Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/167 E. 2023/122 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/167 Esas 2023/122 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/167
KARAR NO : 2023/122

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :10/11/2022
NUMARASI :2022/704 Esas 2022/728 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 10/02/2023

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2023

Taraflar arasındaki tespit davasına ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Şirketi’nin şirketin ortaklarının … olduğunu, …. Şti’nin ise dava dışı …. … Şirketini devraldıklarını, devir alan ….Şti’nin ödenmemiş 4 adet çekinin mevcut olduğunu, bu çeklerden dolayı tüm bankaların müvekkili şirket ile……. Ltd. Şti ‘nun grup şirketi olarak nitelendirdiklerinden kredibilitisine yansıtığını ve kredi notunun düşmesine neden olduğunu, somut olayda şirketlerin adresleri, yönetim kurulları, temsilcileri, faaliyet alanı vb hususlarda birbirinden farklı olduğunu, muhtemelen yalnızca …’ın ortaklığı bulunması sebebiyle bankaların her iki şirketi grup şirketi olarak hukuka aykırı şekilde nitelendirdiğini, müvekkili şirketin şirketin ticari faaliyetlerinde aksamalar olduğunu kredi notunun düşmesi sebebiyle de büyük hak kayıpları yaşadığını iddia ederek müvekkili … Şirketi’nin …… Ltd. Şti ile grup şirketi olmadığının ve bedelsiz kalan çeklerden müvekkilinin sorumlu olmadığının tespite karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının eda davası açması gereken bir hususta hasımsız olarak tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı, HMK’ya göre, mecburi dava arkadaşlığı olmadığı haller dışında dahili davalı olarak bir davaya taraf eklenemeyeceği gerekçeleriyle dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK nın 114/h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece kararın gerekçelendirilmediğini, dava dilekçesinde belirtilen çeklerden dolayı tüm bankaların, müvekkili şirket ile …. Şti’nin grup şirket olarak nitelendirilerek müvekkili şirketinde sorumlu tutulduğunu, bu hususun müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkili şirketin söz konusu şirketlerle grup şirketi olmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle eldeki davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu, yine çeklerden sorumlu olmadıklarını tespitine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacı şirketin dava dışı …. Şti ile grup şirket olmadığını ve dava dilekçesinde belirtilen çeklerden müvekkili şirketin sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
HMK’nun 114/1.h maddesi uyarınca hukuki yararın bulunması dava şartı olup, HMK’nun 115. maddesi uyarınca hukuki yararın bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır.
Hukuki yarar; davacının sübjektif hakkına hukuki koruma sağlanması hususunda mahkemeye başvuru esnasında hukuken korunacak bir yararın bulunmasıdır.
Davacının mahkemeden ihya istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” haklı bir yararının bulunması gerekir. Davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olması, bu yararın dava açan hak sahibi ile ilgili olması ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmasıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın varlığından sözedilebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/12/2013 tarih ve 2013/10-436 Esas 2013/1748 Karar sayılı ilamı). Bu durumda dava tarihinde var olan hukuki yararın kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir.
Buna göre hakim dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını tespit ettiğinde davayı dava şartı yokluğundan usulden reddetmekle yükümlüdür.
Somut olayda davacı yan, müvekkili şirketin hali hazırdaki ortakları … olup, …’ın aynı zamanda dava dışı …. Şti’nin de ortağı olduğunu, …. Şti’nin 11/08/2011 tarihinde dava dışı ….Şti’ni devraldığını, adı geçen şirketin 4 adet ödenmemiş çeki nedeniyle, …’ın hem müvekkili şirketin hem de ….Şti’ni devralan ….Şti’nin ortağı olmasından hareketle müvekkili şirketin …. Şti ile grup şirket olduğu kabul edilerek tüm bankaların müvekkili şirketi ….Şti’nin ödenmeyen çeklerinden sorumlu tutmalarından dolayı müvekkili şirketin kredi notunun düştüğünü ve kredi işlemlerinin kısıtlanmasına neden olduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinde aksamalar olduğunu iddia ederek davacı şirketin …. Şti ile grup şirket olmadığının tespiti ile ….Şti’ne ait çeklerden sorumlu olmadığının tespiti talebiyle eldeki davayı hasımsız olarak açmış ise de, davacının verilecek karar sonrası hak ve hukukları etkilenen kişileri davalı olarak göstermeden hasımsız olarak bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığından ve anlatıma göre menfi tespit iddiasının kendisinden hak talep edenlere yöneltilmesi gerektiğinden hasımsız açılan davanın mahkemece hasımlı hale getirilmesi de mümkün olmadığından ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.