Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/638 E. 2023/1061 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/638 Esas 2023/1061 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/638
KARAR NO : 2023/1061

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2023
NUMARASI : 2022/677 Esas 2023/107 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 14/10/2022

KARAR TARİHİ : 06/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … San. Tic. Ltd. Şti’nin yemekhanesini işlettiği … A.Ş’ye ait işyerinde 03/09/1998 yılında çalışmaya başladığını ve bu çalışmanın işten çıkarıldığı 27/06/2000 tarihine kadar da devam ettiğini, müvekkilinin çalışması kesintisiz ve sürekli olduğu halde işe giriş tarihinin 2000 yılı olarak gösterildiğini, Ankara 9. İş Mahkemesi’nin 2009/250 E sayılı dosyasında asıl işveren … A.Ş’ye karşı açtığı işçilik alacağı davası sonucunda müvekkilinin … A.Ş’nin taşeronu olan … San. Tic. Ltd. Şti nezdinde 03/09/1998 ile 27/06/2000 yılları arasında da çalıştığının tespit edilerek tazminata hükmedildiğini ve kararın kesinleştiğini, çalışmasının sigortalı hizmet olarak tespiti için Ankara 37. İş Mahkemesinin 2022/5 E sayılı dosyasından hizmet tespit davası açıldığını, şirketin SGK’dan celp edilen kayıtlarından iz olduğunun anlaşılması üzerine şirketin ihyasını sağlamak üzere süre verildiğini beyanla Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünde kayıtlı iken tasfiye edilen … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin ihya edilerek yeniden tüzel kişilik kazandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevap dilekçesinde; müdürlüğün … sicil numarası ile kayıtlı bulunan Şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, terkinin usulüne uygun olarak yapıldığını, şirketin Müdürlüklerine bildirilen son adresine çıkarılan tebligatın “taşınmış” notuyla iade olunduğunu, ihtarın ayrıca 07/10/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, şirketin son adresine tebligat yapıldığından tebligat ulaşmasa dahi yapılan ilanın Tebligat Kanunu uyarınca yapılmış bir tebligat sayılacağından hukuka uygun uygun olduğunu, terkin tarihinde şirketin derdest davalılarının, alacak ve borçlarının Müdürlük tarafından bilinmesi mümkün olmadığından işbu davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, dava tarihi itibariyle Geçici 7. maddenin 15. fıkrası ile öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu savunarak davanın süre yönünden reddine, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına, açılan davada Müdürlük yasal hasım olduğundan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ihyası istenilen şirketin terkin sebebinin münfesihlik durumunu gerektirmeyen oda kaydının silinmesi olayına özgü olduğu, yapılan terkin işleminin hukuka uygun olmadığı dilekçesinde iş mahkemesi dosyasıyla sınırlandırma olmaksızın ihya talep edildiği de gözetilerek, davanın kabulüne ve iş mahkemesi dosyası ile sınırlı olmamak üzere şirketin ihyasına, tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığına, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün terkinden önceki ihtar ve ilan prosedürünü usul ve yasa hükümlerine uygun olarak gerçekleştirmediği, usulsüz terkin işlemi ile davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul kurallarına aykırıdır. geçici 7. maddenin 15. fıkrası uyarınca “ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperalifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebiliceğini” şirket 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, 23/01/2019 tarihinde süre dolduğunu, davanın açılış tarihi ise 14/10/2022’dir ve hak düşürücü sürenin geçirilmesi sebebiyle davanın reddi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiğini, Ankara 9. asliye Ticaret mahkemesi’nin şirketin yetkili temsilcisine ihtar yapılmadığı bahsiyle yapılan terkininin usulsüz bulmasının hatalı olduğunu, TTK geçici 7.maddesinin 4.fıkrasının a bendinde tebliğ şeklinin belirtildiğini, … Sanayi Limited Şirketi’nin müdürlüklerine bildirilen son adresinin “…” olduğunu, şirket adresine kapatılma nedenine ilişkin TTK’nin geçici 7.maddesinin 4.fıkrasının a bendi uyarınca 03.10.2013 tarihinde çıkarılan tebligat, “taşınmış” notuyla iade olduğunu, ihtarın ayrıca, 07/10/2013 tarih 8420 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, ayrıca şirketlerin 6102 sayılı TTK’nin 31’nci maddesi uyarınca, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliği tescil ettirmesi gerektiğini, ancak şirketler adres değişikliğinin tescili zorunluluklarını yerine getirmediğini ve bu konudaki sorumluğun şirketin yetkililerine ait olduğunu, 6102 sayılı türk ticaret kanununun geçici 7’nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi gereğince ilan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, yapılmış sayılır ve 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı tebligat kanunu hükümlerine göre yapıldığını, tebligat yerine geçtiğini, TTK’ nin geçici 7’nci maddesindeki tebligata dair hükümler, 7201 sayılı tebligat kanunu’na göre hem özel hüküm hem de sonraki hüküm niteliğinde olduğundan, TTK geçici 7’nci madde hükümleri uygulanması gerektiğini, şirketin son adresine tebligat yapıldığından, tebligat ulaşmasa dahi yapılan ilan tebligat kanunu uyarınca yapılmış bir tebligat sayılacağından yapılan ihtar hukuka uygun olduğunu, dosya içerisinde yer alan ticaret sicil evrakında davalı müdürlüğün şirkete tebligat çıkardığını, tebligatın “bu sokak yok” şerhi ile bila döndüğü, 07/10/2013 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilan yapıldığı ve 28/01/2014 tarihinde şirketin terkin edildiği anlaşıldığını, ihyası istenen şirkete gönderilen tebligatın yapılamadığını, 6102 sayılı TTK’nin geçici 7/4.maddesindeki usul dairesinde ilan tarihine göre tebliğ tarihi belirleneceğinden, dava konusu terkin işleminde usulsüzlük bulunmadığını, kararın bozulması gerektiğini”, 2 ay içinde bildirimde bulunmadığı takdirde münfesih sayılacağı ilanen bildirilen şirket, süresi içinde başvuruda bulunulmadığı için 28/01/2014 tarih ve 8495 sayılı TTSG’de yapılan ilan ile sicilden re’sen terkin edildiğini, dava konusu şirket geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, ek tasfiye kararı verilmesi ve tasfiye memuru ataması mecburiyeti ilk derece mahkemesinin ihya kararını ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olarak vermesi gerekmesine rağmen TTK madde 547/2’yi göz ardı edip ek tasfiye kararı vermeyip tasfiye memuru ataması yapmaması hukuka aykırı olduğunu, söz konusu şirketin aktif ticari hayata dönme gayesi olmadığını, ihya kararının ihyaya gerekçe olan takip dosyasının görülmesi ile sınırlı olarak verilmesi gerektiğini, resen terkinin hukuka uygun olan şirket hakkında TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye karar verilmesi ve TTK’nin 547/2.maddesi gereğince tasfiye memuru atanması gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547’nci maddesi,” tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebileceğini, şirketin geçici 7.madde uyarınca münfesih sayılması gerektiğini, öngörülen usule uygun şekilde ticaret sicilinden silinen şirketin, sonrasında borçları veya sonuçlandırılması gereken hukuki ilişkilerinin gerektirmesi halinde ihyası talep edilebileceğini, bu nedenle yapılan ihya taleplerinde, 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyeye ilişkin hükümlerin esas alınması gerektiğini, mevzuat hükümlerine uygun gerçekleştirilen terkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7’nci maddesi ve ilgili tebliğ hükümlerinde; kanun koyucunun amacı; faaliyetlerine devam etmeyen, makul süreyi geçmesine rağmen organlarının toplantı, karar alma gibi faaliyetlerinin mevcut olmadığı, münfesih hale gelmiş şirketlerin, dağılmış kooperatiflerin fiili durumları ile sistem ve kamu kurumlarındaki kayıtlarının durumlarının uyumlu olması gerektiğini, Ticaret Sicili Müdürlüğü tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda olduğunu davada taraf gösterilmesinin sebebinin de bu olduğunu, bu nedenle yapılacak yargılama sonucu, zorunlu hasım olmamız nedeniyle tarafımıza yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, bu doğrultuda verilen yargıtay kararları da bulunduğunu, bu nedenlerle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmesi ve hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesine; mahkeme aksi kanaatteyse şirketin 6102 sayılı TTK’nin 547.maddesi uyarınca ek tasfiyesine karar verilmesine ve 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru (tc no ile) atanmasına, müdürlükleri yasal(zorunlu) hasım olduğundan aleyhe vekâlet ücreti-yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTK’nın geçici 7. maddesine göre ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, Ankara 37. İş Mahkemesinin 2022/5 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara 37. İş Mahkemesinin 2022/5 Esas sayılı dosyası ile davacı tarafından davalı aleyhine hizmet tespiti talebiyle 06/01/2022 tarihinde dava açıldığı,mahkemece 19/09/2022 tarihli celsede davacı vekiline ihya davası açmak üzere süre verildiği görülmüştür.
İhyası talep edilen … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’n münfesih sayılmasına rağmen TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, ihtarnamede infisah sebebi olarak 5174 sayılı kanuna göre odaca kaydı silinenler olarak yer aldığı dosya içeriğiyle sabittir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise şirketin taşınması nedeniyle bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırıdır. Bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,).
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı ticaret sicil müdürlüğünün 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, terkin işleminin usulsüz olduğu, tasfiyeyle sınırlı olmamak üzere ihyasına karar verilmesi ve tasfiyeye tabi tutulmasına gerek bulunmadığı gibi, tasfiye memuru atanmasına da gerek olmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte, yandan 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 14/10/2022 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan şirkete bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2022/5605 Esas 2022/6373 Karar sayılı ilamı).
Davalı temsilcisinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davalı ticaret sicil müdürlüğü 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin etmiştir. Bu durumda mahkemece, davalının usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı temsilcisinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/07/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.