Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/394 E. 2023/776 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/394 Esas 2023/776 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/394
KARAR NO : 2023/776

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2022
NUMARASI : 2022/645 Esas 2022/719Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 20/07/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2023

Taraflar arasındaki şirketin ihyasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından … Şirketi … gösterilerek Mahkememizin 2022/444 esas sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkma davası açıldığını, ancak şirketin resen terkin olduğu yargılama sürecinde öğrenildiğinden şirketin ihyası davası açmak üzere taraflarına süre verildiğini, müvekkilinin ihyası istenilen şirketin %50 hissesi ile pay sahibi olduğunu belirterek, ortaklıktan çıkma davasında taraf teşkilinin sağlanması amacıyla … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin 2015 yılında terkin edildiğini, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının yaklaşık 8 yıl önce tüzel kişiliğini kaybettiğini, şirket ortaklığından çıkma nedenlerini dosyaya sunmadığını ve ihya isteminde haklı sebeplerini ortaya koyamadığını, davaya konu şirketin kuruluş tescilinin 29/01/2009 tarihinde yapıldığını, 30/09/2011 tarihinde vergi kaydının terkin edildiğini, şirketin terkin edilmesinde müvekkili kurumun bir kusuru bulunmadığını, öncelikle davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise şirketi temsil etmek, tescil ve ilan gereklerini yerine getirmek üzere tasfiye memuru tayin edilmesini, müvekkili kurum yasal … pozisyonunda bulunduğundan ücreti vekalet ve mahkeme masrafı yüklenilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya içinde yer alan ticaret sicil evrakında davalı müdürlük tarafından ihyası istenen şirket ile şirket yetkililerinin sicil kayıtlarındaki adreslerine 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesi uyarınca ihtarı içeren 16/04/2014 tarih ve 9525,10128 ve10129 sayılı yazılar ile şirket ile şirketin ortak ve yetkilisi olan … ve …’a gönderildiği, şirket ortağı Serhat’a gönderilen tebligatın 29/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ihyası istenen şirkete gönderilen tebligat “tanınmıyor” ve şirket ortağı …’e gönderilen tebligat da “taşınmış” olması nedeniyle bila tebliğ döndüğü, akabinde 25/04/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan yapıldığı ve 16/02/2015 tarihinde 6102 sayılı TTK geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca resen terkin edildiği, her ne kadar şirket ve şirket ortağı …’e tebligat yapılamamış ise de 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesindeki usul dairesinde ilan tarihine göre tebliğ tarihi belirleneceğinden, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca dava konusu terkin işleminde usulsüzlük bulunmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/07/2020 tarih ve 2020/1551 Esas – 2020/3396 Karar sayılı ilamı ), bu haliyle terkin tarihi dikkate alındığında iş bu davanın açıldığı 20/07/2022 tarihi itibariyle beş yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK geçici 7/15 bendi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi her ne kadar hak düşürücü süre nedeniyle davayı reddetmiş olsa da iş bu durum usule aykırılık teşkil ettiğini, gerekçeli kararda her ne kadar dava konusu … … Şirketi’nin tasfiyesi 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca yapıldığı, belirtilmiş ise de somut olayda tasfiye bu şekilde gerçekleşmediğini, dava konusu …. Şti. ilgili vergi müdürlüğü tarafından ilgili birtakım şartları yerine getirmediğinden ötürü re’sen kapatıldığını, bu sebeple gerekçeli kararda anılan hak düşürücü süre başta olmak üzere diğer gerekçelere de tabi olmayıp tasfiye işlemleri hususunda da 6102 sayılı TTK geçici 7. madde değil 213 kanun numaralı vergi usul kanunu esas alınması gerektiğini, TTK geçici yedinci maddesinde şirketlerin hangi nedenlerle kapatılacağı sayıldığını, vergi dairesinin kapatılmış olması sayılan gerekçelerden olmadığını, iş bu duruma ek olarak şirketin feshinin akabinde şirketin yalnızca fiili durumunun fesih olunduğu, şirketin mevcut borçlarından veya üçüncü kişilere karşı hak ve alacak sorumluluklarından kaçınamayacağını, öte yandan TTK 638. maddesinde herhangi bir süre sınırı veya usuli şart aramadan açık bir şekilde her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği düzenlendiğini, TTK geçici 7. maddenin esasa ilişkin dayanak olarak alınmasını kabul ve ikrar anlamına gelmemekle birlikte TTK’nun 547. maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” hükmünün mevcut olduğunu, davalı yan tarafından, ihyası talep edilen … Şti’nin ne şekilde tasfiye edildiği, tasfiye memurlarının ve şirket müdürünün gerekli zorunlu işlemlerinin yapılıp yapılmadığının tespitine ve diğer tasfiye işlemlerinin usulüne uygun biçimde yapılıp yapılmadığı belirtilmediğini, bu husus ilk derece mahkemesi tarafından da açıklığa kavuşturulmadığını, yalnızca bu usulsüz tasfiye sebebiyle dahi dava konusu şirketin ihyası gerektiğini, yerel mahkeme kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, tüm yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, şirketin ihyası talebine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/444 esas sayılı dosyasının Uyap kayıtlarının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … Şirketi olan şirket ortaklığından çıkma davası açıldığı, dosyanın derdest olduğu mahkemenin 15.06.2022 tarihli ara kararı ile davacı vekiline ihya davası açması için süre verildiği davacının ihya davası açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır.
Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre dava dışı şirketin vergi kaydı terk nedene dayanarak TTK geçici 7.maddesi uyarınca 16.02.2015 tarihinde sicilden terkin edildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerde tasfiye ve ticaret sicilinden re’sen kayıtlarının silinmesinin düzenlendiği, aynı maddenin 4.fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya tasfiye memuru bildirmeyen veyahut durumunu kanuna uygun hale getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı … müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ihyası istenen şirket yetkililerinden davacıya çıkarılan tebligatın iade edildiği diğer yetkili …’ye çıkarılan tebligatın ise 29.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği şirkete çıkartılan tebligatın ise bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı resmi gazetede yayınlanan ” Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
Hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, davacının hukuki yararının bulunduğu davada esas yönünden inceleme yapılmasına gelindiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davalı müdürlükçe dava dışı şirket vergi kaydı terk nedeni dayanarak sicilden terkin edilmiş ise de, 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. Maddesinde vergi kaydı terk nedeninin şirketin terkin nedenleri arasında düzenlenmediği,ihyası istenen şirketin vergi kaydı terk nedeni ile re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından terkin işlemi usulsüzdür (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/03/2022 tarih ve 2021/7912 Esas 2022/2149 Karar sayılı ilamı). Bu durumda açılan davada usulsüz şekilde ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin, TTK’nun geçici 7. maddesine belirtilen süreye tabi olmaksızın ihyasına karar verilmesi gerekmiştir.
Öte yandan, davalı … Müdürlüğü usulsüz terkin işlemi ile işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddi kararında isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına şirketin ihyasına, ihya kararı kesinleştiğinde kararın tescil ve ilanına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) 1-Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2022 tarihli ve 2022/645 Esas- 2022/719 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2- Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğünce … sicil numara ile kayıtlı olan … Şirketi’nin İHYASINA,
3-Kararın kesinleştiğinde Eskişehir Ticaret Sicili’ne tescili ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescil ve ilanına,
4-Alınması gerekli olan 179,90 harçtan peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta olmak üzere toplam 55,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalının yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 141,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 633,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.