Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/747 E. 2023/791 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/747 Esas 2023/791 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/747
KARAR NO : 2023/791

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2023
NUMARASI : 2023/81 Esas (Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR İSTEYEN
DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVALI :
VEKİLİ :

TALEP : İhtiyati tedbir
TALEP TARİHİ : 31/01/2023
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemiyle açılan dava kapsamında ihtiyati tedbir isteminin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, açtığı genel kurul kararının iptali davasında davalı şirketin hakim hissedarlarının, özellikle ve bilinçli olarak müvekkilinin hisse oranını düşürme amacıyla söz konusu sermaye artışını yaptıklarını, şirketin tek ve en önemli mal varlığının …olduğunu, bu otelin tasarruf imkanının önünün açılması amacıyla ve nitelikli eşiklerin aşılması amacıyla bu şekilde bir sermaye artışı yapıldığını, ortada geçerli ve 6 ay içinde çıkmış bir bilanço dahi yokken, ortak alacaklarının şirket içinde bulunup bulunmadığı/fiktif olup olmadığı dahi meçhulken, şirketin önceki yıl bilanço ve mali kayıtlarının usulsüz olduğu/geçersiz olduğu ortaya çıkmışken mevcut mali tabloda sermaye artışına gidilmesinin mali ve hukuki temelinin olmadığını, burada amaçlananın sadece azınlık hissedar üzerinde baskı kurmak ve hisse oranını düşürerek hakim hissedara rahat hareket imkanı sağlamak olduğunu, ancak müvekkilinin azlık haklarından mahrum edilmesi, nitelikli eşiklerin bu şekilde usulsüz olarak aşılması neticesinde ortaya çıkan hukuka aykırı durumun ileride telafisinin maddi ve manevi olarak mümkün olamayacağını, tabiri caizse tedbir kararının verilmemesi halinde müvekkilinin ileride bu davayı kazansa dahi kaybetmiş gibi mağdur olacağını, kaldı ki yargılama devam ederken yapılacak olan herhangi bir genel kurulda da müvekkilinin bu usulsüz sermaye artışı dolayısıyla gerçek hissedarlık oranından mahrum bırakılacağını beyanla 07/11/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan sermaye artışına ilişkin kararın yürütmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tedbir talebi ile ilgili davacı vekilinin sunduğu şirketin bilançolarını, genel kurul toplantı tutanağı ile mahkemece celp edilen sicil dosyasının incelenmesinde; 07/11/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye arttırım kararının alınmaması gerektiğine yönelik iddianın yaklaşık olarak ispat edilmediği kanaatine varılmakla talep olunan ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin şartların oluşmadığına dair tespitinin hatalı olduğunu, yapılan genel kurul ağır yasa ihlallerini içermekle birlikte hukuk tanımaz bir şekilde hakim teşebbüs baskıyla yapıldığını, hukukun hiçe sayıldığı yok hükmündeki ve toplantısında, donuk hisselere dayalı olarak alınan kararların icrasının geri bırakılmasını, dava konusu ile ilgili olarak verilecek ihtiyati tedbir/geri bırakma kararı ile sermaye artırımı ile verilecek zarar engellenmiş olacağını, aksi takdirde müvekkilinin haksız şekilde payları %50 oranında azalacak, nitelikli nisap gerektiren kararlarda müvekkilinin onayı aranmaksızın karar alınabileceğini bu durumda ise ileride işbu dava kazanılsa bile müvekkilinin zararının tazmini mümkün olamayacağını, ilerleyen süreçte birçok yargılama söz konusu olacak fakat hakkın, hissenin gerçek anlamda iade edilebileceğinden bahsedilemeyeceğini, yerel mahkemece payların donukluğu gibi ciddi bir durum söz konusuyken bu durum görmezden gelinerek tedbir talebinin reddine karar vermesi hatalı olduğunu, payları donuk olan hissedarlarca alınan bir genel kurul kararına istinaden