Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/28 E. 2023/87 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/28 Esas 2023/87 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/28
KARAR NO : 2023/87

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/09/2022 (Karar)-07/11/2022 (Ek Karar)-25/10/2022 (Tavzih)
NUMARASI : 2015/249 Esas 2022/655 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak – Araç İadesi
DAVA TARİHİ : 17/11/2015
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2023
Taraflar arasındaki asıl davada haklı sebeple şirket ortaklığından çıkma, çıkma payı alacağının tahsili, birleşen davada alacak, şirkete ait aracın iadesi istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de istinaf harçlarının muhtırada bildirilen sürede yatırılmaması nedeniyle mahkemece asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin tavzih talebinin reddi kararına yönelik istinaf başvurusu ile anılan istinaf başvurusu üzerine asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf yoluna başvurması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirket yetkilisi olan diğer ortağın şirketin işleyişine ilişkin olarak müvekkiline bilgi vermediği gibi elde edilen şirket kazancından kar payı da ödemediğini, şirket yetkilisinin bu olumsuz tavrından kaynaklı olarak şirket ortağı ile müvekkili arasındaki anlaşmazlık ve husumetin uzun süredir devam ettiğini, yetkili temsilcinin şirketin hesaplarından kişisel harcamalar yaptığını, şirket adına trafikte kayıtlı olan 4 aracın şirket yetkili temsilcisinin kontrolünde ve zilyetliğinde olduğunu belirterek müvekkilinin haklı sebeple şirket ortaklığından çıkmasına izin verilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 226.305,04 TL olarak ıslah etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ortağının yetkisi dışında müvekkiline ait aracı kendisine tahsis ederek şirkete iade etmekten kaçındığını, şirkete karşı özen ve bağlılık yükümlüğünü yerine getirmediğini, şirkete ait olan 78.000,00 TL’yi kendi çıkarı için kullanarak şirketi zarara uğrattığını belirterek 78.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, şirkete ait aracın davalı tarafından şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yetkili temsilcisi olarak …’ın atanmasına davacının herhangi bir çekince öne sürmediğini, davacının kar payı ve şirketin işleyişi konusunda bilgi verilmediği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, şirketin işleyişi için üzerine düşen sorumluluğu davacının yerine getirmediğini, ortaklıktan çıkma talebinin haksız olduğunu, davacının şirkete karşı özen ve bağımlılığını yerine getirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket yetkilisi …’ın şirketten hak etmediği kazancı elde ettiğini, müvekkilinin şirketten avans alması ve şirkete avansı iade etmemesinin söz konusu olmadığını, şirket kazancından müvekkiline kâr payı ödemesi yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan dosya kapsamına uygun ve dosyada mevcut diğer bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri de giderir nitelikteki dördüncü bilirkişi heyeti asıl raporunda asıl davada davalı şirketin 31/12/2015 tarihli bilanço değerleri üzerinden yapılan ayrıntılı değerleme ve hesaplama sonucunda asıl davada davacı ortak…’ın davalı şirkete avans borcunun mevcut olmadığı, %48 hissesine karşılık davalı şirketten talep edebileceği çıkma payı alacağı olarak hesaplanan 226.305,04 TL’yi davalı şirketten talep etmekte haklı olduğunun tespit edildiği, anılan raporda davalı şirketin öz kaynakları dikkate alındığında şirketin borca batık durumda olmadığı sabit olmakla birlikte aynı raporda şirketin hissedarları tarafından bir takım alacaklarının usulsüz olarak tahsil edildiği ve tahsil edilen bedellerin şirket kayıtlarında yer almadığı gibi şirketin ticari faaliyet alanında imzaladığı sözleşmelere istinaden düzenlediği faturaların yine ticari defter ve belgelerine gerçeğe uygun şekilde yansıtılmadığı, şirketin banka hesap ekstrelerine konu hesap hareketlerinin ticari defter kayıtları ile örtüşmediği, şirketin muhasebe kayıtlarına göre birleşen dava konusu… plakalı aracın 40.660,00 TL bedelle şirket yetkili temsilcisi tarafından ödendiğinin belirtilmesine rağmen aynı aracın bedeli için şirketin banka hesaplarına muhtelif tarihlerde toplam 40.000,00 TL ödeme yapıldığının tespit edildiği dikkate alındığında bahse konu hususların asıl asıl davada davalı birleşen davada davacı şirketin ortağı olan davacı… ile dava dışı ortak ve yetkili temsilci …’ın arasında ortaklık hukuku yönünden korunması gereken güven ve işbirliği unsurunu temelinden sarsıcı ve zedeleyici nitelikte olduğunun sabit olduğu, birleşen dava yönünden ise alınan dördüncü bilirkişi heyeti raporu ile sabit olduğu üzere davacı şirketin birleşen davalı şirket ortağından iadesini talep edebileceği avans alacağı bulunmadığı ve birleşen davada yine şirkete iade talebine konu şirket aracının birleşen dava tarihi itibariyle birleşen davalı ortağa tahsis ve fiilen kendisinin zilyetlik ve kullanımında bulunduğu ve iadesi talep edilmesine rağmen şirkete iade edilmediğine yönelik olarak usulüne uygun delil sunulmadığı, birleşen davanın haklılığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın talep ile bağlı kalınarak kabulüne, davacının ortağı olduğu davalı …. Şirketi ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, ıslah talebi gözetilerek dava konusu 226.305,04 TL çıkma payı alacağının 10.000,00 TL’lik kısmının dava, bakiyesinin ise ıslah tarihi olan 20/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, 07/11/2022 tarihli ek karar ile asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilinin eksik harçları tamamlaması için gönderilen muhtıranın tebliğ edilmesine rağmen verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde eksik harçları ödemediği gerekçesiyle asıl davada davalı birleşen davada davacı şirketin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin bila tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararda müvekkilinin davalı şirketten hangi tarihte ortaklıktan çıkmış sayılacağına ilişkin herhangi bir tarih belirtilmediği, gerekçeli kararda ortaklıktan çıkma tarihinin belirtilmesi için tavzih talebinde bulunması üzerine mahkemece, 25/10/2022 tarihli tavzih talebi hakkındaki kararı ile davacı vekilinin talebinin HMK’nun 305. maddesindeki yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekili karara karşı istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyadaki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, raporun gerekçesiz olup, denetime elverişli bulunmadığını, raporda delillerinin değerlendirilmediğini, raporun hükme esas alınamayacağını, avans veya iş avansı açıklamasıyla havalesi yapılan bedellerin şahsi harcamalar olmadığının ispat yükünün asıl davada davacı birleşen davada davalı ortağa ait olduğunu, anılan ispat yükü yerine getirilmemesine rağmen mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verildiğini, birleşen dava dosyasıyla ilgili aracın müvekkil şirkete iade edilmediğine ilişkin tüm delillerin sunulduğunu, karşı tarafın şirkete ait aracı alkollü şekilde kullandığını, şirket aracı iade edilmediğinden müvekkilinin araç kiralamak zorunda kaldığını, asıl davada davacının haklı nedenle ortaklıktan çıkma isteğini kanıtlayamadığını, davacının iddia ettiği ve ispatlayamadığı sebepten başka bir sebebe dayanılarak ortaklıktan çıkmasına izin verildiğini, taleple bağlılık ilkesine ve ispat kurallarına aykırı davranıldığını, müvekkili şirketin borca batık durumda olduğunu, davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilse bile kendisine ödenecek bir ayrılma akçesi bulunmadığını, birleşen dosya davalısı ortağın şirketten avans açıklamalarıyla aldığı paraların şahsi harcamalar olmadığını ispatlamakla yükümlü olduğunu, ispat yükümlülüğü yerine getirilmediği halde birleşen davada davalının müvekkiline iade etmesi gereken bir tutar olmadığına hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili tavzihe yönelik karara karşı istinaf dilekçesinde özetle; tavzih talebinin reddi kararının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, dava tarihinde müvekkilinin davalı şirketle hiçbir ilişiği bulunmadığını, müvekkilinin çıkma tarihinin dava tarihi olarak gösterilmesi gerekirken gerekçeli kararda çıkma tarihinin gösterilmemesinin hukuka aykırı bulunduğunu, mahkemece verilen tavzih kararının kanuna aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin 25/10/2022 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına, müvekkilinin davalı şirketten çıkma tarihinin kararda gösterilmesine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; asıl karara karşı ileri sürdüğü istinaf itirazlarını tekrar ederek kararı katılma yoluyla istinaf ettiğini belirtmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava; haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma, çıkma payı alacağının tahsili, birleşen dava şirket ortağına avans olarak verilen bedelin tahsili, şirket ortağının kullanımında olan aracın iadesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekili tarafından gerekçeli kararın tebliği üzerine yasal süre içerisinde, istinaf harç ve gider avansı yatırılmadan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Yapılan istinaf başvurusu sırasında istinaf harç ve gider avansının yatırılmaması üzerine mahkemece 20/10/2022 tarihli usulüne uygun muhtıra hazırlanarak muhtıra asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekiline 25/10/2022 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilince usulüne uygun muhtıranın tebliğine rağmen muhtıra ile verilen bir haftalık kesin süre içerisinde eksik istinaf harçları ve istinaf gider avansının yatırılmaması üzerine bu kez mahkemece 07/11/2022 tarihli ek karar ile asıl davada davalı birleşen davada davacı şirketin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Anılan ek karara karşı asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilinin herhangi bir istinaf başvurusu bulunmamaktadır.
Gerekçeli kararın asıl davada davacı birleşen davada davalı vekiline usulüne uygun olarak 16/10/2022 tarihinde tebliğ edildikten sonra asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilince bila tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararda müvekkilinin davalı şirket ortaklığından hangi tarihte çıkmış sayılacağına ilişkin herhangi bir tarih belirtilmediği, bu sebeple gerekçeli kararda ortaklıktan çıkma tarihinin belirtilmesi için tavzih talep etmiştir.
Anılan tavzih talebi üzerine, ilk derece mahkemesice 25/10/2022 tarihli karar ile davacı vekilinin talebinin HMK’nun 305/2. Maddesi gereğince yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle talebin reddine hükmedilmiştir.
Mahkemenin tavzih talebine yönelik kararı asıl davada davacı birleşen davada davalı vekiline 14/11/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili 24/11/2022 tarihinde tavzihe ilişkin mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin tavzih kararına yönelik istinaf itirazı incelendiğinde, mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl davanın kabulüyle, davacının haklı sebeplerle ortağı olduğu davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, 226.305,04 TL çıkma payı alacağının 10.000,00 TL’lik kısmının dava, bakiyesinin ise ıslah tarihi olan 20/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararda davacı şirket ortağının şirket ortaklığından çıkma tarihine ilişkin herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
HMK’nun 305. maddesi “(1)Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2)Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”, 305/A maddesi ise “Taraflardan her biri, nihai kararın tebliğinden itibaren 1 ay içinde yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermektedir.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin bila tarihli talebi, kararda davacının şirket ortaklığından çıkma tarihinin belirtilmesine yöneliktir. Anılan talep yukarıda açıklana HMK’nun 305. maddesi kapsamında tavzih talebi niteliğindedir.
HMK’nun 305/2. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacak, genişletilemeyecek ve değiştirilemeyecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin talebinin HMK’nun 305/2. maddesi gözetilerek reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin tavzih kararına yönelik istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekiline tebliği üzerine bu kez, asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekili tarafından “katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesi” olduğu belirtilmek suretiyle kararın katılma yoluyla istinaf edildiği açıkça ifade edilerek gerekçeli karara karşı istinaf itirazları tekrar edilmek suretiyle katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin tavzih kararına karşı istinaf başvurusu üzerine asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilinin katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulduğundan, katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulan kararın ilk derece mahkemesinin 25/10/2022 tarihli tavzih talebi hakkındaki kararıdır. Anılan kararda ise asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket lehine veya aleyhine herhangi bir hüküm bulunmadığından asıl davada davalı birleşen davada davacı şirketin bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmasında hukuki yarar bulunmadığı gibi, anılan karara karşı asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması ve bu istinaf dilekçesinin tebliği üzerine asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilinin katılma yoluyla asıl karara karşı istinaf itirazlarını ileri sürmesi mümkün olmadığından asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin 25/10/2022 tarihli tavzih talebinin reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmediğinden asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin anılan karara karşı istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin mahkemenin 25/10/2022 tarihli tavzih talebinin reddine ilişkin kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
3-Asıl davada davacı birleşen davada davalıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin asıl davada davacı birleşen davada davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Asıl davada davacı birleşen davada davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Asıl davada davalı birleşen davada davacı şirket tarafından yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcı ile 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl davada davalı birleşen davada davacı şirkete iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2023

Başkan – Üye Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.