Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/522 E. 2023/662 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/522 Esas 2023/662 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/522
KARAR NO : 2023/662

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2022
NUMARASI : 2022/379 Esas 2022/639 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 25/05/2022
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/05/2023

Taraflar arasındaki Şirketin İhyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı yanca süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava dışı…. Şti.’nde 16.05.1997- 20.07.1998 tarihleri arasında çalıştığını, Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 2021/481 esas sayılı dosyasında, davalı şirket bünyesinde çalıştığı döneme ilişkin hizmet tespiti amacıyla açılan davada, şirketin sicilde silindiğini öğrendiklerini, şirketin ihyası için mahkemece taraflarına 21/03/2022 tarihli ara kararı ile süre verildiğini, bu nedenle adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisi cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, Müdürlüklerinde … sicll numarası ile kayıtlı bulunan … Şirketi’nin 04/03/1996 tarihinde kurulduğunu, dava konusu şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde terkin edildiğini, öncelikle davanın süre yönünden usulden reddine karar verilmesini, ek tasfiye karar verilmesi halinde TTK’nin 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasını, Müdürlüklerinin açılan bu davada yasal hasım olduğundan, tarafları aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; iş bu davada …. Şti.’nin ihyası talebinde bulunulduğu, şirketin geçici 7. Madde uyarınca sicilden terkin edildiği, terkin sebebinin sermaye artırımına ilişkin olmadığı, tasfiyeli kapanışın bulunmadığını, tasfiye memurunun atanmadığını, haklarında dava veya takipleri olanlar için 5 yıllık sürenin işlemeyeceği, davaya konu alacağın silinmeden önceye ilişkin olduğu, ihya koşulları oluştuğu anlaşılmakla davalı Ticaret Sicil Memurluğu davanın niteliği gereği davada yasal hasım olup, sicilden resen silinen şirketin alacak veya borcu olup olmadığı, mal varlığı olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığından yargılama gideri ve davacı vekalet ücretinden sorumlu tutulmayarak, davanın kabulü ile, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün kaydı silinen (… sicil numaralı) ….Şti.’nin, Ankara 13. İş Mahkemesinin 2021/481 esas sayılı dosyasının sonuçlandırılıp infazı ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararı ile ek kararında şirketin Ankara 13. İş Mahkemesinin 2021/481 Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılıp infazı ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmiş olmasına rağmen tasfiye memuru atanmaması yönünden eksik ve hatalı karar verildiğini, kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, sicilden kaydı silinen …. Şti.’nin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali Tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek Tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316)
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi bu nedenle de usul ve yasaya aykırı ise de, istinafa gelen tarafın sıfatı ve istinaf sebepleri gözetilerek yapılan yargılama sonucu sınırlı olarak ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanması gerekip gerekmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir (Emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih ve 2019/540 Esas 2019/1798 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/09/2018 tarih ve 2018/2834 Esas 2018/5605 Karar).
Somut olayda, davacının ihyası istenen şirket aleyhine açmış olduğu Ankara 13. İş Mahkemesinin 2021/481 esas sayılı dosyanın derdest olduğu, ayrıca ihyası istenen şirketin oda kaydından silinme hususu da tadadi olarak sayılan nedenlerden olmadığından 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması da söz konusu olamayacağından davacı yanın işbu davada şirketin ihyasını talep etmekte hukuki menfaati bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalının istinafı sınırlı olarak ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmamasına ilişkindir.
Yukarıda da izah edildiği üzere, ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi usul ve yasaya aykırı ise de, istinafa gelen tarafın sıfatı ve istinaf sebepleri gözetildiğinde ilk derece mahkemesince 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 7/15. maddesi uyarınca sicilden kaydı silenen şirketin ihyasına karar verilmiş olmasına rağmen ihyası talep edilen şirkete tasfiye memuru atanmamış olması yerinde olmadığından ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle kaldırılması ile davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olup ticaret sicil müdürlüğünden terkin edilen…. Şti.’nin ihyasına, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2.maddesi gereğince şirkete tasfiye memuru olarak şirket temsilcisi …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuruna ücret takdirine yer olmadığına, tasfiye memuru ile ilgili diğer işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle,
A)1-Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2022 tarih ve 2022/379 Esas 2022/639 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden davanın KABULÜNE,
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olup ticaret sicil müdürlüğünden terkin edilen …. Şti.’nin tüzel kişiliğinin Ankara 13. İş Mahkemesinin 2021/481 Esas dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Ticaret Siciline yeniden tescil ve ilan edilmesine,
2-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2.maddesi gereğince şirkete tasfiye memuru olarak şirketin temsilcisi …’ın atanmasına,
3-Tasfiye memuruna ücret takdirine yer olmadığına, tasfiye memuru ile ilgili diğer işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-İlk derece mahkemesi kararı ve istinafa gelen tarafın sıfatı gözetilerek yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK 333 maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)-Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün iadesine,
2-Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından dosyanın istinafa gönderim masrafı 72,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/05/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.