ve mail tabloları tartışmalı olan bir şirkette sermaye artırımı yapıldığını ve bu yolla müvekkilinin hissesinin kasti olarak düşürüldüğünü, hal böyle iken mahkemenin şartların oluşmadığı tespitinin hatalı olduğunu, …’ın oluşturduğu teşebbüsün, 2020 yılı genel kurulu ile müvekkili tarafından öğrenildiği üzere davalı şirketin yeni hakim ortağı olduğunu, davalı şirket hisselerinin … tarafından devir alınmasıyla şirketin … kardeşlerin oluşturduğu teşebbüsün bağlı ortaklığı haline geldiğini, hukukta şirketler topluluğu olarak adlandırılan durumun ortaya çıktığını, nitekim … ailesinin hakim teşebbüs olduğu …A.Ş. Ve yine iştirak şirketleri nazara alındığında ortada hakim/ana ve yavru şirketlerin de bulunduğu şirketler topluluğu durumunun söz konusu olduğu açık olduğunu, davalı şirket, yapılan hisse satımıyla hakim teşebbüsün yavru şirketi haline geldiğini, hatta davalı şirketin 07.11.2022 tarihli olağanüstü genel kurulu dahi şirket merkezinde değil, … kardeşlerin iştiraklerinden olan … şirketinin adresinde yapıldığını, bu hususun toplantı tutanağıyla da sabit olduğunu, hisselerin donuk olması, yasal düzenleme uyarınca oy hakkı başta olmak üzere pay sahipliğinden kaynaklı hakların donukluk süresince kullanılamamasına sebebiyet verdiğini, müvekkili…’a noter marifetiyle gönderilen yetkisiz ve yasalara aykırı şekilde seçilen yönetim kurulunun almış olduğu karar ve oluşturduğu tadil tasarısı ile usul ve yasalara aykırı şekilde yapılmış olan sermaye artırımın kısmen ortak alacaklarından kısmen nakden yapılacağının anlaşılacağını, yıl sonu bilançosu üzerinden genel kurul tarihi (07/11/2022) itibariyle 11 ay geçmiş olduğunu, yeni bilanço çıkartılıp, yönetim kurulu tarafından onaylanıp, genel kurula sunulmadığını, ortak alacakları bakımından Eylül 2022 kayıtlarına dayanılmışsa da bu kayıtlar ve ara bilanço genel kurula sunulmadığını, mail kayıtlar hakkında bilgi verilmediğini, finansal tabloların ise zaten görüşülemediğini, bu sebeple de tadil metninde yer alan hususların doğru ve gerçekliği müphem ve fiktf olduğu gibi, sermaye artışı da usul ve esas bakımından sakat olduğunu, davalılarca yapılan sermaye artırımın asıl amacının müvekkili…’ın sermaye payının düşürülmesi ve şirket bakımından ve şirket bakımından önemli kararların hakim teşebbüsün tek başına almasının önünün açılması olduğunu, daha önce de bu şekilde bir sermaye artırımı yönünde girişimde bulunan davalı tarafın bunu tescil ettirmediğini ve tekrar daha yüksek oranda sermaye artırarak müvekkili azınlık pay sahibi olarak zarara uğratma amacı güttüğünü yapılan genel kurulda ise genel kurul tutanaklarından da anlaşılacağı üzere sermaye artırımının gerekliliklerinin gerek mali gerek idari anlamda yönetim kurulu açıklayamadığını, bu durumun dahi başlı başına bir iptal sebebi iken mahkemenin bu hususu göz ardı ederek şartların oluşmadığı sebebiyle talepleri reddetmesinin hukuki olmadığını, şirketin tek ve en önemi mal varlığı …olduğunu, bu otelin tasarruf imkanının önünün açılması amacıyla ve nitelikli eşiklerin aşılması amacıyla bu şekilde bir sermaye artışı yapıldığını, orada geçerli ve 6 ay içinde çıkmış bir bilanço dahi yokken, ortak alacaklarının şirket içinde bulunup bulunmadığı/fiktif olup olmadığı dahi meçhulken, şirketin önceki yıl bilanço ve mali kayıtlarının usulsüz olduğu/geçeriz olduğu ortaya çıkmışken mevcut mali tabloda sermaye artışına gidilmesinin mail ve hukuki temeli olmadığını, burada amaçlanan sadece azınlık hissedar üzerinde baskı kurmak ve hisse oranını düşürerek hakim hissedara rahat hareket imkanı sağladığını, ancak müvekkilinin azlık haklarından mahrum edilmesi, nitelikli eşiklerin bu şekilde usulsüz olarak aşılması neticesinden ortaya çıkan hukuka aykırı durumun ileride telafisi maddi ve manevi olarak mümkün olamayacağını, şirketlerin bilançoları, finansal tabloları vb. mali tabloları kümülatif olup önceki yıl hesaplarının devam ettirilmesi şeklinde tanzim edildiğini, bu artırımın gerekliliğinin tartışılması ve şirket hakkında uzun süredir bilgi alamayan müvekkilinin bu artırıma katılabilmesi için gerekli bilgi ve belgeler hakim teşebbüsten talep edildiğini, ancak bu belgeler genel kuruldan 2 gün önce taraflarına iletilerek sadece bir prosedürün yerine getirilmesi şeklinde süreç işletildiğini, hakim teşebbüs 30 milyon TL’nin şirket içerisinde olduğunu varsayarak usulsüz ve hukuka aykırı şekilde tanzim edilen yönetim kurulu kararı aldığını ancak bu paranın şirket içerisinde yer aldığını gösterir hiçbir kayıtı ne genel kurulda ne de daha öncesinde ortaklar ile paylaşmadığını, 15 milyon TL’lik borcun veyahut nakit sermayenin şirketin içerisinde var olduğunu hiçbir şekilde müvekkili tarafından tespit edemediğini, hal böyle iken geri bırakma kararı verilmediği takdirde ortaya çıkacak zararların tazmini mümkün olmadığını, müvekkilin ulaşamaması sebebiyle tüm iştirak taahhütleri ve işbu artırıma dayanak tüm belge ve evrakların gerek şirket gerek ticaret sicilinden celp edilmesini talep ettiklerini, tam da bu sebeple genel kurulun yokluk/iptal/butlanına karar vermeden önce alınan kararların geri bırakılması zaruri olduğunu, en önemli husus alınan usulsüz ve hukuka aykırı sermaye artırımının tek amacı müvekkilinin sermaye payının düşürülerek şirket hakkındaki önemli nitelikteki kararların hakim teşebbüsçe tek başına alınabilmesinin önünün açılması olduğunu, geri bırakma kararı verilmemesi ve bu otelin satılması durumunda müvekkilinin telafisi güç zararlara uğrayacak ve maddi ve manevi olarak geri dönüşü zor bir yola gireceğini, ayrıca bundan dava süreci boyunca yapılacak her türlü genel kurulda payların oranı husus tartışmalı olacağını, hakim teşebbüs bu sermaye artırımı ile şirket üzerinde kendi istedikleri şekilde tasarruf edebilecekleri bir yapının önünü açarak müvekkili zarara uğratmayı amaçladığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karış tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; TTK’nun 449. Maddesi uyarınca 07/11/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan sermaye artışına ilişkin kararın yürütmesinin geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
6102 sayılı TTK’nın kararın yürütülmesinin geri bırakılması başlıklı 449. maddesinde; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği, bu hükme göre yapılacak değerlendirmede HMK’nın 389/1 maddesindeki; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, yaklaşık ispat koşulu da gözetilerek uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği kıstası göze alınacaktır. Öte yandan kanun koyucu şirketler hukukunda genel kurul kararlarına karşı ayrı bir prosedür öngörmekle (TTK’nun 449. maddesi) tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken şirketler hukukunun kendisine özgü yapısının gözetilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Somut olayda davacı yanca,davalı şirketin 07/11/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan sermaye artışına ilişkin kararın yürütmesinin geri bırakılmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep etmiş ise de, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesince davacının haklılığını yaklaşık olarak ispatlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Genel Kurul kararınını icrasının geri bırakılmasını talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Genel Kurul kararınını icrasının geri bırakılmasını talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi.25/05/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.