Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/1650 E. 2023/1573 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2023/1650 Esas 2023/1573 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1650
KARAR NO : 2023/1573

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/07/2023
NUMARASI : 2023/531 Esas ( Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR İSTEYEN
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
TALEP : İhtiyati Tedbir -İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ :25/07/2023
KARAR TARİHİ :08/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023

İlk derece mahkemesinin 26/07/2023 tarihli ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara karara karşı talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

TALEP
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle;müvekkilinin dava dışı… İnş. Tic. A.Ş’nin ortağı olduğunu, yöneticileri davalılar … ve …’ın şirketi yönetirken şirkete zarar veren işlemler yaptıklarını, bu kapsamda; genel kurulları yapamadıklarını, kar dağıtımı yapamadıklarını, finansal tablolarda tutarsızlık olduğunu, bilançoların şüpheli olduğu, ortakların alacak kaleminde ye alan şüpheli işlem ve kayıtların olduğu, şirketin ortaklarda bulunan yüksek miktardaki alacaklarının tahsili yerine kredi kullanımı yoluna gidildiği, … Bankası A.Ş’ye vefa sözleşmesi ile verilen şirkete ait taşınmazların, kredi borçları 30.04.2021 tarihinde ödenerek sonlandığı halde protokol gereği geri alınması için gerekli işlemlerin yapılmadığını bu durumların mali inceleme raporlarında da anlaşılacağını belirterek, öncelikle davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK 257 maddesi uyarınca dava değeri üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde HMK 389 ve 390 maddeleri gereğince davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacak üzerine tedbir konulmasını, yine davalı yöneticilerin, davalı şirket adına pasif işlem yapma yetkisinin ve de hisselerinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin, taraf delilleri toplanmak suretiyle yapılacak yargılama neticesinde değerlendirilebileceğinden ve de talep yargılamaya muhtaç bulunmakla, mevcut dosya kapsamı uyarınca yasada aranan yaklaşık ispat koşulu yerine getirilmediği gibi dava konusu olmayan malvarlığı unsurlarına ihtiyati tedbir konulamayacağından, yine dosya kapsamı uyarınca İİK 257 maddesinde öngörülen muaccel bir alacağın varlığına ilişkin yasal koşulun da bu aşamada gerçekleşmediği anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin de reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 11/01/2022 tarihinde “muhatap şirket ve … Bankası A.Ş. Arasında 11/05/2018 tarihli protokol imzalandığını, imzalanan protokol gereği vefa hakkı ile bankaya; şirket adına ve … ile müşterek borçlu -müteselsil kefil … ve …. adına kayıtlı olan bir takım taşınmazlar 36 ay süreli olarak devredildiğini, vefa sözleşmesi gereği, şirket bankaya taşınmazların mülkiyetini alacağı garanti altına almak amacıyla devretmekle, banka ise bu mülkiyeti alacak ödenince geri vermekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin şirketteki pay oranı ile mirastaki payı göz önüne alındığında şirket için doğan orantısız menfaat hakkaniyete aykırı hale gelmiştir ve telafisi gerektiğini, gerekçesiyle ihtar gönderilmiş ancak yine şirket tarafından yanıt verilmediği gibi edimleri de yerin getirilmediğini, bağımsız denetim raporunda finansal tabloları kombine edilen şirketler “grup şirketi” olarak tanımlandığını ve grubun … tarafından kontrol edildiği açıklandığını, söz konusu şirketlerin grup şirketi olmadığını, …’ın ise grup şirketi yöneticisi olmadığını, bir kombine edilmiş bağımsız denetim raporunda, öncelikle kombine edilecek şirketlerin tek tek finansal tabloları gösterildiğini, gösterilen bu finansal tablolar muhasebe standartları ile uyumlu hale getirecek gerekli “bağımsız denetimler” yapıldığını, muhasebe standartları ile