Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1411 E. 2021/1476 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : ……. (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2018
ESAS-KARAR NO :……
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin toplam 40.144,41.-TL bedelli faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili için girişilen takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini beyanla davalının takibe itirazının iptali ile % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının borçlusu olduğu icra dosyalarından 3. şahıs olarak müvekkil şirket nezdinde doğmuş hak ve alacakları üzerine haciz konulduğunu, icra dosyalarını bir kısım ödeme yapıldığını, davacı şirket hakkında iflas erteleme kararı ile birlikte takiplerin durdurulması kararı verildiğini, davacının alacakları üzerine konulan hacizlerin kaldırılmadığını, iflas erteleme sürecinde davacının icra takibi yapmakta ve itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacı şirkete iflas erteleme davasında kayyum atandığını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacı hakkında Ankara 13.ATM’nin …. Esas sayılı dosyasında iflas erteleme davası açıldığı ve davanın halen derdest olduğu, yargılama sırasında davacı şirkete kayyum atandığı, davacı şirketin faal olduğu, dava konusu icra takibinde alacaklı sıfatının bulunduğundan açılan itirazın iptali davasında aktif dava ehliyeti bulunduğu bu nedenle davalı vekilinin husumet ehliyetinin bulunmadığına yönelik savunmasına itibar edilmediği, ispat külfetinin davacıda olduğu, davalı icra takibinde iflas erteleme davasında verilen tedbir kararı bulunduğu ve davacının alacağı üzerine haciz ihbarnameleri ile haciz konulduğunu belirttikten sonra borcun tamamına itiraz ederek takibin durdurulduğu, taraflar arasında icra takip dayanağı olan faturalara konu malın davacı tarafından davalıya teslim edildiği, faturalara konu alacağın miktarı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılarak tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılması yoluna gidilmediği, davacının davalıdan olan alacakları üzerine haciz konulmuş olması alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sebep olmadığından davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği, davacının takibe konu alacağının varlığını usulüne uygun delillerle ispatladığı, davalının takibe itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden davacı lehine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili, davacının kötü niyetli olarak Ankara 13. ATM iflas erteleme davasında verilen tedbir kararından sonra müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, İİK 179/a maddesi uyarınca, iflas erteleme davasında şirket yönetim kurulunun yerine geçmek üzere mahkeme tarafından şirkete bir kayyım atandığını, kayyımın veya onun vekil tayin ettiği vekil eliyle icra takibinin başlatılması ve davanın açılması gerekirken, kayyımın haberi dahi olmadan iflas erteleme davasından önce vekalet verilmiş vekil tarafından bu davanın açılmasında aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davacının davalıdan olan alacağı hacizli iken alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla kayyımın ve iflas erteleme kararı veren mahkemenin bilgisi olmadan müvekkil şirketten hacizli olan alacağının tahsilini istediğini, iflas erteleme davası sonunda ya davacı şirket hakkında iflas kararı verilecek ya da iflasın kapanmasına karar verileceğini, iflas kararı verilmesi halinde, alacak iflas masasına ödenecek, iflasın kaldırılmasına karar verilmesi halinde ise, haciz alacaklılarına ödeme yapılacaktır. Her iki durumda da davacı şirkete ödeme yapılma ihtimali bulunmadığından, Mahkemenin davacı şirket yararına eda (tahsil) hükmü kurması hukuka aykırı olduğunu, iflas erteleme davasında verilen tedbir kararı ile davacı şirket hakkında borçlu sıfatıyla başlatılmış icra takipleri durdurulduğunu, ancak davacının borçlu olduğu icra dosyalarından müvekkil şirketten olan alacaklarına konulan hacizler kaldırılmadığını, takiplerin durması, takibin bulunduğu aşamada kalması anlamında olup, hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmadığını, takipler durduğu için haciz alacaklarına ödeme yapılamadığını, iflas erteleme kararı veren Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. esas sayılı dosyasından, davacı şirketin müvekkil şirket nezdindeki alacaklarına konulan hacizlerin kaldırılması yolunda bir karar verilmeden müvekkil şirket hakkında hacizli olan alacağın tahsili için icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının, müvekkil şirketten olan alacakları üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasıyla ilgili iflas erteleme davasının görüldüğü mahkemeden talepte bulunup karar almadan ve iflasın ertelenmesi süreci sonuçlandırılarak şirketin iflasına ya da iflasın kaldırılmasına yönelik verilecek kararı beklemeden ve şirkete atanan kayyımın verdiği dava genel vekaleti olmadan adeta alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla önceki vekili aracılığıyla hacizli olan alacağın tahsiline kavuşması hem alacaklıları mağdur edecek hem de müvekkil şirketi iki kez ödeme yapma garabetiyle karşı karşıya bırakacaktır. İstinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davalının takibe konu edilen faturalardan ötürü borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir,
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle davalı yanın savunmalarından ve dosya kapsamından takibe konu faturalar nedeni ile borçlu olduğunun anlaşılmasına, bu borcu ödediğini ispat edememiş olmasına ve davacı şirketin alacağı yönünden yapılan takip ve davalarda şirketi temsile yetkili yönetimin temsile yetkisinin devam ediyor olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.742,26.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 685,56.-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.056,70.-TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…
….