Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1663 E. 2023/1633 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1663 Esas 2023/1633 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1663
KARAR NO : 2023/1633

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/602 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVALILAR :
TALEP : İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ : 29/09/2023-01/10/2023
KARAR TARİHİ : 15/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/12/2023

Taraflar arasındaki davanın yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili 29/09/2023 tarihli talep dilekçesinde özetle; davalı …’ün hukuka aykırı işlemleri neticesinde şirketin hiçbir aktif varlığının kalmayacağını, dava dilekçesinde şirkete avukat/kayyım atanması talep edildiğini, mahkemece herhangi bir karar verilmediğini, … ve … vergi dairelerinden gelen resmi kurumlar vergisi beyannameleri de dikkate alınarak davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiş, 01/10/2023 tarihli talep dilekçesinde özetle; davalı şirketin iki ortaklı limited şirket olduğunu, iki ortaklı şirkette ortaklar arasında ihtilaf çıktığında mahkemece olaya müdahale edilerek re’sen şirkete kayyım ve/veya avukat ataması yapmasının yasa gereği olduğunu, bu nedenle dava dilekçesinde şirkete kayyım ve/veya avukat atanmasının talep edildiğini, şirketin %50 ortağı ve şirket müdürü olarak müvekkilinin davalı … tarafından şirket adına avukat …’çiye vekalet verilmesini ve şirket adına davaya girmesini onaylamadığını, davalı … vekili avukat … …’ün keşide ettikleri ihtarnameye verdiği cevabi ihtarnamede 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde kasada kayden görülen ancak fiilen mevcut olmayan toplam 4.779.669,01 TL’si hakkında hiçbir açıklama yapmadığını, kurumlar vergisi beyannamesinde kasada kayden anılan bedelin yazılı olduğunun görüldüğünü, davalı …’ün şirket kasasına bankadan çektiği paraları ve şirkete ait çekleri elden tahsil ederek kaydettirdiğini, kasa mevcudunun 8.828.847,74 TL’ye çıktığını, şirkete ait ileri tarihli çekleri de kendi şahsi işlerinde kullandığını, davalının hukuka aykırı işlemleri neticesinde duruşma gününe kadar şirketin hiçbir aktif mal varlığının kalmayacağını belirterek davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; sunulan delillere göre davalı şirketin yönetim organının mevcut olduğu, tedbir talep edenin tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmediği, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması için yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davalı şirkete kayyum atanmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yönetim kayyımı atanması istenilen davalı şirket %50’şer ortaklı iki kişinin ortak olduğu bir limited şirket olduğunu, her iki ortağında şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili bulunduğunu, diğer davalı …’ün şirket müdürler kurulu başkanı ve genel müdür olarak, tüm banka işlemleri, tahsilat ve tediye ile şirketi yönettiğini, bu bağlamda şirkete ait elektronik imza ve diğer yasal izin ve şifrelerin de diğer davalı …’ün zimmetinde olduğundan, müvekkiline herhangi bir bilgi vermeden ve şirket müdürler kurulu toplantıları da yapmadan, şirketi şahsi mal varlığı şeklinde yönettiğini, ihtarname de talep edilen hususlarda şirket müdürler kurulu başkanı ve şirket mali müşavirinden istenilen bilgi ve belgeler hakkında hiç bir açıklama yapılmadığını, toplantıya davet edilmesi gereken şirket müdürler kurulu toplantısının da yapılmadığını, şirket müdürler kurulu başkanı diğer davalı …’ün müdürler kurulu başkanı olarak görevini yapmaması ve şirketi şahsi mal varlığı gibi yönetmesi sonucu, 7440 sayılı Yasa’nın 6/3 maddesindeki “kayıtlarda yer aldığı halde işletme de bulunmayan kasa mevcudu” için şirket adına yasal hakkını kullanmayarak, şirketi vergi mevzuatı açısından vergi kaçakçısı durumuna düşürdüğünü, bu nedenle de davalı şirket hakkında vergi denetimi başlatıldığını, şirkete kayyum atanmasına dair tedbir talebi konusunda yaklaşık ispat koşullarının da üstünde şartlar oluştuğunu, mahkeme kararında belirtilenin aksine fiilen şirketi yasalara uygun olarak yöneten bir şirket yönetiminin mevcut olmadığını, müvekkili tarafından yasada tanınan haklar kullanılarak gerek şirketi gerekse şirket personel ve şirkete sipariş verenler ile müvekkilinin şirketten çıkma payının teminat altına alınması, hak ve menfaatlerinin koruma altına alınması için usul ve yasaya uygun olarak şirkete kayyum atanması için ihtiyati tedbir talep edildiğini, bu şekilde idare edilmesi halinde şirketin tüm aktiflerinin kayden var ama gerçekte mevcut olmayan içi boş bir hale getirileceği tehlikesinin varlığının görmezden gelinemeyeceğini, şirkete kayyum atanması yolundaki ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde diğer davalı şirket müdürler kurulu başkanı …’ün bu hukuka aykırı işlemlerinin sona ereceğini, müvekkilinin şirketten olan çıkma payını tahsil etme imkanına sahip olacağını, aksi halde içi boşaltılmış bir şirketten çıkma payını tahsil etme imkanı bulunmayacağını, aktif hesaplarda kasada kayden yazılı olan 4.779.669.01 TL’nin gerçekte şirkette mevcut olmadığını, bu hususun vergi mevzuatı açısından vergi kaçakçılığı ve aynı zamanda şirket aktif varlıklarını kayden var gösterip, fiilen mevcut olmayan içi boşaltılmış bir şirket haline getirilmeye başlandığını, vergi dairesine verilen ve üzerinde onay zamanı tarih, saat, dakika ve saniyesi yazılı kurumlar vergisi beyannamesinin delil olarak mahkemeye sunulduğunu, mahkemece vergi dairesine verilen ve üzerinde onay zamanı kayıtlı olan kurumlar vergisi beyannamesi yasal belge olarak kabul edilmediğini, yasal delil olarak da nazara alınmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan 2020 – 2021 ve 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamelerinin yasal belge ve yasal delil olduğunu, kasada kayden yer aldığı halde fiilen var olmayan kasa mevcutlarının, yasalara aykırı hukuksuz bir işlem olduğunu, davalı …’ün hukuka ve vergi mevzuatına aykırı işlemleri nedeniyle şirketin yönetilmesi ve ortaklık hak ve paylarının talep ve tahsilinin imkansız hale geldiğini, yapılacak bilirkişi incelemesinde davalı …’ün tamamen TTK ve Vergi Mevzuatına aykırı bu işlemlerinin halen devam ettiğinin de görüleceğini, müvekkilinin yasal haklarının teminat altına alınması, şirkete kayyım atanması ve müdürler kurulu başkanı davalı …’ün şirketi temsil ve ilzam yetkisinin tedbiren kaldırılması ile mümkün olacağını, iki ortaklı limited şirkette her iki ortağın da şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunması durumunda müdürlerin şirket yönetimindeki anlaşmazlıkları ve işbu davamızda olduğu gibi, şirket müdürler kurulu başkanının şirketten para çekerek, kayden kasada varmış gibi gösterek yasaya aykırı işlemlerini durdurmanın, hak ve hukukun yerine getirilmesinin ancak şirkete kayyım atanması ile mümkün olacağını, davalı şirket adına hareket eden avukata verilen vekaletname incelendiğinde vekalet veren iş sahibinin şirket adına davada husumet yöneltilen diğer davalı … olduğunu, vekil olanında şirket adına hareket eden ve husumet yöneltilen davalı …’ün belki de gerçeğe aykırı, kasıtlı bilgilendirmeleri ile şirketin zararına yargılama sürecinin devam etme ihtimalinin de göz ardı edilemeyeceğini, mahkemenin şirket ile şirket adına vekalet veren davalı … arasındaki muhtemel ve tartışmasız menfaat çatışmasını gözeterek yagılama sürecindeki tarafsızlık ilkesi uyarınca şirkete kayyım atanması talebimizin de bu iddia ve deliller karşısında nazara alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma, çıkma payı alacağı, davalı …’ün münferit yetkili olarak yaptığı usulsüz işlemlerle davacıya verdiği zararın tespiti ve tazmini, şirkete verdiği zararın tespiti ve tazminine ilişkin davada talep; davalı şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili karşı taraf davalı şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçeyle bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmedilmiştir.
Gerek 6102 sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TMK’nun 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek mahkemece davacı vekilinin kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere dosya üzerinden oy birliği ile karar verildi. 15/11/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.