Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1477 E. 2021/364 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : …. HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2018
ESAS-KARAR NO : ….

….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalının Ankara 13.İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosya ile müvekkili olan şirket aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığını, takibe konu senedin bedelinin tümünün müvekkili şirket tarafından ödenmiş olduğunu, davalının senedin vade tarihinde şirketlerinin avukatı olması nedeniyle bu durumu bildiğini, senedin bedelsiz kalmış olduğunu, ödeme sonrası senedi vekil olarak davalının aldığını, ancak senedi kendilerine teslim etmeyerek ciro yolu ile edinip takip yaptığını, davalının senedin lehdarı olan … yetkilisinin kızı olduğunu, bu durumları bildiğini, arada çıkan anlaşmazlıklar sonrası senedi kendilerine vermeyip takibe koyduğunu bildirerek, bu senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, %20 kötü niyet tazminatın ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesine açmış olduğu…. esas sayılı dosyada farklı vakıalar ileri sürüp,bu dosyada farklı vakıalar ileri sürerek takibe konulan kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığını ileri sürdüğünü, ihtiyati tedbir kararına verilmesine yönelik talebin reddine karar verilmesini, davacının senet bedelini ödediğine dair herhangi bir yazılı delil sunmadığını, davacının cirantalar arasında şahsi def’i olarak ileri sürülecek hususları kendine karşı ileri sürdüğünü, cirantaların isim ve imzalar arasındaki şerhler ve kayıtların senedin arkasına yazıldığını, senedin arkasında yer alan şerhler, senet bedelinin keşidecisi tarafından ödendiğine dair delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, senedin arkasındaki hukuki ilişkiye konu olan şerhin üzeri çizilerek düzeltilmiş olduğunu, “senet bedeli, keşideci tarafından nakden ödenmiştir” ibaresinden kasıt, senede konu nakit bedelin ciranta tarafından lehtardan tahsil edildiği mi yoksa ciranta tarafından lehtara nakit para olarak verildiği mi hususunun tartışmalı olduğunu, davacının senetteki bedele ve imzaya itiraz etmediğini, davanın reddedilerek, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı ile senet lehtarı arasında danışmanlık hizmet sözleşmesinin fesholmuş olması nedeniyle aralarındaki hukuki ilişkinin son bulduğu, bu hususla ilgili olarak Ankara 1. ATM’ye dava açtıkları, davalı …’nun davacının avukatı olarak sözleşmelerde isminin bulunduğu, davacı tarafın duruşmalardaki birbirini doğrulayan ve istikrarlı beyanlarında …’nun … Danışmanlık firmasının yetkilisi olan …’nun kızı olduğunu, danışmanlık sözleşmesinin son bulması nedeniyle avukatları olan …’nun vekalet ilişkisini sonlandırarak kendisinde bulunan şirketlerine ait belgelerin iadesini istediklerini, bedelini ödemiş oldukları senedin …’nda olduğunu, davalının bedeli ödenmiş olan senedi icra takibine konu ettiklerini ileri sürmüş mahkemece de mahkeme kasasına alınan senet üzerinde yapılan incelemede senet bedelinin ödenmiş olduğu, bu hususla ilgili olarak senet bedelinin nakden ödendiğine ilişkin yazı olduğunu, yazının daha sonra başka bir kalemle üzerinin çizilmiş olduğu dikkate alınarak icra takibine konulan senedin bedelinin ödendiği gerek toplanan deliller gerekse senet üzerindeki bedelin ödendiğine dair yazı dikkate alınarak davacının bu senetten dolayı davalıya borcunun olmadığı gerekçesi ile açılan davanın kabulüne, Ankara 13. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı icra dosyasında icra takibine konulan 30/10/2013 vade tarihli 16/08/2013 düzenleme tarihli 150.000,00TL’lik senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bedelsiz senedi icra takibine konu ettiği gerekçesiyle davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilerek 30.000,00TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesinin gerektiği belirtilerek;
-Davanın Kabulüne, davalı tarafından davacı aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı icra dosyasında icra takibine konulan 30/10/2013 vade tarihli 16/08/2013 düzenleme tarihli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, İİK’nun 72. maddesi gereğince %20 kötü niyet tazminatına hükmedilerek 30.000,00 TL kötü niyet tazminatına davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna davalı vekili tarafından;
Davacı yan dava dilekçesinde davaya konu senedin vadesinden sonra tamamının ödendiğini, ödemenin ise ödeme tarihinde davacı şirketin avukatlığını yürüten müvekkili davalı Av…. eliyle yapıldığını, ödemelerin 25.000+50000 TL kısmı için 2 adet makbuz alındığını, kalan 75.000 TL ‘nin ise elden ödendiğini, buna karşın müvekkili davalı Av. …’nun senedi davacıya iade etmediğini, iade etmediği için 11/06/2014 tarihinde azledildiğini sonrasında da davaya konu takibi kendi adına açtığını ve kötü niyetli olduğunu iddia ettiği, davacı yanın davaya konu senede ilişkin ödeme makbuzu olarak mahkemeye sunduğu 2 adet makbuzun tarihlerinin 23/06/2014-50.000TL, 02/07/2014- 25.000TL olması karşısında, 11/06/2014 tarihinde davaya konu senedin ödenmesine karşın iade etmemesi sebebiyle azledildiği iddia edilen avukatın azilden 12 ve 21 gün sonra iki farklı tarihte yapılan ödemelerden sorumlu tutulamayacağı, senedi ciro yoluyla devraldığı, senet elinde olmayan davacının senedin ödendiği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebileceği, senedin arka yüzündeki ve cirantalar arasında bulunan, üzeri paraflanan hatalı kaydın yerel mahkemece verilen kararın aksine, senet bedelinin davacı yanca ödendiği sonucunu ortaya koymayacağı, …’ndan alacaklı olduğunu yalnızca kendisinin ileri sürmediği, delil olarak sunulan tarafları farklı olan bir başka protokolde dava dışı 3.kişilerin de bu alacak konusunu kabul ettikleri, …’nun alacağını …’na temlik etmesine muvafakat ettikleri, sunulan makbuzların hangi senede ilişkin olduğunun, ödemeyi alanın müvekkili olup olmadığının bilirkişi raporu ile belirlenmediği, asıllarının dosyaya sunulmadığı, çünkü üzerindeki yazıların sonradan yazılmış olabileceği, 75.000,00TL bu ödeme makbuzlarından başka ödemeye dair belge sunulmadığı, davacı yanın delil olarak sunduğu başka senetlerle ilgili makbuzlarda … çift imza ile tahsil alındığını belirttiği, davacı yanın senedi ödemiş olması halinde senedin aslını teslim alacağı, nakten tahsil edilmiştir şerhine tarih yazılacağı, … çift imza ile yetkili her iki ortağı tarafından senedin arka yüzüne ve makbuza imza atılacağını, üzeri çizili senet arkasındaki kaydın sebebinin … ve … arasındaki hukuki ilişki olup, davacının borcunu ortadan kaldırmayacağı, ayrıca mahkemece sözleşmede davacı yanın avukatı olarak isminin bulunduğu belirtilmişse de böyle bir sözleşme olmadığı, olmayan delil üzerinden gerekçe yazıldığı, İİK’nin 72. maddesi uyarınca davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilebilmesi için, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının icra dosyasında infaz edilmiş olması gerektiği, oysa tüm dosya kapsamında tedbir kararının infaz edilmediği, adresini değiştirerek faal olmayan bir adresi şirket merkezi olarak gösteren ve bu sebeple haciz işlemlerinin gerçekleşmesini engelleyen davacı yararına %20 kötü niyet tazminatı hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, dava dışı cirantadan müvekkil davalının alacaklı olduğuna ilişkin tüm yazılı delilleri mahkemeye sunmuş olmasına rağmen, deliller incelenmeksizin verilen kararın kaldırılması gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu senet bedelinin ödenip ödenmediği, kötüniyet tazminatı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senedin bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı Şirket ile dava dışı … arasında ilk olarak 05.07.2013 tarihli yapılan danışmanlık hizmet sözleşmesinde; Yenimahallede bulunan … tarafından ihalesi yapılacak olan …. arsa payı karşılığı inşaatı işinde iş ortaklığı yapacak uygun firmanın bulunması ve işverenle iş ortaklığının tesis edilmesi olduğu, 3. maddede ücretin tutarı ve ödeme şeklinin belirlendiği buna göre ihalenin işveren üzerinde kalması halinde danışmana KDV hariç toplam 1.500.000 TL ödeneceği bu bedelin yüzde onuna karşılık gelen 150.000,00TL’nin 75 bin TL’sinin 22.07.2013 tarihinde 75 bin TL’sinin 30.07.2013 tarihinde danışmana ödeneceği belirtilerek ödeme tarihleri de 30.10.2013 – 30.11.2013 ve 30.12.2013 tarihinde 450.000’er TL olacağı, ihalenin alınamaması halinde 150.000,00TL dışındaki ödemelerin hükümsüz kalacağı bildirilmiştir.
16.08.2013 tarihli ek protokollerde de 05.07.2013 tarihinde düzenlenen danışmanlık hizmet sözleşmesinin 3. maddedeki ödeme koşulları değiştirilerek vade tarihleri 30.09.2013, 15.10.2013 ve 30.10.2013 olan 150.000,00TL tutarlı bonoların sayıldığı, dava konusu senetle aynı vadeli senedin 3. sırada belirtildiği ve bu senetlerin protokolün imzalanması ile birlikte danışman firmaya işveren tarafından teslim edildiği belirtilmiştir.
Bu kapsamda devamında dava dışı…. ile … … arasında düzenlenen 30.09.2013 tarihli Danışmanlık Hizmet Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin konusunun …. ihale edilen…sayılı taşınmazlardaki imarsız arazi üzerine arsa payı karşılığı inşaat usulü ile anahtar teslimi yapım işlerinde işveren ile taşeron arasında veya işveren ile ortaklık yapabilecek firma arasında anlaşmanın sağlanması olduğu, 2.maddede danışman firmanın görevi olarak anılan işe ait işveren ile taşeron arasında taşeronluk anlaşmasının düzenlenmesi işinin danışman tarafından sağlanacağı;
Sözleşmenin ödeme şartlarının belirtildiği 3- A) maddesinde işveren ile taşeron arasında veya işveren ile ortaklık yapabilecek firma veya işveren ile idare … arasında sözleşmenin imzalanmaması halinde, düzenlenen 150.000,00TL tutarındaki 01 no’lu senedin geçerli olduğu, bu senet dışındaki sözleşmenin B) maddesinde sayılan diğer senetlerin geçersiz olduğu 01 nolu senedin 50.000,00 TL’sinin işverence danışmana nakten ödendiği, kalan 100.000,00 TL’nin nakden ödenmesi anında diğer senetlerin işverene aynen iade edileceği, iade edilmemesi halinde bu senetlerden danışman firma ortaklarının şahsen sorumlu oldukları, sözleşmenin 3- B) bendinde senetlerin sayıldığı bunlar arasında 3.sırada dava konusu 30.10.2013 tarihli 150.000,00 TL tutarlı senedin yer aldığı, sözleşmenin danışman … adına … ve … tarafından imzalandığı görülmektedir.
