Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/468 E. 2023/411 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/468 Esas 2023/411 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/468
KARAR NO : 2023/411

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/591 Esas
İHTİYATİ HACZE İTİRAZ
EDEN DAVALILAR :
VEKİLİ :
LEHİNE İHTİYATİ HACİZ KARARI
VERİLEN DAVACI
VEKİLLERİ
TALEP : İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
TALEP TARİHİ :13/09/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2023

Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itiraz istemine ilişkin talebin yapılan yargılaması sonunda ihtiyati haciz kararına itirazın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararında bahsedilen delillerin dava konusu borcu ispat kabiliyeti bulunmadığını, dava konusu borcu yaklaşık da olsa ispat edebilen, mahkemeye kanaat getirecek delillere ihtiyaç bulunduğunu, ceza muhakemesi kararlarının dava konusu sorumluluk ile hukuki ve fiili hiçbir bağlantısı bulunmadığını, bu kararlarda müvekkillerinin … yaptıkları iddia edilen 250.000,00 TL fon aktarılmasıyla ilgili herhangi bir iddia ve hüküm bulunmadığını, TMSF’nin davacı şirket bünyesinde yönetim kayyımı olarak atandığını, kendi yönetimi ve denetimi altındaki şirketle ilgili aldığı söz konusu kararı herhangi bir hukuki geçerliliği bulunmadığını, davacı şirket yönetim kurulunun verdiği kararın müvekkillerinin aleyhine müteselsil sorumlulukla mali mesuliyet davası açılması için alınmış bir karar olduğunu, yaklaşık ispata dahi elverişli olmayan delillere dayanılarak karar verildiğini, ortada muaccel bir borç bulunmadığını, İİK’nun 257/2. maddesindeki şartların da gerçekleştiğiyle ilgili kararda herhangi bir tespit yapılmadığını bildirerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan karardan … A.Ş. bünyesindeki şirketlerle …’in ortaklığı bulunan şirketlerin kimler paralarını şirketlerin faaliyetinde elde edilmiş paralar gibi gösterip göstermediklerini, yapmış oldukları ticari faaliyetlere açıklanamayacak paralardan gelir elde edip etmedikleri, yapmış oldukları ticari faaliyetlere açıklanamayacak paraları gelir olarak beyan edip etmedikleri, şirketlerin kazançlarının terörizme finansmanında kullanıp kullanmadığının, yurt dışına usulsüz para transferinin olup olmadığının, altın üretiminde herhangi bir usulsüzlük bulunup bulunmadığının tespiti amacı ile şirketlerde yapılan aramalarda el konulan faturalar, defterler, dijital kayıtlar ile tüm belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere konusunda bilirkişiden rapor alındığı, sunulan delillere istinaden davacı ile diğer kararda yazılı şirketlere CMK’nun 133/1 maddesi gereğince Cumhuriyet Savcılığının talebi ile kayyum atanmasına karar verildiği, davacı şirketin Yönetim Kurulu Kararı ile de şirketin 667 sayılı OHAL KHK’si ile kapatılan … sermaye olarak vakfettiği fonlar ile söz konusu dönemde görev alan yönetim kurulu üyeleri aleyhine müteselsil sorumluluk davası açılması için TMSF Kuruluna başvurulmasına karar verildiği, TMSF Fonu İştirak ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığının davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığına yazdığı yazı ile de yazıda belirttiği belgelerin incelenmesi sonucunda davacı şirketin 17/04/2019 tarihinde 250.000,00 TL tutarında fon vakfettiği, söz konusu vakfın 667 sayılı KHK ile kapatılan kuruluşlar arasında yer olması nedeniyle FETÖ/PDY terör örgütü ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olduğunun kabulü ve bu vakfa yapılan fonlamanın ise terörizm ve terör faaliyetlerinin yürütülmesi için varlıkların sarf edilmesi, kullanılması nedeniyle olduğu, hiç bir tacirin terör faaliyetinde bulunmasının ve buna varlıklarını sarf etmesinin kabul edilmeyeceği, şirketin ilgili dönemindeki yönetim kurulu üyelerinin FETÖ/PDY Terör Örgütü ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olan vakfa fon aktararak şirketin mal varlığını basiretli bir yöneticiden beklenenin aksine hukuka aykırı olarak azalttığı ve yıllar itibari ile elde edebileceği olası karlardan şirketi mahrum ettiğinden oluşan zararın …, … ve …’den müteselsilen tahsili için dava açılmasına karar verildiği, mahkemeye haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek delilerin davacı tarafından sunulduğu, sunulan bu belgeler ihtiyati haciz kararı vermeye yeterli olduğu, davalıların ihtiyati haciz kararına itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle itiraz edenler vekilinin ihtiyati hacze itirazlarının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararına dayanak hususları dava konusu borcu ispat kabiliyeti bulunmadığını, ihtiyati haciz için dava konusu borca dair mahkemeye kanaat getirecek delillere ihtiyaç bulunduğunu, ceza kararlarında müvekkillerinin vakfa yaptıkları fon aktarılmasıyla ilgili herhangi bir iddia ve hüküm bulunmadığını, TMSF kararının müvekkillerinin fon aktarıldığı iddia edilen vakfın terör örgütüyle iltisaklı bir vakıf olduğu konusunda herhangi bir mahkeme kararına dayanmadığını, vakıf hakkında ne bir mahkeme kararı ne de KHK hükmü bulunduğunu, TMSF’nin davacı şirket bünyesinde yönetim kayyımı olarak atandığını, kendi yönetimi ve denetimi altındaki şirketle ilgili aldığı söz konusu kararı herhangi bir hukuki geçerliliği bulunmadığını, davacı şirket yönetim kurulunun verdiği kararın müvekkillerinin aleyhine müteselsil sorumlulukla mali mesuliyet davası açılması için alınmış bir karar olduğunu, yaklaşık ispata dahi elverişli olmayan delillere dayanılarak karar verildiğini, ortada muaccel bir borç bulunmadığını, İİK’nun 257/2. maddesindeki şartların da gerçekleştiğiyle ilgili kararda herhangi bir tespit yapılmadığını, emsal dosyada ileri sürülen delillerin borcu yaklaşık ispat seviyesinde bulunmadığından hareketle davacının ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir.
Lehine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep eden davacı vekili, müvekkili şirket yöneticisi olan davalıların fona para vakfederek şirketi zarara uğrattıklarını belirterek 250.000,00 TL alacağın tahsilini teminen davalılara ait tüm şirket hisselerinin devir, temlik, ipotek ve her türlü hukuki tasarruflara davalı borçluların menkul ve gayrımenkul malları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Anılan talep dayanağı olarak da davacı şirketin 07/03/2022 tarihli 2022/3 Karar sayılı, şirketin 667 sayılı OHAL KHK’si ile kapatılan … sermaye olarak vakfettiği fonlar nedeniyle söz konusu dönemde görev yapan yönetim kurulu üyeleri aleyhine müteselsil sorumlulukla mali mesuliyet davası açılabilmesi için TMSF Fon kuruluna başvurulabilmesine yönelik yönetim kurulu kararı ile TMSF’nin 28/04/2022 tarihli davacı şirket tarafından 17/04/2009 tarihinde … kuruluşu için vakfedilen 250.000,00 TL nedeniyle oluşan şirket zararının ilgili dönemdeki yönetim kurulu üyelerinin Fetö/Pdy Terör Örgütü ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olan vakfa fon aktararak şirketin mal varlığına basiretli bir yöneticiden beklenenin aksine hukuka aykırı olarak azalttığı, yıllar itibarıyla elde edebileceği olası karlardan şirketi mahrum ettiği gerekçesiyle …, … ve …’ten müteselsilen tahsili için haklarına mali mesuliyet davası açılmasına yönelik kararını ibraz etmiştir.
Yargılama aşamasında mali müşavir bilirkişiden alınan 13/12/2022 tarihli raporda, mevcut yasalara göre tüzel kişilerin de sermaye şirketlerinin vakıf kurucusu olmasını engelleyen bir yasal gerekçe mevcut olmadığı, davalıların yönetim kurulu başkan ve üyesi olduğu davacı şirketin 2009 yılında … kurulması aşamasında 250.000,00 TL fon aktarımıyla vakfın kurucuları arasında yer aldıklarını, 15 Temmuz darbe girişimi sonunda vakfa bağlı tüm yurtların kapatıldığı, kapatılma nedeniyle vakfın senette belirlenen amacına ulaşamadığı, ulaşmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle aktarılan tutarın şirket zararına neden olacak bir aktarma olduğu, davacının işlemiş faiz alacağına karar verilmesi halinde 301.625,00 TL alacağı oluşacağı yönünde kanaat bildrilmiştir.
Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/10/2015 tarihli 2015/4104 D. İş sayılı kararı dosya içerisinde yer almaktadır.
Mahkemece 19/09/2022 tarih ve 2022/591 Esas sayılı ara karar ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne, 250.000,00 TL alacağa yetecek miktarda davalı borçluların menkul, gayri menkul mallar ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmiş, anılan karara davalı borçlular vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine ise, duruşma açılarak yapılan itiraz yargılaması sonunda ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair ara karar verilmiştir.
İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekilinin anılan ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizin 2022/2071 Esas 2022/1806 Karar sayılı kararı ile mahkemece ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin 23/11/2022 tarihli ara kararının HMK’nun 391. maddesine uygun şekilde gerekçeli yazılması ve taraf vekillerine tebliği ile yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması halinde gönderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Anılan karar üzerine ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin gerekçeli ara karar yazılarak ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekiline tebliğ edilmiş, itiraz eden davalılar vekili itirazın reddine ilişkin ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nun 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklının, alacağının varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemeden olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterlidir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
İİK’nun 265. maddesinde, ihtiyati haciz kararına karşı itiraz usulü düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye itiraz edebilecektir.
Somut olayda, ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalı borçlular dinlenmeden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İtiraz eden borçluların henüz huzuri ile yapılan haciz ve/veya yokluklarında yapılan haciz tutanağının kendilerine tebliği söz konusu olmadığından ihtiyati haciz kararına itiraz edenin itirazının süresinde olduğu kabul edilmiştir.
İİK’nun 265. maddesinde, ihtiyati haciz kararına itiraz nedenleri tahdidi olarak sayılmıştır.
Lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı vekilince dosyaya ibraz edilen deliller, alınan bilirkişi raporu kapsamında ihtiyati haciz kararına konu muaccel bir alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispat değil, yaklaşık ispat yeterlidir.
Hal böyle olunca, mahkemece ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalıların itirazlarının yerinde olmadığı, İİK’nun 257. maddesindeki ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetlidir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin itiraz eden davalılar yönünden ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından lehine ihtiyati haciz kararı verilen davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 16/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.