Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/421 E. 2023/408 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/421 Esas 2023/408 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/421
KARAR NO : 2023/408

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2020/92 Esas
İHTİYATİ TEDBİR KARARINA İTİRAZ
EDEN DAVALI
VEKİLİ :
VERİLEN DAVACILAR :
VEKİLİ :
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz
TALEP TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2023

İhtiyati tedbir kararına itirazın reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

TALEP
İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacıların murisi arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin sigorta başlıklı 12/B maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere müşterilerin sigortalarını yaptırmaması veya süresinde sigortalarını yenilememesi halinde müvekkilinin sigortaları re’sen yaptırmaya, yenilemeye hakkı varsa da bu yönde yükümlülüğü bulunmadığını, sigorta poliçesinin düzenlenmemesinden dolayı müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, vade bitiminde sigorta poliçesinin yenilenip yenilenmediğini takip ve prim ödeme borcunun davacıların murisine ait olduğunu, bankanın sigorta işleminden ve prim tahsilatlarından herhangi bir menfaati bulunmadığını, menfaati olmayan bir işten dolayısıyla müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kredinin kullanıldığı tarih ve niteliği gereği kullandırılması sırasında hayat sigortası oluşturulması şartı bulunmadığını, hayat sigortası yapılmadığı hususunun müşteriye bildirildiğini, müşterinin hayat sigortası poliçesi yaptırdığını, poliçenin bitim tarihinde poliçenin yenilenmediğini, bu nedenle murisin hesabından yapılmış bir prim tahsilatı bulunmadığını, davacılar murisinin ölüm tarihinde dava konusu kredi için yapılmış bir hayat sigortası bulunmadığını, bankanın yıllardır prim tahsilatı yaparak güven oluşturmasından ve müterafik kusurundan söz edilemeyeceğini, müvekkilinin bağlı sigorta ürünü bakımından bildirimde bulunma mecburiyetinin de bulunmadığını, muris yönünden hayat sigortasının varlığı kabul edilse dahi, murisin sözleşmenin devamı sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, kanser teşhisinden sonra bu durumu beyan etmeksizin sigorta yapılması halinin söz konusu olacağını, bu durumda da sigorta poliçesinin sigorta şirketi tarafından tek taraflı fesih hakkının saklı bulunduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dosyadaki bilirkişi raporuna göre davalının itirazlarının yerinde olmadığı, tedbir yüzünden bir zararın doğması halinde teminattan zararın karşılanabileceği gerekçesiyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi raporundaki tespitler yerinde görülerek ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddine karar verilmişse de, yargılamanın son celsesinde bilirkişi raporundaki hesaplamaların denetime uygun olmadığı gerekçesiyle dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdine karar verildiğini, bu durumun açık bir çelişki olduğunu, sözleşmenin sigorta başlıklı 12/B maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere müşterilerin sigortalarını yaptırmaması veya süresinde sigortalarını yenilememesi halinde müvekkilinin sigortaları re’sen yaptırmaya, yenilemeye hakkı varsa da bu yönde yükümlülüğü bulunmadığını, sigorta poliçesinin düzenlenmemesinden dolayı müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, vade bitiminde sigorta poliçesinin yenilenip yenilenmediğini takip ve prim ödeme borcunun davacıların murisine ait olduğunu, bankanın sigorta işleminden ve prim tahsilatlarından herhangi bir menfaati bulunmadığını, menfaati olmayan bir işten dolayısıyla müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kredinin kullanıldığı tarih ve niteliği gereği kullandırılması sırasında hayat sigortası oluşturulması şartı bulunmadığını, hayat sigortası yapılmadığı hususunun müşteriye bildirildiğini, müşterinin hayat sigortası poliçesi yaptırdığını, poliçenin bitim tarihinde poliçenin yenilenmediğini, bu nedenle murisin hesabından yapılmış bir prim tahsilatı bulunmadığını, davacılar murisinin ölüm tarihinde dava konusu kredi için yapılmış bir hayat sigortası bulunmadığını, bankanın yıllardır prim tahsilatı yaparak güven oluşturmasından ve müterafik kusurundan söz edilemeyeceğini, müvekkilinin bağlı sigorta ürünü bakımından bildirimde bulunma mecburiyetinin de bulunmadığını, muris yönünden hayat sigortasının varlığı kabul edilse dahi, murisin sözleşmenin devamı sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, kanser teşhisinden sonra bu durumu beyan etmeksizin sigorta yapılması halinin söz konusu olacağını, bu durumda da sigorta poliçesinin sigorta şirketi tarafından tek taraflı fesih hakkının saklı bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, itirazları doğrultusunda ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbir kararına itiraz istemine ilişkindir.
Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen davacı vekili talep dilekçesinde hayat sigortası poliçesinin kesilmemesi nedeniyle murisin ölüm tarihi itibarıyla kredi borcunun bulunmadığının tespiti, davacılar tarafından ölüm tarihinden sonra ödenen kredi taksitlerinin iadesi talebiyle açtığı davada dava sonuna kadar menfi tespit talep edilen kredi borcu ödemelerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Anılan talep üzerine mahkemece 26/10/2022 tarihli ara karar ile dosyadaki mevcut bilirkişi raporuna dayanarak davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davanın niteliği gereği teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir kararı başlıklı HMK’nun 391. maddesi “(1)Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. (2)İhtiyati tedbir kararında; a) İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b)Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, c)Tereddüde yer vermeyecek şekilde neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği, ç)Talepte bulunanın ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği yazılır. (3)İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.” hükmünü içermektedir.
Davalı banka vekilince itiraz edilen ihtiyati tedbir ara kararında mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, anılan kararda tereddüte yer vermeyecek şekilde neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği hususu yer almamaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesinin itiraz edilen ihtiyati tedbir ara kararı HMK’nun 391. maddesine uygun bir ihtiyati tedbir ara kararı niteliğinde değildir.
Bu durumda, itiraz edilen ihtiyati tedbir ara kararının HMK’nun 391. maddesine uygun bir ara karar niteliğinde olmadığından mahkemece yapılması gereken iş, davacıların ihtiyati tedbir talepleri değerlendirilerek HMK’nun 391. maddesine uygun nitelikte bir ihtiyati tedbir ara kararı verilmesinden ibarettir.
Tüm bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine yönelik ara kararında kamu düzenine aykırılık yönünden isabet görülmediğinden ihtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazının reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasına, HMK’nun 391. maddesine uygun nitelikte ihtiyati tedbir ara kararı yazılarak ara kararın davalı vekiline tebliğ edilip, ihtiyati tedbir kararının davalı vekilinin yüzüne karşı verilmesi halinde davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına karşı kanun yoluna başvuru hakkı bulunduğundan istinaf yoluna başvurulması halinde dosyanın Dairemize gönderilmesi, ihtiyati tedbir ara kararının davalı vekilinin yokluğunda verilmesi halinde ise, davalı vekilinin yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararına karşı HMK’nun 394. maddesi uyarınca itiraz hakkı bulunduğu, itiraz edilmesi halinde ise itiraz yargılaması yapılarak bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde dosyanın bu durumda Dairemize gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aiağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek KABULÜNE,
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ihtiyati tedbire itirazının reddine ilişkin 21/12/2022 tarih 2020/92 Esas sayılı ara kararının kamu düzenine aykırılık gözetilerek KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında HMK’nun 391.maddesine uygun olarak ihtiyati tedbir kararı yazılarak ara kararın davalı vekiline tebliğ edilip, ihtiyati tedbir kararının davalı vekilinin yüzüne karşı verilmesi halinde davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına karşı kanun yoluna başvuru hakkı bulunduğundan istinaf yoluna başvurulması halinde dosyanın Dairemize gönderilmesi, ihtiyati tedbir ara kararının davalı vekilinin yokluğunda verilmesi halinde ise, davalı vekilinin yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararına karşı HMK’nun 394. maddesi uyarınca itiraz hakkı bulunduğu, itiraz edilmesi halinde ise itiraz yargılaması yapılarak bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde dosyanın bu durumda Dairemize gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İhtiyati tedbir ara kararına itiraz eden davalı tarafından yatırılan harç bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından ihtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.