Öte yandan 30.09.2013 tarihli sözleşmenin 3.maddesinin son paragrafında ”Yukarıda belirtilen senetlerle ilgili işbu sözleşme tarihinden önce yapılan tüm sözleşme ve protokoller geçersiz olup taraflarca karşılıklı imha edilecektir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yeni …. Şti.’nin … Şirketine 11.08.2014 tarihli gönderdiği ihtarname ile; 30.09.2013 tarihli sözleşmede 2.maddede danışman firmanın görevlerinin belirtildiği, idare ile yapılan sözleşmenin imzalanmasından bu yana taşeron temini hususunda edimi yerine getirmediği, aynı sözleşme kapsamında verilen senetlerin karşılıksız kaldığı, sözleşmenin feshi ile sözleşme kapsamında peşin ödenen 150.000,0TL ile taraflarına verilen ve ödenen 30.09.2013, 15.10.2013 vadeli 150.000,0TL tutarlı senetlerin tamamı, 30.10.2013 vade tarihli bonoya dayalı olarak da bedele mahsuben ödenen 75.000,0TL nin 3 gün için de istirdatı ve senedin iade edilmesi, aksi halde dava açılacağı bildirilmiş, 13.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İhtar sonrası bu sözleşme nedeniyle 17.09.2014 tarihinde Ankara 1.ATMnin 30.04.2015 tarih,…. sayı ile görülen alacak davasının açıldığı; davacı ….. tarafından … ….. karşı davalıca üstlenilen işlerin bedeli olarak bir kısım senetlerin bedeli ödenip iade alındığını, ödeme makbuzlarının sunulduğunu, ancak işlerin yerine getirilmediğinden ödenen senetlerin karşılıksız kaldığını, ayrıca dava dilekçesinde “ Ayrıca 30.10.2013 vade tarihli 150.000 TL bedelli senedin ise 75 bin TL’lik kısmı davalı şirkete ödenmiş fakat davalı şirket tarafından senet tarafımıza teslim edilmemiştir sözkonusu senete dair yapılan ödemeler 02.07.2014 tarihli 25000 TL’lik ve 23.06.2014 tarihli 50.000 TL’lik makbuzlarla sabit olduğu” nu ileri sürüp ödenen bedelin iadesi ile sözleşmenin iptalini istemiş, mahkemece davacı ile dava dışı … arasında adi ortaklık ilişkisinin olduğu, adi ortağın muvafakatı alınmadan bu davanın açılmış olması nedeniyle taraf ehliyeti yokluğundan reddedilmiştir. Tarafların temyiz etmemesi üzerine 20.11.2015 tarihinde kesinleştiği şerhi düşülmüştür.
Ankara 1.ATM’nin 30.04.2015 tarih, … Esas sayılı dosyasına davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesinde 30.09.2013 tarihli danışmanlık hizmet sözleşmesi ile ilgili ödeme şartları maddesi irdelenerek, cevap dilekçesinin 5.sayfasında; “8-Davacı yan 05. 07. tarihli sözleşmeye istinaden tarafımıza verdiği senetlerden 30.09.2013, 15.10.2013 tarihli 2 adet senedi ödemiş senetler davacı yana teslim edilmiştir. ancak 30.10.2013 tarihli 150.000 TL bedelli senede karşılık 75000 TL ödediğinden bu ödemeye ilişkin makbuz imzalanmış senet iade edilmemiştir” dedikten sonra devamla 05.07.2013 tarihli sözleşme gereğince henüz tahsil edemedikleri 975.000TL bakiye alacağı bulunduğunu, dolayısıyla her bir sözleşmeye istinaden aynı vade ve bedelli başka başka senetler mevcut olup davacı yanın dava konusu ettiği senetlerin 30.09.2013 tarihli sözleşmeye istinaden ödendiğini ispat edemediğini bildirmişlerdir. Davacı yan bu savunmaya karşılık 30.09.2013 tarihli Sözleşmenin 3. maddesinin B bendinin danışmana teslim edilen Senetler kısmında açıkça “…Yukarıda belirtilen senetlerle ilgili işbu sözleşme tarihinden önce yapılan tüm sözleşme ve protokoller geçersiz olup taraflarca imha edilecektir” hükmünün bulunduğu, Bu nedenle sözkonusu senetlerin 05.07.2013 tarihli sözleşmeye dayanmasının olanaksız bulunduğunu bildirmiştir.
Davaya konu Ankara 13.İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasında yapılan incelemede; alacaklı … tarafından borçlu …. aleyhine 28.10.2016 tarihinde 150.000,00TL’lik bono+ 48.115,07TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 198.115,07TL alacak için kambiyo takibi yapıldığı, takibin dayanağının 16/08/2013 tanzim tarihli 30/10/2013 vade tarihli 150.000,00TL’lik bono olduğu görülmüştür. Ödeme emri 31.10.2016 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir.
Davaya konu bononun incelenmesinde; 30/10/2013 vade tarihli ve 150.000,00 TL miktarlı olarak düzenlendiği, düzenleme tarihi olarak 16/08/2013 tarihinin yazılmış olduğu, alacaklının lehdar …, ödeyecek kişinin …- …. kaşesi olduğu, senedin arkasında … kaşesinin ve iki ayrı imzanın bulunduğu, senedin arkasında senet bedeli nakden alınmıştır yazısı ve …’nun imzasının bulunduğu, bu ibarenin üzerinin çizildiği, … tarafından senedin daha sonra davalı …’na ciro edildiği, ödeme makbuzlarının vadeden sonraki tarihli olduğu anlaşılmaktadır.
05.08.2013 tarihli imza sirkülerinde … için her hususta şirket kaşesi veya unvanı altında kullanacağı müşterek imzaları ile … ve … temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.
Danışmanlık Sözleşmesini … adına yetkili olarak davalının babası …’nun da imzaladığı görülmektedir.
11.11.2013 tarihli protokol … ile …….. arasında …. parselde (danışmanlık hizmeti sözleşmesinin de konusu olan) kat karşılığı inşaat yapımı işinde inşaat sözleşmesinin imzalanması halinde vekil olarak verilecek vekalet ücretine ilişkin düzenlenmiştir.
Davacı …. ve diğerleri ile … tarafından davalı …’ na gönderilen 15.08.2014 tarihli ihtarnamede; ” Şirketlerimizin ve şahsımın avukatlığını yaptığınız 2013 yılı içinde iş programı yapmak üzere tarafınıza özel yetki verilmiştir.Iş bu yetki belgesindeki şirket ünvanları kendi el yazınız ile hazırlanmıştır isimleri yazılı olan şirketlerimizin her birinin ticari ünvanı yazıldıktan sonra üstü ara ara boş bırakılarak tek bir sayfa halinde yetkili olarak tarafından imzalanmış belge aslı tarafınıza teslim edilmiştir… şirketlerimizin taraf olduğu anlaşmalar da şirket menfaatleri yerine karşıya nın yararına olan hükümlerin yer alması nedeniyle yüksek meblağlarda zarara uğradığımız Sizce de malum dur özellikle babanızın hissedarı ya da yöneticisi olduğu sizin de 30.07.2013 tarihine kadar ortağı olduğunuzu sonradan öğrendiğimiz … Danışmanlık limited şirketi ile yapılan anlaşmalar tarafınızdan hazırlanmıştır… yan tutucu davranışlarınızın tespiti üzerine tüm vekillik lerden azledildiniz… ihtarnamenin tebliğini müteakip belirtilen belge aslı ile tüm evrak ve dökümanları iadesi istenilmiştir.”
Davacı Şirket yetkilisi … tarafından 11.06.2014 tarihinde de davalı … azledilmiştir.
03.09.2014 tarihinde, taahhütün yerine getirilmemesi nedeniyle ödenen senet bedellerinin istirdatı için düzenlenen ihtarname ile de; …… Şirketine protokol başlıklı tarihsiz sözleşme yapıldığını, imarla ilgili danışmanlık hizmeti karşılığında taraflarına 30.09.2013, 15.10.2013 ve 30.10.2013 olan 150.000TL tutarlı bonolar verildiğini, taahhüt edilen işin yapılacağı inancı ile 30.09.2013, 15.10.2013 vadeli 150.000TL tutarlı senetlerin tamamı, 30.10.2013 vade tarihli bonoya dayalı olarak da 75.000TL olmak üzere toplam 375.000TL ödendiğini, senetlerin teslim alındığını, protokole uyulmadığından ödenen 375.000TL’nin iadesini, 30.10.2013 vade tarihli 150.000TL bedelli senedin iptaline aksi halde menfi tespit davası açılacağını bildirmiş, … Şirketine 09.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Bilindiği üzere kambiyo senetlerinde mücerretlik(soyutluk) ilkesi geçerli olup, diğer yandan kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacakların mücerretliği bunların asıl borç ilişkisinden tamamen ve her yönden kopmuş olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır (Prof. Dr. Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku 2.Baskı Sayfa 376-377).
