Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/850 E. 2023/770 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/850 Esas 2023/770 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/850
KARAR NO : 2023/770

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/215 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVALILAR :
VEKİLİ :
TALEP : İhtiyati tedbir
TALEP TARİHİ : 12/04/2023
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir istemine ilişkin talebin duruşmalı yapılan incelemesi sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı 12/04/2023 tarihli duruşma sırasında dava dilekçesini tekrar ettiğini, davalı şirketin iki ortaklı olduğunu, davalı vekili olarak sunulan vekaletnamede imza sirkülerinin ticaret sicildeki kayıtlar ile uyuşmadığını, davalının müdürlükle ilgili olarak yaptığı işlemler nedeniyle taraflar arasında güvenin zedelendiğini, bu şekliyle şirketin sürdürülmesinin mümkün olmadığını, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini, ihtiyati tedbir taleplerini tekrarla tedbiren şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosya kapsamı, talep dilekçesi ve ekinde sunulan belgelerin ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yeterli nitelikte görülemediğinden tedbir talebinin reddi sonrası dosya kapsamı itibarıyla ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yeterli nitelikte delil bulunmadığı, yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin yenilenen şirkete tedbiren kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’un daha önceki yetkilerini sınırlayan 19/10/2021 tarihli ortaklar kurulu ve bu kararın ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesine rağmen halen hukuki geçerliliği olmayan imza sirkülerini kullanarak şirketi ilzam edici işlemler yaptığını, nitekim 12/04/2023 tarihli duruşmada davalı …’un 08/07/2020 tarihli ve hukuken geçerliliği olmayan imza sirkülerine istinaden işlemler yaptığını açıkça ikrar ettiği gibi hukuken geçersiz imza sirkülerini kullanarak davalı şirkete dosyaya sunduğu vekaletname ile vekil tayin ettiğinin anlaşıldığını, mahkemece bu işlemin yani vekaletnamenin geçersiz olduğu kabul edilmiş olacak ki davalı şirket vekiline ara kararını tebliğe çıkarmadığını, bizzat şirketin uets adresine gönderildiğini, davalının hukuka aykırı olarak 08/07/2020 tarihli imza sirkülerini kullanmaya devam ettiğini, feshe, tasfiyeye konu davalı şirkete telafisi mümkün olmayan zararlar verdiği gibi davalı şirketin %45 oranında hissedarı olan müvekkiline de zarar verdiğini, davaya konu davalı şirketin hesabındaki mevduatları kendi şahsi çıkarı ve ihtiyaçları için harcadığını, muvazaalı araç satış bedelinin dışında diğer paraları da kendisi şahsi hesabına aktardığının kayıtlar ile sabit olduğunu, davalı şirket adına çekilen kredilerin taksitlerini kasıtlı olarak ödemediğini, kredinin kefili olan dava dışı … şirketinin ödemek zorunda kalmasına istinaden icra takibi yapılmasına neden olduğunu, şirket aleyhine işlemleri bilinçli bir şekilde yaptığını, bu işlemlerin feshe ve tasfiyeye konu davalı şirket aleyhine kasıtlı olarak yapılmış tasarruflar olduğunu, davalı …’un aynı kasıtla hareket etme kararlığının halen devam etmesine rağmen tedbir talebinin reddinin reddinin dosya kapsamına aykırı bulunduğunu, davalı …’un 12/04/2023 tarihli duruşmada ve davaya verdiği cevapta şirket adına kayıtlı aracı müvekkil şirket yetkilisi …’ın onay ve muvafakatı olmadan 08/07/2020 tarihli hukuken geçerliliği olmayan imza sirkülerini kullanarak ortaklar kurulu kararının aksine sattığını açıkca ikrar ettiğini, davalı şirkete ait … hesap hareketleri geldiğinde davalı …’un davalı şirket aleyhine işlemler yaptığının da görüleceğini, anılan davalının şirket hesabından kendi şahsi hesabına para aktarımı yaptığı veya kişisel ödemelerini şirket hesabından yaptığını, tedbir kararı verilmemesi halinde davalı …’un hukuken geçerliliği olmayan imza sirkülerini kullanarak feshe ve tasfiyeye konu davalı şirketin aracını satması, bankalardaki hesapları boşaltmaya devam ederek hem müvekkilinin ve hem de davalı şirketin telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasına neden olacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının ara kaldırılmasına, davalı …’un davalı şirket müdürlüğünden tedbiren alınması ile dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete ihtiyati tedbir olarak kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Limited şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi ile şirket müdürünün haklı nedenle azline ilişkin davada talep; davalı şirketin müdürünün tedbiren görevden alınarak davalı şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirketin müdürünün tedbiren görevden alınarak şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.
Gerek 6102 sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek mahkemece davacı vekilinin kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin şirket müdürünün görevden alınarak dava sonuna kadar şirkete kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 24/05/2023

Başkan – Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.