Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/438 E. 2023/416 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/438 Esas 2023/416 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/438
KARAR NO : 2023/416

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :05/12/2022
NUMARASI : 2022/501 Esas 2022/785 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 16/06/2015
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2023

Taraflar arasındaki menfi tespite ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın … Şubesi ile dava dışı … Şirketi arasında 30/09/2009 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacının ise bu sözleşmeye kefil olarak imza attığını, ancak kefil olunan miktar ile diğer kısımların boş bırakıldığını, ayrıca davalı banka lehine ipotek verildiğini, asıl borçlunun borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2012/11013 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip ve Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2012/10838 Esas sayılı Genel Haciz Yolu ile icra takibi başlatıldığını, kefalet sözleşmesindeki imza davacıya ait olmakla birlikte, kefil olunan miktar açıkça belirtilmediği için kefaletin geçerli olmadığını, her iki icra takibine konu alacağın ayrı sözleşmelerden kaynaklandığını, davacının ancak kendi imzasını taşıyan sözleşmeden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğunu, BK 19, 20 ve MK 23. Maddeleri uyarınca kefaletin geçersiz olduğunu, davalı alacağının ticari kredi niteliğinde olduğunu, icra takibinden sonra menfi tespit davası açıldığı, icra takibinin Ankara’da başlatılmış olması nedeni ile Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu iddia ederek, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2012/10838 Esas sayılı icra takip dosyasına konu davalı alacağı nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bankanın alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, icra dosyası için yapılan ödemelerin takip alacaklısı davalıdan geri alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 06/07/2018 tarihli olup, bilirkişi… tarafından hazırlanan raporda da belirtildiği gibi, menfi tespit davasının açıldığı 16/05/2015 tarihinde halen davalının davacıdan 62.708,55 TL asıl alacak, 58.695,46 TL işlemiş faiz ve 2.934,85 TL BSMV borcunun bulunduğu, mahkememiz tarafından icra takibinin başlatıldığı tarihteki davacının borçlu olduğu miktarlar 172.500,00 TL asıl alacak, icra takibinde talep edilen miktarlarla bağlı kalınarak 1.327,10 TL işlemiş faiz ve 66,36 TL BSMV olduğu belirlendikten sonra icra müdürlüğü tarafından bu miktarlar esas alınarak icra takibindeki hesaplamaların ödemeler dikkate alınarak yeniden yapılmasının mümkün olduğu icra takibinden sonra asıl alacak için uygulanması gereken yıllık temerrüt faiz oranının %22,10 oranında olması gerektiği, davalı asıl alacak yönünden fazladan icra takibiyle talepte bulunmuş ise de, davacının borçlu olmadığı kabul edilen miktar yönünden başlatılan icra takibi haksız olmakla birlikte, kötüniyetli olarak icra takibi yapıldığının kanıtlanamadığı, bu nedenle kötüniyet tazminatı isteme koşullarının oluşmadığı, halen devam eden ödemelerin davacı borcunu sona erdirmediği için davacıya iadesi gereken fazla ödemesi de bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı bankaya Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2012/10838 esas sayılı icra takibi nedeni ile 20/07/2012 takip tarihi itibariyle 16.016,28 TL asıl alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 22,10 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğinin tespitine davacının kötü niyet tazminatı ve istirdat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıya verilen kefaletin geçerli olmadığını, kefalet sözleşmesindeki yazıların müvekkili tarafından el yazısı ile yazılmadığına ilişkin iddianın sahtecilik iddiası olup mahkemece bu konuda inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, mükerrer takip yapıldığından mükerrer tahsilat söz konusu olabileceğini, bilirkişi raporunda belirtilen miktarların dikkate alınmadığını, davalının ispat külfetini yerine getirmediğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı tarafından alacağının tahsili için başlatılan icra takibi nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının belirlenmesi ve yapılan ödemelerin davacıya iadesinin sağlanması amacı ile açılmış menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2018 tarih, 2015/383 Esas 2018/988 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı banka vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Dairemizin 15/10/2020 tarih 2019/583Esas 2020/1015 Karar sayılı kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiş, Dairemiz kararının davalı vekilince temyiz yoluna başvurması üzerine karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23/05/2022 tarih 2020/8315 Esas 2022/3931 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma kararı üzerine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce dosyanın esası hakkında yapılan yargılama sonunda 05/12/2022tarih, 2022/501Esas 2022/785 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kanun yoluna başvurusu üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği görülmüştür.
HMK’nun 373/4. maddesi “Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm karşısında Yargıtay bozma ilamına uyularak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabileceğinden temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE
HMK’nın 352. maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 16/03/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.