Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/206 E. 2023/162 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/206 Esas 2023/162 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/206
KARAR NO : 2023/162

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : 2019/618 Esas 2022/644 Karar
EK KARAR
TARİHİ : 05.01.2023
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme ve ek karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı …. A.Ş. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, davalıların sözleşmeyi müştereken ve müteselsilen kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredinin ödenmemesi üzerine borçlulara ihtarname keşide edildiğini ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek davalıların Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10451 E. sayılı takip dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili dava dilekçesinde; Müvekkillerinin vermiş oldukları kefaletin tüketici işlemi olduğunu, görev itirazında bulunduklarını, TBK 586. maddesi uyarınca müteselsil kefile yapılacak başvurunun tali nitelikte olduğunu, 594. maddede öngörülen derhal bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, müvekkillerinin eşlerinin rızasının alınmadığını, taraflarına tebliğ edilmeyen kredi sözleşmesinde bulunan imzaların müvekkillerine ait olup olmadığı hususu tespit edilemediğinden imzaya itiraz ettiklerini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …. A.Ş. arasında 12/04/2017 tarihli 3.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, asıl borçlu şirket hakkında konkordato davası olduğundan kesin mühlet kararı nedeniyle takip başlatılmamasının davalı kefiller hakkında icra takibine girişilmesine engel olmadığı, dava dışı asıl borçlu şirketin ortağı olan davalı …’ün ve şirket yöneticisi olması sebebiyle …’ın kefaleti için eş muvafakatına gerek bulunmadığı buna rağmen …’ın eşi diğer davalı kefil … ile ilgili eş rıza belgesinin düzenlendiği, davalı kefil …’ın eşi diğer davalı … ile birlikte kredi sözleşmesini imzaladığı, 10/07/2015 tarihli yönetim kurulu karar örneğinden …’ın şirket ortağı olup Ankara 17. Noterliği’nin 21/10/2016 tarihli yönetim kurulu kararının onay işleminden sonra hisse devrine ilişkin bir belge örneğinin dosyaya kazandırılmadığı, kefaletinin geçerli olduğu, dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredinin ödenmeyen en son taksit tarihi olan 22/01/2019 itibariyle kalan ana paranın 747.689,42 TL ve kat tarihi itibariyle hesaplanan gecikme ve akdi faizinde eklenmesiyle tespit edilen 889.623,68 TL’nin 03/03/2019 temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi, %BSMW ve 1.071,75 TL ihtarname masrafı toplamı 1.032.635,73 TL’nin takip tarihi itibariyle talep edilebilecek miktar olduğu, alacağın likit ve davacı bankanın icra takibine girişmekte haklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne ve %20 oranın icra inkar tazminatına karar vermiştir.
Mahkemece 05.01.2023 tarihli ek karar ile, HMK’nın 310/2 maddesinde hükmün verilmesinden sonra feragat ve kabul halinde, 314/2 maddesinde ise hükümden sonra sulh olunması halinde mahkemece ek karar verilebileceği açıkça düzenlenmiş olup, hüküm verildikten sonra davanın konusuz kalması ile ilgili yasal bir düzenleme bulunmadığından esas hakkında karar verilip dosyadan el çekmekle taraf vekillerinin talepleri doğrultusunda karar verilmesi hukuken mümkün görülmeyerek taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı ….A.Ş. ile müvekkil banka … Şubesi arasında kredi genel sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmeye istinaden anılan firmaya kredi kullandırıldığını, asıl borçlunun kredinin geri dönüşü konusundaki edimlerini yerine getirmemesi üzerine müvekkili banka tarafından hesapları 20.02.2019 tarihinde kat edildiği ve davalı kefillere Beşiktaş 26. Noterliği’nin 27.02.2019 tarih, … yevmiye nolu kat ihtarnamesi ve eki hesap özeti tebliğ edildiğini, ihtarnamede belirtilen sürede kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle, davalılar aleyhine Ankara 26. İcra müdürlüğü’nün 2019/10451 Esas sayılı dosyalarına kayden genel haciz yolu ile icra takibine başlandığını, davalılar tarafından icra takibine itiraz edildiğini, gelinen aşamada dosyada 27/10/2022 tarihinde kısmen kabul kısmen red kararı verildiğini, karar tarihinden sonra borçlular vekili tarafından Ankara 26. icra müdürlüğünün 2019/10451 Esas sayılı dosyasında itirazlarından vazgeçildiğini, huzurdaki dosyaya bu hususun beyan edildiğini, yani davalılarca borca itirazlarından vazgeçildiği için davanın konusuz kaldığını, davanın konusuz kaldığı, bu nedenle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi taraflarınca talep edilmişse de 05/01/2023 tarihli ek karar ile taleplerinin mahkemece reddedildiğini, mahkemenin ek kararının hukuka aykırı olduğunu, işbu davanın konusu “borca itiraz” ortadan kalkmakla davanın konusuz kaldığı hususunda tereddüt olmadığını, ancak davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmeyecek ise de bu defa da takibin kesinleşmesi ve borçlunun dilekçesinde de ifade edildiği üzere borçlu ile finansal yeniden yapılandırma yapılmış olması hususunda sulh olarak değerlendirilebildiğini, yani her halukarda dosyanın istinaf aşamasına gelmeden ilk derece mahkemesince karara çıkartılması gerektiğini, taleplerinin reddedildiğini, ilk derece mahkemesince verilen karar bir şekilde yerinde görülür ise bu defa dairemizden itirazdan vazgeçildiği ve FYY yapıldığı hususu gözetilerek sulh nedeniyle davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiklerini, bu taleplerinin de reddedilmesi halinde esasa ilişkin olarak; davanın tam kabulü yönünde karar verilmesi hususunda istinaf taleplerinin bulunduğunu, … no.lu risk için yapılan hesaplamaya istinaden “ödeme emri ve ”bilirkişi raporu” ve hesaplamaları karşılaştırıldığında farklılıklar olduğunun görüldüğünü, bankanın alacağının hesaplanmasında, işlemiş akdi faize yerleşik yargıtay kararları, kanun ve genel kredi sözleşme hükümleri gereğince faiz işletme hakkları bulunmakta olduğundan takip talepleri asıl alacak kalemine ulaşırken kat ihtarındaki asıl alacak+ akdi faiz toplamının baz alındığı/alınması gerektiği, bu hesaplamaya göre takip talepleri ile bilirkişi raporu arasında fark gözüktüğü taraflarınca itiraza konu edildiğini, bankanın sistemine ait hesaplama şekli dosyaya ibraz edildiğini fakat dikkate alınmadığını, ödeme emrindeki alacak kalemleri doğru olup sayın mahkeme kararı ile olan hesap farkına itiraz ettiklerini, bu nedenlerle, hukuka aykırılık teşkil eden ve müvekkili bankanın haklarının ihlaline sebebiyet veren, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/618 Esas sayılı dosyasından verilen 05/01/2023 tarihli kararın istinafen ortadan kaldırılmasına, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi taleplerinin reddi halinde 27/10/2022 tarihli kararın ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, ek karar verilmesi taleplerinin reddedilerek esasa girilmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine
karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/10451 sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 1.090.031,45 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulardan …’a tebliğ edildiği,diğer borçlulara çıkarlan tebligatların iade edildiği davalıların borca itiraz ettikleri, itirazın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı, davacı alacaklı vekiline itirazın tebliğ edilmediği, iş bu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçluların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda açıklandığı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar tarihinden sonra davalı borçlular vekili Av. … 21/12/2022 tarihinde UYAP üzerinden gönderdiği dilekçesi ile itirazlarından vazgeçtiğini yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirmiştir.
Davacı vekili 28.12.2022 tarihli dilekçesi ile Ankara 26.İcra Dairesinin 2019/10451 esas sayılı dosyasında davalı-borçluların itirazından vazgeçtiklerini bu nedenle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini yargılama gideri,vekalet ücreti ile icra inkar tazminatı talebi olmadığını belirtmiştir.
İlk derece mahkemesince 05.01.2023 tarihli Ek Karar ile HMK’nın 310/2 maddesinde hükmün verilmesinden sonra feragat ve kabul halinde, 314/2 maddesinde ise hükümden sonra sulh olunması halinde mahkemece ek karar verilebileceği açıkça düzenlenmiş olup, hüküm verildikten sonra davanın konusuz kalması ile ilgili yasal bir düzenleme bulunmadığından esas hakkında karar verilip dosyadan el çekmekle taraf vekillerinin talepleri doğrultusunda karar verilmesi hukuken mümkün görülmeyerek taleplerin reddine karar verilmiştir.
Dava tarihi itibarıyla, yasal süre içerisinde ödeme emrine itiraz edilmiş olmasına ilişkin itirazın iptali davasının dava şartı gerçekleşmiştir. Karar tarihinden sonra ise dava konusu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/10451 sayılı takip dosyasında davalılar vekilinin 21/12/2022 tarihinde UYAP üzerinden gönderildiği anlaşılan dilekçesi ile icra takibine itirazından vazgeçmiştir. Bir başka anlatımla istinaf aşamasında itirazın iptali davasının koşulu olan borçluların ödeme emrine süresinde itiraz etmesine ilişkin dava şartı ortadan kalkmıştır.
Hal böyle olunca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, karar tarihinden sonra davanın konusuz kaldığı gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının ve ek kararının kaldırılmasına, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı yararına icra inkar tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/10/2022 tarih 2019/618 Esas 2022/644 Karar sayılı kararı ile 05.01.2023 tarih 2019/618 Esas 2022/644 Karar sayılı Ek Kararının KALDIRILMASINA,
3-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı vekilinin talebi bulunmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2-Davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi16/02/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.