Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1762 E. 2023/1728 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1902 Esas 2023/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1902
KARAR NO : 2023/1738

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2021
NUMARASI : 2020/492 Esas 2021/409 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ : 06/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2023

Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile arasında 24/07/2016 tarihli İHDS imzalandığını, 28/05/2013 tarihinde kamuya ait davacı şirket hisselerinin özelleştirildiğini ve kamuya ait davacı şirketin hisselerinin … A.Ş.’ye devredildiğini, uyuşmazlığın İHDS’den doğduğunu, İHDS imza tarihinden önceki her türlü iş ve işlemlerden dolayı bütün sorumluluğun …’ta olacağının İHDS’de düzenlendiğini, dağıtım faaliyetlerinin davalı … tarafından yürütüldüğü dönemde gerçekleşen iş kazası sonucu sigortalısına gelir bağlayan ve geçici iş göremezlik ödeneği ödeyen SGK tarafından müvekkili şirkete İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 05.07.2017 tarih 2016/17 Esas 2017/372 Karar sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını ve kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi’ nin 08.11.2018 tarih ve 2017/2677 Esas 2018/1863 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kararın kesinleştiği, kesinleşen ilam uyarınca icra dosyasına 25.12.2018 tarihinde 38.158,00 TL ile 10.07.2017 tarihinde 737,70 TL istinaf harç ve masrafı, 10.01.2019 tarihinde 973,32 TL onama harcı, 14.07.2017 tarihinde 2.006,72 TL bakiye karar harcı ödediğini; İHDS 7.4 ve 7.6 maddesine göre, Dağıtım Faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun ve dağıtım tesisleri ile dağıtım tesislerinin işletilmesinden doğan her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun …’a ait olduğunu beyanla, toplam 41.875,74 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı …’tan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davanın rücu davası olup Borçlar Kanunun 73. maddesi gereğince zaman aşımına uğradığını, fazla ödenen bir miktarın bulunmadığını, dava konusu edilen rücu talebine konu ödemelerin davacı ve davalı şirketin bilançosuna yansımış olmasına bağlı olarak davalı … tarafından yapılmış bir ödeme anlamına geleceğinden mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, davacının sözleşmeden kaynaklanan bir talep hakkının bulunmadığını, bir an için davacının haklı olduğu kabul edilse dahi müvekkili kurumun yalnızca mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olup icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflar ve faizden sorumlu olmadığını, bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı SGK tarafından Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2017/29094 esas numaralı dosyasında talep edilen alacak kalemlerinin dayanak ilamla örtüşüp örtüşmediğinin incelenmesi için alınan usul ve yasaya uygun hesap bilirkişisi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı tarafından İstanbul 29. İcra Müdürlüğü’nün 2017/29094 Esas sayılı dosyasına 25.12.2018 tarihinde yapılan 38.158,00 TL’lik ödeme, Davacı tarafından İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 2016/17 Esas sayılı dosyasına 10.07.2017 tarihinde yapılan 737,70 TL’lik ödeme, davacı tarafından İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 2016/17 Esas sayılı dosyasına 10.01.2019 tarihinde yapılan 973,32 TL’lik ödeme ve davacı tarafından İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 2016/17 Esas sayılı dosyasına 14.07.2017 tarihinde yapılan 2.006,72 TL’lik ödemeye ilişkin olan rücuen tazminat talebinin başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olduğu, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiği görümekle ödeme gününden itibaren, her iki tarafta tacir olduğundan avans faizine hükmedilerek davanın kabulüne, 41.875,74 TL’nin 38.158,00 TL’sinin ödeme tarihi olan 25/12/2018 tarihinden, 737,70 TL’ nin ödeme tarihi olan 10/07/2017 tarihinden, 937,32 TL’ nin ödeme tarihi olan 10/01/2019 tarihinden, 2.006,72 TL’ nin ödeme tarihi olan 14/07/2017 tarihinden işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, rücu davasına konu mahkeme kararında bahsi geçen alacağın davacı tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığına, rücuya dayanak ilamda yer alan alacak iş kazasından kaynaklanan tazminat olduğundan ve işçi üçüncü kişi olarak değerlendirilemeyeceğinden üçüncü kişi zararından söz edilemeyeceğini, İHDS’nin 6. maddesinde işçi alacaklarından davacının sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiğini, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, devre esas bilanço belirlenerek geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, hisse devir tarihinde tamamlanmış dosyaların İHDS’nin 7.maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davacının icra dosyasına yatırdığı bedel dışında da alacak talep ettiğini, davacının haklı olduğu düşünülse dahi müvekkilinin sadece mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olacağını, icra takip giderleri, vekalet ücreti, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu tutulamayacağını, dayanak kararda yasal faize hükmedildiğini, davacının yasal faiz üzerinden ödeme yaptığını, bu bedelin rücusunun avans faizi üzerinden talep edilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davacı istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 05.07.2017 tarihli 2016/17 E. 2017/372 K. Sayılı kararının incelenmesinde; davacısı … Başkanlığı, davalılarının …Şirketi, … ve … ile … A.Ş. olup, 11/11/2005 tarihinde dava dışı işçi …’nın iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle hak sahiplerine gelir bağlandığından bahisle işçi alacağının tahsiline yönelik olarak açılan alacak davasının kısmen kabulüne, 29.376,77 TL’nin tahsis onay tarihi olan 18.09.2006 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte …Şirketi ile … A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kuruma ödenmesine, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarihli 2017/2677 Esas 2018/1863 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul 29. İcra Müdürlüğünün 2017/29094 esas sayılı takip dosyasının örneğinin incelenmesinde; alacaklının … Kurumu, borçlularının …Tic. Ltd. Şti (VN:…) ve … A.Ş. olup, 3.525,21 TL vekalet ücreti, 409,00 TL mahkeme masrafı, 29.376,77 TL rücuen tazminat, 28.955,71 TL faiz için takip başlatıldığı, 05/02/2019 tarihinde 37.195,90 TL, 07/02/2019 tarihinde 963,00 TL, 10/07/2017 tarihinde 587,70 TL, 10/07/2017 tarihinde 150,00 TL, 10/01/2019 tarihinde 973,32 TL onama harcı, 14/07/2017 tarihinde 2.006,72 TL bakiye karar harcının yatırıldığı anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından iş kazası sonucu vefat eden işçiye bağlanan gelir nedeniyle ödenen tazminat bedelinin kusur oranında rücuen tazmini talebi …Şirketi, … ve … ile … A.Ş aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın istinaf denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı …’nın mahkeme ilamını … A.Ş. ve … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 05/02/2019 tarihinde 37.195,90 TL, 07/02/2019 tarihinde 963,00 TL, 10/07/2017 tarihinde 587,70 TL, 10/07/2017 tarihinde 150,00 TL, 10/01/2019 tarihinde 973,32 TL onama harcı, 14/07/2017 tarihinde 2.006,72 TL bakiye karar harcı ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan İstanbul 32. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği bedel, temyiz harcı, temyiz masrafı, temyiz karar harcı, onama harcı, bakiye karar harcı olmak üzere ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin davada zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilemeyeceğine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Bu durumda mahkemece hüküm altına alınan alacağa ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.860,53 TL istinaf karar harcından peşin alınan 715,14 TL harcın mahsubu ile bakiye ‬ 2.145,39‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.06/12/2023

Başkan- Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.