Nitekim mücerretlik ilkesi senedin el değiştirmesi tedavülü halinde söz konusu olacaktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt ilişkinin tarafı ise bu alt ilişkiden doğan defiler ona karşı ileri sürülebilir (Mahmut Coşkun Kıymetli Evrak Hukuku 3.Baskı Sayfa 69).
Kambiyo hukukuna ilişkin bu genel ilkeler 6102 sayılı TTK’nun 778.maddesinin atfıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. ” şeklinde ifade edilmiştir.
Buna göre kural olarak mücerretlik ilkesi gereğince keşideci ile hamiller arasında temel ilişki bulunmayan durumlarda kişisel defiler hamile karşı ileri sürülemez.
Senedin bedelsiz olduğu, temel bir borç ilişkisine dayanmadığı hususu kişisel defilerden olup, kural olarak senet hamiline karşı keşideci tarafından ileri sürülemeyecektir. Ancak maddede belirtildiği üzere hamil, senedi iktisap ederken senedin bedelsiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ve buna rağmen borçlunun zararına hareket etmiş ise senedin mücerretliği ve iyiniyetli hamil olduğu ilkesine dayanamayacaktır.
Yukarıda da belirtildiği gibi bono sebepten mücerret olduğundan, davacı borçlu bono bedelini ödediğini yazılı delillerle ispatla yükümlüdür.
Tüm bu bilgilerin ışığında somut olaya bakıldığında;
Mahkemece, dava konusu senedin arkasında yazılı olan “senet bedeli nakten alınmıştır, …” ibaresinin üzerinin farklı kalemle çizildiği, senet bedelinin ödenmiş olduğu benimsenerek dava kabul edilmiş ise de; dosya kapsamı ile bağdaşmayan bu gerekçe ile davanın kabulüne dair hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davacı taraf bu senede ilişkin gerek gönderilen ihtarlarda gerekse 30.09.2013 tarihli danışmanlık sözleşmesinin feshini de içeren Ankara 1.ATMnin 30.04.2015 tarih, …. Esas sayılı dosyasında 75.000,0TL ödeme yaptığını bildirmiş, 17.11.2016 tarihinde eldeki davayı açarken de kalan 75.000,0TL’nin de elden ödendiğini belirtmiştir.
Belirtilmelidir ki davacı yanın senedin kalan tutarını elden ödediği iddiası kanıtlanmış değildir.
Öte yandan Ankara 1.ATM’nin 30.04.2015 tarih, …. Esas sayılı dosyasının davalısı olan …, taraflar arasında başka sözleşmelere dayalı aynı tarihli aynı tutarlı başkaca senetler olduğunu, dava konusu edilen senedin 05.07.2013 tarihli olan danışmanlık sözleşmesi gereği verildiğini savunmuş ve 30.10.2013 tarihli senede istinaden 75.000,0TL ödeme yapıldığını karşılığında makbuz imzalanıp verildiğini, senedin tamamı ödenmediğinden senedin iade edilmediğini savunmuştur.
