Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/1163 E. 2021/441 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2018/1163 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2021/441

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2017
ESAS-KARAR NO : .
2-….
.
.
.
.

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 22/03/2021
YAZILDIĞI TARİH :06/04/2021

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkillerinden …’ın tır şoförü olduğunu ve davalı firmadan 04.07.2012 tarihinde……. marka 2 el bir tır satın aldığını, tarafların 105.000,00 TL peşin fiyatlı olarak 124.000,00 TL vadeli fiyat üzerinden anlaştıklarını ve takasa verilen ….marka minibüsün 23.000,00 TL olarak mahsup alındığını, 05.07.2012 vade tarihli 15.180,00 TL bedeli müşteri çekini davalıya verdiği ve davalının temsil ettiğini, geriye kalan kısım için 24 adet her biri 1.550,00 Euro bedelli senetlerin firma elemanlarınca düzenlendiğini ve müvekkillerinin senetleri imzaladıklarını, imzalandığı tarih itibarı ile senetlerin değerinin 84.109,00 TL olduğunu, ayrıca MTV ve alım satıma ilişkin olarak müvekkillerinden 06.07.2012 vadeli 3.520,00 TL bedelli senet de alındığını, alınan aracın ilk yola çıktığında arıza yaptığını ve 23.07.2012 tarihinde yine davalı firmanın servisine tamir için çekildiğini, tamir bedelinin 2.455,00 TL olduğunun bildirilmesi üzerine 455,00 TL kredi kartından kalan miktarın 1.000,00 TL bedelli 2 adet senet verilerek ödendiğini, daha sonra fatura düzenlendiğinde, firmanın indirim tutarı adı altında 1.233,33 TL indirimin faturaya yansıtıldığını, bunu sonradan fark ettiklerini, aradan 1 ay geçtikten sonra aracın yeniden arıza yaptığını, davalı firma tarafından 5.000,00 TL olarak servis ücretinin fatura edildiğini, bunun üzerine müvekkili … tarafından 24.08.2012 keşide tarihli 20.11.2012 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli senet firma çalışanı ………tarafından düzenlendiğini ve müvekkilinin imzalayarak davalı firmaya verdiğini, müvekkilinin 25.08.2012 tarihinde firmaya giderek işbu senet bedelinden düşülmek üzere 500,00 TL kredi kartından çekildiğini, 30.11.2012 tarihinde araç servise gittiğinde müvekkilinden 5.000,00 TL bedelli senet alındığını, ancak söz konusu tarihte davalı firma tarafından kesilen iki adet faturaya bakıldığında 200,33 TL ve 800,37 TL olduğunun görüldüğünü, daha sonra araç 21.12.2012 tarihinde davalı firmada yine servise girdiğini, bu tarihte de 1.431,30 TL fatura kesildiğini, bahsedilen servis – tamir nedeni ile verilen senetleri de davalı firmaya giderek bedellerinin tamamını elden ödeme yaparak aldığını, davalı firma ile aradaki güven nedeni ile oğlu tarafından muhasebecisine verilmiş olunan faturalardaki bedel ile senet bedellerinin karşılaştırılmadığını, aracın alımından kaynaklanan borçtan mahsup amacı ile müvekkilinin 24.01.2013 tarihli 8.000,00 TL bedelli çeki götürdüğünde firma yetkilileri tarafından söz konusu çekinde servis borcu olduğu gerekçesi ile servis borcu tahsilatı olarak aldıklarını ve vadesinde tahsil edildiğini, davalı firma tarafından toplamda 8.887,85 TL servis faturası kestiğini, müvekkilinden ise toplamda 21.208,00 TL tahsil ettiğini buna göre 12.320,00 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek müvekkillerinden alınan ve bedelleri ödenmesine rağmen davalı yedinde kalan 15 Mart 2014, 15 Nisan 2014, 15 Mayıs 2014, 15 Haziran 2014 ve 15 Temmuz 2014 vade tarihli senetlerin ödenmesinin tedbir kararı ile durdurulmasına, müvekkillerinin yaptığı 12.320,00 TL miktarınca davala firmaya ödemiş olduğunun – borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davacılar vekili tarafından müvekkillerinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, takibe konu edilen bono bedellerinin dava tarihinden sonra ödenmesi nedeniyle davalıdan istirdatına, dava tarihinden önce davalı tarafından yapılmış olan 16.679,00 TL fazla ödemenin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ederek davalarını ıslah etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, fazla ödeme iddiasının yerinde olmadığı bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tır aracı bedeli, servis ücreti, senet protesto masrafları toplamı olarak davalıya ödemesi gereken toplam borç tutarının 95.440,65 TL olduğu, ancak davacının davalıya toplam 107.199,65 TL ödeme yaptığı, bu durumda davacı tarafça davalıya yapılan toplam 107.199,65 TL ödeme tutarından, aldığı tır bedeli ve servis ücreti, senet protesto gideri olarak toplamda 95.440,65 TL ödemede bulunduğu bu ödeme tutarından davacı tarafın ödemesi gereken borç tutarı düşüldüğünde davacıların davalıya 11.759,00 TL fazla ödemede bulunduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 5 adet senetten dolayı davacıların davalıya 11.759,00 TL miktarında borçlu olmadıklarının tespitine, dava konusu senetlerin yargılama sırasında icra takibine konulması ve tahsil edilmesi nedeniyle İİK’nun 72/6 maddesi uyarınca fazladan ödenen 11.759,00 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece zamanaşımı itirazları ile ilgili değerlendirmede bulunulmadığı, davacının talebini ıslah ile genişletemeyeceği, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin senede bağlandığı ve tüm ödemelerin senede istinaden yapıldığının kabulü gerekeceği, davacının Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ,/,02 E. sayılı dosyası dava dilekçesinde 15.10.2013 tarihli senet sonrası düzenlenen senetlere bir itirazının olmadığının açıkça anlaşıldığı, davacının iddialarının mahkemece hatalı olarak değerlendirildiği, 1.000,00 TL ve 5.000,00 TL’lik senetlerin asıllarının getirilmesi halinde iptal edildiğinin açıkça anlaşıldığı bildirilerek başvurulmuştur.
İstinaf eden-davacılar vekili tarafından;
Mahkemece ıslah dilekçesinden gerekçeli kararda hiç bahsedilmediği ve ıslah ile ilgili karar verilmediği, dosya kapsamındaki bilirkişi raporunun hatalı yorumlandığı belirtilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık davacının taraflar arasındaki servis hizmeti kapsamında fazladan ödemesinin bulunup bulunmadığı ve var ise bunlarında taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu bonolardan mahsubu ile bonoların bedelsiz kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bonodan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı tarafından davalı firmadan 04.07.2012 tarihinde…….. marka 2. el bir tır satın alındığı, tarafların 105.000,00 TL peşin fiyatlı olarak tırı 124.000,00 TL vadeli fiyat üzerinden anlaştıkları ve takasa verilen ……marka minibüsün 23.000,00 TL olarak mahsup alındığı, 05.07.2012 vade tarihli 15.180,00 TL bedeli müşteri çekini davalıya verildiği ve geriye kalan kısım için 24 adet her biri 1.550,00 Euro bedelli senetlerin düzenlendiği, imzalandığı tarih itibarı ile senetlerin değerinin 84.109,00 TL olduğu, ayrıca MTV ve alım satıma ilişkin olarak müvekkillerinden 06.07.2012 vadeli 3.520,00 TL bedelli senet de alındığı hususu ihtilafsızdır.
Davacı yanca davalıdan satın alınan aracın arızalanması nedeniyle davalı servise birden fazla kez götürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacılar vekili tarafından 23.07.2012 tarihinde yine davalı firmanın servisine tamir için çekildiğini, tamir bedelinin 2.455,00 TL olduğunun bildirilmesi üzerine 455,00 TL kredi kartından kalan miktarın 1.000,00 TL bedelli 2 adet senet verilerek ödendiğini, daha sonra fatura düzenlendiğinde, firmanın indirim tutarı adı altında 1.233,33 TL indirimin faturaya yansıtıldığını, bunu sonradan fark ettiklerini, aradan 1 ay geçtikten sonra aracın yeninden arıza yaptığını, davalı firma tarafından 5.000,00 TL olarak servis ücretinin fatura edildiğini, bunun üzerine müvekkili … tarafından 24.08.2012 keşide tarihli 20.11.2012 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli senet firma çalışanı… tarafından düzenlendiğini ve müvekkilinin imzalayarak davalı firmaya verdiğini, müvekkilinin 25.08.2012 tarihinde firmaya giderek iş bu senet bedelinden düşülmek üzere 500,00 TL kredi kartından çekildiğini, 30.11.2012 tarihinde araç servise gittiğinden müvekkilinden 5.000,00 TL bedelli senet alındığını, ancak söz konusu tarihte davalı firma tarafından kesilen iki adet faturaya bakıldığında 200,33 TL, ve 800,37 TL olduğunun görüldüğünü, daha sonra araç 21.12.2012 tarihinde davalı firma da yine servise girdiğini, bu tarihte de 1.431,30 TL fatura kesildiğini, bahsedilen servis – tamir nedeni ile verilen senetleri de davalı firmaya giderek bedellerinin tamamını elden ödeme yaparak aldığını, davalı firma ile aradaki güven nedeni ile oğlu tarafından muhasebecisine verilmiş olunan faturalardaki bedel ile senet bedellerinin karşılaştırılmadığını, aracın alımından kaynaklanan borçtan mahsup amacı ile müvekkilinin 24.01.2013 tarihli 8.000,00 TL bedelli çeki götürdüğünde firma yetkilileri tarafından söz konusu çekinde servis borcu olduğu gerekçesi ile servis borcu tahsilatı olarak aldıklarını ve vadesinde tahsil edildiğini, davalı firma tarafından toplamda 8.887,85 TL servis faturası kestiğini, müvekkilinden ise toplamda 21.208,00 TL tahsil ettiğini buna göre 12.320,00 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek servis hizmet kapsamında yapılan bu fazla ödemenin satım sözleşmesi kapsamında verilen senetlerden mahsubu ile 15 Mart 2014, 15 Nisan 2014, 15 Mayıs 2014, 15 Haziran 2014 ve 15 Temmuz 2014 vade tarihli senetler nedeniyle müvekkillerinin davalı yana borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istediği, davalı vekili tarafından ise servis hizmeti kapsamında fazladan ödeme yapılmadığı ifade edilmiştir.
Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları bu kapsamda değerlendirilerek servis hizmeti kapsamında verilen bono asılları da getirilip incelenmek suretiyle servis hizmeti kapsamında fazladan ödeme yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak yapılmış ise davacının yapmış olduğu ödemelerin taraflar arasındaki 15 Mart 2014, 15 Nisan 2014, 15 Mayıs 2014, 15 Haziran 2014 ve 15 Temmuz 2014 vade tarihli senetler kapsamında mahsubunun mümkün olup olmadığı ve davacı yanın bu senetler kapsamında borçlu bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken taraflar arasındaki ödemeler bir bütün olarak değerlendirilerek davacının talebi aşılarak hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacı yanın ıslah dilekçesinin kapsamı ıslah ile davanın genişletilip genişletilemeyeceği, ıslaha konu talepler hakkında gerekçeli karar verilmemesi de doğru değildir.
Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK’nun 297. maddesine göre, kararda tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
Yine HMK 297/2.maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü getirilmiş olup, mahkeme hüküm fıkrasında “taleplerden her biri hakkında” açık bir şekilde karar vermekle yükümlüdür.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında mahkemece davacının talepleri hakkında gerekçeli ve açıkça hüküm kurulmadığı gibi davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, ../…Esas, …/….Karar sayılı ve 06/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekillerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 22/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır