Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/714 E. 2023/1044 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/714 Esas 2023/1044 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/714
KARAR NO : 2023/1044

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2023
NUMARASI : 2023/49 Esas 2023/77 Karar
DAVACILAR :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 18/01/2023
KARAR TARİHİ :06/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :08/07/2023

Taraflar arasındaki tespite ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; vefat eden babaları …’ın ortak olduğu davalı şirketteki hisselerinin tespit edilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sermaye Piyasası Kurulu’nun 13.07.1990 tarih ve 495 sayılı izni  ve Ticaret Sicil Memurluğu’nun 03.10.1990 tarihli tesciliyle kayıtlı sermaye sistemine geçtiğini, Yönetim Kurulunun 22.10.1990 tarih ve 63 sayılı kararı ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: 1, No: 5 Tebliği uyarınca 18.06.1984 tarihinde Ankara Ticaret Sicil Memurluğunca tescil edilmiş bulunan 2.500.000.000 TL’lik sermayeyi temsil eden A, B ve C grubu hisse senetlerinin yerine geçmek üzere, beheri 1.000 Türk Lirası itibari değerinde nama ve hamiline yazılı I. Tertip hisse senetleri ihraç edildiğini, Yönetim Kurulunun 08.10.1990 tarih ve 53 sayılı kararı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 22.11.1990 tarih ve 184/845 sayılı izni ile çıkarıldığını, sermayelerinin 2.500.000.000.- TL’ndan 22.500.000.000.-TL’na yükseltilmesi nedeniyle,  beheri 1.000 Türk Lirası itibari değerinde nama ve hamiline yazılı 2. Tertip hisse senetleri ihraç edildiğini, yönetim Kurulunun 12.07.1991 tarih ve 24 sayılı kararı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 19.07.1991 tarih ve 108/499 sayılı izni ile ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: VIII, No:3 Tebliği hükümleri çerçevesinde çıkarıldığını, sermayelerinin 22.500.000.000.-TL’ndan 37.500.000.000.TL’na yükseltilmesi nedeniyle, beheri 1.000 Türk Lirası itibari değerinde nama ve hamiline yazılı 3. Tertip hisse senetleri ihraç edildiğini, mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 10.03.1993 tarih ve 8193 sayılı izni, 18.11.1993 tarihinde Yozgat Ticaret  Sicili Memurluğu’nca tescil edildiğini bulunan 100.000.000.000 TL’lik sermayeyi temsil eden 1, 2, 3 ve 4. tertip hisse senetlerinin yerine geçmek üzere, beheri 1.000 Türk Lirası itibari değerinde nama ve hamiline yazılı 5. Tertip hisse senetleri ihraç edildiğini, Yönetim Kurulunun 26.12.2008 tarih ve 22 sayılı kararı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: I, No: 5 Tebliği uyarınca, 18.11.1993 tarihinde Yozgat Ticaret Sicili Memurluğu’nca tescil edilmiş bulunan 100.000 TL’lik sermayeyi temsil eden 5. tertip hisse senetlerinin yerine geçmek üzere, beheri 1 Kuruş itibari değerinde nama ve hamiline yazılı 6. Tertip hisse senetleri ihraç edildiğini, bu son tertip ile, 5. tertibe konu, itibari değeri 0,1 yeni kuruş olan 10 pay bir pay olacak şekilde birleştirilmiş, böylece 100.000.000 adet 5. tertip pay yerine geçmek üzere 10.000.000 adet 6. tertip yeni paylar ihraç edildiğini, …’ın müteveffa Babası …’ın şirket hissedarı olup olmadığının, söz konusu pay defteri kayıtlarının tetkiki neticesinde, ilgi yazılarına konu müteveffa …’a ait nama veya hamiline yazılı herhangi bir pay ve hisse senedi kaydına rastlanılmadığını, şirket hisselerine İktisabına dair pay defteri kayıtlarının ve şirket yönetim kurulu kararının bulunup bulunamadığı, şirketin pay defteri ile yönetim kurulu karar defterinin tetkikinde, ilgi yazılarına konu müteveffa …’ın şirket hisselerine İktisabına dair herhangi bir pay defteri kaydına ve yönetim kurulu kararına rastlanılmadığını, halen şirketin ortaklar pay defterinde …’ın veya kendisine veraseten mirasçılarının hissedar olup olmadığını, müteveffa …’a ait nama veya hamiline yazılı herhangi bir pay ve hisse senedi kaydına rastlanılmadığını, davacının babası …’a ait olduğu ileri sürdüğü şirket hisselerine ilişkin olarak şirkete başvuruda bulunup bulunamadığını, davacı … şirketlerine bizzat gelerek şifahi başvuruda bulunduğunu, ayrıca 03.08.2022 tarihinde vekili … aracılığı ile ihtarname göndererek şirketlerinde bulunan hisse senetlerinin miktar bilgisini istediğini, pay defterinde kaydı olmadığından kendisine yazılı olarak cevap verildiğini ve … İnş. Mlz. Tic. San. A.Ş.’de bir hissesine rastlanılmadığı bilgisi verildiğini ifade etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Tespit davasının şartının, hukuki yarar olduğunu , davacıların tespit davasına konu yapılan hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunmasının şart olduğu, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli olmadığı davacıların tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacılarnın dava açmada hukuki yararının olmadığı,buna göre davacıların derhal eda davası açması mümkün olduğundan aynı konuda tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı,davacılar açacağı eda davasıyla da alcağını tespitini talep edilebilecek, alacak tek dava yoluyla çözüleceği, bu itibarla tespitle ulaşılmak istenen amacın belli olmadığı ve hiç bir alacak talebi içermeyen iş bu davada davacıların hukuki yararı bulunmadığından HMK’nun 114/1-h gereğince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar istinaf dilekçesinde özetle;babaları …’ın mektubuna karşılık verilen cevapta ekte sundukları senetlerin şirketlerinde emanet tutulan 135.160 paylık 3. Ve 4. Tertiplerin şirketin ortaklar servisinden teslim alabileceklerini, öncelikle merhum … 1986 yılında Hollanda’ya gidip 1997 yılına kadar Türkiye’de bulunmadığını, 1997 yılında Türkiye’ye gelirken Yunanistan’da trafik kazasında vefat ettiği cenazesinin Türkiye’ye geldiğini, ölümünden dolayı belirtilen işlemlerin mirasçılara kaldığını, davalı vekilinin ekte sunduğu hisse senedi tesellüm senedi alanlar; …, …, …’e teslim edildiğini, vekaletlerde görünüğü üzere vekillerden istenen senetleri adliyeden aldıktan sonra üzerlerine kaydettirmek için vekil tayin edildiğini, vekiller adliyeden senetleri 07.07.1997 tarihinde alarak şirkete 08.07.1997’de gittiklerini, hazırda bulunan 1991, ,1992, 1993, 1994, 1995, 1996 yıllarına ait olan kar payını … Ticaret ve Sanayi A.Ş. Ortaklık ilişkiler servisinden kar payı aldıklarını, hisse senetlerini teslim almanın söz konusu dahi olamayacağını, itham altında bıraktığı vekillerin olmadıklarını söylediklerini, davalı vekilinin merhum … ve mirasçılarının şirketin hissedarı olduklarına dair pay defterinde bir kayda rastlanılmadığını, davacıların vermiş olduğu …’a giden şirket tarafından mektupta Dosya No:… pay sıra no:… tesellüm senedinde göründüğünü, davalının vekili verdiği ekte sunduğu teslim tutanağında Dosya No: A-30303 bulunduğunu, pay sıra No: 690’ın bulunmadığını, hisse senedi … A.Ş’ye ait seri no: … dahil … dahil arası toplam 30 adet hisse değeri 100.000 TL her hissede 50 kupon, kuponların 1-9 arası (9dahil) kesik hisse senetlerinin hamilinde olduğunu, bu numaralı hisse senetlerinin adliyeden alındıktan sonra şirkete götürüldüğünü, ama hiçbir işlemde bu hisselerin numaralarına rastlanılmadığını, bu senetleri 1997 yılında mahkeme kararıyla adliyeden aldıkları senetlerde kuponların kesik olduğunun beyan edildiğini, senet numaralarının ekte sunulan belgede görüleceğini, defalarca mirasçılar olarak üstlerine kaydedilmesi gereken hisse senetlerini ve ortaklıklarını arayıp şirkete gitmelerine rağmen ortak olmadıkları sözlü olarak beyan ettiklerini, en son Hanife Korhan’ın vekili …’la şirkete gittiklerinde Holding ortağı oldukları ama kesinlikle … işçibirliği İnşaat malzemeleri Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye ortak olmadığını kesin dille ifade ettiğini, bunun üzerine vekil … ihtarname gönderdiğini, cevaben ekte sunduklarını evrağı gönderdiğini, burada Holding ortağı olduğunu … işçi birliğiemeleri Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye ortak olmadıklarını ifade edildiğini, 08.07.1997 yılında vekilleri … Ticaret ve Sanayi A.Ş. ortaklık ilişkiler servisinden kar payını neye dayanarak verdiklerini, … Holding A.Ş’nin ortağı oldukları söylendiğini, oraya da herhangi bir işlem yapmadıklarını, yapmış olsalardı vekaletteki gibi üzerlerine olacağını, kendilerinden ortaklığın giderilmesi davasının istenmeyeceğini, babaların …’ın ekte görüleceği üzere şirketin hesabına …’tan … nezlindeki … nolu hesaba gönderdiği ödemeden hiç bahsedilmediği gibi zikredilen hesaba 1993-1997 yılları arasında …’ın … A.Ş.’ye ödeme yapılıp yapılmadığı göründüğünü, şirketin …’ın olduğu kabul ettiği tarihten sonraki payından, kar payından hiç bahsedilmediğini belirtmişlerdir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, hisse tespiti isteğine ilişkindir.

6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Hisse senetleri,veraset ilamı,teslim ve tesellüm belgeleri dosya içinde mevcuttur.
Dava, davacıların murisi …’ın ortak olduğu davalı şirketteki hisselerinin tespit edilmesini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacıların tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen, tespit davası; bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi için açılan bir dava türüdür. Tespit davası eda davasının öncüsü durumunda olup, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması şarttır. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise, talepte bulunanın hakkının tehlike altında bulunması ve verilecek bu tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gereklidir.
Davacının tespit davası ile istediği hukuki korumanın diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabilmesi halinde tespit davası açmakta hukuki yararının var olduğundan söz edilemez. Tespit davası öncü davadır. Eda davasından hasıl olacak sonuç tespit davası ile elde edilme yoluna gidilemez. Görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için bağımsız bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir ve ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulur, Yargıtay’ın kararlı uygulamasına göre de, eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılamaz. Anılan kuralın geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hükmün etkisi bakımından hiç bir fark bulunmaması gerekir. Diğer bir söyleyişle tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.
HMK’nun 114/1.h maddesi uyarınca hukuki yararın bulunması dava şartı olup, HMK’nun 115. maddesi uyarınca hukuki yararın bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır.
Hukuki yarar; davacının sübjektif hakkına hukuki koruma sağlanması hususunda mahkemeye başvuru esnasında hukuken korunacak bir yararın bulunmasıdır.
Her dava için dava şartı olan hukuki yararın, tespit davalarında da bulunması zorunludur. Hukuki ilişkinin mevcut olması tespit davası açmak için yeterli olmayıp, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının mahkemece tespitinde davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitine ilişkin olmalıdır. Başka bir deyişle davacının hukuki korunma ihtiyacı güncel olmalıdır. Bu korunma ihtiyacı doğmadan (yani bu hukuki korunma ihtiyacının gelecekte duyulacağından bahisle) tespit davası açılamaz. Bir hukuki ilişkinin tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması da şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1-Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı 2-Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı 3-Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Kural olarak da gelecekteki yararlara veya zararlara dayanılarak tespit davası açılamaz. Tespit davalarında hukuki ilişki ve hukuki yarar dava şartıdır. Hakim, bir tespit davasında bu iki şartın da var olup olmadığını yargılamanın her safhasında re’sen göz önünde bulundurmakla görevlidir. Açılan bir tespit davasında hukuki yarar yoksa dava esastan değil, dinlenemeyeceğinden (mesmu olmadığından) dolayı reddedilir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 12/09/2018 tarih, 2016/19224 Esas, 2018/5548 Karar sayılı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/06/2019 tarih 2018/3338 Esas 2019/4716 Karar sayılı kararı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/05/2021 tarih 2020/6142 Esas 2021/4522 Karar sayılı emsal ilamları).
Somut uyuşmazlıkta,davacı mirasçıların murisleri …’nın davalı şirketteki hisse senetlerinin tespitine ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. HMK’nun 114/1.h maddesi uyarınca hukuki yarar ise dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacıların hisse senetlerinin tespitine ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacıların tereke tespitine ilişkin dava hakları saklı olmak üzere istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/07/2023

Başkan- … Üye -… Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.