Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/986 E. 2023/1766 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/986 Esas 2023/1766 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/986
KARAR NO : 2023/1766

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2023
NUMARASI : 2022/652 Esas 2023/192 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
DAVA : Hisse Devir İşleminin İptali
DAVA TARİHİ : 03/10/2022
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2023

Taraflar arasındaki hisse devir işleminin iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın babası olduğunu, kendisi tarafından Altındağ 8. Noterliği’nin 21/05/2013 tarih ve 09790 yevmiye nolu vekaletname ile davalının … Ltd. Şti.’deki 225.000,00 TL’ye karşılık gelen 9.000 adet hissesini Ankara 43. Noterliği’nin 13/04/2015 tarih ve 7461 yevmiye no’lu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile davalı … A.Ş.’ye devrettiğini, ancak kendisinin Ankara 29. Noterliği’nin 18/02/2015 tarih ve 00801 yevmiye no’lu ihtarname ile davalıyı azlettiğini, bunu da 18/02/2015 tarihinde bildirdiğini, yapılan devir işleminin usulsüz olduğunu belirterek, Ankara 43. Noterliği’nin 13/04/2015 tarih ve 7461 yevmiye no’lu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile … Ltd. Şti.’deki hissesinin 9.000 adet payını … A.Ş.’ye devrinin iptaline ve adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, … tarafından Ankara 8. Noterliğinin 21/05/2012 gün ve 09790 yevmiye numaralı vekaletname ile vekil tayin edildiğini, vekaletname ile …’ın … Ltd Şti’deki hisselerinin bir kısmını … A.Ş.’ye ödenmemiş sermaye borcuna karşılık devir ettiğini, ancak böyle bir borcunun olmadığını, …’ın sözü edilen azilnameyi 18/02/2015 tarihinde kendisine tebliğ ettiğini, bu işlemleri oğlu …’a kızdığı için yaptığını, şuan bu işlem yanlış olduğunu kabul ettiğini, dava dilekçesinde yazılı tüm hususların doğru olduğunu bildirerek bu doğrultuda karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı …’ın TMK md. 429 gereği yasal danışmanı … beyan dilekçesinde özetle; davalının 11/10/2022 tarihinde asaleten, vekili aracılığıyla 27/12/2022 tarihinde vekaleten sundukları davayı kabul beyanına yasal danışman olarak muvafakatının olduğunu, bu dilekçelerin bizzat kendisiyle görüşülerek verildiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. yetkilisi … tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, kardeşi …’a ait olan, … Ltd. Şti. şirketindeki bir adet pay devri sözleşmesi ile … A.Ş. firmasına devir edildiğini, pay devri sözleşmesinin Ankara 43. Noterliği’nin 13/04/2015 gün ve 07461 yev. nolu, 225.000,00 TL, 9.000 pay devri olduğunu, şirket kayıtlarında bedelin ödenmediği görüldüğünü, … ile yapılan görüşmede, payların bedelini mi yoksa şirket hisselerini mi geri istiyorsun diye sorulduğunda şirket hisselerini geri istediğini beyan ettiğini, vekaletnamenin geçersizliğine dair bilgilerinin olmadığını, devrin yapıldığı tarihte babası …’ın şirketin münferiden yetkilisi olduğunu belirterek davayı kabul ettiklerini bildirdiği görülmüştür.
Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi vekili dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının bu davadaki taleplerinin tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, hem usul hem esas yönünden reddi gerektiğini, davacının aynı taleple Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/585 Esas dosyasından da dava açtığını ve davanın reddedilerek kesinleştiğini, bu davanın eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil ettiğini, kabul beyanlarının da hukuka aykırı olduğunu, davalı …’ın Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1007 Esas sayılı dosyasında kısmen kısıtlandığını kendisine …’ın yasal danışman olarak atandığını, davanın yasal danışmana ihbar edilmesi gerektiğini, davacının müvekkili aleyhine çok sayıda dava açtığını ve zarara uğratma kastıyla hareket ettiğini, asli müdahale talepleri bakımından hukuki yararın gerçekleşmemiş olduğunu belirterek, dava konusu hisse devir işleminin hukuka uygun bir şekilde devredildiğinin ve hisselerin … A.Ş.’ye ait olduğunun tespitine, davacı tarafça açılan davanın reddini istemiştir.
Davalılar yanında feri müdahale talebinde bulunan … vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan …’ın oğlu olduğunu, davalı … A.Ş’de %10 pay ile hissedarı olduğunu, müvekkilinin davanın konusu oluşturan ve iadesi talep edilen … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin de %27 pay ortağı olduğunu, davalı …’ın kısmen kısıtlanması sebebiyle kendisini savunma konusunda fiil ehliyetinin olmadığını, davacının aynı taleple Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/585 Esas dosyasından da dava açtığını ve davanın reddedilerek kesinleştiğini, bu davanın eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil ettiğini, davacı tarafından ikame edilen davanın mesnetsiz olduğunu belirterek, HMK madde 66 gereği davalılar … ve … A.Ş. yanında davaya katılma konusunda hukuki yararının olması sebebiyle müdahale talebinin kabulüne ve kesin hükümler nedeni ile kamusal menfaat gözetilerek davacının davasının reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı vekili … tarafından davalı … Anonim Şirketi’ne devredilen … Şirketi’ne ait olan 9000 adet hissenin 13/04/2015 tarihinde Ankara 43. Noterliğinden yapılan hisse devir işleminin iptaline yönelik olarak işbu dava açılmış olup, uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup kabul, HMK’nın 308 ve 309. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucuna muvafakat etmesi olduğu, davayı kabulün, HMK’nın 310. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye değin yapılabilecek olup karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurduğu, davalı … Anonim Şirketi 20/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde, davalı … 11/10/2022 tarihli cevap ve vekili aracılığıyla sunmuş olduğu 27/12/2022 tarihli beyan dilekçesinde davayı kabul etmiş etmiş olup, davalı …’ın TMK’nın 429. maddesi kapsamında yasal danışmanı … da 18/01/2023 tarihli dilekçesiyle davalının kabul beyanını teyit ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ve yine davalılar, 17/01/2023 ve 21/03/2023 tarihli duruşmalarda da açılan davayı kabul ettiklerini bildirmiştir. Mevcut hukuki durum karşısında; usulüne göre yapılan kabul beyanının davayı sona erdiren usuli işlemlerden olması nedeniyle davanın kabulüne, Ankara 43. Noterliği’nin 13/04/2015 tarih ve 7461 yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nin iptali ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 67247 sicil numarasına kayıtlı … Şirketi’nin davalı … A.Ş. adına kayıtlı 9000 adet payın davacı … adına kayıt ve tescili gerektiği, … Şirketi’nin asli müdahale davasına gelince; 6100 sayılı HMK’nın 65/1. maddesi, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği hükmünü haizdir. Asli müdahil … Şirketi’nin davaya konu, davalı … A.Ş.’ye ait 9000 adet payın devri konusunda HMK’nın 65/1. maddesi anlamında hak iddiası söz konusu olmadığı gibi asli müdahale dilekçesinde davaya konu 9000 adet payın, davalı … A.Ş.’ye ait olduğunun tespitini talep etmiş olup mevcut hukuki durum karşısında … Şirketi’nin asli müdahale davasının aktif husumet yokluğundan reddi gerektiği anlaşıldığından davanın kabulüne, Ankara 43. Noterliği’nin 13/04/2015 tarih ve 7461 yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nin iptali ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 67247 sicil numarasına kayıtlı … Şirketi’nin davalı … A.Ş. adına kayıtlı 9000 adet payın davacı … adına kayıt ve tesciline, asli müdahale davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Asli müdahale davasında tüm şartların sağlandığını, hukuka uygun bir şekilde asli müdahale talebinde bulunulduğunu, aktif husumet ehliyetlerinin bulunmasına rağmen mahkemece bu yönde değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, davacının dürüstlük kuralına aykırı şekilde kendisine haksız olarak menfaat temin etmeye çalıştığını, müvekkili şirketin hukuki hak ve menfaatlerinin zarara uğratılmaya çalışıldığı gözetildiğinde aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun mevcut olduğunu, asli müdahale davalarında dava konusu hisse devrinin hukuka uygun olarak gerçekleştiği, bu yönde kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu, buna istinaden hisse devirlerinin hukuka uygun olarak gerçekleştirildiğinin tespiti ve söz konusu hisselerin … AŞ’ye ait olduğunun talep edildiğini, müvekkili şirketin