Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1877 E. 2023/1876 K. 27.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1877 Esas 2023/1876 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1877
KARAR NO : 2023/1876

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/602 Esas
İHTİYATİ TEDBİR – İHTİYATİ HACİZ TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVALILAR : 1
TALEP : İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ : 11/09/2023
KARAR TARİHİ : 27/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2024

Taraflar arasındaki haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkma, çıkma payı alacağı, şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasının yargılaması sırasında ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir – ihtiyati haciz talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’ün davalı şirketin %50’şer hisseli ortakları olduğunu, her iki ortağın da şirketi münferiden temsil ve ilzam yetkisi bulunmaktaysa da şirketin finansman, mali konuları, muhasebesi, tüm alacak verecek ve banka işlemlerinin şirket genel müdürü olan davalı … tarafından münferiden yerine getirilmesine, şirketin üretimiyle ilgili tüm teknik konuların ise müvekkili tarafından yerine getirilmesine karar verildiğini, şirketin bu şekilde sevk ve idare edildiğini, şirketin mali ve vergisel durumuyla ilgili şirket müdürler kurulu başkanı tarafından müvekkiline bilgi ve belge verilmediğini, şirket müdürler kurulu toplantısı yapılmadığını, herhangi bir karar alınmadığını, müvekkili tarafından alınan özel amaçlı rapor ile şirketin davalı …’ün yönetiminde olduğu sürede yasal mevzuata ve özellikle vergi mevzuatına aykırı işlemler yaptığının tespit edildiğini, şirketin ve dolayısıyla müvekkilinin uğrayacağı tüm zararlardan davalı …’ün şahsen sorumlu olduğunu, şirketin kayden kasada görülen ancak fiilen mevcut olmayan kasa tutarları, tahsil edilmeyen alacaklar ve avansların transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kabul edilerek vergisel cezalar uygulandığını, davalı …’ün şirketi kötü yönettiğini, kasada kayden gözüken ancak fiili olarak mevcut olmayan miktarın davalı … tarafından şahsi olarak kullanıldığını, şirketin faiz gelirinden ve ortaklara kar dağıtılmayarak zarara yol açtığını, şirketlere tanınan bilançolarını düzeltme hakkının kullanılmadığını, yapılacak vergi denetiminde vergi cezası ödenmek zorunda kalınacağını, üçüncü kişilere faizsiz kredi imkanı sağlandığını, aktif hesaplarda görülen alacakların ve varlıkların gerçeği göstermediğini belirterek müvekkilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kasada kayden görülen, fiilen mevcut olmayan bedelin davalı …’ün şahsen kullanmasından kaynaklı 250.000,00 TL, şirket gideri olarak yazılan ancak tamamı davalı …’ün şahsi mal varlığına ilişkin giderlere ait gider faturaları nedeniyle uğranılan zarara ilişkin şimdilik 250.000,00 TL, şirket alacaklarının düzenli takip edilmemesi nedeniyle uğranılan zarara ilişkin şimdilik 100.000,00 TL, senetler hesabındaki bedelin artması, kasadaki çekler hesabına virman yapılarak gerçekte davalı …’ün cebinde ve şahsi tasarrufunda olan bedelin tahsil edilmemesinden kaynaklanan müvekkilinin uğradığı zarara ilişkin şimdilik 50.000,00 TL, sipariş avansları karşılığında şipariş edilen emtia veya hizmetin teslim alınmaması, sipariş avans alacağının tahsil edilmemesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarara ilişkin şimdilik 100.000,00 TL, şirketin iş avansı verilen personelden işin yapılması için verilen avanstan yapılan harcamaların vergilerinin şirkete teslim edilmemesi, üçüncü kişilere faizsiz kredi kullandırılması nedeniyle uğranılan zarara ilişkin şimdilik 25.000,00 TL, avans verilen personelden, aylık maaş bordrolarından avansların kesilmemesi, örtülü maaş zammı olarak ödenmesi nedeniyle uğranılan zarara ilişkin şimdilik 25.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’den tahsiline, davalı …’ün eylemleri nedeniyle şirket ortaklığının müvekkili yönünden devam ettirilmesinin daha çok zarara neden olacağını, güven ilişkisinin zedelendiğini, müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini, müvekkilinin ortaklık payının tespit edilerek çıkma payının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinde ayrıca davalı …’ün tüm şahsi taşınmazları, araçları, davalı şirketin aktifinde kayıtlı kasa, çekler, sabit kıymetler ve varlıkları üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz uygulanmasına, davalı …’ün şirketi daha fazla zarara sokmaması için münferit temsil yetkisinin tedbiren kaldırılmasına, şirket işlerinin devamı için müvekkilinin şirketin münferiden temsil ve ilzam yetkisinin tedbiren devamına, davalı …’ün şirket merkezine giriş çıkışının, şirket personeline talimatlar vermesinin tedbiren yasaklanmasına, şirket muhasebe defter ve kayıtlarının tedbiren muhafaza altına alınmasına, şirket mali müşavirinin şirket muhasebesinden tedbiren el çektirilmesine, uzman ve tecrübeli mali müşavir ile sözleşme yapılması hususunda müvekkiline tedbiren yetki verilmesine, şirkete yeni bir avukat ile sözleşme yapmak için müvekkiline tedbiren yetki verilmesine, aksi kanaat halinde şirkete re’sen avukat/kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tedbir talep edenin tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmediği, dava konusu olmayan hususlarda tedbir kararının verilemeyeceği, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz için yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davacı tarafın ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir – ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece ara karar ile Ankara Bölge Adliye 21. Hukuk Dairesinin 19.10.2023 tarihli kararındaki heyetçe görüşülüp değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere gerekçesinde belirtilen yeniden değerlendirme yapılarak görevini yerine getirmediğini, dosya her ne kadar heyet tarafından ele alınarak bir ara karar oluşturulmuş ise de, gerek dava dilekçesi ve ekleri ile 06/11/2023 tarihine kadar dosyaya ilk derece mahkemesi tarafından celp edilen resmi belgeler, gerekse davalılar vekillerince davaya cevap ve dosyaya sunulan delillerdeki ikrar beyanları, davalılar vekillerinin mahkemeye sundukları deliller hakkındaki tamamı resmi belgelere dayalı beyan ve delilerinin hiç birisinin heyetçe incelenmediğini, değerlendirilmediğini, davalı şirket müdürler kurulu başkanı ve genel müdürü olan davalı …’ün 7440 sayılı Yasa’nın özellikle, işletme kayıtlarının düzeltilmesi başlıklı 6. maddesine uyulması hususundaki yasa emrini uygulamadığını, delil olarak sunulan davalı şirkete ait 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde açık ve net olarak kasa hesabında, 4.779.669.01 TL’nin kayden var olduğunun görüldüğünü, bu kasa mevcudunun 7440 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile af kapsamına alınmış olan bir hukuka aykırılık olduğunu, 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde (önceki dönem 2021 yılı) kasa 28.869,81 TL yazılı iken, 2022 yılına ait (cari dönem) kasanın 4.779.669,01 TL yazıldığını, davalı …’ün bu güne kadar hiç bir şekilde müdürler kurulu toplantısı yapmadığını, şirket finansal tablolarının müdürler kurulu toplantısında görüşülüp onaylanmadığını, keyfi iradesiyle mali müşavire verdiği kişisel bilgi ve emirlerle şirket finansal tablolarını ilgili vergi dairelerine verdiğini, şirketin müdürler kurulu toplantı defterinin bulunmadığını, mahkemenin şirkete kayyum atanma talebinin şirketin yönetim organının mevcut olduğu gerekçesi ile reddetmesinden sonra, müdürler kurulu karar defterinin ilk kez notere onaylatıldığını, müvekkilinin toplantı yapılmaksızın şirketin tüm personelinin işten çıkartılarak, şirket sabit kıymetlerinin da satış kararı alınarak, şirketi kapatmaya yönelik kararın imzalanmasına zorlandığını, müvekkilinin müdürler kurulu toplantı tutanağına gerekli muhalefet şerhlerini ve şirket için yararlı olacak önerilerini yazdığını, müvekkilinin şirketin finansal tabloları ve ilgili vergi dairesine verilen kurumlar vergisi beyannamelerinden haberi olmadığını, mahkemeye uzman görüş olarak verilen raporun da resmi belge ve delil olarak kabul edilmediğini, kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar ile bunlarla ilgili diğer işlemlerin düzeltilmesi imkanı tanınmış iken, 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin 4. Sayfasındaki tek düzen hesap planı ayrıntılı bilanço ve ayrıntılı gelir tablosunda 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde kasada toplam 4.779.669,01 TL bulunmasının 7440 sayılı Yasa’nın 6. maddesinin uygulanmasını gerektirdiğini, ihtarname ile 7440 sayılı Yasaya göre müracaat yapılıp yapılmadığına dair ihtara davalıların cevap vermediklerini, e-mail’de şirket mali müşavirinin “Yukarıda göndermiş olduğum evraklar firmamıza ait olup, üçüncü kişiler ile paylaşma yapılmasın bence. şirket bina satışını en az tutar civarında yaptık. vergi açısından. … bazı firmalardan karşıt inceleme geldiği zaman bile ben firma bilgilerinin detayını ymm ler istediği halde bu zamanda kadar vermedim. … gizlimiz saklımız olduğu için asla değil. bunları yazarken demek istediğim, bize ait olan bilgilerin bir başkası ile paylaşılması uygun değil. dost var düşman var. … bir şikayet anında şirket satışlarından başımıza iş almayalım. gerçek değeri ile bizim satış değerimiz belli aradaki farktan dolayı çıkacak vergi-ceza ile karşı karşıya kalmayalım. … kafanıza takılan sormak istediğiniz her türlü sorulara cevap veririm.” demek suretiyle şirket müdürler kurulu başkanı ve genel müdürü davalı … ile birlikte yapmış oldukları hukuka aykırılıkları açık ve net bir şekilde beyan ve ikrar ettiğini, yapılmakta olan vergi incelemesi sonucunda, davalı şirkete çok büyük bir vergi kaçakçılık cezası kesilmesinin beklendiğini, şirketin tüm aktif varlığı, müdürler kurulu başkanı ve genel müdür davalı … tarafından kayden var gösterilip fiilen yok edildiğini, vergi dairesince davalı şirketten tahsil edilemeyen vergi ve vergi kaçakcılık cezalarını gerek %50 şirket ortağı ve gerekse şirket müdürü olması nedeniyle müvekkilinin ödemek zorunda kalacağını, şirket müdürler kurulu başkanı davalı …’ün şirkete olan özen ve bağlılık yükümlülüğünü de yerine getirmediğini, davalı … vekili tarafından davaya cevap ve delil dilekçesi ekinde sunulan şirket mali müşaviri tarafından davacıya atılan e-maildeki beyan ve ikrarı, gerek davalı …’e ve gerekse şirket mali müşavirine gönderilen ihtarnamelere verdikleri cevaplarda, hiç bir şekilde 7440 sayılı Yasa ve kasada kayden var gösterdikleri para ile ilgili hiç bir beyan ve itirazda bulunmamaları, şirket müdürler kurulu başkanı ve genel müdür davalı …’ün TTK’nun 625. ve 626. maddelerine aykırı davrandığının da kanıtı olduğunu, davalılar ve vekilleri tarafından şirket kayıtlarında yaptıkları tüm aramalara rağmen 2022 yılında, müvekkilinin bankadan para çektiğine dair hiç bir belge bulamadıkları için 2022 yılına ait hiç bir belge sunamadıklarını, 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde kasada kayden var gösterilen toplam 4.779.669.01 TL’nin davalı … tarafından bankadan çekildiğini ve şahsen kullandığını beyan ve ikrar ettiklerini, davalılar ve vekilleri tarafından 2023 yılı şirket kayıtlarında yaptıkları tüm aramalarda müvekkili tarafından 31/01/2023 tarihinde … Bankası A.Ş.’deki şirket hesabından 150.000.00 TL iş avansı olarak para çekildiğini, bu tutarın iş avansı olduğu şirket muhasebesine bildirildiği halde, iş avansı olarak değil, müvekkiline kasten suç isnat ettirmek maksat ve gayesi ile kasada kayden gösterildiğini, 03/05/2023 tarihinde şirket hesabından, şirket muhasebe departman sorumlusuna 250.000.00 TL ödeme talimatını müdürler kurulu başkanı davalı …’ün bilgisi dahilinde, müvekkilinin imzaladığını, 250.000.00 TL’nin hangi nedenle kime ödendiğinin şirket muhasebe departman sorumlusu ve şirket müdürler kurulu başkanı davalı …’ün açıklaması gerektiğini, müvekkili ile hiç bir ilgisi bulunmadığını, 23/05/2023 tarihined şirket hesabından şirket muhasebe departman sorumlusuna 300.000.00 TL ödeme talimatının müvekkili ve müdürler kurulu başkanı davalı …’ün müştereken imza ettiklerini, anılan miktarın hangi nedenle kime ödendiğini, şirket muhasebe departman sorumlusunun ve şirket müdürler kurulu başkanı davalı …’ün açıklaması gerektiğini, müvekkili ile ilgisi olmadığını, şirketin tüm muhasebe ve belgeleri ellerinde olan davalılar ve vekillerinin tüm araştırmaları sonucu müvekkilinin bankadan para çekme talimatlarını bulamadıklarını, çünkü müvekkilinin bankadan kasaya çekilen paralar ile ilgili, 150.000.00 TL’lik iş avansı dışında, hiç bir talimatta imzası bulunmadığını, bu hususun 2022 yılında kasada kayden var gösterilen toplam 4.779.669,01 TL, 2023 yılında kasada kayden var gösterilen toplam 4.177.166,64 TL olmak üzere 30.09.2023 tarihi itibariyle kasada var gösterilen toplam 8.956.835.65 TL’nin 150.000.00 TL iş avansı düşüldüğünde, toplam 8.806.835,65 TL’nin şirket müdürler kurulu başkanı ve genel müdür davalı … tarafından bankadan çekildiğini, kasada var gösterilerek, şahsi işlerinde kullandığını kanıtladığını, davalı …’ün bankalardaki münferit para çekme yetkisini kullanarak, para çekmeye ve cebinde taşıdığı şirkete ait toplam 5.679.33660 TL olan ileri tarihli çekleri elden tahsil etmeye halen devam ettiğini, tüm bu hususların resmi belge ve yasal delillere dayalı olarak yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunu gösterdiğini, davalı …’den dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunulan özel amaçlı raporda detayları ve teknik bilgileri yazılı olan hususlar ve bu konudaki vergi ve cezalardan dolayı fazlaya olan haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 800.000.00 TL talep edildiğini, uzman görüş olarak alınan özel amaçlı raporda, tüm hususların detaylı olarak incelendiğini, iki ortaklı limited şirkette, davalı …’ün şirketin tüm mal varlığını şahsi malı gibi kullanması, şahsi işlerinde ve üçüncü kişilere faizsiz kredi şeklinde kullandırması nedeniyle, uzman görüş olarak alınan özel amaçlı raporda detaylı olarak tespit edildiği gibi, şirketin nakdi mal varlığı kalmadığını, TTK’nun 638. madde kapsamında, müvekkilinin şirket ortalığından çıkmak ve çıkma payının gerçek değerinin tespit ve tazmini için davanın açıldığını, müvekkilinin ortaklıktan çıkma payının teminat altına alınması için, tedbir talep edildiğini, TTK’nun 638/2. maddesi kapsamında limited şirket ortaklığından çıkma talep eden şirket ortağının çıkma payını teminat altına almak için mahkemenin gerekli tedbirleri almak zorunda olduğunu, mahkemece ise anılan hükmün gereğinin yerine getirilmediğini, bu şekilde 07/07/2023 tarihi itibariyle 28.299.623,44 TL’lik aktif toplamı içinde toplam 13.329.650,93 TL’lik kısım gerçek alacak varlığı ve tahsil edilebilecek aktif değer teşkil etmediğini, kasa nakit mevcudu 6.318.630,51 TL, kasa çekler mevcudu 7.011.020,42 TL olup toplamda 13.329.650,93 TL’lik kasa mevcudu kayden var olup, gerçekte davalı …’ün zimmetinde bulunduğunu, keşide edilen ihtarnameye verilen cevapta, bu hususlarda hiçbir aksi beyanda bulunulmadığını, davalı …’ün tevil yolu ile ikrar ettiğini, şirketin aktif hesaplarına ait mukayese tablosunda görülmekte olduğu gibi, 31/12/2022 tarihli kurumlar vergisi beyannamesindeki 30.414.525,56 TL’lik aktif toplam, 07/07/2023 tarihi itibariyle 3.025.854,49 TL’ye düştüğünü, şirket özvarlık toplamının 14.667.957,11 TL olduğunu, bunun %50’si olan 8.333.978,55 TL’sinin müvekkilinin hakkı olduğu dikkate alındığında, uzman görüş olarak alınan özel amaçlı raporda detaylı olarak açıklandığı ve tespit edildiği üzere, müvekkilinin 31/12/2022 tarihi itibariyle kayden hesap edilen 8.333.9768,55 TL’lik limited şirket çıkma payını, şirketten tahsil etme imkanı kalmadığını, davalı şirket aktiflerindaki mal varlıkları ve davalı …’ün, limited şirket müdürler kurulu başkanı ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili genel müdür olarak, şirket aktiflerindeki ve gider hesaplarındaki yönetici sorumluluğundan kaynaklanan zararların tazminini teminat altına almak için tedbir ve tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz talep edildiğini, İİK’nun 257. maddesindeki ihtiyati haciz kararının verilmesini gerektiren şartların oluştuğunu, ihtiyati haciz kararı verilmesini gerekli kılan delillerin hepsinin dosyada mevcut olduğunu, davalıların dava öncesi çekilen ihtarlara karşı, kaçamak ifadeler ve tevil yollu ikrar niteliğinde verdikleri cevaplar karşısında müvekkilinin uğrayacağı zararın karşılanmama riskinin de tartışmasız olduğunu, ihtiyati haciz taleplerinde yaklaşık ölçütte haklı olduklarına ilişkin delillerin sunulduğunu, davalı …’ün şirket müdürler kurulu başkanı ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili genel müdür olarak, müvekkilini gerek maddi açıdan gerekse vergi mevzuatı gereği vergi kaçakçısı durumuna düşürdüğünü, şirketin, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nca vergi kaçakçılığından incelemeye alınmış olmasının da, davadaki haklılıklarını teyit ettiğini, gerek vergi dairesince tahakkuk ettirilecek vergi ve cezaların ödenebilmesi gerekse müvekkilinin limited şirket ortaklığından çıkma payının ödenebilmesinin teminat altına alınması için, tedbir ve tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz talep edildiğini, şirket müdürler kurulu başkanı davalı …’ün TTK’nun 625., 626. ve 630. maddelerine aykırı işlemlerdeki kasdi ve devamlılık arz eden hukuk tanımazlığı da dikkate alınarak, taleplerinin kabulü gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, HMK’nun 389 vd. gereğince ihtiyati tedbir ve İİK’nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Davacı yanın dava dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebi, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/09/2023 tarih 2023/602 Esas sayılı ara kararı ile tek hakim tarafından değerlendirilerek ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Anılan karara karşı ihtiyati tedbir – ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2023/1543 Esas 2023/1441 Karar sayılı kararıyla davalı … aleyhine açılan davanın TTK’nun 553. maddesi kapsamında sorumluluk davası olduğu, talebin heyetçe değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiştir. Dairemiz kararından sonra mahkeme heyeti tarafından yapılan değerlendirme ile 06/11/2023 tarih ve 2023/602 Esas sayılı ara karar ile yukarıda özetlenen gerekçe ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davalı şirket mizan, bilanço ve ayrıntılı gelir tablosu, davalı şirket ticaret sicil kayıtları, kurumlar vergisi beyannameleri, mali müşavir tarafından düzenlenen 17/08/2023 tarihli özel amaçlı mali müşavir raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
HMK’nun 389/1. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nun 390/1. maddesinde, ihtiyati tedbirin dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edileceği, aynı yasanın 390/3. fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Bilindiği ve TTK’nun 638/2. fıkrasında açıklandığı üzere; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği hükümlerine yer verilmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İİK’nun 257. maddesinde ise rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, aynı yasanın 258. maddesinde ise ihtiyati haciz talep eden alacaklının, alacağa ve icabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek kadar delil göstermesi yeterli olup, alacağın varlığının tam ispatı gerekmeyip yaklaşık ispatın yeterli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Mevcut düzenlemeler karşısında somut olaya gelindiğinde, ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz talep eden davacı yan davalı …’ün taşınmaz ve araçları ile davalı şirketin aktifinde kayıtlı bulunan kasa, çek, sabit kıymetler ve varlıklar üzerine ihtiyati tedbir, ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasına, şirket müdürü olan davalı …’ün münferit temsil yetkisinin tedbiren kaldırılmasına, şirket işlerinin devamı için müvekkilinin şirketin münferiden temsil ve ilzam yetkisinin tedbiren devamına, davalı …’ün şirket merkezine giriş çıkışının, şirket personeline talimatlar vermesinin tedbiren yasaklanmasına, şirket muhasebe defter ve kayıtlarının tedbiren muhafaza altına alınmasına, şirket mali müşavirinin şirket muhasebesinden tedbiren el çektirilmesine, uzman ve tecrübeli mali müşavir ile sözleşme yapılması hususunda müvekkiline tedbiren yetki verilmesine, şirkete yeni bir avukat ile sözleşme yapmak için müvekkiline tedbiren yetki verilmesine, aksi kanaat halinde şirkete re’sen avukat/kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava davalı limited şirketin ortağı olan davacının haklı sebebe dayalı olarak ortaklıktan çıkma ile çıkma payı istemine, şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebine yöneliktir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesi gereğince davacının ihtiyati tedbir talebi yönünden yaklaşık olarak ispata elverişli deliller sunması gerektiği gibi, muaccel bir alacağa ve icabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek kadar delil göstermesi gerekmektedir.
Öte yandan, gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Davalı şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı gibi müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması da değildir.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından davacı ve davalı …’ün şirkette %50’şer hisse ile ortak oldukları, her iki ortağın davalı şirketi münferiden temsil ve ilzam yetkisi olduğu da anlaşılmıştır.
Dava dosyası içeriğinde davacı yanın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri yönünden bu aşamada sunulan deliller yaklaşık ispat koşulunu sağlamamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, gözetilerek ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir-ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir-ihtiyati haciz talep eden davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir-ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 27/12/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.