Ne var ki davacının bu savunmaya cevabında da belirttiği üzere taraflar arasında düzenlenen 30.09.2013 tarihli danışmanlık sözleşmesinin 3.maddesinin B bendinin danışmana teslim edilen ve dava konusu senedin de belirtildiği senetler kısmında açıkça “…Yukarıda belirtilen senetlerle ilgili işbu sözleşme tarihinden önce yapılan tüm sözleşme ve protokoller geçersiz olup taraflarca imha edilecektir” denildiğine göre davaya konu edilen senedin en son düzenlenen 30.09.2013 tarihli sözleşme kapsamında verildiği kabul edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nin 778.madde yollamasıyla bonoda da uygulanacak olan 709.maddesinde; “(1) Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir. (2) Hamil kısmi ödemeyi reddedemez. (3) Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmektedir.
Senet yetkili hamil olan davalı elinde olup, davacı taraf senedi elinde bulundurmamaktadır. Kural olarak alacaklı senedin tamamının ödenmesi halinde senedi iade ile yükümlüdür.
Bu kapsamda davacı tarafça dosyaya sunulan ödeme makbuzlarının incelenmesinde; 23.06.2014 tarihinde ödeme yapan….. tarafından … parayı alan “son 150.000TL’lik senede istinaden” yazılı olduğu, 50.000TL ödeme; yine 02.07.2014 tarihinde de … yetkililerinden …’a ” 150.000TL’lik 3 nolu 30.10.2013 vadeli senede istinaden ödenen” yazılı 25.000TL tutarlı makbuz olduğu görülmektedir.
Her ne kadar bu makbuzların asılları dosyaya sunulmamışsa da Ankara 1.ATMnin 30.04.2015 tarih, … Esas sayılı dosyasının davalısı olan ödeme yapılan … tarafından sunulan cevap dilekçesinin yukarıda bahsedilen savunmasında 30.10.2013 vadeli senede istinaden 75.000,00TL kısmi ödeme yapıldığı ve makbuz verildiği kabul edildiğinden ve davalı …’nun da … yetkililerinden …’nun kızı olması nedeniyle bu ödemeyi -keşidecinin senedi ciro yoluyla devralan ciranta ve hamillere karşı sahip olduğu kişisel defileri ve bedelsizliği bildiği veya yakın akrabalık ilişkileri nedeniyle- bilebilecek durumda olduğu değerlendirilerek senedin 75.000,00TL’sinin ödendiğini bildiği bu nedenle davalının bu kısım yönünden iyi niyetli hamil olamayacağından bu tutardan davacının sorumlu olmadığı, davalının bu kısım yönünden kötüniyetle takipte bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Senet üzerindeki tahsile dair yazının, alacaklı … Şirketinin yetkilileri olan … ve … tarafından müşterek imzaları ile değil, tek başına … imzası ile yazıldığı, bu nedenle … yönünden geçerli olmadığı, bu nedenle şirketi bağlamayacağı, yazıyı yazan … yönünden ise, tahsile dair yazının çizilerek usulüne uygun imzalanıp geçersiz hale getirilmiş olduğundan senet bedelinin tahsil edildiği kaydına itibar edilmesi doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine, buna göre davanın kısmen kabulü ile dava konusu 30.10.2013 vade tarihli 150.000,00TL bedelli senedin 75.000,00TL lik kısmından davacının borçlu olduğu, bu miktar üzerinden davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi, kalan tutardan sorumlu olmadığına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE;
2)Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.02.2018 tarih,…. sayılı kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2)1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
Davalı tarafından davacı aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibine konu edilen 30/10/2013 vade, 16/08/2013 düzenleme tarihli, 150.000,00.-TL tutarlı senedin 75.000,00.-TL’lik kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK’nun 72.Maddesi gereğince kabul edilen tutar üzerinden %20 kötü niyet tazminatına hükmedilerek 15.000,00.-TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair istemin reddine,
3-Alınması gerekli 5.100,00.-TL harçtan peşin alınan 2.561,63.-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.538,37.-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 4.550,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen kısım yönünden davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.550,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 147,70.-TL ( başvurma harcı, posta gideri ve v.s.masraf olmak üzere) yargılama giderinin kabul/ret oranına göre 73,85.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve karar kesinleşince yatıran davalıya iadesine,
4)İstinaf eden davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6)HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7)Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1.maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır