Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/233 Esas 2023/567 Karar
+T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/233
KARAR NO : 2023/567
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2022
NUMARASI : 2022/401 Esas 2022/707 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 07/06/2022
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2023
Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … Şirketi arasında sözleşme akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine itiraz iptali davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davalı tasfiye memurunun şirket ortağı ve temsilcisi olduğundan devam eden icra dosyasından haberdar olduğunu, şirketin borcu yokmuş gibi tasfiye ile şirketin kapatılmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, şirketin herhangi bir mal varlığı olmadığını, şirketin tasfiyesinin sonlandığına ilişkin genel kurulunun kararının tescil edildiğini, davacının tasfiye sürecini takip etmesi gerekirken kendi kusuru neticesinde tasfiye sürecine dahil olmadığını, ihyası talep edilen şirket ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, bu şirkete herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin işlemlerinin yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir
Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; şirketin tasfiyeye girmeye ilişkin genel kurul kararının sicilde tescil ve ilan edildiğini, şirketin tasfiyeye girdiğine ilişkin alacaklılara yapılan çağrının gazetede ilan edildiğini, terkin tarihinde şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, müdürlüğün açılan davada yasal hasım olduğunu bildirerek ek tasfiyeye karar verilmesi halinde şirkete tasfiye memuru atanmasını, aleyhe yargılama giderlerine hükmedilmemesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, ihya istemine gerekçe gösterilen takip dosyasının tasfiye işlemlerinin başlatıldığı süreçte mevcut olmakla, tasfiyenin kapanışı ile şirketin sicilden terkininin haklı olmadığı, şirket tasfiye sürecine girdiği aşamada terkin olduğu tarihte ve halen aleyhine derdest bir icra takibi bulunmakla takibin sürdürülebilme şartı olarak anılan şirketin ihyasının zorunlu olduğu, TTK’nun 547. maddesi gereğince devam eden icra takibi ile sınırlı olmak üzere şirketin ihyası gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, şirketin icra dosyası ve tasfiyeyle sınır olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru olarak şirketin son tasfiye memuru olan …’nun atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, şirketin tekrar ticaret siciline tescil edilerek ihya ve ek tasfiye sürecinin başlatılmasında hukuki yarar bulunmadığını, şirketinin tasfiye işlemlerinin eksiksiz bir şekilde yapıldığını, tasfiyenin hukuka uygun şekilde gerçekleştirildiğini, tüm bu işlemlerin ardından şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini, şirkete ait bütün aktif ve pasiflerin dağıtımı sırasında dikkate alınarak tasfiye aşamalarının tamamlandığını, dağıtım dışında herhangi bir alacak kalmadığını, tasfiye süreci neticesinde şirketin herhangi bir malvarlığı da bulunmadığı açık olduğundan yerel mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, şirketin tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara ilanların yapıldığını, 3. ve son ilan tarihinin üzerinden 3 ay geçmesi neticesinde şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair genel kurul kararı alındığını, bu kararın ticaret sicilinde tescil edilerek şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini, ticaret sicil gazetesinde farklı tarihlerde yayımlanan 3 ilana rağmen davacı tarafın alacak başvurusu yapmadığını, bunun sonucunda davacının yasal süresi içinde alacak kaydı yaptırmaması nedeniyle tasfiyenin usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini, şirketin tüzel kişiliğinin de usulüne uygun bir şekilde sona erdirildiğini, davacının tasfiye sürecini kendisi takip etmesi gerekmekte iken kendi kusuru ve ihmali neticesinde tasfiye sürecine dahil olmadığını, ihyası talep edilen Tasfiye Halinde … Şirketi’nin, davacı şirkete iddia edilen gibi bir borcu bulunmadığını, aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, ihyası talep edilen şirketin muhasebe kayıtlarına intikal eden bir fatura bulunmadığını, şirket tasfiye memuru olan müvekkilinin işlemlerinin usul ve kanuna uygun yapıldığını, müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını, davacının tasfiye sürecinin yürütülmesinden doğan bir zararı bulunmadığını, davacının şirket tasfiye süreci içerisindeyken üzerine düşen yükümlülükleri ihlal ettiğinden alacağının semeresiz kalmasından müvekkilini sorumlu tutmaya çalıştığını, kusurun ispatının davacıya ait olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2019/5379 sayılı takip dosyası sureti, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/230 Esas 2021/892 Karar sayılı kararı, ihyası talep edilen şirketin tasfiye kararı dosya içerisinde yer almaktadır.
İhyası talep edilen … Şirketi’nin alınan tasfiye kararına ilişkin ilanların Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yapılması üzerine 23/03/2022 tarihinde tasfiye kapanışla ticaret sicilinden terkin edildiği, 13/04/2022 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davalı …’nun şirketin son tasfiye memuru olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davalı …’nun istinaf itirazlarına gelindiğinde; 6102 sayılı TTK’nun “Ek Tasfiye” başlıklı 547. maddesinde; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirmesi halinde şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verileceği ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirileceği düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olayda; ihyası istenen … Şirketi’nin borçlu, davacının alacaklı olduğu İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2019/5379 sayılı dosyası ile sözleşme ve faturadan kaynaklanan toplam 28.510,00 TL alacağın tahsili talebiyle 17/04/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ihyası talep olunan borçlu şirketin itirazı üzerine İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/230 Esas sayılı itirazın iptali davası açıldığı, anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda 09/11/2021 tarih 2021/892 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, takibin kesinleştiği görülmüştür.
Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
İhyası talep olunan şirketin ortaklar kurulunca 13/12/2021 tarihinde tasfiye kararı alınmış, … tasfiye memuru olarak atanmış, tasfiye sonu kararı alınarak tasfiye memurunun yaptığı işlemlerden dolayı ibra edilmesine karar verilmiş ve şirketin 23/03/2022 tarihi itibariyle tasfiye nedeniyle sicilden terkini gerçekleştirilmiş ise de, ihya davasına dayanak icra takibi, şirket tasfiye karar tarihinden önce 17/04/2019 tarihinden başlatılmıştır. Yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere, tasfiye kararı alındığı tarihte ihyası talep olunan şirketin borçlu olarak yer aldığı icra takibi ile davalı olarak yer aldığı itirazın iptali davası bulunmaktadır. Şirket ortağı ve tasfiye memuru olan davalının başlatılan icra takibi ve açılan davadan haberdar olmadığına ilişkin itirazı yerinde değildir. Hal böyle olunca mahkemece, yapılan tasfiye işleminin usul ve yasaya uygun olarak yapılmadığı, tasfiye memurunun tasfiye edilen şirket hakkında derdest takip ve dava bulunduğu halde tasfiye kararı alıp, tasfiyeye devam ederek tasfiye kapanışı yapılmak suretiyle şirketin ticaret sicilinden terkinine sebep olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan ihyasına karar verilen şirket ortaklar kurulunca tasfiye kararı alınarak şirket tasfiyeye girmiş, tasfiye memuru olarak atanan davalı … tarafından tasfiye işlemleri tamamlanarak şirketin tasfiye nedeniyle ticaret sicilinden kaydı 23/03/2022 tarihinde terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket hakkında tasfiye işlemleri tamamlanıp sicilden terkini yapılmadan önce takip başlatılmış ve dava açılmıştır. Bu durumda mahkemece, şirketin borçlu olarak yer aldığı icra takibi ve davalı olarak yer aldığı dava dosyası derdest iken tasfiye işlemlerini tamamlayarak şirketin ticaret sicilinden terkinine sebep olan davalı tasfiye memurunun davanın açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek, yargılama giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Açılan işbu davada hak düşürücü sona ermediği gibi, davalı … vekilinin zaman aşımı itirazının 18/10/2022 tarihli celsede ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’ndan alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/04/2023
Başkan Üye Üye Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.