Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1568 E. 2021/406 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2017
ESAS-KARAR NO :…

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 17/03/2021
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin … adı altında ticari faaliyetini sürdürdüğünü, iş yerinde satmak amacıyla malzeme aldığı davalı firmaya bu ticari ilişkinin dışında aralarındaki dostluktan dolayı nama yazılı olarak .. .. Şubesine ait toplam 350,000,00 TL tutarındaki çekleri emaneten verdiğini, davalının bu çekleri kendisine ait banka şubelerindeki … çek hesaplarını yüksek göstermek suretiyle kullandığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre bu çeklerin en geç 15/06/2009 tarihine kadar ilgili bankalardan alınarak müvekkiline iadesi yapılacakken bununla ilgili hiçbir işlem yapmadığını, davalıya emanet verilen çeklerin her hangi birinin karşılıksız kalması durumunda ticari itibarının etkileneceğini ileri sürerek dava konusu çekler üzerine ihtiyati tedbir konulması, dava konusu çekler ile ilgili olarak davacı firmanın borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davanın …. açılmasının hatalı olduğunu, yetkili mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, sözkonusu çeklerin taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi sebebiyle verildiğini, bunun ticari defterlerinin incelenmesinden ortaya çıkacağını, menfi tespit istenmesinin davacının kötüniyetini gösterdiğini, belirterek davacının tedbir talebinin reddine, davanın reddine, davacının kötü niyetli olarak menfi tespit davası açması dolayısıyla %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasında mal alımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğu, toplam dava konusu 350.000,00 TL bedelli, 15 adet çek kapsamında 48.592,12 TL kısmın mal alımı sonucunda borç için verildiği, bu miktar için borçlu olunduğu, kalan kısma yönelik mal alımı olmadığının belirtildiği, davalı defterlerinin sunulmadığından incelenemediği, davacının incelenen defterlerinden 2009 yılı defterlerinin kapanış taskinin bulunmadığı, 2010 yılı defterlerinin kapanış tasdikinin bulunduğu, çek bir ödeme aracı olup kural olarak çek verilmekle karşılığı malın veya paranın ödendiğinin karinesini oluşturacağı, aksi durumun keşideci tarafça kanıtlanması gerektiği, davacı tarafın incelenen defterlerinin tek başına bedelsizliği kanıtlamaya yeterli olmadığı, başkaca kanıt sunulmadığından kanıtlanamayan davanın reddine, davalı taraf tazminat isteğinde bulunmuş ise de takiplere üçüncü kişiler tarafından geçildiği, bir kısmı için geçilmediği anlaşılmakla davalının yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine, davanın red gerekçesi de nazara alınarak iade edildiği iddia edilerek konusuz kalan çekler ile ilgili dava kısmı yönünden taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına karar verilerek bu kısım için taraflar yararına vekalet ücreti taktir edilmediği gerekçesi ile;
….nolu 25.000,00 TL bedelli çekler ile ilgili açılan davanın reddine, Davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; davacı yanın ticari ilişki dışında aralarındaki dostluktan dolayı nama yazılı olarak (hatır çeki) vermiş olduğu çeklerin anlaşmaya aykırı olarak iade edilmemesi üzerine bu davanın açıldığı, dava devam ederken davalı şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğini, ticaret sicilden 08.10.2015 tarihinde silinip 13.10.2015 tarihli gazetede yayımlandığı, medeni hakları kullanma ehliyeti sona ereceğinden yargı yerlerinde temsilinin olanaklı olmadığı, davanın esası hakkında hüküm kurulamayacağı, kurulan hükmün de doğru olmadığı, davalı firmanın münfesih olması nedeniyle defterlerini ibraz etmediği, karar vermeye yer olmadığı kararı doğru olmakla birlikte mahkemeye dava konusu devam eden toplam 40.000TL bedelli 2 adet çek kaldığı belirtilmişken esas hakkındaki kararın toplam 115.000,0TL değerinde 5 adet çekle ilgili olarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkemece iki adet çekle ilgili karar verilmesi gerekirken 5 adet çekle ilgili karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı vekilinin şirketin münfesih olması nedeniyle vekilliği sona ermesine rağmen dosyaya 10.05.2017 tarihinde sunduğu, 19.02.2009 tarihli taahhütnameyi yerel mahkemeye sanki biz sunmuş gibi beyanda bulunmuş yerel mahkemenin de bu belgeyi bizim sunduğumuzu kabul ederek değerlendirme yaptığı, oysaki taraflarınca sunulan taahhütnamenin tarihinin 09.01.2009 tarihi olup, münfesih davalı firma vekili tarafından vekillik görevi sona ermiş olmasına rağmen dosyaya sunulan beyanın mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğu bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Öncelikle dava şartlarının değerlendirilmesi hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit, istirdat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı yan istinaf dilekçesi ekinde 13.10.2015 tarihli ticaret sicil gazetesi sunmuş olup, davalı şirketin ticaret sicilinden 08.10.2015 tarihinde yargılama sırasında resen silindiğine dair ilan bulunduğu görülmüştür.
Bilindiği üzere taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hâk) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Davacının gerçek kişi ise sağ olması, tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin bulunması taraf ehliyetiyle ilgili olup 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarındandır. Dava şartlarının varlığının yargılamanın her aşamasında aranması gerekir. HMK’nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir ise de; aynı maddenin ikinci cümlesinde dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddedilebileceği hükmü getirilmiştir. Bilindiği üzere ticaret ortaklıklarının tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişinin, tüzel kişiliğinin sona ermesi durumunda taraf ehliyeti de son bulur.
Bu durumda mahkemece, davalı şirketin sicilden terkin edilip edilmediği araştırılıp sicilden terkin edildiğinin anlaşılması halinde; davalı şirket tüzel kişiliği bulunmamakta ise de ticari şirketlerin ve kooperatiflerin mahkemeden ihya kararı alarak tekrar tüzel kişiliklerini kazanmaları ve bu haliyle dava şartlarından olan taraf ve dava ehliyeti noksanlığının HMK’nın 115/2. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca giderilmesi mümkündür. Mahkemece, bu konuda davacıya makul ve kesin süre verilmesi, verilen kesin süre içerisinde ihya davası açılmaması ya da açılan davanın reddedilmesi halinde eldeki davanın usulden reddedilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesinin kaldırılarak mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre sair istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2- Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin….Karar sayılı ve 22/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 17/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza