Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2017/891 E. 2022/1316 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2017/891 – 2022/1316

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2017/891 DAVADAN FERAGAT NEDENİYLE YENİDEN
KARAR NO : 2022/1316 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2016
ESAS NO : 2014/945 E 2016/682 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçelerinde, Kırsal bölgeler kalkınma programları çerçevesinde tarımsal ve hayvansal üretimin desteklenmesi için Bakanlar Kurulu Kararı ile… Bankası A.Ş’ye devlet destekli düşük faizli tarımsal kredi tahsis etme yetkisi verildiğini, Bakanlar Kurulu’nun 06/01/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2011/1240 sayılı 1. Kararı ile hayvansal üretim yatırımı yapmak isteyen yatırımcılara 7.500.000,00 TL ‘ye kadar % 100 faiz indirimli 7 yıl vadeli yatırım kredisi kullandırılabileceğinin hükme bağlandığını, bu kapsamda müvekkilinin kredi başvurusu yaptığını, başvurunun banka tarafından uygun görüldüğünü, müvekkili şirket ile… Bankası … Şubesi arasında 13.10.2010 tarihli 390 no’lu Genel Tarımsal Krediler sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümlerine göre; 2 yıl geri ödemesiz 7 yıl vadeli 7.500.000,00 TL tutarında yatırım kredisi kullandırıldığını, bunun üzerine yatırım çalışmalarının başlatıldığını, müvekkilinin kredinin “0” faizli ve 2 yıl ödemesiz oluşuna güvenerek bu sözleşmeyi imzaladığını ve yatırım planlaması yaptığını, sözleşmede yapılan düzenlemeye aykırı olacak şekilde banka tarafından, 2012 yılı için 188.487,85 TL ve 2013 yılı için 343.343,34 TL faiz ve komisyon ödenmesini talep edildiğini, müvekkilinden icra tehdidi altında resen kesinti ve tahsilatlar yapıldığını, bankanın bu uygulamaya dayanak yaptığı Bakanlar Kurulu’nun 2012/2781 sayılı 2. Kararının müvekkiline uygulanmasının mümkün bulunmadığını, müvekkiline ait şirketlerin risk grubu oluşturmadığını, banka tarafından yapılan uygulamanın kanuna aykırı olduğunu belirterek davanın kabulüne, müvekkili ile imzalanan sözleşmenin Bakanlar Kurulu’nun 2011/1240 sayılı 1. Kararı kapsamında kaldığı ve %100 faiz indirimli olduğunun tespitine, taraflar arasında muvazaanın tespitine, banka tarafından sözleşme ve Bakanlar Kurulu kararına aykırı olacak şekilde 2012 yılında icra tehdidi altında ihtirazi kayıtla ödenen 166.381,29 TL faizin 2013 yılında ödenen 338.976,70 TL faizin ve 2014 yılında ödenen 457.732,15 TL’nin ayrı ayrı ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmenin TBK m. 138 hükmü uyarınca uyarlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçelerinde, tarımsal kredilere uygulanan Hazine sübvansiyonunun Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenlendiğini, Bakanlar Kurulu Kararında hangi kredilere sübvansiyon uygulanacağı, sübvansiyonun miktarı, yararlanma koşulları vb, koşullarının açıkça düzenlendiğini, bankanın Bakanlar Kurulu kararı uyarınca; hak sahipleri ile sözleşme yaptığını ve sözleşmede kararlaştırılan koşullarda kredinin taksitler halinde hak sahiplerine ödendiğini, kredi müşterisinden alınması gereken faiz tutarının bir kısmı veya tamamının Bakanlar Kurulu kararnamesi hükümlerine göre Hazine tarafından… Bankası’na ödendiğini, sübvansiyonlu kredi kullanan üreticinin kullandığı kredinin anaparasını, sübvanse edilmeyen faiz tutarını, sübvanse edilen faiz tutarı da dahil olmak üzere tahakkuk eden faiz üzerinden hesaplanacak BSMV’yi ve kredi ile ilgili olarak Bankaca talep edilen diğer tutarları (komisyon, sigorta primi, kredi ile ilgili masraflar vs) ödemekle yükümlü olduğunu, her ne kadar kredinin açıldığı tarihte kredi limiti tahsis edilmekle ise de kredinin kullandırılması, üretici tarafından yapılan yatırım harcamalarının banka tarafından uygun görülmesi halinde üretici veya inşaat yapan kişiye yaptığı ödeme ile gerçekleştiğini, Bakanlar Kurulu’nun 2012/2781 sayılı kararında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 49 hükmünde; düzenlenen risk grubu şirketleri tanımına giren işletmelere bu karar kapsamında kullandırılacak krediler toplamının üretim konuları itibariyle belirtilen kredi üst limitlerini aşamayacağını, risk grubu oluşturan işletmelerin bu karar kapsamında tek bir işletme kabul edileceğini, davacı şirketle birlikte risk grubu oluşturduğu tespit edilen başka şirketler bulunduğunu, bu nedenle banka uygulamasının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının Bakanlar Kurulu’nun 2012/2781 sayılı 2. Kararı uyarınca, istisnadan yararlanmasının mümkün olmadığını, banka tarafından talep edilen faiz, komisyon ve masrafların usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Taraflar arasında kurulan 13.10.2011 tarihli 7.300.000,00 TL limitli Genel Tarımsal Kredi Sözleşmesinin Bakanlar Kurulunun 2011/1240 sayılı kararı ( R.G: 06/01/2011 tarih… sayı) kapsamında kaldığının TESPİTİNE, bu karar uyarınca işlem yapılması gerektiği ve % 100 faiz indirimli (sıfır faizli-faizsiz) olduğunun TESPİTİNE, taraflar arasında muarazanın bu şekilde MENİNE,
Davacı taraftan sözleşme hükümleri ve Bakanlar Kurulu kararına aykırı olacak şekilde tahsil edilen 166.381,29 TL faizin 19/12/2012 tarihinden itibaren, 338.976,70 TL faizin 18/12/2013 tarihinden itibaren, 457.732,15 TL faizin 01/10/2014 tarihinden itibaren ayrı ayrı hesaplanacak avans faizi ile birlikte DAVALIDAN TAHSİLİNE, DAVACI TARAFA ÖDENMESİNE,
Davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine, şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiğini belirterek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili ise; komisyon talepleri yönünden taleplerinin reddedilmesinin usule aykırı olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının bu yönden kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında kurulan 13/10/2010 tarihli ve 7.300.000,00 TL limitli Genel Tarımsal Kredi sözleşmesinin Bakanlar Kurulu’nun 2011/1240 sayılı kararı kapsamında kaldığının tespiti ve bu karar uyarınca 0 faizli olduğunun tespiti, fazladan ödenen faiz tutarlarının istirdadı, taraflar arasındaki muvazaanın meni ve sözleşmenin uyarlanması istemine ilişkindir (İİK m. 72; TBK m. 138; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 49).
Taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre her ne kadar Dairemizce istinaf itirazları doğrultusunda incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilerek inceleme yapılmışsa da, davacı vekili 26/09/2022 tarihli dilekçesi ve 13/10/2022 tarihli oturumdaki beyanında; davadan feragat ettiklerini, herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiş, davalı vekili ise; 05/10/2022 tarihli dilekçesi ve 13/10/2022 tarihli oturumdaki beyanında; yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini beyan ederek feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HMK.’nın 311.maddesi gereğince davadan feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Davadan feragat maddi hukuk bakımından haktan da feragat anlamına gelir. Feragat edilen dava yeniden açılamaz.
“Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin” “Karar Verilmiş Dosyalara İlişkin İşlemler” başlıklı 215.maddesinde “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hakim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Açıklanan nedenlerle, davacının ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile davacının, davalı şirkete karşı açmış olduğu davasından feragati kesin hükmün sonuçlarını doğuracağından, hükümden sonra davadan feragat nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve vaki feragat nedeniyle davanın reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun davadan feragat nedeniyle KABULÜ İLE,
2-Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/945 Esas, 2016/682 Karar 21/09/2016 tarihli kararının HMK’nun 356.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
4-a-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 5.863,45-TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.782,75TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
c-Taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
d-HMK’nun 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
5-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara iadesine,
6-Taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 361.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere yapılan yargılama sonunda oybirliği ile karar verildi. 13/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”