Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2454 E. 2021/1221 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
… ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
ESAS NO :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkiline ödenmeyen 4.480-TL bedelli 28.02.2014 vade tarihli; 4.480-TL bedelli 30.03.2014 vade tarihli; 4.480-TL bedelli 30.04.2014 vade tarihli; 4.480-TL bedelli 30.05.2014 vade tarihli; 4.480-TL bedelli 30.06.2014 vade tarihli toplamda 22.400-TL’nin alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; icra takibine yaptıkları itirazlarında dava konusu evraklar kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, bonoların lehtar kısmında”…” yazılı olduğunu, TTK.776 v.d hükümleri gereği bononun lehtarı gerçek yada tüzel kişi olabilir ibaresinin bulunduğunu, müvekkili ile 3. Kişi … … arasında 24/06/2013 tarihli sözleşme gereği … firmasının 329.820 TL karşılığında müvekkil şirketin inşaatına bir takım imalatlar yapmayı taahhüt ettiklerini, bu sözleşmeye istinaden sözleşmeye de yazılmak kaydıyla 4.480,00 TL bedelli 10 aet bono müvekkil tarafından teslim edildiğini, dava dışı firma tarafından herhangi bir imalat yapılmaması üzerine sözleşmenin fesh edildiğini ve elindeki bonoların iade edilmesinin istendiğini, söz konusu bonoların değişik isimler tarafından icra takibine konulduğunu, müvekkilinin itirazı üzerine takiplerin iptal edildiğini, ortada bir borç ilişkisinin bulunmadığını, bildirerek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacı yanın dayandığı 30/07/2013 tarihli tahsilat makbuzuna konu bonoların kambiyo senedi vasfı bulunmamakla birlikte yazılı delil başlangıcı olduğu, taraflar arasında temel ilişki bulunmadığı, ortada kayıtsız şartsız borç ikrarını taşıyan senetler bulunmadığı, senedi elinde bulunduranın hak sahibi karinesinin uygulanamayacağı, aksi kabul edilse dahi bunun alacağın temliki olarak değerlendirilmesi gerekir ki eldeki davanın itirazın iptali davası mahiyetinde olduğu düşünüldüğünde buna ilişkin değerlendirmenin de yapılamayacağı, davacının kambiyo senedi mahiyetinde bulunmayan dava dışı üçüncü bir kişi ile arasındaki sözleşmeye dayalı senetlere ilişkin takibe girişmesinde kötü niyetli bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; takibe dayanak senetlerin adi senet niteliğinde olup davalı tarafından imzası inkar edilmediğini, müvekkilinin senetlere ciro yoluyla iyi niyetli hamil olduğunu, alacağın varlığının ispatlanmış olduğunu, davanın hatalı ve yanılgılı gerekçelerle reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davaya ve takibe konu adi senetlerde davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, senetlere dayalı girişilen ilamsız icra yoluyla takipte alacağın varlığının usulüne uygun kanıtlanıp kanıtlanamadığı ve aleyhe kötü niyet tazminatına karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedi vasfında bulunmayan adi senetlere dayalı davacı tarafından alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya ve takibe konu senetlerin tetkikinden dayanak belgelerin bono şeklinde hazırlandığı, ancak bono metninde keşide yerinin olmadığı, ayrıca keşideci’nin isminin yanında da herhangi bir adres bulunmadığı, bu sebeple senedin bono vasfında olmadığı gibi lehtar hanesinde ‘’ … ‘’ ibaresinin yazılı olduğu 6102 sayılı TTK. nun 776/e maddesi gereğince bu ibare gerçek ve tüzel kişiyi içermemektedir. Arka yüzeyde bulunan ilk ciro ‘’…- … … ‘’ ismi yazılarak yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu senetler bu şekliyle kambiyo senedi vasfına haiz olmadığından ciro yolu ile devir ve temlik edilemez.
Ciro, sadece kambiyo senetleri yönünden söz konusu olabilecek bir işlemdir. Herhangi bir nedenle kambiyo senedi niteliğini taşımayan veya bu vasfını sonradan kaybeden, dolayısıyla adi senet niteliğinde olan bir senet, ancak, 6098 sayılı B. K.’nun 183. ve sonraki maddelerinde düzenlenmiş olan alacağın temliki hükümlerine tabi olarak temlik edilebilir. Bir başka deyişle Kambiyo senedi niteliğinde olmayan belgelerdeki (adi senetlerdeki) hakkın ciro yolu ile devri mümkün olmayıp, böyle bir hak, ancak alacağın temliki suretiyle devredilebilir. 6098 sayılı TBK’nun 184. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlik bulunmaması halinde, kambiyo senedi niteliği taşımayan senedi ciro ile alan kişinin, yetkili hamil sıfatının bulunmadığının, dolayısıyla takip hakkının da olmadığının kabulü gerekir.
Somut olayda; takip dayanağı senetlerde tanzim yerinin yazılı olmadığı gibi lehtarında anlaşılamadığı dolayısıyla senedin kambiyo senedi vasfında olmadığından, kambiyo senedi niteliğinde olmayan belgelerdeki hakkın ciro yolu ile devri mümkün olmayıp, böyle bir hak ancak alacağın temliki suretiyle devredilebilir. Mahkemece, senetteki hakkın devredildiğine dair dosyada herhangi bir temlik sözleşmesi bulunmadığı gözetilerek davacının senetleri ciro yolu ile devralarak, ciro yoluyla son hamil sıfatıyla icra takibi başlatmış olup, kambiyo (bono) vasfı bulunmayan senetlerin ciro yolu ile devralmış olduğundan davacının takip alacaklısı sıfatı bulunmamaktadır. Bu senetlerden dolayı keşideci, senet lehtarına karşı adi senet borçlusu olarak sorumlu olur. Ancak adi senetten doğan haklarını lehtar, takip eden kişilere ancak yazılı temlik sözleşmesi ile devredebilir, ciro yolu ile devredemez. Bu itibarla davalının, senedi yazılı bir temlik sözleşmesi ile devralmadığından, senede dayalı olarak davacı keşideciden bir talepte bulunamaz.
Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile takibe konu senetlerin yazılı delil başlangıcı olarak kabulüyle yazılı şekilde davanın reddine ve takipte haksız ise de kötü niyetli sayılamayacağının kabulüyle senetleri elinde bulunduran davalı keşideci ile aralarında herhangi bir ilişki bulunmayan davacı hakkında kötü niyet tazminatına karar verilmeyeceğinin gözetilmemesi de doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2.maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından mahkemenin gerekçesi yönünden hata edildiğinden “gerekçe düzeltilerek ve değiştirilerek yeniden esas hakkında” karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin kötüniyet tazminatına ilişkin bir kısım istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesinin gerekçesi değiştirilerek, düzeltilerek HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince, Dairemiz gerekçesinde yer alan nedenlerle yeniden esas hakkında hüküm tesisi suretiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, …. Karar sayılı ve 26/06/2018 tarihli kararının HMK’nın 353/(1)-b.2.maddesi gereğince, DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a)Davanın REDDİNE,
b)Davalının kötüniyet tazminatına yönelik isteminin REDDİNE
c)Alınması gerekli 35,90TL harcın, peşin alınan ve tamamlatılan 418,55 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 382,65 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
d)Yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
e)Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
f)Davalı vekil ile temsil edilmiş olduğundan AAÜT’ye göre tayin ve takdir olunan 2.939,37-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
g)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf Yargılama Giderleri Yönünden;
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana İADESİNE,
5-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nun 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır