Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2567 E. 2021/1114 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2018
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Kıymetli Evrak İptali
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı … davalı … vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Asıl davada davacılar -karşı davada davalılar vekili; müvekkili ….’nin keşidecisi olduğu ve çeşitli ödemelerini yapmak üzere diğer lehtar olan müvekkili tarafından cirolanmış olan 24/02/2014 keşide tarihli 35.200,00 TL bedelli çek ile yapılacak olan ödemelerin gerçekleştirileceği sırada çekin dava dışı … tarafından çalındığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın…. numaralı kovuşturma açıldığını, …’ın çeki kendi borcuna karşılık davalı …’a verdiğini, davalı şahsın çeki kötü niyetli olarak elinde bulundurduğunu, çekin vade tarihinin yaklaştığını, yüklüce bir meblağı ödeme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını belirterek iradesi dışında zayii olan çek hakkında ödeme yasağı konularak, çekin iptaliyle iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili ; takibe konu edilen çalıntı çekin hamilinin iyiniyetli ciro yoluyla hamil olmadığını belirterek çek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitiyle %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Asıl davada ve birleşen davada davalı-karşı davada davacı vekili; kıymetli evrakın iptalini talep etmenin TTK hükümlerince hamile ait olduğunu, davacıların çekin hamili olmadığını, keşideci olduğunu, müvekkilinin davacı …’un yakın arkadaşı olan … vasıtasıyla tanıştıklarını, söz konusu çekin çalındığına dair iddianın asılsız olduğunu, davacı tarafın müvekkilinden almış olduğu parayı geri ödememek için gerçek dışı beyanda bulunduğunu, asılsız iddia ve ithamlarda bulunduğunu, bildirerek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davacılardan alınarak talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacı vekili asıl davada davaya konu çekin iptalini talep ettiği, kıymetli evrakın iptalini talep etme hakkının çek hamiline ait olduğu, davacının çek hamili olmayıp ciranta olduğu, dolayısıyla asıl dava yönünden çekin iptali koşullarının oluşmadığı, karşı dava yönünden ise, asıl dava davacısının dava dışı çeki çalan … hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması için şikayette bulunduğu ve sanığın hırsızlık suçunu işlediği sabit kabul edilip cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği dikkate alındığında davacının dava açmakta kötü niyetli olduğunun kabul edilmeyeceği karşı davanın reddine, Birleşen Ankara 17.Asliye Ticaret mahkemesinin …. esas sayılı dosya yönünden ise davalı vekili iyi niyetli hamil olduğunu ve davacının ,davalının kötü niyetli olduğunu ispatlaması gerektiği şeklindeki savunması dikkate alındığında davacının davalının kötü niyetli olduğunu ve hırsızlık malı çeki bilerek aldığını kanıtlayamadığı gibi davalının ceza davasında yargılanmadığı ve hakkında herhangi bir karar verilmediği göz önüne alındığında iyiniyetli ciro yoluyla hamil sayılan davalının yaptığı icra takibinin iptalini gerektirir bir durum bulunmadığı, birleşen davanın da reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Asıl ve birleşen davada davacılar – karşı davada davalı vekili; dava dışı …’ın ifadesinde yer alan beyana dayanılarak, çekin çalınarak davalı …’ a verildiğini ve dolayısıyla davalının mezkur çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra müvekkiller ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin varlığının ve hangi sıfatla davalının mezkur çeki elinde bulundurduğunun yeterince incelenmediğini, bu hususlar araştırılmadan, özellikle ortada böyle kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı varken, mücerret ilkesinden söz etmek mümkün olmadığını, nitekim bu kadar bariz bir hırsızlık ve devir işlemi söz konusuyken müvekkilin mağdur olmasının ve kendi ödemelerini yapamamasının yanı sıra, bir de çek tutarını ödemeye mecbur bırakmak açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, birleşen dava yönünden Müvekkilin ofisinden çeki çaldığı ve hırsızlık suçunu işlediği sabit olan dava dışı …’ ın, davalı …’ a bu çeki verdiğini, …’ ın ise, bu çekin çalıntı olduğunu bilmesine dolayısıyla çekin meşru hamili olmamasına rağmen bu çeki icra takibine koyduğunu, meşru olmayan hamil tarafından kötü niyetle başlatılan icra takibi haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, müvekkillerinin bu noktada borçlu olmadıkları halde kötü niyet ve ağır kusurla iktisap edilmiş çek dolayısıyla haklarında icra takibi başlatılması bu güne kadar yaptıkları neticesinde kazanılmış ticari itibarını zedelediğini, belirterek asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı vekili asıl ve birleşen davada müvekkili lehine ayrı ayrı % 20 kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekirken reddinin hatalı olduğunu, Karşı dava yönünden; manevi tazminat istemine dayalı karşı davanın reddine karar verse de; asıl dava davacısının ağır kusurlu olduğu ve kötü niyetli davrandığının açık olduğunu, dava dışı 3. Kişinin hırsızlık suçundan ceza almasında yaklaşık ispat kuralları içerisinde dava dışı sanığın daha önceki eylemleri ile sanığa işbu dosya davacısı tarafından zorla yazdırılan beyan hakkında adli işlemde bulunmamasının etkili olduğunu, dava dışı … ‘dan şikayetçi olurken olaya ilişkin tanığının olmadığını beyan etmesine rağmen, daha sonra ceza dosyası kapsamında tanığının bulunduğunu beyan edip tanık dinlettiğini, bu hususlar bile, davacının yapmış olduğu şikayet ve müvekkil aleyhine açmış olduğu söz konusu davada kötüniyetli olarak hareket ettiğini göstermeye yettiğini, dolayısıyla; söz konusu dava dışı şahıs, davacı-karşı davalının, borçlusu olduğu çeki ödememek için oluşturduğu senaryonun bir parçası olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin, davacı- karşı davalının ağır kusurlu oluşunu göz ardı ederek ve dava dışı 3.kişi … hakkında yapılan ceza yargılamasındaki hüküm sonucuna bağlı kalarak, davacının kötü niyetli olmadığına kanaat getirmesi ve bu sebeple manevi tazminat talepli karşı davanın reddi yönünde hüküm tesis etmesinin hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kaldırılarak asıl ve birleşen davada kötüniyet tazminatına karar verilmesini, birleşen davada da manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; dosya kapsamına göre takibe konu çeki ciro yoluyla elde eden davalının kötü niyetli hamil olup olmadığı, diğer bir deyişle çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre karşılık davada manevi tazminata karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava zayi nedeniyle çek iptali, istirdadı, birleşen davada çalıntı çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, karşılık davada ise ciro yoluyla hamil tarafından manevi tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikle, uyuşmazlığa hangi yasa hükmünün uygulanacağının belirlenmesinde yarar vardır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 687. maddesi “ (1) Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun..
Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler saklıdır.”
Hükmünü içermektedir.
Yine TTK.nun 790. maddesinde, (1) Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı.; 792. maddesi ise, iyiniyetli çek hamilinin korunacağı hükmünü taşımaktadır.
Buna göre; çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun, onu geri vermeye mecbur değildir (Turgut Kalpsüz, Çek Hukukuna İlişkin Bazı Meseleler Hakkında Yargıtay Kararlarının Tahlili, Batider, C: XI, s. 37 vd.)
TTK.nun 792. maddesi, hamile yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 990. maddesine paralel bir koruma sağlamaktadır. Maddeye göre, “zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.” Ancak, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde istihkak davası açılabilecektir.
Kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, – örneğin, hamilin hüviyetinin sorulmaması gibi- senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, TTK.nun 686/2. maddesindeki “poliçe hamilin elinden herhangi bir surette çıkmış bulunursa…” ibaresi, poliçenin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan; eş söyleyişle, kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan (yeni) hamil korunur. (Poroy-Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Genişletilmiş 15. baskı, s. 154 vd.).
Çekin, keşidecinin elinden rızası hilafına çıktığı iddiası, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Somut olayda, birleşen davacılardan …. çek keşidecisi, diğer asıl ve birleşen dava davacısının çekte ciro imzası bulunmakta olup, ilk derece mahkemenin gerekçesinde sözü edilen ceza mahkemesi kararına , yönelik kararda bir açıklık bulunmamaktadır. Ceza davasına konu olan olay dava dışı … tarafından gerçekleştirilen hırsızlık sonucu davalıya ( karşı davacı) ciro edildiği, dava dışı çeki çaldığı iddia edilen aleyhine açılan ceza yargılaması sonucu mahkumiyet hükmü kurulduğu çekin çalınma suretiyle ele geçirildiği sübut bulmuştur. Asıl ve birleşen davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 686. maddesi uyarınca kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Asıl dava, çek istirdatı istemine ilişkin olup, işbu davada ispat yükü üzerinde olan davacı, öncelikle dava konusu çeki yedinde iken elinde olmayan sebeplerle yitirdiğini ve sonra 6102 sayılı TTK.792md. gereğince davalının çeki iktisabında haksız, ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunu ispatlamak zorundadır. Davacı, davalının çeki haksız ve kötüniyetle ellerinde bulundurduğu yolundaki ceza yargılamasına ilişkin dosyadaki sanık beyanlarına ve mahkeme gerekçesine dayandığı gibi 21.04.2014 tarihli delil listesinde de tanık deliline dayanmıştır.
Yani kendi hakkı düzgün bir silsile ile birbirine bağlı cirolardan anlaşılan son hamil, çeki kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak ele geçirdiği ispatlanamayan hallerde çeki geri vermeye zorlanamayacaktır. Çeki elinde bulunduranın kötüniyetinin tanık dahil her türlü delil ile ispatı mümkündür. Mahkemece çekin istirdadının gerekip gerekmediğinin tespiti ile sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yanılgılı gerekçeyle salt davacının hamil sıfatının bulunmadığından bahisle eksik incelemeye ve nitelendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulü ile yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre davacı tarafın diğer, birleşen davacının ve davalı- karşı davacının ise istinaf itirazları bu aşamada değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, ….Karar sayılı ve 13/03/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 24/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
¸e-imza

Üye…
¸e-imza

Üye…
¸e-imza

Katip…
¸e-imza