uyumlu hale getirilen finansal tablolar “kombine edildiğini” yani kalem kalem toplanarak yeniden oluşturulduğunu, son gönderilen ihtarda genel kurula ve bilgi edinme davasına konu soruların yanıtları bu raporla da yanıt bulamadığını, şirketin son yaptığı olağanüstü genel kurul gündemi yine bağımsız denetim şirketinin seçilmesi yönünde yapılmış olup aynı gerekçelerle taraflarından muhalefet şerhi konulduğunu, şirketin asıl yasal edimlerini yerine getirmediği vurgulandığını, davalıların şirkete karşı sorumluluğu sunulan rapor ve kanunla sabit olduğunu, yönetim kurulu; şirket yönetiminde gerekli toplantıları yerine getirmeyerek yönetim yükümünü, şirketin idaresini her türlü iş ve işlemlerin gidişini kanuna, esas sözleşmeye ve şirket menfaatine uygunluğunu tespit etmemekle gözetim yükümünü (TTK 369) ihlal ettiğini, davalılar yaptıkları tüm iş ve işlemlerde ortaklık ve pay sahiplerinin menfaatlerini ön planda tutmakla yükümlü olup hiçbir şekilde şirketin aleyhine sonuç doğuracak biçimde kendi özel menfaatini takip edemeyeceğini, bu nedenlerle yasanın amir hükmü sadakat yükümünü de davalıların yerine getirmediğini açık olduğunu, bu noktada davalılar … İnşaat A.Ş.’nin de yöneticileridir v bağımsız denetim raporunda finansal tabloları kombine edilen şirketler “grup şirketi” olarak tanımlandığını ve grubun … tarafından kontrol edildiğinin açıklandığını, söz konusu şirketlerin grup şirketi olmadığını, …’ın ise grup şirketi yöneticisi olmaması rekabet yasağına, kendi menfaatleri uğruna şirket malvarlığı için diledikleri gibi tasarrufta bulunmalarının ise “ortaklara eşit şartlarda eşit işlem yapma” yükümlülüğüne aykırı davrandıklarına açık delil olduğunu, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu TTK 553. Maddede işlendiğini, söz konusu maddeye göre bu kişilerin şirkete, pay sahiplerine, ya da şirket alacaklarına karşı vermiş oldukları zararlardan dolayı sorumluğu olduğunu, TTK 555/1. Maddesi uyarınca da şirketin uğradığı zararın tazminini için her pay sahibinin dava açabileceği ancak tazminatın şirkete ödenmesini isteyebileceklerinin belirtildiğini, vekil edenin dava dışı şirketin pay sahibi olduğu için aktif dava ehliyeti bulunduğunu, davalıların üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkuller ile 3. Şahıslardan alacakları için ve davalıların … İnşaat Tic. ve San. A.Ş.’nin malvarlığını eksilttikleri subut olmakla, davanın sonuçsuz kalmasını önlemek maksadıyla davalıların hem şirket adına pasif işlem yapma yetkilerinin hem de hisselerini 3. Kişilere devretmelerinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir taleplerinin bulunduğunu, bu nedenlerle yerel mahkemenin 26/07/2023 tarihli ara kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak tedbir ve haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği,
HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklının, alacağının varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemeden olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterlidir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır.
Somut olayda, davacı yanca, davalının yetkilisi bulunduğu dava dışı şirketteki görevini kötüye kullanması nedeniyle şirkete zarar verdiği iddiasıyla açılan davada ihtiyati tedbir / haciz talep edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 389.maddesine göre uyuşmazlık konusu olmayan şey hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden ve açılan davanın da alacak davası olup, para alacağına ilişkin olmasından ötürü ihtiyati tedbirin reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, İİK’nın 258.maddesi gereğince davacı yanın yaklaşık olarak ispata elverişli deliller sunması gerektiği, dosyaya sunulan bilgi belgelere göre istemin yaklaşık olarak ispatlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından ihtiyati tedbir/haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına.
3-Yapılan yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.