Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1703 E. 2021/1047 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G … A D L İ Y … M A H K … M … S İ
22. H U K U K D A İ R … S İ
.

T Ü R K M İ L L … T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
ESAS-KARAR NO : …
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 07/07/2021
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı şirket arasında müvekkilinin taşınmazı üzerinde yaptırılan konutların eksik imalatlarının tamamlanması hususunda anlaşma yapıldığını, dava dışı sözkonusu şirketin talebi üzerine davalı şirkete önce 4 adet taşınmaz satışı yapıldığını ve tapuda ferağdan sonra satış bedellerinin ödendiğini, bu satışlar sonucu oluşan güven nedeni ile 5 adet taşınmazın satışının yapıldığını, faturalarının kesildiğini, ancak satış bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmediğini, ödeme istemlerinin ise reddedildiğini beyanla 562.570,00.-TL satış bedelinin satış tarihi olan 26.12.2013 ve 30.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin satış bedellerini peşin olarak ödediğini, davacının dava dışı şirket ile olan ticari ilişkisinden kaynaklanan alacağını müvekkilinden almaya çalıştığını ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, dava konusu…. nolu bağımsız bölümlerin 26/12/2013 tarihli …. yevmiye nolu işlem ile .. … Ltd Şti adına kayıtlı iken, … … … İnş… Limited Şirketi’ne satıldığı, resmi senette satış bedelinin nakden ve tamamen alındığının belirtildiği, davaya konu … bağımsız bölümün 30/12/2013 tarih ve …. yevmiye nolu işlem ile … …. satıldığı, satış bedelinin nakden ve tamamen alındığının resmi senette yer aldığı, taşınmaz üzerinde … … ….Ltd Şti tarafından ipotek tesis edildiği, davacı tarafından faturalara ilişkin olarak davalı tarafından itiraz edildiği, aldırılan bilirkişi raporunda davacının davalı adına tanzim edilen 27/12/2013 tarih ve KDV dahil 404.000,00TL bedelli fatura ile 31/12/2013 tarih ve KDV dahil 158.570,00TL bedelli faturaların toplam tutarı 562.570,00TL’nin dava konusu yapıldığı, usulüne uygun tutulan davacı ticari defter kayıtlarına göre dava tarihi itibari ile davacının bakiye alacağının 561.710,00TL, davada talep edilen 562.570,00TL ile ticari defter kayıtlarında gözüken 561.710,00TL arasındaki 860,00TL farkın taraflar arasında daha önce yapılan 06/12/2012 tarihli faturada belirtilen gayrimenkul satışından dolayı davalının yapmış olduğu fazla ödemeden kaynaklandığı, davalının 2013-2014 ticari defterlerinin su baskını sonucu hasar gördüğünü, Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … ….K. sayılı dava dosyasında davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle usulden reddine karar verildiği, davacı tarafça, gerçek satış bedelinin taraflarca resmi senette yazılı değer dışında belirlendiğine ilişkin yazılı bir belge dosyaya sunulmadığı gibi, iddiasını ispat için kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı temel kuralı da nazara alındığında, davacının üzerine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği, davacının davalıya satışını gerçekleştirdiği, dava konusu Antalya ile …. sayılı bağımsız bölümler ile 30/12/2013 tarihinde satışı gerçekleştirilen T-1/1 sayılı bağımsız bölümün bedelinin ödenmediğini ileri sürerek tahsilini talep etmiş ise de, satışa ilişkin resmi senet örneklerinde satış bedelinin nakden ve tamamen aldığına ilişkin beyan ve kayıt karşısında aynı mahiyette bir delil iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında taşınmaz satımı hususunda ticari ilişki bulunduğunu, dava konusu edilen satışlardan önce 5 adet taşınmaz satıldığını, sözkonusu satış bedellerinin tapu ferağ tarihlerinden sonra ödendiğini, buna ilişkin banka dekontlarının dosyada bulunduğunu, bu duruma itibar edilerek davalı yana dava konusu edilen taşınmazların satıldığını, ancak bedellerinin ödenmediğini, dava konusu edilmeyen ve ödemesi yapılan taşınmazların faturadaki tutarları ile ödemesi yapılmayan taşınmazların faturadaki fiyatlarının aynı olduğunu, aynı vasıf ve fiyata satıldığını, davalı şirketin bu taşınmazların alımı için … A.Ş.’den kullandığı krediye ilişkin ekspertiz raporunda yer alan taşınmaz değerleri ile de faturadaki tutarların uyumlu olduğunu, davalının iddia ettiği tutarların gerçeği yansıtmadığını, sözkonusu taşınmazların eksik olan harçlarının da müvekkili tarafından ödendiğini, keşif deliline de dayandıklarını, ancak mahkemece bu delilin değerlendirilmediğini, zira daha önce satışı yapılanlar ile davaya konu taşınmazların aynı mahiyette olduğunun anlaşılacağını ve satış bedellerinin iddia ettikleri tutarlar olduğunun anlaşılabileceğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, taşınmaz satım bedelinin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında taşınmaz satım sözleşmesi akdedildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf satıma konu taşınmazların bedeline yöneliktir. Davalı yan taşınmazların tapudaki değerinin gerçek değer olduğunu ve bedellerinin ödendiğini iddia etmiş, davacı yan ise fatura edilen taşınmazların değerlerinin faturada belirtilen tutarlar olduğunu ve davalı yanca ödenmediğini iddia edilmiştir.
Yine davalı yan ihtilaflı satıma konu taşınmaz bedellerinin önceki satış tutarlarından daha düşük gösterilmesinin nedeninin de kaba inşaatının dahi bitmemiş olmasına dayandırmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden bedellerinin ödendiği hususunda ihtilaf bulunmayan yine taraflar arasındaki taşınmaz satıma yönelik olarak düzenlenen fatura incelendiğinde tribleks mesken fiyatının 158.750,00.-TL, mesken fiyatının ise 101.000,00.-TL olarak gösterildiği, ödenmediği iddia edilen faturada satıma konu edilen taşınmazlar bedellerinin de cins ve birim bedelinin aynı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca önceki satışa konu edilen taşınmaz bedellerinin tapuda ferağ işleminden sonra banka havale yolu ile ödeme yapıldığı da dosyasa buna ilişkin olarak sunulan belgelerden anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında tapuda resmi biçimde akdedilen taşınmaz satım sözleşmesi dışında her hangi bir satım sözleşmesi bulunduğu iddia edilmemiş, yine resmi biçimde yapılan taşınmaz satım sözleşmesinde satıma konu taşınmazların niteliği ve davalının iddia ettiği biçimde olup olmadığı hususunda her hangi bir bilgi içermediği görülmektedir. Davacı tarafından düzenlenen bedeli ödenmiş olan taşınmaz satımı için düzenlenen ve yine taraflar arasında ihtilaf konusu olan taşınmaz satıma ilişkin olarak düzenlenen faturalarda taşınmazların ne durumda olduğuna ilişkin her hangi bir bilgi bulunmadığı da görülmektedir.
TBK’nın 246. maddesinde taşınır satışına ilişkin kuralların kıyas yoluyla taşınmaz satışına da uygulanacağı, yine 233. maddesinde satış bedelinin belirlenmesine yönelik olarak alıcının satış bedeli belirtmeksizin malı alacağını kesin olarak bildirdiği durumda, satışın ifa yeri ve zamanındaki piyasa fiyatı üzerinden yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir.
Bu durumda davalı yan bedellerini ödediğini iddia ettiği taşınmaz satışına yönelik olarak tapudaki tutarların sözkonusu taşınmazların henüz kaba inşaatının dahi bitmemesi nedeni ile gerçek olduğunu iddia ettiğine göre, davacı yanın da bu hususta keşif ve bilirkişi incelemesi deliline dayandığı gözönüne alınarak taşınmazların satım tarihindeki mevcut durumlarının belirlenmesi bakımından yerinde keşif yapılarak, konusunda uzman bilirkişilerden satış tarihindeki rayiç değerlerinin belirlenmesi neticesinde davalının iddiasının yerinde olup olmadığının belirlenmesi gerekirken açıklanan yönden davacının delilleri toplanmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece açıklanan yönlerden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davacının ve davalının savunmasında ileri sürdüğü iddiaların belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin , …. Karar sayılı ve 21/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 07/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
¸…-imza

Üye…
¸…-imza

Üye…
¸…-imza

Katip…
¸…-imza