Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/52 E. 2023/577 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/52 Esas 2023/577 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/52
KARAR NO : 2023/577

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI :2022/349 Esas 2022/781Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 23/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …Ltd.Şti., … ve … A.Ş.yi hasım göstererek Kayseri 9. İş Mahkemesi nezdinde 2021/253 esas sayılı dosya ile hizmet tespit davası açtığını, …Ltd.Şti. adlı şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, İş Mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından Kayseri 9. İş Mahkemesince taraflarına işbu davayı açmak için mehil verildiğini iddia ederek … Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müdürlüklerinde… sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Şirketi’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini, dava konusu şirketin Geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, Geçici 7. Maddenin 15. Fıkrası uyarınca; ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceklerini Şirketin 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiğini 23/01/2019 tarihinde 5 yıllık sürenin dolduğunu, davanın 23/05/2022 açıldığının belirterek hak düşürücü süre sebebiyle davanın süre yönünden usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ticaret sicili kayıtlarına göre; ihyası istenen şirketin ticaret sicilinden 23/01/2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, 23/01/2019 tarihinde 5 yıllık dava açma süresinin dolduğu, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 23/05/2022 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından hak düşürücü süresi içinde açılmayan davanın HMK’nun 114/2.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; terkin usulsüz olduğundan somut olayda hak düşürücü sürenin uygulanmasının mümkün olmadığını ve şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, 6102 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ticaret sicil kayıtları, Kayseri 9. İş Mahkemesinin 2021/253Esas sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Kayseri 9. İş Mahkemesi’nin 2021/253 sayılı dosyası incelenmesinde; davacı tarafından dava dışı …, … ve ihyası istenen …Ltd.Şti.’ne karşı açılan hizmet tespiti davasının yargılaması sırasında mahkemece davacıya …Ltd.Şti.’nin ihyası için süre verildiği görülmüştür.
Ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; ihyası istenen şirketin 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiğinin tescil edildiği ve T.T.S.G’nin 28/01/2014 tarih ve … sayısında ilan edildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Öte yandan 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3. maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali Tebliğ ile düzenlemiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu maddede belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır.
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316), O halde, geçici 7. maddede tadadi olarak sayılan silinme sebepleri arasında yer almayan ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesine dayanılarak davalı sicil tarafından söz konusu terkin işleminin gerçekleştirilmesi anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır.
Öte yandan davalı sicil müdürlüğü geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak oda kaydının silinmesini göstermiş ve işlemlerini de bu çerçevede yapmıştır. Yapılan işlemler geçici 7. maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsilcisine ihtar gönderilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle esasen ihyası istenen şirketin sicilden terkin koşulları oluşmadığı halde TTK’nın 7. maddesine aykırı olarak dosyada yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre ihyası istenen şirket halen faal iken davalı sicil terkin işlemini gerçekleştirmiş olup, 6102 Sayılı TTK’nun Geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23/01/2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 27/12/2021 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuş ise de, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince şirketin ihyasına karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin buna yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmüştür (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2017 tarih ve 2016/8629 Esas 2017/6341 Karar sayılı; 27/09/2022 tarih 2022/5605 Esas 2022/6373 Karar sayılı emsal ilamı emsal ilamları).
Davalı sicil tarafından TTK’nın geçici 7.maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak dava konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkini anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır. Öte yandan TTK’nın geçici 7/4-a maddesi ve gerek tebliğin 6. maddesinde müdürlük tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen davalı müdürlük tarafından …Ltd.Şti. yetkili temsilcilerine ihtar yapılmaksızın kanunda öngörülen usule aykırı olarak ihyası istenen sicilden terkin edilmiştir. Bu durumda davanın açılmasına sebebiyet veren ve yargılama sonunda haksız olduğu anlaşılan davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine ve yargılama sırasında vekil ile temsil olunan davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin kararı yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 tarih ve 2022/349 Esas 2022/781Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE,
3-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün… sicil nosunda kayıtlı bulunan … Şirketi’nin İHYASINA,
4-Karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 93,50 TL posta-tebligat masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

8-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın talep ve istek halinde davacıya iadesine,
2-Davacının istinaf aşamasında yaptığı 75 TL dosya gönderme ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.