Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1240 E. 2021/545 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2017
ESAS-KARAR NO : …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilleri aleyhine davalı tarafından Konya 14.İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, müvekkili …. ile davalı arasında ticari faaliyetler kapsamında müvekkilinin tüm ödemelerini yaptığını, davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili …. davalıdan aldığı ürünlere zam gelir endişesi ile ödemeleri fazla fazla gönderdiğini, müvekkili tarafından gönderilen fazla paralara ait malları isteyince alacaklı davalı …’un elindeki bonoları kötüniyetli olarak işleme koyduğunu belirterek müvekkillerinin icra takibi nedeni ile davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı borçlu … ve …’ya ödeme emirlerinin 30/04/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak bu dava açılıncaya kadar davacıların herhangi bir şekilde borçlarına itiraz etmediklerini, davacılar ile müvekkili arasında önceden süregelen ticari ilişki bulunduğunu, davacıların 2014-2015 yılları içerisinde müvekkilinden fatura karşılığında mal aldığını, dosya kapsamına sunulan ödeme dekontlarının daha önceden alınan mallara dair yapılan ödemeler olduğunu, dekontlarda bonolara ilişkin herhangi bir açıklamanın yer almadığını, davacıların müvekkiline ait ticari defterler kapsamında 51.040,00 TL borçlu olduklarını bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı …’nun kendi ticari defter ve kayıtlarına göre 51.040,00 TL borçlu olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne, koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacılar vekili tarafından;
Her ne kadar Mahkeme gerekçesinde müvekkiline ait ticari defterlerde borç kaydının bulunduğundan bahsedilmiş ise de dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere mahkemenin değerlendirmesinin yanılgılı olduğu, müvekkili olan davacıların daha önceden resmi nikahlı olarak evli oldukları, müvekkilli ….’nin boşandıktan sonra tek başına ticari faaliyete başladığı ve davalı yanca iki ilişkinin birlikte değerlendirilerek icra takibinin yapıldığı, davalı tarafın tek başına düzenlediği faturaların lehine delil olmasının mümkün olmadığı, davalı tarafın ticari defterlerinde bonolar ile ilgili kayıt bulunmadığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmadığı, bir kısım denoktların .. … istenmesi talep edilmiş olmasına karşın mahkemece eksik araştırma yapıldığı;
Katılma yoluyla istinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece reddedilen kısmın ihtiyati haciz giderleri, vekalet ücreti, işlemiş faiz ve komisyon alacağına ilişkin olduğu, red kararının yerinde olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık takibe dayanak bonolar kapsamında davacıların davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bedelsizlik iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Konya 14. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinden davalı tarafından davacılar aleyhine 51.040,00 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 56.309,17 TL alacağın tahsili talebi ile kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi yapıldığı, takipte davacı borçlular yönünden miktar bakımından herhangi bir ayrım yapılmadığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak bono fotokopilerinin incelenmesinden 03.04.2013 tanzim 03.03.2015 vade tarihli 17.000,00 TL bedelli bononun davacı … tarafından keşide edildiği, diğer davacı …’nin avalist olarak bonoyu imzaladığı, lehdar hanesinde ise davalının isim ve imzasının yer aldığı, bonoda malen ya da nakden kaydının yer almadığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak 29.01.2014 tanzim 28.02.2014 vade tarihli 18.770,00 TL bedelli bono ile 28.01.2014 tanzim 09.02.2014 vade tarihli 15.270,00 TL bedelli bonoların davacı … tarafından davalı lehine düzenlendiği, bu bonolarda ise davacı …’ın sıfatının bulunmadığı, ancak davalı tarafından bu bonolar nedeni ile de davacı … hakkında takip yapıldığı ve davacı …’in bu bonolardan dolayı borçlu olmadığına karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından mahkemece davacı … yönünden bu bonolar nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Taraflarca takibe dayanak bonoların mal alışverişinden kaynaklanan ticari ilişki kapsamında verildiği hususu ihtilafsızdır.
Takibe dayanak 29.01.2014 tanzim 28.02.2014 vade tarihli 18.770,00 TL bedelli bono ile 28.01.2014 tanzim 09.02.2014 vade tarihli 15.270,00 TL bedelli bonoların üzerinde cinsi, miktarı, fiyatı ve tutarı belirtilen mallar karşılığında teslim edilen mallar üzerine bu bonoların tanzim edilerek davacı … tarafından davalıya verildiği, davalı … tarafından anılan malların teslim edildiği hususunun bu şekilde ispat edildiği anlaşılmaktadır. Davacı … tarafından anılan bonolar nedeniyle ödeme iddiasının usulüne uygun delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı … tarafından dosya kapsamına banka aracılığıyla ödemelere dair bir kısım belgeler ibraz edilmiş olup söz konusu dekontların açıklama bölümlerinde anılan bonolara dair ödemeler olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt yer almamakla birlikte ödemelerin bonoların vade tarihinden sonraya ait olduğu anlaşılmaktadır. Davalı yanca taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında yapılan ödemelerin başka faturalara ilişkin olduğu iddia edilmiş ve dosya kapsamında bir kısım faturalar ibraz edilmiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davacıya ait ticari defterlerde davalı yanca sunulan faturaların kayıtlı olmadığı, davalıya ait ticari defterlerin incelenmesinden davacının 51.040,00 TL borcunun bulunduğu, dava konusu bonoların kayıtlı olmadığı ifade edilmesine karşın mahkemece bilirkişi raporunun hatalı olarak değerlendirildiği ve davacı …’ye ait ticari defterlerde aleyhe 51.040,00 TL kaydın yer aldığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu taraflar arasındaki ihtilafı çözecek nitelik bulunmamakta olup, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında taraf defterleri karşılıklı olarak incelenerek davacı yanca dosya kapsamına sunulan ve ilgili yerlerden getirilmesi talep edilen ödeme belgeleri değerlendirilerek yeniden tetkike elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. Zira borçlu tarafından sebep gösterilmeden yapılan ödeme mevcut borç için yapılmış bir ödeme olarak kabul edilir. Dava konusu senetlerin tanzim tarihlerinden sonra yapılan ödeme bu senetlere yönelik olarak yapıldığına karine teşkil eder (818 sayılı B.K.nun m.86; 6098 sayılı T.B.K.nun m.102). Davalı ödemelerin başka bir alacağa yönelik olduğunu ileri sürmesi halinde senet haricinde borç ilişkisi bulunduğunu davalı kanıtlamalıdır. Mahkemece davalıdan bu yöndeki delilleri sorulup toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde her bir bono yönünden ispat yükünün hangi taraf üzerinde kaldığı irdelenerek bir karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda izah edilen yönlerden delil toplanmamış, ayrıca toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmadan veya gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davacıların sorumlu olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından tarafların istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, ….Karar sayılı ve 07/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 05/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır