı, ayıplar için kanunun kendisine tanıdığı hakları kaybedeceği, TBK’nun 223. ve 225. maddesinin uygulanması için gerekli koşulların bulunmadığı da davalı tarafın beyanlarından ve dosya içerisindeki belgelerden anlaşıldığı, davacı tarafça … isimli ürünün davalıya satılarak teslim edildiği, dosyaya ibraz edilen mutabakat mektubuna göre 31/12/2015 tarihi itibarıyla davalının bakiye borcunun 15.265,66-TL olduğu hususunda tarafların mutabık oldukları, davalı tarafın ayıp iddiasına ilişkin yasal süresi içerisinde ayıp ihbarının yapılmadığı, davacı tarafın 15.265,66-TL alacaklı olduğu, dava öncesinde davacı tarafın davalıyı usulüne uygun şekilde temerrüde düşürmemesi sebebiyle davacının dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebileceği, mutabakat mektup tarihi olan 31/12/2015 tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne 15.265,66-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili; yazılı yargılama usulüne tabi davada tahkikat aşamasının bittiği bildirilmeksizin, sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmesinin istenip istenmediği sorulmaksızın ve tahkikat aşamasındaki bilirkişi talebi hakkında bir karar verilmeksizin, savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının, HMK’nın 27.md.2. fıkrasında yer verilen açıklama yapma ve ispat hakkının ihlali ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu, mahkeme tarafından delillerin toplanılması aşamasına geçilmeden davacı tarafın dilekçesinde davalı taraftan alacaklıyım ifadesini hiç sorgulamadan, delilleri toplamadan, bilirkişi incelemesi yapmadan doğru kabul ederek hüküm tesis ettiğini, ayıbın gizli ayıp mı açık ayıp mı olduğu hususunda hiçbir araştırma yapılmadan ayıp ihbarının süresinde olmadığı kanaatine varıldığını, ayıbın niteliği bile incelenmemişken ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı saptamasına neye göre ve nasıl varıldığının anlaşılamadığını, kullanım sırasında stokta bulunan malların ayıplı olduğunun anlaşıldığını, ayıbın açık ayıp mı gizli ayıp mı teşkil ettiği konusunda taraf iddia ve savunmalarını karşılar, tarafların ticari defterleri üzerinde de inceleme yapılmadan bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; satıma konu malların ayıplı olup olmadığı mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya konu davalıya satılıp teslim edilen mal bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan HMK’nun 186.maddesinde düzenlenen; “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir ise de 14/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 61. maddesi ile TTK’nun 4.maddesi değiştirilmiştir. Yapılan değişikliğe göre; “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Değişikliğin usule ilişkin değişiklik olması ve derhal uygulanması gerektiğinden; inceleme tarihi itibari ile dava dosyasına sözlü duruşma günü verilme zorunluluğu ortadan kalktığı değerlendirilip, usul eksikliğinin giderilmesi bakımından gönderme kararı verilmemiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine 31/12/2015 tarihli hesap mutabakatına dayalı olarak 15.265,66TL alacağın tahsili için 19.06.2017 tarihinde açılan davada davalı yan teslim edilen malların ayıplı olduğunu, malların stoklarında bulunmak üzere 29.07.2015 tarihinde teslim alındığını daha sondaj ekipmanları olan malların sondaj çalışmaları sırasında kullanılmak istendiğinde ayıplı olduğunun anlaşıldığını ve 11.07.2016 tarihinde davacıya ayıp ihtarında bulunduklarını bildirerek ayıplı mal satışı nedeniyle davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığı yönünde savunmada bulunmuştur.
Bilindiği üzere TTK’nin 23.maddesinde; “c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. “
TBK 223.madde “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
Buna göre 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa bu 2 ve 8 günlük süre içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre davacı tarafça davalı şirkete sondaj ekipmanı satıldığı, malların 29.07.2015 tarihinde teslim edildiği, davalı tarafça ürünlerin kullanım aşamasında incelendiğinde kullanıma uygun olmadığının belirlendiği bu hususunun 11.07.2016 tarihinde davacıya bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça ise karşı ihtarname ile bu husus reddedilerek taraflar arasındaki hesap mutabakatına dayanılarak alacak davası açılmıştır. Davalı yanın ayıp ihbarından satıma konu maldaki ayıp ilk muayenede anlaşılabilecek açık ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalının teslimden sonra ilk muayene ile açık ayıbın varlığı anlaşılabilecekken teslim tarihinden yaklaşık bir yıl sonra yapılan muayene üzerine ayıp ihbarında bulunarak hesap mutabakat bedelinden sorumlu tutulamayacakları yönündeki savunmasına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve davalı tarafça süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.042,79TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 260,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 782,09TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 28/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır