Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/2009 E. 2021/596 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2018
ESAS-KARAR NO : …
KARAR TARİHİ : 09/04/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin …’un 30/09/2011 ödeme tarih ve … seri nolu 14.000 TL bedelli, 30/08/2011 tarih … seri numaralı 13.000 TL çekler için borçlu olmadığının tespiti amacı ile Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, davanın devam ederken, ciro yolu ile çeki alan lehtar …’ın müvekkili şirkete kambiyo senetlerine mahsus takip yaptığını, Kayseri 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve dosyanın halen derdest olduğunu, Yerköy Asliye Hukuk mahkemesi, Kayseri 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasını tedbiren durduğunu, ayrıca dosya alacaklısı …’ı da ara kararı ile davaya dahil ettiğini, ilgili dosyanın temyiz edildiğini, …’ın borçlu olmadığına karar verildiğini, icra dosyasında alacaklı olan …’ın tüm bu çeklerin karşılıksız olduğunu bilen ve bilebilecek durumda olan kişi olduğunu, iyi niyetinden bahsetmenin mümkün olmadığını, …’ın Kayseri ilinde pastırma sucuk toptancısı ve imalatçısı olduğunu, … adlı kişi ile ticari alım satım ilişkisi bulunduğunu, …’ın … adlı kişiden alacağını kurtarmak için piyasadan çek toplamasını istediğini, karşılığında mal vereceğini belirttiğini, çekleri getirip karşılığında vermiş olduğu siparişleri teslim edeceğini bildirdiğini, …’un kampanya yaptığını, …’dan mal alacağını sanarak çekleri topladığını, bu çekleri …’a verdiğini, …’ın çekleri aldıktan sonra …’a malı vermediğini, …’ın bu çeklerin karşılığını vermediği ve karşılıksız olduğu halde bile bile ciro yolu ile aldığını, takibe geçtiğini, …’ın çeklerin karşılığı sipariş verilen malların teslim edilmediğini bildiğini ve bilmesine rağmen davacı şirketin aleyhine takip yaptığını, bu şekilde, …’dan almadığı alacağını, insanlardan kurtarmaya çalıştığını, basiretli bir esnaf ve tacir gibi davranmadığını ileri sürüp, borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, öncelikle davacı taraf ile müvekkili arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu çeklerin kendisine ciro edilmek suretiyle verildiğini, müvekkilinin çekin diğer tarafları arasındaki ilişkiyi bilmeden ve kötü niyeti olmadan çekin ciro yoluyla alacağını tahsil etmek amacıyla aldığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Dava, davalının muntazam ciro silsilesi ile TTK’nın 790. maddesi uyarınca dava konusu çekte meşru hamil olduğu, davacının dava konusu çek üzerindeki imzaya itirazının olmadığı, dosya kapsamına göre davalının bu çekin iktisabında kötü niyetli veya çekin iktisabında ağır kusurlu olduğunu kabul etme olanağının bulunmadığı, davacının bunun aksini ispat edici delil sunamadığı, ispat yükü üzerinde olan davacının davalılara borçlu olmadığına ilişkin HMK madde 200 gereği herhangi bir yazılı delil dosyaya sunamadığı, davacının delilleri arasında yemin delili de bulunmasına rağmen yemin deliline dayanmayacaklarını bildirdiği, her iki taraf için de kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine, davacı ve davalı vekillerinin kötü niyet tazminatı taleplerinin yasal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna davacı vekili tarafından;
Davalı her ne kadar çeki ciro yoluyla almış ise de tanıkların kötü niyetli olduğunu beyan gittiğine zira davaya konu çek ile birlikte müvekkilin vermiş olduğu bir kaç tane çekin daha iptal edildiğini müvekkilin borçlu olmadığına,çeklerin karşılıksız olduğuna karar verelim yine davalı tarafın çeki ciro ile aldığı zaman bedelsiz olduğunu bildiği bu hususun Yerköy Asliye Hukuk mahkemesince tespit edilip onandığı, davalının kötü niyetinin tanıklarca belirlendiği, ıhbar olunan ile davalı tarafın birlikte çalıştığı davalının toptan mal sattığı ihbar olunanın da bu malı piyasaya sattığı, bu nedenle ihbar olunanın beyanına itibar edilemeyeceği davalının kendi parasını kurtarmak amacıyla ihbar olunan ile böyle bir yola girdiği davalı tarafın ihbar olunanın bu malları davacı tarafa vermediğini bildiği bu durumu gizlemek için ciro ile çeki aldığı, bedelsiz kalan çeki bilerek ve isteyerek piyasaya süren alacaklının kötü niyetli olduğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacının, davalıya borcunun bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Kayseri 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı-davalı …, Borçlusu…. olduğu, 20.10.2011 tarihinde Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, alacağın 14.000,00 TL asıl alacak ve 115,07 TL işlemiş faiz ile 700,00 TL karşılıksız çek tazminatı olmak üzere toplam 14.815,07 TL alacağa ilişkin olduğu, takibin halen derdest olduğu; takibin dayanağının 30.09.2011 tarih, 14.000,0TL tutarlı, lehdarı ….. nolu çek olduğu, … Gıda … tarafından …’a tarihsiz ciro edildiği, 19.10.2011 tarihinde ibraz edildiği, karşılıksız olduğu, Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.08.2011 tarih …. esas sayılı dosyasında ödemesinin tedbiren durdurulduğu şerhinin olduğu görülmüştür.
Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.10.2014 tarih … karar sayılı kararında; Davacı … İhtiyaç Maddeleri …. Şirketi tarafından 25.08.2011 tarihinde … Gıda ve … ve dahili davalı … aleyhine menfi tespit davası açıldığı, davacının davalı tarafa 40.000TL çek verdiğini karşılığında davalı tarafa kahvaltılık malzeme siparişi verdiğini davalının 13.000,00TL’lik malı teslim ettiğini ancak kalan tutarla ilgili herhangi bir teslimat yapmadığını, çekleri tarafına iade etmediğini üçüncü kişilere ciro edildiğini ileri sürüp, 30.09.2011 ödeme tarihli…. seri nolu 14.000,00 tutarlı çek ile 30.08.2011 ödeme tarihli 13.000 TL tutarlı çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının dinlettiği tanık beyanları ve sunulan tahsilat makbuzunun incelenmesinden davacı ve davalı … Köksal arasında 30.07.2011, 30.08.2011 Vade tarihli 13 .000,00’erTL lik 30. 09. 2011 vadeli 14.000,00TL’lik çek düzenlendiği bu çekin gönderilecek ürünlere müteakiben verildiğine dair tahsilat makbuzunda kaydın bulunduğu … Gıdanın bu makbuzun altını imzaladığı, tanık beyanlarından teslimi gereken malların teslim edilmediği, senedin bedelsiz kaldığı ve ilgili çekler açısından borçlu olmadığının tespitine dair 02.01.2013 tarihinde karar verildiği; bu kararın Yargıtay 19 Hukuk Dairesi 03.03. 2014 tarihli ilamı ile aleyhinde hüküm kurulan … hakkında usulüne uygun açılan bir dava olmadığı, birleşen bir dava da bulunmadığı belirtilip aleyhine hüküm kurulamayacağından, yargılama giderinden sorumlu tutulamayacağından sair yönler incelenmeksizin 03.03.2014 tarihinde bozulduğu; mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile 30.09.2011 ödeme tarihli … nolu 14.000,0TL bedelli çekle 30.08.2011 tarih 13000,00TL …’a borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve bu kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 08.12.2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür ( Bozma öncesi hüküm fıkrası da sadece … yönünden oluşturulmuş olup, yargılama giderinin davalılardan alınmasına karar verilmiştir.) .
Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında; Davacının …, davalısının ……., davanın 25/03/2016 tarihinde … esas sayılı dosyada verilen borçlu … İthalat…Ltd.Şti hakkında verilen hacizlerin ve şirketin borçlu sıfatının kaldırılmasına dair şikayet kabul edilerek bu işlemin kaldırılmasına karar verildiği ve davanın 15/04/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Öte yandan çek bir ödeme aracı olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Somut olayda olduğu gibi aksinin iddia edilmesi halinde bir başka ifade ile çekin avans olarak verildiği, ancak karşılığında mal teslim edilmediğinin iddia edilmesi halinde ispat yükü malın teslim edilmediğini iddia eden yana düşmektedir. TBK’nın 207. maddesi uyarınca davacının, davalıya, mal alımı için avans ödemesi yaptığının usulüne uygun delillerle ispatının gerektiği, aslolanın peşin satış olup satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu, ödeme aracı olan çekin borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği ve aksini iddia eden ve çeklerin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği ve mal teslim edilmediğini iddia eden davacı tarafından bu durumun yazılı delillerle ve koşulları varsa yemin delili ile ispatı gerekir.
Kambiyo senetlerinde mücerretlik(soyutluk) ilkesi geçerli olup, bu ilke bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi asıl bir borç ilişkisinin illi bir ilişkinin varlığını bertaraf eden nitelikte değildir. Diğer yandan kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacakların mücerretliği bunların asıl borç ilişkisinden tamamen ve her yönden kopmuş olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır (Prof. Dr. Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku 2.Baskı Sayfa 376-377).
Nitekim mücerretlik ilkesi senedin el değiştirmesi tedavülü halinde söz konusu olacaktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt ilişkinin tarafı ise bu alt ilişkiden doğan defiler ona karşı ileri sürülebilir (Mahmut Coşkun Kıymetli Evrak Hukuku 3.Baskı Sayfa 69).
Davalı TTK 790.madde gereği yetkili hamil olup, kambiyo hukukuna ilişkin bu genel ilkeler 6102 sayılı TTK’nun 818.maddesinin atfıyla çeklerde de uygulanması gereken TTK 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. ” şeklinde ifade edilmiştir.
Buna göre kural olarak mücerretlik ilkesi gereğince keşideci ile arasında temel ilişki bulunmayan durumlarda, kişisel defiler hamile karşı ileri sürülemez.
Senedin bedelsiz olduğu, temel bir borç ilişkisine dayanmadığı hususu kişisel defilerden olup, kural olarak senet hamiline karşı keşideci tarafından ileri sürülemeyecektir. Ancak maddede belirtildiği üzere hamil, senedi iktisap ederken senedin bedelsiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ve buna rağmen borçlunun zararına hareket etmiş ise senedin mücerretliği ve iyiniyetli hamil olduğu ilkesine dayanamayacaktır.
Somut olayda; dava konusu çeklerden dolayı davacının dava dışı …’a borçlu olmadığının Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.10.2014 tarihli kararı ile belirlendiği, bu kararın temyiz edilmediği, bu dosyada verilen ilk kararın Yargıtay tarafından incelemesi sonucunda, …’ın dahili dava edildiği, taraf sıfatının olmadığı, aleyhinde hüküm kurulamayacağının belirlendiği ve diğer yönlerden inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Takibe konu çek 30.09.2011 keşide tarihli olup, ibrazı da 19.10.2011 tarihinde yapılmış, menfi tespite dair davalının da dahili davalı olarak gösterildiği …. Karar sayılı dava ise 25.08.2011 tarihinde açılmış, ilk karar da 02.01.2013 tarihinde verilmiş, dava konusu çek davalı tarafından 20.10.2011 tarihinde yani bu karardan önce takibe konulmuştur.Eldeki dava da 05.08.2016 tarihinde açılmıştır.
Davalının çeki takibe koyduğu tarihte davacının borçlu olmadığına dair bir belirleme bulunmamaktadır. Davacı tarafça davalının iyi niyetli hamil olmadığına dair yazılı delil sunulmadığı ve yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen karar doğru olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 09/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….