Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1606 E. 2021/468 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı taraf arasında … alım satımı ile ilgili yazılı olmayan sözleşmeye dayalı … alım anlaşması yapıldığını, anlaşmaya göre dilekçede sayılan çek ve senetleri davalı şirkete vereceği, verdiği bu tutar karşılığında davalı şirketten ihtiyaç durumuna göre … alımını gerçekleştireceğini, bu kapsamda sayılan çek ve senetleri imza karşılığında davalıya verdiğini…….. ile mal tesliminin yapıldığını, teslim edilen 12 adet irsaliyeye konu tutarların toplamının 396.783,00TL olduğunu, teslim edilmeyen mallara yönelik 32.867,00 TL içeride kalan bakiye alacaklarının bulunduğunu, davalı tarafın müvekkiline herhangi bir teslimat borcunun kalmadığını iddia ederek … teslimi yapmadığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen davalı tarafın anlaşmaya uymadığını,davalı taraf verilen çeklerden bir tanesinin de… ait … seri numaralı 30/06/2016 tarihli 50.000,00 TL’lik çek olduğunu, vadesine az kaldığını ve bu çekin 32.867,00 TL’lik kısmının bedelsiz olduğunu ileri sürerek davalı tarafa elden teslim etmiş oldukları çekin 32.867,00 TL’lik kısmının bedelsiz kaldığının tespiti ile karşı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; işbu davaya bakmaya yetkili mahkemelerin Nevşehir mahkemeleri olup davanın yetkili Nevşehir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında … alımına ilişkin bir anlaşma yapıldığını, davacı tarafın iddia ettiği şekilde bir borcun bulunmadığını, davacı tarafından müvekkiline teslim edilen 31/03/2016 tarihli 1.100,00 TL bedelli senet, 30/06/2016 tarihli 1.250,00 TL bedelli senet ve 30/06/2016 tarihli 1.300,00 TL bedelli senet olmak üzere 3 ayrı senedin ödenmediğinden dolayı protesto edildiğini ayrıca müvekkili tarafından davacıya 02/06/2016 tarihinde 35.099,27 TL’lik mal teslimi yapıldığını, davacıdan toplam 71.329,38TL alacaklı konumunda olduklarını savunarak; davanın yetkisiz mahkemede açılması sebebiyle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddi ile müvekkili lehine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, 01/04/2016 ve 02/06/2016 tarihli fatura konusu malların teslim edildiğinin ispat edilemediği, davacı şirketin davalı şirketten 33.478,61 TL alacağının bulunduğu,davalı yanın yemin deliline dayanmadığından yemin teklif etme hakkının hatırlatılmadığı, davacının talebi ile bağlı kalındığı gerekçesi ile;
-Davanın kabulü ile … … Bankası AŞ … .. verilme, … seri numaralı 30/06/2016 tarihli … … Tic ve San.Ltd.Şti emrine keşide edilen 50.000,00 TL bedelli çekin 32.867,00 TL kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava açıldıktan sonra bu bedelin ödendiği anlaşılmakla İİK’nın 72/6.maddesi uyarınca 32.867,00 TL lik bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı tarafın tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna davalı vekili tarafından;
Davacı tarafça yargılamanın hiçbir aşamasında söz konusu çeke istinaden ödenen paranın iadesi nin talep edilmemiş olmasına rağmen mahkemece bedelin iadesine karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesine ters düştüğünü, davacı ile aralarında yıllar arasında süregelen ticari alım satımı bulunduğuna işleyen bir cari hesap olduğunu davacının haksız alacak talebinde bulunduğuna cari hesaba ilişkin bütün malların davacıya teslim edildiğine bu mallara ilişkin fatura ve irsaliyelerin de davacı tarafa tebliğ edildiğini bunlara davacı tarafın itiraz etmediğini her ne kadar eksik hesap edilmiş olsa da 13.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda alacaklarının bulunduğunun hesaplandığı davacı tarafın defter kayıtlarını sesli olarak eksik tuttuğunu müvekkili şirketin 02.06.2016 tarihli 35.099,27 TL ve 01.04.2016 tarihli 32.580,11 TL tutarlı faturalardan doğan alacağını kasten defterlerine işlemediğini davacı tarafın bu iki faturaya itiraz ettiğini fatura altındaki imzanın kime ait olduğunu bildirmelerini taleb ettiğini müvekkili şirketin her gün onlarca tır … sevkiyatı yaptığını, …’nin en büyük 5 … fabrikası arasında olduğunu, davacı tarafa teslim edilen mallara ilişkin faturadaki imzanın kime ait olduğunu davacı taraf bilmezken kendilerinin bilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ayrıca cari hesaba ilişkin dosyada mevcut ve bilirkişi raporuna esas alınan yer faturaların bazılarının da bu iki fatura gibi kaşe ve imzalı iken bazı faturalarda hiçbir imza dahi bulunmadığını, davacı tarafın bu faturaları kabul etmesine rağmen iki faturayı kabul etmemesinin çelişki oluşturduğunu kötü niyetli olduğuna ayrıca bu faturaları cevap dilekçesinde belirtmelerine ve mahkemeye sunmalarına rağmen davacı tarafı yargılamanın son safhasında bu iki faturaya itiraz etmesinin savunmanın genişletilmesi yasağına ters düştüğünü bu faturalardaki malların davacı tarafa teslim edildiğini tarafım 8 gün içerisinde faturalara itiraz etmemesinin fatura alacağının varlığına delil teşkil ettiğini, defterlerinde bu iki faturanın davacı tarafça kasten kaydedilmediğinden bu dava istirdat davası olup ispat yükünün davacı tarafa düştüğünü, mahkemece eksik inceleme yapıldığını, …. formlarının Vergi dairesinden getirtilmesi gerektiğini, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını Nevşehir mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Yetki, ispat yükü uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında mal satımına dair sözleşme bulunduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 10.maddesi uyarınca sözleşmenin ifa yerinin de yetkili mahkemeler arasında yer aldığı ve sözleşmenin ifa yerinin davacının yerleşim yeri olan Kayseri olması nedeniyle, bu yer mahkemesi de yetkili olduğundan davalının yetki itirazı yerinde değildir.
Mahkemece alınan 13/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ve davalı tarafın resmi evrak ve kayıtlarının incelendiği,2016 yılı davalının defterinde mevcut bulunan 35.099,27TL lik faturanın davacının defterinde mevcut olmadığı,01.04.2016 tarih … nolu 32.580,11TL’lik faturanın da davacı defterinde kayıtlı olmadığı davalının 2016 yılı yevmiye defterinde … nolu sayfada 35.099,27TL fatura bedeli bulunduğu, davalı firmanın düzenlemiş olduğu fatura toplamının 464.457,26 TL olduğu, davacı firmanın ödemelerinin ise 430.256,49TL olduğu davalı firmanın defter, kayıt ve evraklara göre 34.200,77 TL alacağı bulunduğunu bildirmiştir.
14/11/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda da; her iki tarafın kayıtlarında olan faturaların tespit edildiğini asıl rapordan farklı bir kayda rastlanılamadığını, davalı firmanın 35.099,27TL ve 32.580,11TL’lik tek taraflı defterlerde kayıtlı bulunan faturalara konu malların davacı firmaya teslim edildiğine dair yazılı belge sunamaması durumunda davacı firmanın defter kayıt ve evraklara 33.478,61 TL alacağı bulunduğunu, davacı firmaya teslim ettiğine ilişkin yazılı belge sunulması durumunda davalı firmanın defter, kayıt ve evraklara göre 34.200,77 TL alacak tutarı bildirilmiştir.
Uyuşmazlık konusu irsaliyeli faturanın incelenmesinde; 01.04.2016 tarihli Emniyet …-… adına düzenlenen 32.580,11TL irsaliyeli faturada teslim eden …, teslim alan … altına kaşesiz imza atılmıştır. 02.06.2016 tarihli irsaliyeli faturada ise 35.099,27TL tutarlı olup, aynı şekilde imzalanmıştır.
… bankası 02.08.2016 tarihli yazısında …’ın 50.000TL tutarında … ….Şti firmasına keşide ettiği 30.06.2016 vade, 3003948 nolu çekin ilgili firmaca temlik cirosu ile tahsile verilmiş olması sonucu 50.000TL olarak ödemesinin gerçekleştiği bildirilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu olan çek de dahil senetlerin davalıya mal alımı için önceden verildiğini ileri sürüp, bir kısım malların teslim edilmemesi nedeniyle çekin kısmen bedelsiz kaldığını iddia etmiş, davalı taraf ise malların teslim edildiğini bildirmiştir.
Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Öte yandan çek bir ödeme aracı olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Somut olayda olduğu gibi aksinin iddia edilmesi halinde bir başka ifade ile çekin avans olarak verildiği, ancak karşılığında mal teslim edilmediğinin iddia edilmesi halinde ispat yükü malın teslim edilmediğini iddia eden yana düşmektedir. TBK’nın 207. maddesi uyarınca davacının, davalıya, mal alımı için avans ödemesi yaptığının usulüne uygun delillerle ispatının gerektiği, aslolanın peşin satış olup satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu, ödeme aracı olan çekin borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği ve aksini iddia eden ve çeklerin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği ve mal teslim edilmediğini iddia eden davacı tarafından bu durumun yazılı delillerle ve koşulları varsa yemin delili ile ispatı gerekir.
Öyle ise yazılı delil sunmayan davacı yan yemin deliline dayanmış olup davacıya yemin delilinin hatırlatılması gerekirken, mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin, …. sayılı ve 12/04/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 25/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza