Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/588
KARAR NO : 2023/983
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2022
NUMARASI :….
TALEP : Şirket yönetiminin sorumluluğu davasında ihtiyati haciz
DAVA TARİHİ : 21/09/2022
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023
İhtiyati haciz isteminin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati haciz talep eden vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz isteyen vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … tarafından yönetildiğini ve 690 sayılı KHK’nın 73. Maddesi gereğince harçtan muaf olduğunu, Ankara Cumhuriyet … İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen 2014/119687 sayılı soruşturma kapsamında, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarih ve 2015/4104 D. İş sayılı kararı ile müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu … … … A.Ş. bünyesindeki grup şirketlerinin tamamına kayyım atanmasına karar verildiğini ve şirketlerin yönetim organlarının yetkilerinin tümünün kayyım heyetine devredildiğini; 15/08/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanan 674 sayılı KHK’nın 19. Maddesine istinaden Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen 06.09.2016 tarih ve 2016/4628 D. İş sayılı kararı ile … … … bünyesindeki şirketlerde görev yapan Kayyımların yetkilerinin …’ ye devrine karar verildiğini, müvekkili … … Şirketinin halen …’ nin İdaresinde bulunduğunu ve Yönetim Kurulu Üyelerinin … tarafından atanmakta olduğunu, 23/01/2017 tarihli ve … sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 683 sayılı KHK’nın 7. Maddesi gereğince sorumluluk davalarına ilişkin tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararının aranmasına gerek bulunmadığını, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, öncelikle ihtiyati haciz talebinde bulunduklarını, davalılardan …, …, …… yargılama sürecini Ankara 24. ACM’nin 2017/44 esas sayılı dosya kapsamında başladığını ve … …. yargılamanın başından itibaren haklarında yakalama kararı bulunması ve yakalanamamış olmaları nedeniyle ilgili şahısların dosyadan tefriki ile yeni esasa kaydedilmesine ve 24 ACM’nin 2020/20 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiğini, bu nedenle davacı müvekkili şirketin davalılar tarafından ödenmesini talep ettikleri alacaklara dair söz konusu hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmasından tamamen imkansız hale gelmesinde veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesine dair haklı ve hukuki nedenlerin bulunduğunu, ihtiyati haciz talebinin resmi belge niteliğinde … kararına dayandığından HMK 392 maddesi gereğince teminatsız olarak karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin yönetim ve pay sahibi haklarının …’ye geçmesinden önce … ile … arasında imzalanan sözleşmenin ihlal edilmesi sebebiyle dava dışı … firmasına ait sözleşmenin feshi gerekçelerinin oluştuğu dönemdeki tüm yönetim kurulu üyeleri hakkında şirketin uğradıkları zararın tazmini için dava açılması kararı alınarak söz konusu hususun … İştiraklar ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığının yazısı ile müvekkili şirkete bildirildiğini, sözleşmenin fesih gerekçelerinin oluştuğu dönemde davalıların şirketin yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyeleri olduğunu, müvekkili şirket ile … arasında….ruhsat nolu … sahasının rödovans karşılığı …’ya devri ve … tarafından işletilmesine ilişkin 02/07/2007 tarihli sözleşme imzalandığını, …’ın Kadıköy 8. Noterliğinin 07/09/2015 tarih ,,, yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu sözleşmesi fesih ettiğini ve İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1344 esas sayılı dosyası kapsamında … aleyhine dava açtığını, mahkemece sözleşmenin feshine, işletme sahasından …’nın tahliyesine ve …’a teslimine, işletme ruhsatlarının …’ın kendi adına tescili talebinin idare tasarruf olması nedeniyle reddine karar verildiğini, istinaf üzerine İstanbul BAM 35. Hukuk Dairesi tarafından 17/07/2019 tarih 2019/616 esas 2019/2254 karar sayılı kararla … ile … arasında imzalanan 02/07/2017 tarihli sözleşme ve eki olan rödovans hesaplanması sözleşmesinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshine, … sahasından …’nın arama faaliyetine son verilerek tahliyesine ve …’a teslimine, … adına kayıtlı … sahasındaki madenlerin işletme hakkına ilişkin ruhsatın iptaline … … İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen 24/02/2003 tarihli işletme izni gereğince söz konusu … sahasındaki madenlerin işletme hakkına ilişkin ruhsatın … adına tesciline kesin olarak karar verildiğini, davalı eski yöneticiler döneminde … tarafından ileri sürülen sözleşmenin feshi ve ibra sebeplerinin; …’nın, Sözleşmede taraflarca kararlaştırılan ve Sözleşme imza tarihi olan 02.07.2007’den itibaren 5 yıl içinde üretime geçmeyi taahhüt etmiş olduğu ancak 5 yıllık sürenin bitiminde üretim izinleri alınmadığı gibi 5 yıllık sürenin bitmesine yakın bir tarihte izin başvurularında bulunduğu, … bedelinin Sözleşme’ye ve teamüllere uygun hesaplanmaması ve bu konuda tüm uyarı ve yazışmalara rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı, Sözleşmenin “Kontrol ve Denetim” başlıklı 6. maddesinin alenen ihlal edildiği, Sözleşmeye konu alan ile ilgili … yapılan rezerv açıklamasına karşın bu miktarda üretim yapılmaması ve rezerv boyutuna uygun kapasitede üretime yönelik gerekli yatırımların yapılmamış olduğu, sahadan cevher olarak dolomit ve gümüş madenlerinin çıkartılmasına rağmen rödovans bedelinin ödenmediği ve denetim imkanı sunulmadığı, Sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmediği (Sözleşme hükümlerine uygun davranılmadığı) gerekçeleriyle Sözleşme feshedilmiş olması olduğunu, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince davalı eski yöneticilerin sözleşmede taahhüt edilen zamanlamalara uyumlu hareket etmemeleri ve özen borcunu ihlal etmeleri nedeniyle şirkete karşı kusurlarıyla vermiş oldukları zararlardan sorumlu olduklarını, İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında verilen kararın hukuka aykırı fiilin varlığı noktasında delil teşkil ettiğini, müvekkili şirketin kazançtan mahrum bırakıldığını, davalılar tarafından sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin kazanç kaybına uğradığını, şirketin yapacak olduğu yatırımlar ile … sahasının işletilmesinde kazanç ve kar elde edecek iken sözleşmenin erken feshi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, kazançtan mahrum kaldığını, eski yöneticilerin müvekkili şirketin zararın artmasına yol açtığını, eski yöneticilerin müvekkili şirketin menfaatini gözetmediğini, özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını belirtmiş ve öncelikle davacı müvekkil şirketin uğradığı Zzararların asgariye indirilmesi, mal kaçırmaların engellenmesi, davacı müvekkil şirketin haklarının korunması amacıyla bilcümle ve davalılara ait mal varlıkları üzerinde teminat aranmaksızın; Ankara … Sicilinde kayıtlı tüm şirket hisselerinin devir, temlik, ipotek ve her türlü hukuki tasarruflara, varsa davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ve araçlar ile varsa sair Mal varlıklarının devir, temlik ve her türlü hukuki tasaruflara, davalıların Türkiye Cumhuriyeti ve yurtdışında mevcut banka hesaplarına davamızın haklılığı ve İcra ve İflas Kanunu 257 ve devamı maddeler ile ilgili mevzuat kapsamında derhal olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kahulü ile davacı müvekkil şirketin uğradığı tespit edilen şimdilik her bir davalıdan 10.000 TL olmak üzere toplamda 60.000,00-TL zararın (ana para ve faize ilişkin fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla) davalıların her birinden zararın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve Müteselsilen tahsil edilerek davacı müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; talep eden şirket tarafından, şirketin eski yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyelerine karşı 6102 sayılı TTK’nın 553 ve 369. Maddeleri gereğince şirkete zarar verdikleri gerekçesiyle sorumluluk davasının açıldığı, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince yöneticinin sorumluluğundan dolayı davacı tarafından talep edilen miktarda ( her bir davalı yönünden 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL ) davalıların tazminat borcunun bulunduğunun mevcut delillere göre İİK 258 maddesi hükmü gereğince yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmemiş olduğu, davalılar … ve … hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilmiş ise de İİK 257/2 maddesinde düzenlenen hususların mevcut olması durumunda dahi ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle talep edilebilecek borç / alacak miktarının yaklaşık ispat seviyesinde belli olmasının gerektiği, sunulan … raporu içeriğinden dava konusu 02/07/2007 tarihli sözleşmenin feshinden dolayı davacı şirketin uğradığı zarar miktarının, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın mahkememizce tespitinin mümkün olmadığı, mevcut dosya kapsamına göre davacının sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararın miktarı hususunun yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilemediği ve bu şekilde İİK 257 maddesi kapsamında mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati haciz şartları oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; talep dilekçesinde belirtildiği üzere; müvekkili şirketin eski yöneticileri olan davalıların kusurlu eylemleri ile açıkça müvekkilİ şirketi zarara uğrattıkları ve uğrattıkları bu zararların tahsilinin gerek davalılardan birkaçının kaçak olması gerektiğini, dava dilekçelerinde müvekkili şirketin …’la olan sözleşmesinin, davalı yöneticilerin ağır kusurlu eylemlerinden kaynaklı olarak dava dışı … tarafından ikame edilen davada İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1344 Esas, 2018/1194 K. sayılı kararı ile feshedildiğini, söz konusu karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini, söz konusu aşamada, sözleşmenin mahkeme kararıyla feshinden sonra alınan ve mahkemeniz dosyasında mübrez … raporları incelendiğinde müvekkili şirketin sözleşmenin feshi sebebiyle o gün için 348.000.000,00 $ zararda olduğunu, sunmuş oldukları … raporlarının açık olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu sözleşmenin feshi sebebiyle en az 348.000.000,00 $ zarara uğratıldığını, 29/09/2022 tarihli ara kararda, müvekkili şirketin uğradığı zararın bilirkişi incelemesi yapılmaksızın tespit edilmesinin mümkün olmadığı ve bu nedenle yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilemediği belirtildiğini, bilirkişi tarafından yapılacak inceleme sonucu, mahkemeye sunulan … raporlarıyla açıkça gözler önüne serildiğini, yapılan inceleme sonucunda, dava dilekçesinin hukuki deliller kısmında işbu dosya ile aynı ekli belgeler sunulmasına ve dayanak gösterilen … raporu dahi henüz dosyaya kazandırılmamasına rağmen olayın yaklaşık ispat derecesinde ispat edilmiş olduğu belirtildiğini, işbu davada ise idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu kurumu eliyle yapılan araştırma sonucu hazırlanan ve zararlarını açıkça gözler önüne seren … raporu türkçe tercümesiyle birlikte dosyaya sunulmasına rağmen yerel mahkeme tarafından hala müvekkil şirketin zararının yaklaşık ölçüde ispat edilemediği belirtildiğini, her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından müvekkili şirket zararının yaklaşık ölçüde ispat edilemediği kanaatine varılarak ihtiyati haciz talepleri reddedilmiş olsa da davalıların ağır kusurlu eylemleriyle sebep oldukları zararlar dava dilekçesinde de açıkça belirtildiğini, aslında yaklaşık ölçüde ispat da edildiğini, gerek dava dilekçesinde bahsettikleri dosyada mübrez diğer delillerin gerek … raporlarının söz konusu zararı minimum olarak yaklaşık ispat ettiği açık olduğunu, dolayısıyla söz konusu ağır kusurlu eylemlerin yerel mahkemece değerlendirilmemesi ve bu doğrultuda dosya kapsamına sunmuş oldukları diğer deliller değerlendirilmeden salt “talep edilebilecek borç/alacak miktarının yaklaşık ispat seviyesinde belli olmasının gerektiği” gibi bir sebeple sadece miktarın yaklaşık ispat edilememesine dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, dolayısıyla kaçak davalılardan, … raporuyla da yaklaşık olarak ispat edilmiş olan alacaklarının tahsilinin önemli ölçüde zorlaşmasından dolayı İİK m.257 kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesinin tüm şartlarının gerçekleştiği açık olduğunu, dolayısıyla ihtiyati haciz taleplerinin reddine yönelik verilen karar; ihtiyati haczin ruhuna, söz konusu somut olayda hakkaniyete ve ilgili yasa maddesinin gerek lafzına gerek amacına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, söz konusu dosyada mübrez delillerin, açık ve sabitken ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketi sonradan telafisi mümkün olmayacak derecede zarara sürüklendiğini, bu nedenle hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu ihtiyati haczin reddine ilişkin hatalı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini, ihtiyati haciz talebimizin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik verilen kararın kaldırılması ve ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nın 265. maddesinde; ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Davacı vekili dilekçe ekinde; Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 26.10.2015 tarih ve 2015/4104 D. İş. sayılı kararı, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.09.2016 tarih ve 2016/4628 D. İş. sayılı kararı, … İştirakler ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığı’nın 28.04.2022 tarih 42870 sayılı yazısı ve … … İşletmeleri’nin 07/03/2022 tarih 2022/30 Karar No’lu Yönetim Kurulu Kararı, Arabuluculuk Tutanağı sunulmuştur.
Dairemizin 22.06.2022 tarih 2022/1029 Esas 2022/881 Karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesinin 07.04.2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararının istinaf dilekçesinde belirtilen ve sunulan … raporlarının Türkçe tercümelerinin ilk derece mahkemesine sunulması halinde yeniden değerlendirilebilecek olması karşısında ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince 20.09.2022 tarihli dilekçe ekinde … raporlarının Türkçe tercümeleri dosyaya sunulmuştur.
Dairemizin 24.11.2022 tarih 2022/1789 Esas 2022/1478 Karar sayılı ilamı ile mahkemenin 29/09/2022 tarihli ara kararının ihtiyati haciz isteyen davacı şirket vekiline ve davalı … ile davalı … vekiline, ayrıca ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin anılan davalılara tebliğ edildiğine ilişkin bir bilgi ve belge dosya içerisinde bulunmadığından eksiklerin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verildiği mahkemece eksiklerin ikmal edildiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince … raporları değerlendirilerek, davacı şirket tarafından, şirketin eski yönetim kurulu başkan, başkan yardımcısı ve üyelerine karşı 6102 sayılı TTK’nın 553 ve 369. Maddeleri gereğince şirkete zarar verdikleri gerekçesiyle sorumluluk davasının açıldığı, TTK 553 ve 369 maddeleri gereğince yöneticinin sorumluluğundan dolayı davacı tarafından talep edilen miktarda ( her bir davalı yönünden 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL ) davalıların tazminat borcunun bulunduğunun mevcut delillere göre İİK 258 maddesi hükmü gereğince yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmemiş olduğu, davalılar … ve … hakkında yakalama kararı bulunduğu belirtilmiş ise de İİK 257/2 maddesinde düzenlenen hususların mevcut olması durumunda dahi ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle talep edilebilecek borç / alacak miktarının yaklaşık ispat seviyesinde belli olmasının gerektiği, sunulan … raporu içeriğinden dava konusu 02/07/2007 tarihli sözleşmenin feshinden dolayı davacı şirketin uğradığı zarar miktarının, mahkemece tespitinin mümkün olmadığı, mevcut dosya kapsamına göre davacının sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararın miktarı hususunun yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilemediği ve bu şekilde İİK 257 maddesi kapsamında mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı kabul edilerek ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın ihtiyati tedbir talep eden tarafından alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/06/2023
Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.