Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/234 E. 2023/678 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/234 Esas 2023/678 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/234
KARAR NO : 2023/678

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :22/12/2022
NUMARASI :2020/309 Esas 2022/933 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2023

Taraflar arasındaki menfi tespite ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile davacı … yönünden açılan davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine davalı banka tarafından Ankara 4.İcra Dairesinin 2018/11302 E. sayılı
dosyası kapsamında icra takibi başlatılmış ise de müvekkilleri tarafından kefil sıfatıyla imzalanan kredi sözleşmelerinin borçlu şirket tarafından
ödenerek kapatıldığını, müvekkillerinin kefilliğinin sona erdiğini ve bu nedenle herhangi bir
borçlarının kalmadığını iddia ederek müvekkillerinin davalıya herhangi bir borçlarının olmadığının tespitine,
müvekkili …’un taşınmazları üzerindeki ipoteklerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı bankaca 24.04.2013 tarihli 1.100.000,00 TL
tutarlı ve 13.10.2015 tarihli 2.500.000,00 TL tutarlı iki adet Genel Kredi Sözleşmesi mevcut ve bu
sözleşmelerin limiti karşılayabilecek düzeyde, anılan sözleşmelerin limiti dahilinde söz
konusu taksitli ticari krediyi kullandırma imkanına sahip iken, dava dışı asıl borçlu şirket ile 25.05.2018
tarihinde yeni bir kredi sözleşmesi imzalamış bulunduğu, yerleşik yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere, sözleşme kefilinin, kefaletinin bulunmadığı sözleşmeye
istinaden kullandırılan kredilerden sorumlu tutulamayacağı, buna göre davacı …’un yalnızca kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı 13.10.2015 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında sorumlu tutulabileceği, bilirkişi incelemesi sonucunda davacının belirtilen tarih itibariyle sorumlu olduğu tutarın 28.028,88 TL olduğunun belirlendiği bu tutarın 27.07.2018 tarihli ihtarnamede belirtilen 1.581.499,19 TL’den mahsubu ile bakiye 1.553.279,02 TL yönünden davacı …’un borçlu olmadığı, davalı … hakkında takibin şahsi kefaletine dayanılmaksızın ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle icra takibi başlatıldığı, ipotek resmi senetlerinde, ipoteklerin herhangi bir genel kredi sözleşmesine özgülenmediği, dolayısıyla tüm sözleşmelerden ve diğer sebeplerden kaynaklı olarak davalı bankaya olan borçların teminatını teşkil ettiği, böylelikle davacı …’un ipotek veren sorumluluğunun devam ettiği gerekçeleriyle davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile davacının davacının, davalı bankaca keşide edilen Beşiktaş 17. Noterliğinin 27/07/2018 tarihli 58008 yevmiye numaralı ihtarnameye konu kredi sözleşmelerinden dolayı 1.553.279,02 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı …’un işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bilirkişinin 2013 ve 2015 tarihli sözleşmeler kapsamında kredi kullandırma hakkı varken 2018 tarihli yeni sözleşme yapılmasını bankanın kredi ilişkisini artık bu sözleşme tahtında devam ettirmesi anlamına geleceği yönündeki tespitinin hatalı olup, davacı …’un tüm borçtan sorumlu olduğunu, borçlusu olmadıkları iddia edilen 2018/11302 esas sayılı takip borcunun Ankara 7. İcra hukuk Mahkemesinin 2018/828 esas sayılı mahkeme kararı ile sabit olması nedeniyle derdestlik itirazlarının kabulü gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı … vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından kefil sıfatıyla imzalanan kredi sözleşmelerinin asıl borçlu şirket tarafından ödenerek kapatıldığından müvekkilinin kefilliğinin sona erdiğini ve borcunun bulunmadığını bu nedenle müvekkiline ait taşınmazlar üzerindeki ipoteğin fekki gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacılar tarafından, davalı bankaya karşı açılan menfi tespit davasıdır.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacılar vekili süresinde vermiş olduğu istinaf başvuru dilekçesinden sonra istinaf incelemesi için dava dosyası Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra UYAP üzerinden sunduğu 22/03/2023 tarihli e-imzalı dilekçe ile davadan feragat ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Davalı banka vekili 22/02/2023 tarihli dilekçe ile davacı tarafın davadan feragat ettiğini, dosyaya yönelik yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını belirtmiştir.
Bilindiği üzere feragat, 6100 sayılı HMK’nın 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Aynı Kanun’un 311. maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır. Davadan feragatin, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması sebebiyle dilekçede açıkça gösterilmesi, kayıtsız ve şartsız olması gerektiği kuşkusuzdur.
Davacılar vekilinin dosya içerisinde yer alan Ankara 65. Noterliğinin 02/03/2017 tarih ve Ankara 53. Noterliğinin 25/09/2018 tarihli vekaletnamelerinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Hal böyle olunca, davacılar vekilinin istinaf aşamasında davadan feragat ettiği gözetilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı … vekilinin katılma yoluyla ve davalı vekilinin istinaf başvurularının davadan feragat beyanı gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2022 tarih ve 2020/309 Esas 2022/933 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden 119,93 TL harcın dava dosyasında peşin alınan 27.259,79 TL harçtan mahsubu ile artan 27.139,07 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalara iadesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin masraf talebi bulunmadığı gözetilerek üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından vekalet ücreti talebi bulunmadığı gözetilerek bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK 333. maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip taraflara iadesine,
B)1-Davacı … tarafından istinaf karar harcı yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
C)1-Davalı tarafından peşin yatırılan 492,00 TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023

Başkan- Üye – Üye Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.