Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/357 E. 2023/337 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 201 Esas 2021/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/357
KARAR NO : 2023/337

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2022
NUMARASI : 2022/832 Esas (Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN DAVACI :
VEKİLİ
ALEYHİNE TEDBİR
TALEP EDİLEN
DAVALILAR
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 21/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Taraflar arasındaki şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasında mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’nun müvekkili şirkette 23/05/2011 – 10/07/2015 tarihleri arasında genel müdür ve yönetim kurulu üyesi, davalı …’nun 07/11/2012 – 17/05/2016 tarihleri arasında genel müdür yardımcısı ve davalı …’ın 01/04/2008 – 02/09/2015 tarihleri arasında muhasebe müdürü olarak görev yaptığını, davalıların davacı … 85.576.715,32 TL zarara uğrattığını belirtmiş ve 85.576.715,32 TL’nin zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline ve davalıların UYAP sisteminden tespit edilecek menkul, gayri menkul malları ile banka hesaplarına tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; üzerine tedbir konulması istenilen banka hesapları, taşınır ve taşınmazların uyuşmazlık konusu olmadığı, davanın tazminat talebine ilişkin olduğu, bu nedenle HMK 389. Maddesindeki tedbir talep edilen şeyin uyuşmazlık konusu olması şartı gerçekleşmediği belirtilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin olağan ticari faaliyeti dışında, yönetim kurulunun bilgisi ve onayı olmadan yüksek miktarlı para transferleri ve ödemeler yapıldığının belirlenmesi üzerine, şirket çalışanları tarafından şirket Yönetim Kuruluna bilgi verildiğini, bunun üzerine Yönetim Kurulu tarafından yapılan inceleme ve araştırmada; müvekkili şirket ile dava dışı …A.Ş. Ve …. Şti. arasında ithal kömür işine ilişkin işlemler yapıldığını, müvekkili şirket iradesi ve yönetim kurulunun bilgisi dışında sonradan düzenlenmiş sözleşmeler yapıldığı belirlendiğini, imzalanan sözleşmelerin, açtırılan akreditifler, konşimentoların ciro işlemleri miktar itibari ile şirket genel müdürlüğüne verilen yetkinin üzerinde olduğunu, davalılar tarafından, yönetim kuruluna bilgi verilmeden ve yönetim kurulundan yetki / izin alınmadan yetki aşımı yapılarak sözleşmeler imzalandığını ve işlemler yapıldığını, işlemler hakkında Yönetim Kuruluna bilgi verilmesinden sonra Yönetim Kurulu’nun toplandığını ve konunun araştırılması için Denetim Kuruluna bildirimde bulunulduğunu, müvekkili şirketine denetim kurulu tarafından inceleme yapıldığını ve 16.03.2015 tarihli inceleme raporu hazırlandığını, Denetim Kurulu inceleme raporunda; şirket genel müdürü olan …’nun, genel müdür yardımcısı olan …’nun ve muhasebe müdürü olan …’ın ayrı ayrı yazılı savunmalarının alınması, yetkisiz işlem yaptığı sabit olanların iş akitlerinin feshedilmesi, şirket iş ve işlemlerinin zarar durumunun incelettirilerek yazılı rapor alınması şeklinde görüşünün bildirildiğini, alınan raporların ve savunmaların değerlendirilmesinden sonra 10.07.2015 tarih 1051 / 28 numaralı Yönetim Kurulu kararı ile; “ Şirket genel müdürü …’nun yönetim kurulunun bilgisi dışında imza yetki ve limitlerini aşarak işlem yaptığı ve böylece işverene karşı sadakat borcunu yerine getirmediğini kabul ve beyan ettiği, ayrıca 29.06.2015 tarihli YMM-193/R/2015 – sayılı özel amaçlı yeminli mali müşavirlik denetim raporunda tespit edilen hususlar da göz önüne alındığında…” şeklindeki gerekçelerle iş akdinin feshedilmesine, temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılmasına karar verildiğini ve işlemler hakkında şüphelilerin tespiti ve cezalandırılmaları için dava açılması amacı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davalıların dava dışı … A.Ş.’nin sahibi / tek hissedarı olan dava dışı …ile eylemlerinin organize olduğunu, kömürün bütün hakimiyetinin müvekkili şirketin iradesi dışında davalılarda olduğunu, müvekkili şirkete bu konuda hiçbir irade bırakılmadığını ve dolayısı ile telafisi imkansız bir zarar meydana geldiğini, finansmanı sağlayanın müvekkili şirketin olmasına rağmen yazılı hiçbir sözleşme yapılmadan sürecin davalılar tarafından idare edilmek istendiğini, geçmişe dönük sözleşmeler imzalandığını, … A.Ş. lehine müvekkili şirket tarafından kredi çekildiğini ve akreditifler açtırıldığını, açtırılan akreditiflerin… muhasebe kayıtlarına işlenmediğini, davalılardan …’nun müvekkili şirketteki iş akdinin sonlandırılmasından sonra bu davalının … A.Ş.yöneticisi sıfatıyla çalışmaya devam ettiğini, dava dışı …ile … arasında para transferlerinin olduğu hususları savcılık dosyasından tespit edildiğini, Müvekkil Kömür İşletmeleri A.Ş. 1957 yılından bu yana madencilik sektöründe faaliyet gösterdiğini, Türkiye’nin en büyük kömür üreticisi olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün ( TKİ ) bir iştiraki olduğunu, Türkiye genelinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından yoksullara dağıtılan kömürlerin tedarikçilerinden biri de müvekkili şirketin bu kömürlerin 250 – 300 bin ton civarındaki kısmının farklı il ve ilçelere ve köylere dağıtımını müvekkili şirketin yaptığını, dolayısıyla müvekkili şirketin kömür piyasasında tecrübesi ve saygınlığı, …. Şti. ve …A.Ş.’den daha büyük olduğunu, ithal kömür işi, müvekkili şirketin yönetim kurulunun bilgisi dâhilinde etraflıca planlanarak müvekkili şirketin tarafından rahatlıkla yapılabilecek bir iş olduğunu, gerekirse ilave ihtisas sahibi personel istihdam edilerek süreç çok rahatlıkla yürütülebilecek iken davalılar tarafından yapılan eylemler ile müvekkili şirketin sadece bütün riski üstlenen finansör olarak kullanıldığını, zira eğer ithalat işlemleri müvekkili tarafından yapılsa 666.000 ton kömürde ton başına yaklaşık 21,55 Usd olmak üzere 14.352.300 Usd kardan vazgeçilmediğini, en önemlisi de ilave zarar ve ana sermaye kaybı yaşanmamış olacağını, ayrıca mevcut ithalat işinde fiili olarak İskenderun limanında eleme torbalama tesisi kurulması aşamasında müvekkil şirket çalışanlarından …’in fiili olarak çalıştığı, yine …. Şti. tarafından müvekkili adına … termik santraline teslim edilen kömürün sevkiyatında ve tesliminde de müvekkili şirketin çalışanlarının davalılarca fiili olarak çalıştırıldıklarının belirlendiğini, davalı … …’nun talimatı ile akreditif işlemlerinin için … Bankası ile çalışma yürütülürken …’nun çalışmaların sonuçlanmasını beklemeden … Şubesinden akreditif alınması talimatı verdiğini ve banka şubesi yetkililerin şirkete gelerek işlemlerin yapıldığını belirttiğini, akreditif işlemleri için bir çalışma yapıldığını ancak çalışma yapılan bankalar ile işlemin tamamlanmadığını, aksine hiçbir çalışma ve görüşme yapılmayan … Şubesi ile akreditif işlemleri yürütüldüğünü, … Şubesinden; a) 02.10.2014 tarihinde 11.713.339,32- USD, b) 27.10.2014 tarihinde 12.641.087,95 – USD, c) 25.12.2014 tarihinde 12.487.449,24 – USD, d) 27.01.2015 tarihinde 13.473.688,17 – USD ve, e) 06.02.2015 tarihinde 2.126.337,59 – USD olmak üzere toplam 52.586.943,85 – USD akreditif açtırıldığını ve açtırılan akreditif bedellerinin aktarıldığını, kullanılan kredi ve akreditif belgelerinin ilgili bankadan müzekkere ile istenmesini ve bu nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği,
HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
Somut olayda, davacı yanca, davacı şirketin genel müdür,genel müdür yardımcısı ve muhasebe müdürü olan davalıların şirkete verdikleri zararın tahsiline yönelik olarak açılan sorumluluk davasında, davalıların UYAP sisteminden tespit edilecek menkul, gayri menkul malları ile banka hesaplarına tedbir konulması talep edilmiş ise de, HMK’nun 389.maddesi gereğince ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, eldeki davanın ise alacak istemine ilişkin olup, davalıların menkul ve gayri menkul malları ile banka hesaplarının dava konusu olmaması ve ilk derece mahkemesinin gerekçesi gözetildiğinde ara karar usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/03/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.