taleplerinin davanın taraflarının taleplerinden bağımsız ve taleplerle çatışma halinde olduğunun açık olduğunu, doktrinde mevcut davanın 3.kişinin haklarını olumlu veya olumsuz bir şekilde etkileyecek veya 3.kişilerin haklarını engelleyecek nitelikte olması halinde de hak çatışmasının bulunduğu ve asli müdahale talebinde bulunulmasında hukuki yarar ve husumetin bulunduğunun kabul edildiğini, davacının müvekkili şirket aleyhine çok sayıda dava açtığını, davacı taraf ile müvekkili şirket / yetkilileri arasında hukuk ve ceza davaları bulunduğunu, davacının müvekkili şirketi zarara uğratmak iktisadi ve hukuki bütünlüğünü tehlikeye düşürmek, müvekkili şirketin sevk ve idaresini zorlaştırmak amacıyla davalar açtığın, bu nedenle asli müdahale davasının kabulü gerektiğini, ayrıca huzurda ki dava ile aynı taraflara karşı aynı dava konusu ile aynı talep ve sonuca ilişkin Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/728 Esas 2014/618 Karar sayılı dava dosyasının bulunduğunu, bu dosyada hisse devirlerinin 22/10/2015 tarihinden önce gerçekleştiğinden henüz vekalet ilişkisinin devam ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar verildiğini, davacının işbu davaya konu ettiği hisse devri dahil olmak üzere 3 adet hisse devir işlemi yönünden vekaletin geçerli olduğunun mahkemece tespit edildiğini ve kararın temyiz aşamasından geçerek de kesinleştiğini, davacının kötü niyetli olarak açtığı davada kendi lehine hüküm yaratmaya çalıştığını, davalıların kabul beyanına göre davanın kabulünün de hatalı olduğunu, davalı …’ın kısıtlandığını, yasal danışmanın davayı kabul beyanına muvafakat etme ve bu sebeple davanın kabulüne karar verme yetkisinin bulunmadığını, yasal temsilcinin temsil olunan kişinin hak ve menfaatlerini korumakla yükümlü olduğunu, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1007 Esas sayılı dosyasında yasal danışman atanması yönünde yeniden dava açıldığını, yargılamanın devam ettiğini, davalı … A.Ş’nin de kabul beyanın da kesin hüküm karşısında kabulü mümkün olmayacağını, bu nedenle asli müdahale taleplerinin kabulü yerine reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; hisse devir işleminin iptali istemine ilişkindir.
Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1007 Esas 2022/1318 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacılarının … ve …, vasi adayının …, kısmen kısıtlının …’ olup, yasal danışman atanmasına ilişkin davada ilk derece mahkemesince …’ın TMK’nın 429. maddesi gereğince kısmen kısıtlanmasına, kendisine eşi …’ın yasal danışman olarak atanmasına 02/11/2022 tarihinde karar verildiği, kararın 02/01/2023 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/728 Esas 2017/618 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı …, … A.ş, … Şirketi aleyhine davalılardan … tarafından davacı …’ın hisselerinin ;
Ankara 43. Noterliği’nin 23.02.2015 tarih 3823 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 600 payını … A.Ş.’ye,
Ankara 43. Noterliği’nin 13.04.2015 tarih 7461 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 9.000 payını … A.Ş.’ye,
Ankara 43. Noterliği’nin 13.10.2015 tarih 20804 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 110.400 payını … A.Ş.’ye,
Ankara 43. Noterliği’nin 23.02.2015 tarih 3824 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 600 payını … A.Ş.’ye,
Ankara 43. Noterliği’nin 13.04.2015 tarih 7462 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 19.324 payını … A.Ş.’ye,
Ankara 43. Noterliği’nin 13.10.2015 tarih 20806 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 95.276 payını … A.Ş.’ye,
Ankara 43. Noterliği’nin 13.10.2015 tarih 20807 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 600 payını … A.Ş.’ye devredildiğini, devirlerin vekaletnameye istinaden yapıldığını, yapılan devirlerin rıza dışında ve davacılar tarafından davalının vekaletten azledilmesine rağmen yapıldığından hisse devirlerinin iptaline yönelik olarak dava açıldığı, davacı vekilinin 07/03/2016 tarihli oturumda davaya konu ettikleri 7 adet hisse devir sözleşmesinden 5 adedi konusunda ki davalarını geri aldıklarını ve atiye terk ettiklerini, ancak dava ettikleri …’ın … ..Limited Şirketindeki hisselerinden 600 payının Ankara 43. Noterliği’nin 23.02.2015 tarih 3823 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile davalı … A.Ş.’ye, ayrıca …’ın yine aynı şirketteki hisselerinin aynı Noterliğin 23.02.2015 tarih 3824 yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile 600 payını … A.Ş.’ye devrine ilişkin davalarının devam ettiklerini ve bakiye harcını yatırdıklarını beyan etmiş, mahkemece 4 no’lu ara karar ile 5 adet hisse devir sözleşmesine ilişkin dava dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davaya dava konusu edilen 23/02/2015 tarihli 3423 ve 3824 yevmiye no’lu Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesine yönelik olarak devam edildiği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, söz konusu karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Dairemizin 15/02/2018 tarih ve 2018/118 Esas 2018/139 Karar sayılı kararıyla esastan reddine karar verilmiş, Dairemiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 13/05/2019 tarih ve 2018/2144 Esas 2019/3699 Karar sayılı kararı ile istinaf ilamına karşı miktar itibariyle temyiz yolunun kapalı olması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi üzerine kesinleşmiş, kesinleşen karara karşı davacılar vekilince 05/07/2019 tarihli dilekçe ile ve maktu harç yatırılmak suretiyle yargılamanın iadesi talebinde bulunulmuş, talep üzerine ilk derece mahkemesince 29/11/2019 tarihli “Ek Karar” ile yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 06/10/2020 tarih ve 2020/390 Esas 2020/939 Karar sayılı kararıyla davacılar vekilinin yargılamanın yenilenmesine ilişkin dilekçesi üzerine ayrı bir esasa kayıt yapılmadan kaldırılması istenen kesinleşmiş hükme ilişkin mahkeme esasına kaydı yapılarak ve nispi harca tabi işbu davada maktu harç alınmak suretiyle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle dosyanın harç noksanlığının giderilmesi ve yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın ayrı bir esas üzerinden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, ilk derece mahkemesince 2023/672 esasını aldığı ve 09/11/2023 tarihli kararı ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.10.2020 tarih ve 2020/1-129 Esas Karar 2020/770 sayılı ilamında; …”
21. Madde gerekçesinde ise; “…Aslî müdahale, çelişkili kararların önüne geçmek, gerçeğin ortaya çıkartılması, usul ekonomisi, hukukî dinlenilme hakkının tam gerçekleştirilmesi, muvazaalı yargılamaların önüne geçmek gibi amaçlara hizmet eden bir kurumdur.
Birinci fıkrada, öncelikle davaya aslî müdahale değil, yargılamaya müdahale ifadesi kullanılmıştır. Zira, fer’î müdahale çekişmesiz yargıda mümkün değilken, aslî müdahale çekişmesiz yargıda da mümkündür ve aslî müdahalede bulunulmasıyla çekişmesiz yargı işi kural olarak çekişmeli yargıya dönüşür. Zaman bakımından, hüküm verilinceye kadar aslî müdahalede bulunulması kabul edilmiştir. Özellikle konusu aynı olan davalardaki hak veya şeyle ilgili çelişkili kararların önüne geçmek bakımından, hükme kadar müdahalenin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Aslî müdahale davasını diğer davalardan ayıran temel özellik, aslî müdahalede bulunmakta hukukî yararı olan kimsenin, ilk davanın veya yargılamanın görüldüğü mahkemede, ilk davanın veya yargılamanın taraflarını davalı göstererek dava açması ve bu iki davanın birlikte görülmesidir. Bu sebeple, birinci fıkrada bu durum açıkça belirtilmiştir. Ancak, aslî müdahale şartları oluşsa da, hak iddiasında bulunan üçüncü kişi, yetkili ve görevli olmak kaydıyla ilgili mahkemede ilk davanın taraflarına karşı bağımsız bir dava da açabilir. Yani, aslî müdahale bir zorunluluk değil, üçüncü kişiye tanınan bir imkândır. Bu sebeple, üçüncü kişinin dava açacağı şeklinde mutlak ifade kullanılmayıp dava açabileceği belirtilmekle yetinilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, asıl yargılamayla, müdahale davasının birlikte görülüp karara bağlanacağı belirtilmiştir. Her iki yargılamaya ilişkin tahkikatın birlikte yürütülüp yürütülmeyeceği veya birinin diğeri için bekletici sorun yapılıp yapılamayacağına, yargılamanın özelliğine göre, mahkemece karar verilecektir. Ancak her hâlde yargılamaların birlikte yürütülmesi ve kararın da ayrı ayrı değil, aynı anda birlikte verilmesi gerektiği fıkrada açıkça belirtilmiştir” şeklindeki açıklamalarla asli müdahale kurumunun amacı, yapılabileceği zaman ile asli müdahale davasını diğer davalardan ayıran temel özelliklere değinilmiştir.
22. Yasa maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere, asli müdahale davasında davacı, görülmekte olan ilk davanın konusu üzerinde kısmen veya tamamen hak iddiasında bulunan kişidir. Asli müdahale davası ilk davanın açıldığı mahkemede ve aynı dava dosyasında o davanın davacısı ile davalısına karşı açılan bağımsız bir dava çeşididir. Bu nedenledir ki asli müdahale davasının açılabilmesi için talepte bulunan üçüncü kişinin ayrıca dava harcını ödemesi gerekir. Aksi takdirde asli müdahale talebi mahkemece incelenemez. Asli müdahalede davasında, ilk davanın davacı ve davalısı zorunlu dava arkadaşıdırlar. Ancak, kendi aralarında devam eden asıl davadan dolayı menfaatleri birbiri ile çeliştiğinden birlikte hareket etme zorunlulukları bulunmamaktadır. Asli müdahalenin özelliğinden dolayı sadece davanın açılışı bakımından zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
23. Asli müdahale davasının ilk davanın açıldığı mahkemede görülüp çözümlenebilmesi için o mahkemenin asli müdahilin açtığı dava bakımından da görevli ve yetkili olması gerekir. Birbirinden bağımsız iki dava bulunduğu için mahkemece davalar hakkında ayrı ayrı karar verilir.
24. Her davada olduğu gibi asli müdahilin de müdahale davası açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Bu ise ilk davada ileri sürülen iddia ve savunma ile çatışan bir talebin ileri sürülmesi, diğer bir anlatımla ilk davanın konusu olan hak veya şey üzerinde hak iddia edilmesiyle gerçekleşir.
25. Tüm bu hususlar dışında, asli müdahale davasının açılabilmesi için öncelikle görülmekte olan bir ilk dava bulunması gerektiği açıktır. Eldeki uyuşmazlıkta ise ilk davadan feragat edildikten sonra asli müdahale davası açılmıştır. Bu nedenle somut olayda ortada müdahale edilebilecek olan bir ilk davanın bulunup bulunmadığının belirlenmesi uyuşmazlığın çözümü için önem taşımaktadır.
26. Davadan feragat, davaya son veren taraf işlemlerinden biri olup, HMK’nın 307. maddesinde, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmek zorunda değildir. Davacı, tasarruf ilkesinin bir gereği olarak hüküm kesinleşinceye kadar davasından feragat edebilir.
27. Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Davadan feragat, davacının tek taraflı irade beyanı ile tamamlandığından, geçerli olması için davalının veya mahkemenin kabulü gerekmez. Ancak feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması yasa gereğidir.
28. HMK’nın 311. maddesine göre feragat, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Davadan feragat ile esas hakkın özünden vazgeçildiğinden, anılan madde gerekçesinde de maddi anlamda kesin hüküm gibi sonuç doğurduğu dile getirilmiştir. Davadan feragat ile uyuşmazlık tamamen sona ermiş olur. Davacının ileriki bir tarihte tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir davayı yeniden açması mümkün değildir. Maddi anlamda kesin hükmün oluşması için mahkemenin feragat hakkında bir karar vermesi ve bu kararın taraflara tebliğine gerek bulunmamaktadır.
29. Kanunun açık hükmüne göre asli müdahale davası ile asıl yargılamanın birlikte yürütülüp, karara bağlanması gerekir. Somut olayda ise davacıların tek taraflı feragat beyanı ile asıl dava sona ermiştir. Bu nedenle, ortada müdahale edilebilecek bir davanın varlığından söz edilemez. Asıl davanın konusu olan hak veya şey üzerindeki çekişme sona erdiğinden, asli müdahale davası ile birlikte yürütülecek bir yargılama konusu da kalmamıştır. Zaman bakımından, hüküm verilinceye kadar asli müdahalede bulunulması kabul edildiğinden, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğu tarafından kesin hükmün sonuçlarını doğuran feragatten sonraki asli müdahale talebinin geçerli kabul edilemeyeceği, ortada usulüne uygun şekilde açılmış bir asli müdahale davası bulunmadığından tefrik edilerek ayrı bir esasta görülmesinin de mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Asli müdahale talebi geçersiz olduğundan, … tarafından ileri sürülen feragat beyanının hükümsüz olduğu yönündeki iddianın dinlenilmemiş olması da sonuca etkili görülmemiştir.
30. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede, bir kısım üyeler tarafından; HMK’nın 65. maddesinde hüküm verilinceye kadar asli müdahale talebinde bulunulabileceği düzenlendiğinden, ilk davanın feragate karşın derdest kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması ve buna göre sonuca ulaşılması gerektiği, derdestliğin bir davanın mahkemede açılmış ve halen görülmekte olduğunu ifade ettiği, derdestlik hükmün şekli anlamda kesinleşmesine kadar devam edeceğinden yargılamaya asli müdahalenin mümkün olduğu, somut olayda feragatle birlikte asıl davadaki uyuşmazlık maddi anlamda sona ermiş olsa da feragat hakkında mahkemece karar verilip, taraflarca yasa yolları tüketilinceye kadar asıl davanın derdest kalmaya devam ettiği ve şekli anlamda kesin hükmün oluşmadığı, dolayısıyla asli müdahale talebinin zaman bakımından da usulüne uygun yapıldığı, bu nedenle mahkemece asli müdahale davasının esası hakkında bir karar verilmesi için direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerektiği görüşü ile kesin hükmün sonuçlarını doğuran feragatten sonra yapılan asli müdahale talebinin geçerli kabul edilemeyeceği, ancak ortada harcı yatırılarak açılmış ayrı bir dava bulunduğu, bu davanın tefrik edilip ayrı bir esasta görülmesinin usul ekonomisi ve mahkemeye erişim hakkına daha uygun olacağından direnme kararının Özel Daire bozma kararındaki gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
31. Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelere dayanılarak verilen direnme kararı yasal düzenleme ve ilkelere uygun olup, yerindedir.
32. Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmiştir….” denilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353/(1)-a.6.maddesinde de (Değişik: 22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiştir.
Harçlar Kanunu’nun 28.,30 ve 31. maddeleri ve HMK’nın 31. maddesindeki hakimin davayı aydınlatma ödevi gereği Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’ne açıkça davadaki talebini açıklattırıp davada asli müdahale talebinde bulunulması halinde asli müdahale davasının açılabilmesi için talepte bulunan 3.kişinin ayrıca dava harcını ödemesi gerekeceğinden dava değeri üzerinden harcın tamamlanması için Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’ne süre verilmeli, süresi içinde harç yatırılmaz ise Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’nin asli müdahale talebinin mahkemece incelenemeyeceğinin ihtar edilmesi gerekmektedir. Harç kamu düzenine dair olmakla, istinaf nedeni olarak ileri sürülmese bile Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da gözetilmesi gerekmekle, ilk derece mahkemesince bu yöndeki eksikliğin giderilmeden karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, açılan davada davacı yanca davaya konu limited şirket hisse pay devir sözleşmesinin devrinin iptali ve davacı adına tesciline karar verilmesi de talep edilmiş olmakla açılan davada tescil talebi de bulunduğundan pay defterini tutma yükümlülüğü şirket yönetim kuruluna aittir. Bu talep gözetildiğinde hisse devir sözleşmesinin tarafı olan davalı şirketle birlikte dosyada Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’ne de husumet yönetilmesi gerekir. Bu bakımdan davacı tarafa, … Şirketi’ne de husumet yönelterek dava açmak üzere mehil verilmesi, dava açılması halinde eldeki dava ile birleştirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yalnızca hisse devir sözleşmesinin tarafı olan davalı şirkete husumet yöneltilerek yargılama yapılıp hüküm kurulması doğru değildir (Yargıtay 11. HD’nin 17/12/2013 tarih 2013/6791E. 2013/23032 K.sayılı kararı emsal mahiyettedir.)
Yukarıda açıklanan sebeplerle esasa yönelik diğer sebepleri incelenmeksizin Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’nin istinafının Harçlar Kanunu’nun 28.30. ve 32. maddeleri gereğince dava şartlarında görülen eksiklik sebebiyle HMK’nın 353/1-a-4. md. gereği, ayrıca uyuşmazlığı esastan çözmeye elverişli delil toplanmaksızın ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması nedeniyle de HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereği kaldırılarak dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/03/2023 tarih ve 2022/652 Esas 2023/192 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi’ne iadesine,
5-Asli Müdahale talebinde bulunan … Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/12/2023

Başkan- Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.