Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1660 E. 2023/1576 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1660 Esas 2023/1576 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1660
KARAR NO : 2023/1576

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2023
NUMARASI : 2022/799 Esas -2023/57 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 29/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2023

Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı ticaret sicili temsilcisi tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 15/01/1992 tarihinden itibaren …Hastanesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde temizlik işçisi olarak işe başladığını, 01/08/2017 tarihinde emekli olduktan sonra işten ayrıldığını, müvekkilinin 25 yıl süre ile aynı işyerinde sürekli olarak çalıştığını, ancak sigortasının yapılmaması nedeni ile … … San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin de aralarında bulunduğu firmalar ve SGK Başkanlığı aleyhine Ankara 37.İş Mahkemesi’nin 2022/291 Esasında hizmet tespiti davası açtıklarını, dava sürecinde anılan Şirketin ticaret sicilinden terkin ve tasfiye edildiğini öğrendiklerini, yerleşik içtihatlar gereğince görülecek bir davanın devamını sağlamak amacıyla Şirketin ihyası davalarında 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını ileri sürerek … … San. ve Tic. Ltd. Şirketinin ihyasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı ticaret sicil temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; şirketin, münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen Türk Ticaret Kanunun geçici 7.maddesi uyarınca müdürlükleri tarafından kendilerine yapılan ihtar ve 07/10/2013 tarihinde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından bahisle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7.maddesi kapsamında 23/01/2014 tarihinde resen terkin edildiğini, geçici 7.maddenin 4. fıkrasının a bendinde tebliğ usulünün belirlendiğini, 2 ay içinde bildirimde bulunmadığı taktirde münfesih sayılacağı ilanen bildirilen şirketin, süresi içinde başvuruda bulunulmadığı için 28/01/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilan ile sicilden resen terkin edildiğini, şirketin geçici 7.maddedeki prosedüre uygun olarak hukuka uygun bir şekilde kapatıldığını, şirketin davalarının, alacak ve borçlarının müdürlükleri tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, şirket 23/01/2014 tarihinde resen terkin edilmiş olup, davanın açılış tarihi itibariyle hak düşürücü süre dolduğundan davanın reddine, ek tasfiyeye karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanmasına, müdürlüklerinin açılan bu davada yasal hasım olduğundan tarafları aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; 6102 sayılı TTK Geçiçi 7.m. gereğince ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin derdest dava nedeni ile ihyası istemiyle açılan davada, dava konusu Şirketin ticaret sicilinden terkin sebebi olarak gösterilen oda tarafından kaydı silinme olgusunun, TTK Geçiçi 7.maddesinde belirtilen tahdidi nitelikteki sebepler arasında yer almadığı gibi ihtar yazısının da TTK Geçiçi 7/4-.m. gereğince terkin öncesinde Şirkete veya yetkilisine usulüne uygun olarak tebliğ edilemediğinin, bu nedenle de terkin işleminin yasaya ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmediğinin anlaşıldığı, terkin işlemi hukuka uygun olarak sonuçlandırılamadığına göre; somut uyuşmazlıkta 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, bu bağlamda yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; 6102 sayılı TTK’nun Geçici 7. m. uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin derdest davası nedeniyle ihyası için yasal koşulların oluştuğu, terkin işleminin yasaya aykırı olması nedeni ile davacının hak düşürücü süre itirazına itibar edilemeyeceği, davacı tarafın ihya talep etmekte hukuken korunmaya değer haklı menfaatinin bulunduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile dava konusu Şirketin ihyasına, terkin işlemi usul ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirildiğinden, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdirine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; Eldeki davanın 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, şirketin terkininin geçici 7. Maddedeki prosedüre uygun yapıldığını, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, usulüne uygun ihtarın şirkete gönderildiğini, zorunlu hasım olan müvekkili aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, ticaret sicilinden TTK’nın geçici 7/2. Maddesi gereği re’sen terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Öncelikle belirtmek gerekirse, ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23.01.2014 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 29.11.2022 tarihinde açılmıştır. Bu hükümde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre kamu düzeninden olup HMK’nın 114/2. Maddesi gereği özel dava şartı niteliğinde olduğundan kuşkusuz re’sen gözetilecektir. Ne var ki ihyası istenen limited şirketin ticaret sicilinden terkini usulsüz olduğundan davanın 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı dikkate alınmamıştır. Şöyle ki, davalı temsilci tarafından terkin sebebi olarak bildirilen ihyası istenen limited şirketin 5174 sayılı kanuna göre oda kaydının silinmiş olması söz konusu 7. Maddede tahdidi olarak sayılan terkin sebepleri arasında yer almadığı gibi (bkz. aynı yönde Yargıtay 11. HD’nin 07.09.2023 tarihli ve 2023/3716 Esas-2023/4723 Karar sayılı kararı, 31.05.2023 tarihli ve 2023/2737 Esas-2023/3420 Karar sayılı kararı, 27.04.2023 tarihli ve 2023/2072 Esas-2023/2515 Karar sayılı emsal nitelikteki kararlarına göre) geçici 7/4-a. maddedeki prosedüre uygun olarak terkin işlemi gerçekleştirilmediğinden de terkin işlemi usulsüzdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi gereğince; 01/07/2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacak olup, anonim ve limited şirketler 559 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar münfesih olmaları, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurala tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle re’sen terkin edilebilecektir.
Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından re’sen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tahdidi (numerus clauses) olarak sayılan hallerden olmadığı halde sicilden ihyası istenen şirket silindiği gibi, 03/10/2013 tarihinde şirket adresine davetiye gönderildiği, adreste tanınmadığından bahisle tebligatın iade edildiğinin şerh düşüldüğü, şirket temsilcisine çıkartılmış herhangi bir tebligatın söz konusu yazıda yer almadığı, bu hale göre esasen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7/4.a maddesi gereğince terkin işleminin usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira terkin işlemi öncesinde söz konusu maddede yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da yetkilerine tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla … … San. ve Tic. Ltd. Şirketine veya şirket yetkililerine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesindeki ilan suretiyle yapılan ihtar usule aykırı olup, dava konusu … … San. ve Tic. Ltd. Şirketinin terkin işlemi hukuka uygun değildir. O halde davalı sicil tarafından hem TTK’nın geçici 7.maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak hem de aynı maddenin 4/a maddesindeki usule uyulmaksızın şirket ticaret sicilinden re’sen terkin edilmiştir. Bu durumda davanın açılmasına sebebiyet veren ve yargılama sonunda haksız olduğu anlaşılan davalı sicil aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi de yerindedir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ticaret sicil temsilcisinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı temsilcinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/11/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.